EKONOMİ - 16 Mayıs 2024 Perşembe 14:15

Siber ataklarda artış, ‘Siber Riskler Sigortası’na olan ilgiyi de artırdı

A
A
A
Siber ataklarda artış, ‘Siber Riskler Sigortası’na olan ilgiyi de artırdı

Her boyuttaki ve sektördeki işletmeleri hedef alan siber saldırı tehdidi giderek artıyor. Uzmanlar, yapay zekanın da kullanımıyla birlikte atakların çok daha tehlikeli bir boyut aldığını belirtiyor.



Teknolojik gelişmeler iş ve kişisel hayatta yeniliklere neden oldu. Ancak aynı zamanda yeni zorlukları da beraberinde getirdi. Özellikle de hızla günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen yapay zekayla birlikte tüm süreçlerin doğasının değişmesi öngörülüyor. Chat GPT, iki ayda 100 milyon kullanıcıya ulaşarak şimdiye kadar insanların en hızlı benimsediği uygulama oldu. Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği (SBD) Yönetim Kurulu Üyesi Cem Çolak, “Yapay zeka teknolojilerinin olumsuz sonuçları, ufukta uzun vadeli algılanan risk şiddetinde önemli ölçüde kötüleşerek, ilk 10 sıralamasına yeni giren unsurlardan sadece bir tanesi oldu” dedi.



“Ataklar artık daha tehlikeli”


Uzun yıllardır vurgulanan temel endişe alanlarından biri de siber risk. Teknoloji giderek birbirine bağlı hale geldikçe, siber saldırı tehdidi de giderek artıyor. Siber ataklar giderek daha karmaşık hale geliyor, her boyuttaki ve sektördeki işletmeleri hedef alıyor. Özellikle yapay zekanın da kullanımıyla birlikte atakların çok daha tehlikeli bir boyut aldığının altını çizen Çolak, “Saldırıların süreleri çok kısalmaya başladı. Saldırganlar önceki yıllara nazaran rekor sürelerde sistemlere sızıp, bilgi çalıp sistemden çıkabiliyorlar. Bu da saldırganların zarar vermeden önce yakalanma ihtimalini azaltıyor. En çok hasar oluşturan saldırılar kötü amaçlı yazılımların (malware) bir alt türü olan fidye yazılımlar (ransomware) iken, oluşturulan hasar bakımından ransomware’i veri sızıntısına (data breach) neden olan saldırılar ve ağ kesintisi oluşturan saldırılar takip ediyor” şeklinde konuştu.



“Penatrasyon oranı hala düşük”


Bununla birlikte hem hasarlardaki adetsel bazda artışın hem de hasarların daha sofistike bir hale gelmesinin, ‘Siber Riskler Sigortası’na olan ilginin artmasında önemli bir rol oynadığına vurgu yapan Çolak, “Ancak her ne kadar ‘Siber Riskler Sigortaları’na olan ilgi artmış diye nitelendirsek de bu seviye istenen düzeyde değil. Penetrasyon oranının da hala düşük olduğunu belirtmek isterim. Penetrasyonun artması ne yazık ki yalnızca farkındalığın artmasıyla mümkün değil. Öncelikle farkındalığın artması akabinde de şirketlerin siber güvenlik önlemlerine ilişkin yatırımlarını da artırmaları gerekiyor” diye konuştu.



Şirketler neler yapmalı?


