SPOR - 14 Eylül 2018 Cuma 10:08

(Özel Haber) Mossoro: "Buradan şampiyonlukla ayrılmak istiyorum"

A
A
A
(Özel Haber) Mossoro: "Buradan şampiyonlukla ayrılmak istiyorum"

Medipol Başakşehir’in kariyerinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Marcio Mossoro, "Ben Türkiye’de Mossoro olduysam bunu Başakşehir’e borçluyum.

Medipol Başakşehir’in kariyerinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Marcio Mossoro, "Ben Türkiye’de Mossoro olduysam bunu Başakşehir’e borçluyum. Eğer buradaki son senem olacaksa da buradan bir şampiyonlukla ayrılmak isterim. Çünkü bu kulüp bana çok şey verdi" dedi.


Medipol Başakşehir’in tecrübeli futbolcusu Marcio Mossoro, turuncu-lacivertli takımın yeni sezon hedeflerinden yabancı kuralı ve VAR sistemine kadar birçok konuda İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu.



“Daha tutkulu bir Başakşehir olacak”


Takım olarak geçtiğimiz senelerden edindikleri tecrübelerle birlikte yeni sezona şampiyonluk parolasıyla girdiklerini belirten Mossoro, “Bu sene daha tutkulu, daha olgun bir Başakşehir izletebileceğimizi söyleyebilirim. Baktığınızda son 3 sezondur şampiyonluğa koşan ve özellikle son 2 sezonda şampiyonluk hedefine çok yaklaşan bir Başakşehir var. Ama ne yazık ki bunun sonunu getiremedik. Çok yaklaştığımız halde şampiyon olamadık. O yüzden bizim de bunlardan öğrendiğimiz şeyler oldu. Bu nedenle bu sene taraftarlara daha iyi bir futbol oynayan Başakşehir izleteceğiz” ifadelerini kullandı.



“Geçmişten çok dersler aldık”


Özellikle geride kalan iki sezonda şampiyonluğu son haftalarda kaybettiklerini dile getiren tecrübeli futbolcu, her sene önlerine daha büyük hedefler koyduklarını ve bunun kendilerini nasıl etkilediğinin sorulması üzerine şu cevabı verdi:


“Bence bizim en büyük kazanımımız; edindiğimiz tecrübeler. Bu tecrübelerin bizi hedefe daha da yaklaştıracağını söyleyebilirim. Geçmişten çok dersler aldık. Baktığınız zaman takımın içindeki oyuncu grubu da çok tecrübeli. Daha önce şampiyonluk yaşamış isimler var. Bu bizi kesinlikle olumsuz yönde etkilemiyor. Aksine daha da önemli motivasyon kaynağı oluyor. Çünkü lige hedefsiz başlamak var, bir de şampiyonluk hedefi koyup şampiyon olmak veya buna çok yaklaşmak var.”



“Burada aidiyet duygusu var”


Turuncu-lacivertli forma altında beşinci sezonunu geçirdiğini hatırlatan Mossoro, ilk geldiği günkü Medipol Başakşehir ile şimdiki kulüp arasında büyük farklar olduğunu söyledi. Uzun yıllardır takımda beraber forma giyen oyuncuların varlığına da dikkat çeken 35 yaşındaki futbolcu, “İlk geldiğim sene çok farklı hedefleri olan bir Başakşehir vardı. O zamanki hedefimiz ilk 4’te bitirebilmekti. Oyuncu grubu çok yeniydi, 2. ligden gelen futbolcular vardı. Çok farklı ülkelerden gelen oyuncular vardı. Şimdiye baktığımızda ise çok farklı durumdayız. O zamandan beri bu takımın içinde olan oyuncular var. Ben de onlardan biriyim. Gelişim anlamında kulübümüz de çok gelişti. Ben de kendimi çok geliştirdim. Hem fiziksel hem de taktik, teknik anlamda. Bence Başakşehir’i farklı kılan; kulübün bize verdiği imkanlar. Burada herkes kendini evinde gibi hissediyor. Burada bir aidiyet duygusu var. Bence bu takımı diğerlerine göre daha güçlü kılan bu diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.



“Emre Belözoğlu doğuştan lider”


Başakşehir orta sahasında beraber görev yaptıkları takım kaptanı Emre Belözoğlu hakkında da duygu ve düşüncülerini aktaran Brezilyalı oyuncu, şöyle konuştu:


“Emre ile beraber oynamak çok büyük bir keyif. Çünkü kendisi hem saha içinde hem de saha dışında doğuştan bir lider. Açıkçası onun yanında kim oynarsa o da kendi performansını arttırıyor. Baktığınız zaman ben olayım, Napoleoni, Mahmut, İrfan olsun Emre’nin yanında oynadıkça performansımız artıyor. Emre’nin gelişiyle bu kulüp daha da büyümeye başladı. Bu kulübü büyüten etkenlerden biri de kaptanımız Emre’nin buraya gelişidir. Bu yaşta hala o tutkuya ve heyecana sahip olması hepimizi etkiliyor. Hatta bize ilham verdiğini de söyleyebilirim.”



