KÜLTÜR SANAT - 08 Mayıs 2024 Çarşamba 10:27

‘Mukaddes emanetler’, 1926 senesinde Topkapı Sarayı’nın ahır bölümüne konuldu

A
A
A

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin ardından İstanbul’a getirilen, ‘mukaddes emanetlerin’, 1926 senesinde devlet adamları tarafından Topkapı Sarayı’nın ahır bölümüne konulduğu iddia edildi. Aynı devlet adamlarının Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasını giyerek alay ettiğini öne süren Kültür Tarihçisi İbrahim Ethem Gören, “Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni yerinden çıkartıp maalesef üzerlerine giyiniyorlar. Ve akabinde de alaycı bir şekilde ‘Ne kadar da cüsseli adammış’ deme gafletinde bulunuyorlar. Daha sonra oradaki kutlu emanetleri Hırka-i Saadet Dairesi’nden, Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunmuş olduğu yere naklediyorlar. 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olduğunda Adnan Menderes, ahır kısmında bulunan kutlu emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getiriyor” dedi.

Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) mukaddes emanetleri, Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında İstanbul’a getirildi. 9. Osmanlı Padişahı ve 88. İslam halifesi Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettikten sonra kutsal emanetlerin yerini öğrendi. 40 hafız ve 40 kır atla mukaddes emanetleri alan Yavuz Sultan Selim Han, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle emanetleri getirerek Topkapı Sarayı’nda önceden hazırlanan Hırka-i Saat Dairesi’ne yerleştirdi. Osmanlı Cihan Devleti padişahları ve sakinleri mukaddes emanetlere hürmet ederek özellikle Ramazan-ı Şerif’in 15. günlerinde ziyaret etti. Topkapı Sarayı’nda 405 yıl 7 ay 9 gün okunan Kuran-ı Kerim, 3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılmasına kadar devam etti. 1926 yılında ise Topkapı Sarayı’nı ziyaret eden devlet adamlarının, Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) mukaddes emanetlerini sarayın ahır bölümüne taşıdıkları iddia edildi. Recep Şükrü Apuhan’ın yazmış olduğu ‘Öteki Menderes’ kitabında, Merhum Başbakan Adnan Menderes’in arkadaşı Gıyasettin Emre’nin hatıraları yer alıyor. Kitabın 31. sayfasında, “1926’da devlet büyükleri mübarek emanetleri görmek istiyorlar. Daireye giriyorlar, Peygamberimizin hırkasını giyiyorlar, amma da cüsseli adammış diyorlar, alay ediyorlar. Mübarek emanetleri Topkapı Sarayı’nın ahır kısmına naklediyorlar. 24 sene boyunca bu mübarek emanetleri ahırda duruyor” yazıyor. Ardından 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olunca Adnan Menderes’in Topkapı Sarayı’nı ziyaret ettiği, mukaddes emanetlerin ahır bölümünde saklandığını öğrenince çok üzüldüğünü ve emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getirdiği anlatılıyor.

“Mısır’ı fethettiğinde yaptığı ilk hizmetler kutlu emanetlerin nerede muhafaza edildiğini öğrenmek oluyor”

Peygamber Efendimize (Sallallahü aleyhi ve sellem) ait mukaddes emanetlerin İstanbul’a getirilişini anlatan Kültür Tarihçisi ve İttifak Gazetesi Yazarı İbrahim Ethem Gören, “Kutlu emanetlerin İstanbul’a getiriliş hikayesi, miladi takvimin 1517’yi gösterdiği yıllara dayanır. 9. Osmanlı Padişahı, Mısır’ı fethettikten sonra da 88. İslam halifesi unvanını kazanan Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettiğinde yaptığı ilk hizmetlerden birisi de kutlu emanetlerin nerede muhafaza edildiğini öğrenmek oluyor. O dönem ve hala Mısır’da, Hz. Ali Efendimizin kerimelerinin metfun olduğu bir cami var. Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) ve Peygamber Efendimizin yol arkadaşlar olan sahabelerin kutlu emanetleri o caminin müştemilatında muhafaza ediliyor. Daha sonra Yavuz Sultan Selim Han bu emanetlerin İstanbul’a getirilmesini murat ediyor. Beraberinde bulunan 40 hafız, beyaz elbiseler giyiyorlar. Ve kutlu emanetler bu 40 hafızın Kuran-ı Kerim tilavetleriyle birlikte ilerleyen 40 kır attan meydana gelen bir kervanda 4 atın üzerine yerleştiriyorlar. Ve İstanbul’a kadar Kuran-ı Kerim tilavetleriyle birlikte geliyor” dedi.