Şirketlerin siber güvenlik olgunluk seviyesinin yükselmelerinin, siber saldırılara karşı daha dirençli olmalarını sağlayabileceğine değinen Çolak, “Düzenli risk değerlendirmeleri ve güvenlik açığı testlerinin gerçekleştirilmesi, potansiyel zayıflıkların tespit edilmesine ve bunların hızla giderilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca çalışanların potansiyel siber tehditleri tanıyabilecek ve bunlara yanıt verebilecek bilgi ve becerilerle donatılmalarını sağlamak için çalışan eğitimi ve farkındalık programları da hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Yeşil Dönüşüm Ödül Töreni’nde konuştu İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen "İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri" töreni, İstanbul’da bir otelde sahiplerini buldu. Törene katılan Bakan Mehmet Özhaseki açıklamalarda bulundu. Özhaseki, “İstanbul’da birisi belediye başkanıysa ve görevi devredip giderken geriye dönüp baktığında vicdanen huzur içerisinde gidecekse, İstanbul’u depreme hazırlamak gibi birinci derecede çok önemli bir görevi var.” dedi İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından düzenlenen "İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri" töreni, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ve İstanbul Valisi Davut Gül ve misafirlerin katılımıyla gerçekleştirilen törende sahiplerini buldu. Özhaseki yaptığı konuşmada, günümüze damgasını vuran en önemli olgunun, değişim olgusu olduğunu söyleyen Özhaseki, "Bu değişim olgusu hem çok boyutlu hem de çok hızlı" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Özhaseki konuşmasına şöyle devam etti, “Avrupa Birliği’nde her birisi ayrı bir bakanlıkla temsil ediliyor. Bizim bu dönemde bir de üzerimize vazife olarak aldığımız 16 ay önce meydana gelen ikiz depremlerin yol açtığı hasarın giderilmesi konusu var.” dedi. Bir başka konunun da başta İstanbul olmak üzere korkulan ama olmasın diye dua edilen depremle ilgili dirençli şehirlerin oluşturulması yükü olduğunu ifade eden Özhaseki şunları söyledi, ”Çevre konusu, hassas bir konu. Günümüzde yükselen bir değer. Tüm dünya dikkat ediyor, Türkiye de bu konuda üzerine düşeni yapıyor. Şehircilik konusuna gelince, dünyanın en kadim şehirlerine sahibiz. Ama son yüzyılda öyle bir zafiyete girmişiz ki geriye doğru baktığımızda bir tarafta kimliksiz bir tarafta da sağlıksız yapılara sahibiz. Bu kimliksiz yapılardan bir an önce kurtulmalıyız ve sağlıklı yapıların öne çıkarılması gerekiyor. Bunu da kendimize bir iş olarak aldık.” dedi. 850 bin bağımsız birimin ya yıkıldığını ya da yıkılmayı beklediğini, 14 milyon insanın zarar gördüğünü ve hasarın 100 milyar doların üzerinde olduğunu ifade eden Özhaseki, “Bin yıllık Anadolu geleneğimizde karşımıza gelebilecek en büyük felaket buydu. Bundan daha büyük bir felaketle karşılaşmadık. Manevi hasarı zaten ölçebilecek bir alet icat olmadı. O bölgelere gittiğimizde evlerini teslim ettiğimiz bir takım vatandaşlarımızın yanına oturup sohbet ettiğimizde o ağlıyor, biz ağlıyoruz. Öyle bir acı.” şeklinde konuştu. Devlet olarak üzerlerine düşenin tespit yapmak ve yaraları sarmak olduğunu söyleyen Özhaseki, “Şu anda deprem bölgesinde tam bin 240 şantiyemiz var. 110 bin kişilik bu orduyla çalışıyoruz. Dünyanın en büyük şantiyesi burası desem yeridir. 4 bin 333 yıkılan köy evi var, bunları şu anda çelikten yapmaya devam ediyoruz. 100 bin civarında da çelikten ve daha önce başlamış olduğumuz klasik köy evi yapıyoruz. 