POLİTİKA - 09 Şubat 2018 Cuma 17:14

Vefatının 100. yıldönümünde Sultan 2. Abdülhamid’in Türbesi ziyarete açıldı

A
A
A
Vefatının 100. yıldönümünde Sultan 2. Abdülhamid’in Türbesi ziyarete açıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edilen Sultan 2.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edilen Sultan 2. Abdülhamid Han’ın türbesinin restorasyondan sonra ziyarete açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, “Bizim için Selçuklu’nun, Osmanlı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi bir milletin hayat damarlarının farklı kolları şeklinde bugüne kadar geliyor. Her biri bizimdir. Tarihimizin her safhası bizimdir. Hepsine sahip çıkarız” dedi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edilen Sultan 2. Abdülhamid Han, Sultan 2. Mahmud ve Sultan Abdülaziz ile 19 hanedanın medfun olduğu Sultanahmet’teki türbenin restorasyondan sonra ziyarete açılış töreni gerçekleştirildi. Fatih’teki türbede gerçekleştirilen “Vefatının 100. yıldönümünde Sultan 2. Abdülhamid” programına Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Ahmet Hamdi Çamlı, Haydar Ali Yıldız, ünlü tarihçi İlber Ortaylı ve vatandaşlar katıldı.



“Bugün kaybolmuş bir çok eserin ihyasını gerçekleştireceğiz”


Açılışta bir konuşma gerçekleştiren Vali Vasip Şahin, “Bu bizim tarihimize olan saygımızın yanı sıra aslında istikbale taşımak istediğimiz ve gelecek nesillerimizin de bilmek ve öğrenmek ihtiyacı olan değerlerimizin aktartılması adına güzel bir hizmettir. Bir vefa duygusunun ifadesidir. Bu ve bunun benzeri eserin İstanbul’da ve ülkemizde hayata geçirildi ve devam ediyor. Çok daha fazla eseri özellikle bugün kaybolmuş olan bilgisine sahip olduğumuz eserlerin ihyasını çok kısa zamanda gerçekleştireceğimizi umut ediyorum” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ise, “Gençlik yıllarımızda senede belki birkaç kere bir araya gelinerek, Sultan Abdülhamid Han ve diğer Osmanlı padişahları Sultan 2. Mahmut ve Sultan Abdülaziz Han rahmetle anılır ve ruhlarına fatihalar okunurdu. Bu türbenin hali Türkiye’nin geçmiş dönemlerinin hikayesine benzer. Geçmiş dönemlerde maalesef tarihi eserlerimizin önemli bir kısmı ihmal edildi. Bir kısmı yüzüstü bırakıldı. Bir kısmının yeri ve izi dahi unutuldu" dedi.



“Tarihimizin her safhası bizimdir, hepsine sahip çıkarız”


Son yıllarda ise tarihi eserlerin peşinden gittiklerini ifade eden Kurtulmuş, atalarının ayak izlerinin olduğu her yere ulaşmaya gayret ettiklerini belirtti. Kurtulmuş, “Dünyanın dört bir yanında Osmanlı’nın ayak izlerini sürmeye devam ediyoruz. Söz konusu coğrafyalardaki eserleri bugünün insanlarıyla buluşturduk. Afrika’dan Asya’nın içlerine kadar her yerde bu topraklara ait olan her şeye ulaşma gayretindeyiz. Bunların köklerle olan kopmanın giderilmesi ve yeniden ayağa kalkma mücadelesinin işaretidir. Sultan Abdülhamid, bugün yaşadığımız dünya şartlarından daha ağır şartlar içerisinde koskoca cihan devletini 33 sene yöneterek dünyada etkili bir ülke olarak varlığımızı sürdürme mücadelesi vermiştir. Tabiri caizse bugüne benzer beka ve istiklal mücadelesini veren Osmanlı tarihinin önemli şahsiyetlerinden birisidir. Ne yazık ki Osmanlı tarihinin unutturulmak istenen isimlerinden birisi de Sultan Abdülhamid Han olmuştur. Yıllarca tarih birtakım tarafgirlikler altında anlatılmaya ve öğretilmeye çalışılmış, Sultan Abdülhamid Han da onu ve Osmanlı Devleti’ni yıkmaya çalışanların öğrettiği tarih perspektifinden bakılarak Kızıl Sultan olarak gösterilmeye gayret edilmiştir. Halbuki biz bütün köklerimizle beraber büyük bir milletiz. Milletlerin tarihi hele bizim gibi büyük geçmişi olan ve inşallah kıyamete kadar büyük bir geleceği olan milletlerin tarihi öyle safhalara ayrılarak ve birbirinden kopartılarak ne anlatılabilir ne de anlaşılabilir. Bizim için Selçuklu’nun, Osmanlı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin birbirinden farkı yoktur. Bunların hepsi bir milletin hayat damarlarının farklı kolları şeklinde bugüne kadar geliyor. Her biri bizimdir. Tarihimizin her safhası bizimdir. Hepsine sahip çıkarız” şeklinde konuştu.