Osmanlı, Topkapı Sarayı’nda 4 asır sergiledi: Cumhuriyetin ilk döneminde 24 yıl boyunca ahırda tutuldu

“Tamı tamına 405 yıl 7 ay 9 gün boyunca Kuran-ı Kerim okunuyor”

Yavuz Sultan Selim Han’ın mukaddes emanetler için hazırlık yaptırdığını söyleyen Gören, "Osmanlı Cihan Devleti’nin yönetim mahalli Topkapı Sarayı’nda özel bir daire hazırlanıyor. Bu dairenin ismi de Hırka-i Saadet Dairesi olarak isimlendiriliyor. Kutlu emanetlerden biri Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde bulunan Kaside-i Bürde Müellifi Kab Bin Züheyr Hazretlerinin emanetinde bulunan Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasıdır. Topkapı Sarayı’nda hala Hırka-i Saadet Dairesi’nde muhafaza edilmektedir. Diğeri de Veysel Karani hazretlerine Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hediye olarak göndermiş olduğu Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde muhafaza edilen Hırka-i Şerif’tir. Bu kutlu emanetler İstanbul’a getirildikten sonra Osmanlı Cihan devleti sakinleri başta padişah ve saray erkanı, kemali edep ve hürmetle özellikle Ramazan-ı Şerif’in 15. günlerinde Hırka-i Saadet Dairesi’ni ziyaret ederek Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) hırkasına yüzlerini bir adım öte gönüllerini sürüyorlar. Bu keyif 3 Mart 1924 tarihinde hilafetin kaldırılmasıyla birlikte Osmanlı padişahlarının yurt dışına sürülmesini gerektiren kanuna kadar orada tamı tamına 405 yıl 7 ay 9 gün boyunca Kuran-ı Kerim okunuyor. Bu tarihten sonra Topkapı Sarayı’nda, Osmanlı payitahtında Kuran-ı Kerim tilaveti maalesef kesiliyor” ifadelerini kullandı.

“Hırka-i Saadet Dairesi’ndeki emanetleri Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunduğu yere naklettiler”