76 bin konutu hak sahiplerine teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren 10-15-20 bin konutu vermeye çalışacağız. Sene sonunda bu verdiğimiz sayı 200 bini bulacak. Zaten 450-500 bin civarında yaptığınızda da en azından bir kişiye bir ev verebilecek duruma gelmiş olacağız.” ifadelerini kullandı. Bu büyük afeti fırsata çevirerek şehirlerin merkezlerini yapmaya çalıştığının altını çizen Özhaseki şöyle devam etti. “Bu büyük bir afetti ama bunu bir fırsata çevirerek şehirlerin merkezlerini yapmaya çalışıyorum. Adıyaman’ın meydanı yoktu, Kahramanmaraş’ta meydan var mıydı yok muydu Allah bilir. Şimdi o şehirlere meydanlar yapıyorum. Projelendirdim. Bu arada 11 vilayetimizin altyapısında ne eksik varsa tamamıyla ilgili bütçeden tam 64 milyar lira para ayırdık. İnşallah gelecek senenin sonunda doğru hiçbir Allah’ın kulu kalmaz ki dönüp bize; benim niye evimi vermediniz, ben hak sahibiydim diyemeyecektir.” dedi. Korkarak dile getirilen deprem konusunun altını çizen Özhaseki şunları söyledi, “Birilerini korkutmak için değil tedbir almak için söyleyelim. Türkiye bir deprem ülkesi. Bilim adamları diyorlar ki Himalayalar’dan başlayarak Alpler’e doğru uzanan çizgi üzerinde 5 tane riskli ülke var, birisi Türkiye. Son 100 yılda gerek denizlerimizde gerekse karamızda meydan gelen 6 ve üzerindeki şiddette, yıkıcı diye tarif ettiğimiz deprem sayısı 231. Sırf ana karamızda meydana gelen deprem sayısı da 60’ın üzerinde. Ölen insan sayımız 130 bin. Hasar milyarlarca dolar. Biz de millet olarak biraz unutkanız. Deprem olunca hep beraber dizimize vuruyoruz, yardımlara koşuyoruz, elimizden geleni yapıyoruz. İnançlı insanlarız, Allah’a dua ediyoruz, gayret ediyoruz. Sonra dönüp yolumuza yine devam ediyoruz.” dedi. Yeni Belediye Başkanlarının depremlerle ilgili çalışmalara odaklanması gerektiğini söyleyen Özhaseki, “Bu işlerde yapılabilecek tek şey, kadim bir şehirseniz kentsel dönüşümdür. A’dan Z’ye hangi parti varsa var. Lütfen ne olur mahalleleri bir gözden geçirsinler. Çöküntü alanları bir tespit etsinler. Sonra gitsinler vatandaşlarla görüşsünler, ikna etsinler. Kapı sonuna kadar açık. Elimde ne imkan paylaşmaya hazırım çünkü korkulan deprem kapıda gibi gözüküyor. Sizler lütfen tanıdığınız belediye başkanlarını sıkıştırın. Belediye başkanları şu işi çok seviyorlar. Düğünlere, cenazelere gidiyoruz. Ben de çok gittim. Ama İstanbul’da birisi belediye başkanıysa ve görevi devredip giderken geriye dönüp baktığında vicdanen huzur içerisinde gidecekse, İstanbul’u depreme hazırlamak gibi birinci derecede çok önemli bir görevi var. Uyarın, söyleyin, arkadaşlardan rica edin. Hatırınızı da kullanın. İnsan insandan çok etkileniyor. Biz kanunlar çıkardık, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurduk. İstanbul için özel olarak bir birim oluşturduk. Orta vadeli bütçeye, kolay mı Mehmet Şimşek’e para koydurtmak. 485 milyar lira İstanbul’un dönüşümü için koydurdum. Emin olun biz böyle çabalarken yerelden de karşılık görmek istiyoruz. Eğer böyle olursa İstanbul’u hep beraber ayağa kaldırırız." dedi. Deprem konusu gerçekten siyaset üstü bir konu. Arada dillerine dolayanlar oluyor. Yapmayın diyorum hep alttan alan cevaplar veriyorum ki yüz yüze bakamayacak duruma gelmeyelim diye. Aslında çok da kızacağım, ne diyor bu diyerek daha öfkeli bir vaziyette, daha üst perdeden bir sürü şeyler siyasi kelamlar ediliyor. Emin olun hep alttan alıyorum.” ifadelerini kullandı. Küresel ısınmanın bir gerçeklik olduğunu söyleyen Bakan Özhaseki, “Bilim adamları hep söylüyorlar. Atmosferde ortalama 1.1 oranında artış oldu diye. Bazen diyorlar ki 1 derecelik artış ne ki dışarıda 25 olana kadar 26 derece olmuş olur. Öyle değil arkadaşlar. Vücudunuzu düşünün. 