“Kaliteli bir teknik direktöre sahibiz”


Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın takımın üzerinde büyük bir etkisinin bulunduğunu açıklayan Marcio Mossoro, 55 yaşındaki çalıştırıcı ile kendini birçok alanda geliştirdiğini de sözlerine ekledi. Turuncu-lacivertli oyuncu, “Bence çok kaliteli bir teknik direktöre sahibiz. Hatta bazıları; ‘İyi bir takım iyi bir kaleciyle başlar’ der. Ben buna katılmıyorum. Bence iyi bir takım iyi bir antrenörle başlar. Abdullah hoca ile 4 sezondur beraberiz. Kendisi beni sadece taktik ve teknik anlamda değil her türlü geliştirdi. En büyük özelliği de bir oyuncudan alabileceği en büyük verimi almasıdır. Eğer bir oyuncuda bu potansiyeli görürse sonuna kadar ister. Tabii onun bu kadar istekli olması benim de bu iyi performansımda önemli bir faktör oldu” diye konuştu.



“Cengiz’i Avrupa’nın daha büyük kulüplerinde izleyeceğiz”


Geçtiğimiz sezon Başakşehir’den İtalyan ekibi Roma’ya transfer olan Cengiz Ünder’in sürekli yükselen bir grafik çizdiğini söyleyen başarılı orta saha, “Cengiz buraya geldiği ilk günden itibaren kendini fark ettirmişti. Çok istekli olması da onun Roma’ya gidişini hızlandırdı. Çok yetenekli zaten bunu tartışmaya gerek yok. Ben Cengiz’i Roma’dan sonra Avrupa’nın daha büyük kulüplerinde izleyeceğimize eminim” dedi.



“VAR sistemine zaman verilmeli”


Bu sezon Süper Lig’de uygulanmaya başlanan Video Yardımcı Hakem (VAR) sisteminin futbolun gelişimine katkı sağlayacağına inandığını ancak belli bir adaptasyon süreci gerektiğini anlatan Mossoro, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:


“Bence Video Yardımcı Hakem uygulamasına biraz daha zaman vermemiz lazım. Ben bunun futbolun gelişimi yönünde iyi bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Sadece bazı ülkeler daha hızlı adapte olup uyum sağlarken, diğer ülkeler biraz daha fazla adaptasyon sorunu yaşayabilir. Video hakemden bizim neleri beklememiz gerekir; tartışmalı penaltı kararı ya da ofsayt gibi tartışmalı kararların hata riskini bu sistemle daha aza indirebiliriz. Çünkü önceki yıllarda bu tarz ufak hatalardan kaçan şampiyonluklar oldu. Tabii ki futbol da hatalar oyunu. Aynı şekilde hakemler de hata yapabilir. Bence VAR’a biraz zaman tanımamız lazım. Bunun futbolun gelişimine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum.”



“Yabancı sayısı artınca yurt dışına giden Türk oyuncuların sayısı da arttı”


Son günlerde Türk futbolunun en büyük tartışma konusu olan yabancı kuralı hakkında görüşlerini bildiren yetenekli oyuncu, artan yabancı sayısıyla birlikte yerli futbolcuların da kendilerini geliştirmeye daha fazla ihtiyaç duyduğunu savundu ve konu hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getirdi:


“Ben 5 yıldır burada olduğum için yabancı kuralının farklı evrelerini gördüm. Buradaki değişimi de gördüm. Bunun iki tarafı var. Tabii ki böyle bir kural ortaya çıktığında bunun tartışılması çok normal. Ama Türkiye’de çok yetenekli oyuncular var. Fakat bazen insan yapısı gereği rahat hissettiğimiz yerden ayrılmak istemeyiz. Çünkü orada mutluyuzdur ve limitlerimizi zorlamayız. Evet yabancı sayısı Türkiye’de arttı ama bence bu yabancı kuralıyla birlikte Türkiye’den yurt dışına giden oyuncuların sayısında da artış oldu. Önceden Türk oyuncuları bu kadar Avrupa’ya gitmezken, şimdi hepsi kendine meydan okuyor, hepsi Avrupa’da kendini göstermek istiyor. Ben inanıyorum ki yabancı sayısı ne olursa olsun yetenekli olanlar ve çalışanlar kendilerine her zaman yer bulacaktır. Bunun katkısının Türk Milli Takımı’na olacağını da düşünüyorum.”



“Buradan şampiyonlukla ayrılmak isterim”


Mossoro, bu sezon sonu Başakşehir ile olan kontratının sona erdiğinin hatırlatılması üzerine ise gelecek planlamalarıyla ilgili, “Ben Türkiye’de Mossoro olduysam bunu Başakşehir’e borçluyum. Bu kulüp bana çok şey verdi. Ben de elimden geldiği kadar kulübün gelişimine katkıda bulunmaya çalıştım. Futbolun bir de gerçekleri var. Baktığınız zaman iki sene öncesinde de takımımızın yaş ortalaması çok yukarıdaydı. Ben de 35 yaşındayım artık. Bazen ne kadar isteseniz de fiziksel performansınız eskisi gibi olamayabiliyor. Bunlar yaşın getirdiği dezavantajlar. Ama ben bu sene de daha önce nasıl çalıştıysam daha fazla çalışmaya devam edeceğim. Tabii ki burada kalmak isterim ama yönetim her sene farklı hedefler koyabiliyor. Daha farklı çalışma tarzları belirlenebiliyor. Eğer buradaki son senem olacaksa da buradan bir şampiyonlukla ayrılmak isterim. Çünkü bu kulüp bana çok şey verdi. Eğer buradan ayrılacaksam adımı kulübün tarihine altın harflerle kazıyarak ayrılmak istiyorum” açıklamasını yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."