SAĞLIK - 18 Kasım 2017 Cumartesi 09:14

Türk cerrahlar, canlı yayınla yabancı doktorlara kurs verdi

A
A
A
Türk cerrahlar, canlı yayınla yabancı doktorlara kurs verdi

Bilimsel Nakil Dernekleri tarafından organize edilen ’Uluslararası Böbrek Nakli Cerrahisi Kursu’ kapsamında, bir hastaya canlı yayında laparoskopik cerrahi yöntemiyle böbrek verici ameliyatı gerçekleştirildi.

Bilimsel Nakil Dernekleri tarafından organize edilen ’Uluslararası Böbrek Nakli Cerrahisi Kursu’ kapsamında, bir hastaya canlı yayında laparoskopik cerrahi yöntemiyle böbrek verici ameliyatı gerçekleştirildi.


İstanbul’da, Bilimsel Nakil Dernekleri tarafından organize edilen ’Uluslararası Böbrek Nakli Cerrahisi Kursu’ kapsamında video konferansla bir hastaya canlı yayında laparoskopik cerrahi (kapalı yöntem) yöntemiyle böbrek verici ameliyatı gerçekleştirildi. Medicana Bahçelievler Hastanesi’nde gerçekleştirilen ameliyatta 42 yaşındaki Emine Ayar’dan alınan böbrek, eşi olan 46 yaşındaki Selim Ayar’a nakil edildi. Medicana Bahçelievler Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi ekibinde bulunan Prof. Dr. Hasan Taşçı, Op. Dr. Sarper Işıksel ve Op. Dr. Yunus Taşçı tarafından gerçekleştirilen ameliyat, İstanbul’da bulunan bir otelin konferans salonun canlı yayın ile izlendi. Burada ’Uluslararası Böbrek Nakli Cerrahisi Kursu’ kapsamında bulunan yabancı ve yerli doktorlar, ameliyat sırasında öğrenmek istedikleri bilgileri ameliyatı yapan doktorlara sorarak cevaplarını aldılar. Etkinlik kapsamında Türkiye’nin farklı illerinde yapılan ameliyatların da kursa katılan yerli ve yabancı doktorlara izletildiği bildirildi.


Böbrek nakli olan hasta hakkında bilgi veren Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, ’’Böbrek yetmezliği olan bir hasta. Hayatını diyaliz ile geçiyor. Haftanın 3 günü 4 saat kadar diyaliz makinesine bağlı olarak yaşantısını devam ettiriyordu. Sadece yaşantısını devam ettiriyordu, aktif bir yaşam tarzı değildi. Diyaliz sonrası halsizlik ve bir takım şikayetleri oluyor. Hastanın iyileşmesi için yeni bir böbreğe ihtiyacı vardı. Hastanın eşi bir böbreğini kocasına bağışladı. Bizde nakil işlemini gerçekleştirdik. Bundan sonra böbreği çalışır olarak hayatına aktif ve konforlu olarak devam edecek’’ dedi.



’’Vericini karnında büyük yara açmadan böbreği alıp hastaya nakil yaptık’’


Uygulanan ameliyat yöntemini anlatan Prof. Dr. Taşçı, ’’Bu yöntem ile vericini böbreği laparoskopik yöntem (kapalı yöntem) ile çıkardık. Vericini karnında büyük yara yapmadan böbreği alıp hastaya nakil yaptık. Canlı yayını yapılan ameliyatın özelliği; bu bilimsel programda böbrek nakli ile ilgili laparoskopik cerrahi yöntemi uluslararası katılımcılar tarafından izlendi. Burada yerli ve yabancı böbrek nakli ile ilgili doktorlar bizi izledi. Böbrek alınması ve takılmasının tekniklerini tartışıldığı bir kurs niteliğindeydi. Bizde bu yöntemler böbrek alımını canlı yayın ile onlara aktardık. Bu talep, kurs yöneticiler tarafından yapıldı. ’’Sizin yöntemini izleyebilir miyiz?’’ diye bir talep geldi. Ameliyatı izlettirdik ve onların sorduğu sorulara cevap verdik’’ şeklinde konuştu.



’’Laparoskopik cerrahi yöntem ile hasta erken ayağı kalkıyor’’


Laparoskopik cerrahi yöntemin avantajlarını dile getiren Prof. Dr. Taşçı, ’’Bütün laparoskopik ameliyatlarda olduğu gibi hastanın karnında büyük yara olmuyor. Bu da hastanın erken ayağı kalmasını sağlıyor. Sadece 5-6 santim böbreğin çıkartılabileceği kadar delik ile hastanın karnından böbreği çıkartıyoruz. Hasta erken hareket ediyor. Yara yerinde enfeksiyon ve iltihap problemleri daha az oluyor. Normal hayatına daha çabuk dönüyor. Ameliyat yerinde fıstık ihtimali olması daha az oluyor’’ diye konuştu.


Ülkemizde organ naklinde farkındalığın azlığına dikkat çeken Prof. Dr. Taşçı, ’’Ülkemizde böbrek nakli, karaciğer nakli gibi canlı nakiller, gelişmiş ülkeler seviyesinde yapılmaktadır. Avrupa’da sonuncu olduğumuz durum; organ bağışıdır. Yaptığımız aktivitelerimizin hepsinde organ bağışı için çağrı yapıyoruz’’ açıklamasında bulundu.


Eşinden aldığı böbrek ile nakil olan Selim Ayar, ’’Doğuştan bir böbrek hastayım. Ailemizde irsi bir hastalık. 40-50 yaşlarında böbrek iflas ediyor. Şuanda 46 yaşındayım. 4 ay önce diyalize girmeye başladım. En büyük zorluğu tansiyon. Kist patlamalarının ve bazı sancıların olduğu 10 yıllık gibi bir süreç yaşadım. Eşim bu durumu görünce gönüllü olarak böbreğini vermeye razı geldi. Ülkemizde vatandaşların bu konuda farkındalığı az’’ dedi.


Eşine böbreğini veren Emine Ayar, ’’Eşimin çok ağrıları oluyordu. Onunla beraber ben de peşinden gidiyordum. Onun o haline dayanamadım. Etrafımızda böbrek naklinin örnekler vardı. Kişiler tek böbrekle yaşayabilir. Hem o kurtulsun hem de ben de onu o halde görmekte kurtulayım diye böbreğimin bir tanesi vermeye karar verdim. İnsanlar organ bağışı yap (ÖK-Ö-Y)arak en büyük sadakayı vermiş olurlar’’ dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.