36 küsür. 1 derece artsın, ne oluyorsunuz.” dedi. Sanayi devrimiyle birlikte çok üretimin başladığını söyleyen Özhaseki çok üretimin beraberinde çok tüketimi getirdiğini vurguladı. Özhaseki konuşmasına şöyle devam etti, “Çok tüketince, hoyratça kirletiyoruz. İşin özeti bu. Burada da biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Aslında dünyayı kirleten ülkeler sıralamasına baktığımız zaman, Türkiye’nin tarihsel bir sorumluluğu yok. Herkes vicdanen rahat olsun. Hindistan, Çin, Rusya, ABD, AB ülkeleri yüzde 80’i geçiyor.” ifadelerini kullandı. Konuşması sonrası Bakan Özhaseki ödül alanlarla hatıra fotoğrafı verdi. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar önceliğinde kazanan firmalar birincilik ödüllerini aldı. Aynı kategorilerde ikinci ve üçüncü olan firmalara "Jüri Özel Ödülü" ödülleri takdim edildi.
Ağrı Ağrı’da anneler okuma yazmayı öğrendi, mezuniyet töreniyle kutlandı Ağrı Valiliği himayelerinde, İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde "Anne Akademisi Projesi" kapsamında açılan okuma-yazma kursunda başarılı olan kursiyerlere yönelik mezuniyet töreni düzenlendi. Halk Eğitim Merkezi salonunda gerçekleştirilen törene Vali Mustafa Koç’un eşi Neslihan Gül Koç, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek, İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar’ın eşi Beste İpar, şube müdürü Selahattin Bilgiç ve kursiyerler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda Şinasi Ünsal Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Şemsi Türkmen Anadolu Lisesi öğrencilerinin hazırladığı şiir dinletisi gerçekleştirildi. Öğrencilerin Türk edebiyatının kadim şairlerinden şiirler okuduğu program, daha sonra müzik öğretmenlerinin hazırladığı müzik dinletisi ile devam etti. Programın sonunda "Anne Akademisi" projesi kapsamında açılan okuma-yazma kursunu başarılı tamamlayan kadın kursiyer, mezuniyet törenine ilk defa mezuniyet kıyafeti ile geldi. Katılımcılar tarafından proje kapsamında mezun olan 120 kadına belgeleri verildi. Öte yandan "Okulum Beni Bekler" projesi kapsamında okula kazandırılan bir kız öğrenci, Vali Mustafa Koç’un eşi Neslihan Gül Koç ve İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek’e sürpriz yaparak kendilerine teşekkür ederek onlar için hazırladığı hediyeleri verdi. Vali Mustafa Koç’un eşi Neslihan Gül Koç, yaptığı konuşmada mezun olan kadınları tebrik ederek şunları söyledi, "Annelerimizin her biri, bu proje kapsamında okuma yazmayı öğrenmenin yanında, kendilerine olan özgüvenlerini de artırdılar. Bu vesileyle, bu projeye emek veren ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum." İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek, ise, "Bugün burada Anne Akademisi projesinde başta okuma yazma olmak üzere çeşitli kurslarımızı başarıyla tamamlayan Ağrılı annelerimize, velilerimize sertifikalarını takdim etmekten, onlarla bir araya gelerek bu güzel şiir dinletisi ve müzik dinletisi programını izlemekten büyük mutluluk duydum. Emeği geçen herkesi kutluyorum. Annelerimizi tebrik ediyorum." dedi. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.