Muş Milletvekili Gıyasettin Emre’nin hatıralarında yer alan olayı anlatan Gören, “1926 yılına geldiğimizde, Adnan Menderes’in yol arkadaşlarından Muş Milletvekili Gıyasettin Emre çok yakınında bulunuyordu. Onun halk nezdinde pek bilinmeyen manevi yönlerine de şahit oluyor. Bu manevi yönlerinden ve Gıyasettin Emre’nin hatıralarından ve günlüklerinden yola çıkarak Recep Şükrü Apuhan’ın yazmış olduğu ‘Öteki Menderes’ isimli bir kitap var. Bu kitabın 31 sayfasında, 1926 yılında dönemin devlet büyüklerinin, bunların kimler olduğundan bahsetmiyor. Devlet büyüklerinin şeklinde çoğul bir ifade kullandığından biz burada bir heyetten söz edebiliriz. Bu heyet Topkapı Sarayı’na gidiyor ve ‘Kutsal emanetler nerede?’ diye soruyorlar. Yerini bulduklarında da Kab Bin Züheyr hazretlerinin emanetinde bulunan Topkapı Sarayı’nda gümüş muhafaza sandığı içerisinde bulunan Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni yerinden çıkartıp maalesef üzerlerine giyiniyorlar. Ve akabinde de alaycı bir şekilde ‘Ne kadar da cüsseli adammış’ deme gafletinde bulunuyorlar. Daha sonra oradaki kutlu emanetleri Hırka-i Saadet Dairesi’nden, Topkapı Sarayı’nın ahırlarının bulunmuş olduğu yere naklediyorlar. Orada uzunca bir müddet kutlu emanetler kaldıktan sonra 1950 yılında Demokrat Parti iktidar olduğunda Adnan Menderes, Eylül ayında Topkapı Sarayı’na geliyor. Kutlu emanetlerin yerini soruyor. Önce Yavuz Sultan Selim’in yaptığı gibi 2 rekat namaz kılıyor. Daha sonra bu kutlu emanetlerin ahır bölümünde saklandığını öğrendikten sonra tabii ki çok üzülüyor. Beraberindeki Başbakanlık heyetiyle birlikte ahır kısmında bulunan kutlu emanetleri sırtına yükleyip tekrar yerine getiriyor. Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hırka-i Saadeti’ni gümüş sanduka üzerinden öpüyor ve kokluyor. Adnan Menderes’in böyle bir hizmeti bulunuyor. 1991 yılına gelindiğinde dönemin Başbakanı Turgut Özal Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi’nde tekrar Kuran-ı Kerim okuma geleneğini başlatıyor. Kendilerine rahmet olsun” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Devletin desteğiyle organik bal üretimi ve arı besiciliği yaygınlaşıyor Batman’da organik bal üretiminin artırılması ve arı besiciliğinin yaygınlaştırılması çalışmaları dahilinde 66 arıcıya yüzde 70 hibeli 594 polen tuzaklı arı kovanı dağıtıldı. Batman’da son yıllarda organik arıcılığı geliştirme ve yaygınlaştırma amacıyla bitki türünün çok olduğu Sason ile Kozluk ilçelerinde arıcılara devlet desteğiyle kovan dağıtılması arıcılığı yaygınlaştırıyor. Her geçen gün gelişen arı besiciliği 3 bin rakımlı Mereto Dağı eteklerindeki köyleri adeta bal üretim merkezi haline getirdi. Devlet desteğiyle dağıtılan kovanların daha kaliteli ve polen tuzaklı olması nedeniyle bal üretimini artıracağını belirten arıcılardan Mehmet Bağatur, “Ben Sason ilçesine bağlı Mereto Dağı eteklerinde arı besiciliği yapıyorum. Bizlere devlet desteğiyle verilen kovanlar, polen tuzaklı olduğu için bal üretimini artıracaktır. Devletimizin verdiği destek sayesinde Allah’ın izniyle daha fazla bal elde edeceğiz” dedi. İki yıldır arıcılar destekleniyor Batman’da 2 yıldır arıcıların Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından desteklendiğini belirten kovanların kontrollerini yaparak besicilere teslim eden görevlilerden Veteriner Hekim Gülşah Yıldız, 66 arıcıya 594 adet polen tuzaklı kovanın dağıtıldığını söyledi. Veteriner Hekim Gülşah Yıldız, “Tarım ve Orman Bakanlığının destekleri ve Batman İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün katkılarıyla 2 yıldır arıcılarımıza hibeli arı ve polen tuzaklı kovan desteği yardımında bulunuyorduk. Bu gün yine batman il merkezinde 3 arıcımıza, Sason ilçesinde 33 ve Kozluk ilçemizde de 30 arıcımıza 9 kovandan toplamda 594 polen tuzaklı kovan dağıtımını yaptık. Kovanlarımızın polen tuzaklı olması çok daha faydalı olacak. Polen tuzağı sayesinde sadece bal üretimi değil, diğer bal ürünlerini de elde etmeleri kolaylaşacaktır. Sason’da ortalama 40 bin arı kovanı bulunmaktadır. Sason endemik bitki türleri, dağların rakımının yüksek olması ve sıcak bir bölge olması nedeniyle kaliteli balın üretildiği bir ilçemizdir” diye konuştu. (EA-AKK-E)