“Tarihi, masal olarak okumaktan kurtulmalıyız”


“Bu tür türbelerin etrafının bir devlet mezarlığı özelliği taşıyor” diyen Kurtulmuş, “Buralarda hanedan üyelerinin yanı sıra millete hizmet edenlerin kabirleri bulunuyor. Bugün tarihi bir sorumluluğu yerine getirdik. Bu devlet mezarlığında üç sultanın ve yakınlarının türbelerini yeniden ziyarete açtık. Gençler buraları ziyaret ederek tarihleriyle yakından tanışma fırsatı bulacak. Tarihi, masal olarak okumaktan kurtulmalıyız. Bu aziz milletin başına yakın ve uzak tarihte nice zorluklar ve felaketler geldi. Biz nice sınavlardan geçmiş büyük bir milletiz. Bütün badirelerin hepsinden de Allah’ın izniyle yüzümüzün akıyla çıktık. Bu milletin geçmişinde emeği bulunan bütün ecdadımızı saygıyla anarız. Hepsinin ruhları önünde saygıyla eğiliriz. Allah hepsinden razı olsun” ifadelerini kullandı.



“Tarihi şahsiyetlerin iyi anlaşılması gerekiyor”


Bakan Kurtulmuş, “Tarihi şahsiyetlerin iyi anlaşılması gerekiyor. Tarihe bugüne yol gösteren ve geleceği aydınlatan bir ibret vesikası olarak bakılması gerekir. Cenab-ı Allah onları görünmez ordularıyla desteklesin. Onları her türlü kötülükten ve şerden muhafaza eylesin. Allah, bu millete bu milli onur ve duruş çerçevesinde sımsıkı yek vücut ve tek yürek olarak birleşmesini nasip etsin” diye konuştu.


Konuşmaların ardından protokolün katılımıyla türbenin açılışı kurdele keserek gerçekleştirildi. Ardından protokol türbeyi gezerek dua etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.
Hatay Küçük Barış Manço takma saçı, bıyığı ve sahne performansıyla beğeni topladı Depremin vurduğu Hatay’da açılan Barış Manço temalı kütüphane hizmete açıldı. Kütüphanenin açılışında Barış Manço’ya benzemek için takma saç ve bıyık takan küçük çocuk, sahne performansıyla beğeni topladı. Asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgeye yardıma koşan Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, afetzede vatandaşlara umut olmaya devam ediyor. Hatay’da bir çok projeye imza atan Ertuğrul, kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği öncülüğünde 21. Kütüphanesinin açılışını gerçekleştirdi. Antakya ilçesinde bulunan Katar - 4 konteyner kentte açılan Barış Manço temalı kütüphane vatandaşlara hizmet etmeye başladı. Barış Manço severler ve Ülkem Okuyor Derneği işbirliğinde açılan kütüphanenin açılışı renkli görüntülere sahne oldu. Barış Manço’ya benzemek için peruk ve bıyık takan ilkokul 2. sınıf öğrencisi Ayaz Nalçak, açılışa katılanlardan büyük beğeni topladı. Lale Manço, kütüphanenin eşinin ismini taşıyacak olmasından dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Havva hanım önderliğinde bu gün Ülkem Okuyor Derneği’nin 21 kütüphanesini açıyoruz. Bu kütüphane Barış Manço’ya ithaf edildi. Tabii bizim buraya katkımız da var. İzmanço ve Barış severler katkıda bulundu. Burası Havva hanımın emekleriyle bizim eserimiz oldu. Kütüphanemiz Barış Manço adıyla anılacak ve gerçekten mutlu oldum. Depremzede çocukların Barış Manço’yu tanıyabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Ertuğrul, “Depremin ilk gününden beri sahadayım. Ancak sağlıkçı olarak değil deprem bölgesine kitap yığan kadın olarak biliniyorum. Ülkem Okuyor Derneği olarak 21. Kütüphanemizi açtık. Derneğimiz açtığı kütüphanelerde artık iş birlikleri yapıyor. Lale hanım ve Barış severler olarak 21. Kütüphanemizi birlikte açmak istediklerini söylediler. Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan konteyner kente Barış Manço temalı bir kütüphane kazandırdık. Çocukların girdiklerinde Barış Manço’yu hatırlayabilecekleri bir ortam oluşturmaya çalıştı” şeklinde konuştu.