Bursa İnegöl’e yaşayan merkez İnegöl Belediyesi’nin şehrin merkezinde gerçekleştirdiği Kent Meydanı ve Yeni Yaşam Alanı projesiyle, 7’den 77’ye her yaştan vatandaşın 24 saat faydalandığı yaşayan bir merkez ortaya çıktı. Yaşanan dönüşümle şehir modern bir meydan da kazanmış oldu. Belediye Başkanı Alper Taban, İnegöl’de değişimin süreceğini işaret etti. Şehri geleceğe taşıyacak projelerle geleceğin modern İnegöl’ünü imar eden İnegöl Belediyesi, merkezde örnek bir projeye imza attı. Binalarla çevrili ve sıkışmış şehir merkezinde önce Hükümet Konağı, Kaymakamlık Lojmanı ve Sedir Kafe yıkılarak bu alanda 11 dönüm arazi elde edildi. Caddenin iki yakasındaki alan tek parça olarak projelendirilip bütünsellik içeren bir meydan oluşturuldu. Gastro Kafenin de içerisinde yer aldığı Merkez Park ismiyle modern bir sosyal yaşam alanına dönüşen alan, hemen karşıda bulunan ve içerisinde; Gastro İnegöl Restoranı, kafeterya, Nöbetçi Kütüphane, Sergi Salonu ile Yeni Belediye Hizmet Binasının bulunduğu Kent Meydanı ve Yeni Yaşam Alanı ile birbirini tamamladı. Şehir merkezinde yaşanan değişim ve dönüşüme dair açıklamalarda bulunan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, hayal ettikleri ferah, yeşil ve şehirde yaşayan her yaştan insana hitap eden sembol bir meydana kavuştuklarını söyledi. Şehirlerde meydanların kentsel bütünlük içerisinde en önemli alanlar olduğuna vurgu yapan Başkan Taban, “Hayalimizde İnegöl’e sembol bir meydan, şehre yakışacak bir merkez kazandırmak vardı. Bu düşünceyle çıktığımız yolda bugün güzel bir sonuç elde etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Merkezi sıkışmışlıktan kurtaran, şehir merkezini bu şehirde yaşayan insanların kullanımına sunan, modern, geleceğe hitap eden ve huzur veren bir merkeze kavuştuk. Merkezdeki kasvetli yapıları ortadan kaldırarak başladığımız bu süreçte bugün İnegöl’ün meydanı; yeşillerle süslü, yeraltında 390 araçlık otoparkı olan, restoranı ve kafeteryalarıyla, Nöbetçi Kütüphasiyle, sergi salonuyla ve yaşam alanlarıyla tüm vatandaşlarımıza hitap eden bir meydana dönüştü” dedi. 7/24 yaşayan merkez Merkez Park projesini de içerisine alan Kent Meydanı ve Yeni Yaşam Alanının şehre kazandırdıkları ve özelliklerinden de söz eden Başkan Taban, “Burası tamamıyla vatandaşlarımıza ait bir merkez. Çocukların paten kaydığı, kafeteryasında gençlerin vakit geçirdiği, restoranında 7’den 77’ye herkesin şehrin yöresel lezzetlerini tadabildiği, sergi salonunda sanatın icra edildiği, Nöbetçi Kütüphanesinde ilkokuldan üniversite üstüne kadar öğrencilerin faydalandığı, aynı zamanda belediyemizin de tüm birimlerini tek çatı altında toplayan hizmet binamızın yer aldığı bir proje. 24 saat yaşayan bir meydan ortaya çıktı. Günün her saati hayat var burada. Gastro İnegöl Restoranımız akşam 22.00’a kadar açık, Nöbetçi Kütüphanemiz gece 24.00’a kadar açık, Gastro Kafemiz 24.00’a kadar açık, yine özel bir kafe işletmesi var geç saatlere kadar burada hizmet sunuyor. Hizmet Binamızda Çözüm Merkezimiz ve Zabıtamız 24 saat burada görev yapıyorlar” diye konuştu. Günlük 10 bini aşkın kişi faydalanıyor Kent Meydanı ve Yeni Yaşam Alanının vatandaşlar tarafından da yoğun şekilde kullanıldığına dikkat çeken Başkan Taban, “Burada bulunan tüm tesislerimiz vatandaşlarımızın uğrak mekanı haline geldi. Gastro İnegöl Restoranımız günlük 3 bin dolayında misafir ağırlıyor. Yine Gastro Kafe günlük 3 bini aşkın kişiye hizmet veriyor. Meydanda bulunan özel kafe işletmemiz ortalama günlük bin kişiye hizmet veriyor. Nöbetçi Kitaphanemizden her gün 500 öğrencimiz faydalanıyor. Belediye Hizmet Binamıza da günlük girişler 4 bin dolayında. Yani burada oluşan tesisleri günlük 11-12 bin kişi kullanıyor. Bu sayı zaman zaman 15 binleri buluyor. Dolayısıyla yapılan çalışmanın ne kadar gerekli ve kıymetli olduğunu da burada bir kez daha görmüş oluyoruz” açıklamalarında bulundu.
Adana Hastane koridorlarında sessiz yürüyüş ile Gazze’deki katliama dikkat çekildi Adana’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ve sağlık çalışanları, İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıları protesto etmek amacıyla Adana Şehir Hastanesi koridorlarında ’sessiz yürüyüş’ gerçekleştirdi. ’Gazze için harekete geç’ sloganı ile Adana Şehir Hastanesi koridorlarında sessiz yürüyüş gerçekleştirildi. Sağlık çalışanları ve tıp fakültesi öğrencileri tepkilerini, ’Gazze’ye ses ol, işgale dur de’, ’ben doktorum, hedef değil’, ’çocuklar uyurken sessiz olunur, ölürken değil’ yazılı pankartlarla dile getirdi. Hastane içerisindeki birçok bloğu kapsayan yürüyüşte, grup herhangi bir slogan atmayarak gerçekleştirdiği yürüyüşü sessiz bir biçimde tamamladı. Hastanedeki vatandaşların da ilgiyle takip ettiği yürüyüşte, Gazze’de İsrail tarafından gerçekleştirilen saldırılara dikkat çekildi. Yürüyüşün ardından hastane önünde savaş nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanları ve sivillere yönelik basın açıklaması yapıldı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ali Ekber Çiftçi, "Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Tıp Fakültesi öğrencileri olarak uzun yıllardır Gazze topraklarında yaşanan ve bitmek bilmeyen hukuksuz saldırılarla sivillerin, çocukların, yaşlıların, basın mensuplarının ve sağlık çalışanı kardeşlerimizin hayatını kaybetmesine sebep olan saldırıları protesto etmek amacıyla bir araya geldik. Yaklaşık 8 aydır süren zulüm ve saldırılara rağmen Gazze’yi terk etmeyip mücadele eden onurlu Gazze halkını ve hastaneleri yurtları belleyen onurlu hekim ve sağlık çalışanlarını selamlıyoruz. Tüm acılara rağmen sabreden, kan revan içinde hastane köşelerinde yatan, ihtiyaç duyduğu tedavilere ulaşamayan Gazze’deki tüm hastalarımıza Rabbimizden şifa diliyor, şehitlerimizi rahmetle yad ediyoruz" dedi. Refah’ta sivillerin bulunduğu çadır kente yönelik gerçekleştirilen saldırıya da vurgu yapan Çiftçi, "İsrail, Refah çadırkent bölgesine sığınan yerlerinden edilmiş Filistinli sivilleri, çocuk, yaşlı, kadın demeden yakarak şehit etti. Bizler bu davayı şuan içinde bulunduğumuz kampüslerde, yarın da içinde bulunacağımız iş yerlerinde ve yetiştireceğimiz nesillerde yaşatmak zorundayız. Dünyayı sermayesiyle yöneteceğine inanan Siyonistlere ders vermek niyetiyle üniversitemizde bulunan kantinlerde, sağlık camiasının büyük bir kısmını kapsayan ilaç firmalarında bizi zulme ortak hale getiren markaları insan olmanın verdiği sorumluluk gereği boykot edelim. Gazze’nin masumlarına mahcup olmamak için her yolu denemeye devam ederken, nehirden denize özgür Filistin demeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Mersin Bozyazı’da orman yangınlarıyla mücadele toplantısı yapıldı Mersin’in Bozyazı ilçesinde orman yangınlarıyla mücadele ve planlama koordinasyon toplantısı yapıldı. Kaymakam Tuncay Topsakaloğlu başkanlığında Bozyazı Orman İşletme Müdürlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, orman yangınlarının önlenmesine yönelik yapılması gereken ortak çalışmalar ele alındı. İlçede yaşanabilecek orman yangınlarına karşı alınacak tedbirler, yangın esnasında yapılacak çalışmalar, yürütülmesi gereken faaliyetler ile araç ve ekipman kapasitesi, orman yangınları ile topyekün mücadele edilmesi ve yangına bütün kurumların tüm imkanlarıyla destek vermesi gibi konular değerlendirildi. Toplantıda ayrıca, orman yangınlarının önlenmesi için alınacak tedbirler, yangın öncesi, yangın esnası ve yangın sonrası yapılması gereken iş ve işlemler, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturulması, orman yangınlarıyla mücadelede etkinliği artırmak, mevcut önlem ve müdahale teknikleri ile ilave stratejilerin geliştirilmesi konuları da ele alındı. Belediye Başkanı Mustafa Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ömer Ceylan, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Yunus Güven, Sahil Güvenlik Bot Komutanı Üsteğmen Süleyman Şafak, İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürü İsmail Remzi Bardak ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Aziz Gedik’in de katıldığı toplantıda, Bozyazı Orman İşletme Müdürü Fahri Uzlar, sunum yaptı.