GENEL - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 17:47

Yılmaz: “İstanbul’u 18 yıldır depreme hazırlayamadık”

A
A
A
Yılmaz: “İstanbul’u 18 yıldır depreme hazırlayamadık”

17 Ağustos 1999 depreminin ardından 18 yıl geçmesine rağmen İstanbul’un depreme karşı hazırlıklı olmadığını söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Proje Koordinatörü Serhat Yılmaz, deprem öncesi yapılması gereken hazırlıkların yeterli düzeyden çok uzak olduğuna dikkat çekti.

17 Ağustos 1999 depreminin ardından 18 yıl geçmesine rağmen İstanbul’un depreme karşı hazırlıklı olmadığını söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Proje Koordinatörü Serhat Yılmaz, deprem öncesi yapılması gereken hazırlıkların yeterli düzeyden çok uzak olduğuna dikkat çekti.


Resmi rakamlara göre 17 bin 840 kişinin öldüğü, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yarın 18’inci yıldönümü. Bununla birlikte özellikle Ege Bölgesi civarında son zamanlarda orta ve küçük ölçekli meydana gelen depremlerin de yaşanmasıyla tekrardan deprem gerçeği ortaya çıktı. 17 Ağustos Depremi sonrası çıkarılan yönetmelikler ve yasanın yerinde ve yeterli olduğuna fakat denetim açısından yetersiz olunduğunu hatırlatan Serhat Yılmaz önemli olanın deprem öncesi insanların hazırlıklı olması gerektiğine değindi. Herkesin bireysel olarak sorumluluk almasının ve korkmak yerine yeterli bilgilendirmeye sahip olmasını söyleyen Yılmaz, önemli değerlendirmelerde bulundu.



“18 yıldır İstanbul’u depreme hazırlayamadık”


17 Ağustos Depremi’ne kadar afet yönetiminin hep afet sonrası olarak planlandığını ve bu çalışmaların da eksik olduğunu anladıklarını dile getiren Yılmaz, “1999 depremi bize asıl önemli olanın afet öncesi risk azaltma çalışmalarının yapılması gerektiğini gösterdi. Fakat 18 yıldır birçok projeler hazırlanmasına ve yönetmeliklerin değişmesine rağmen bununla ilgili çok yol kat edemedik. Yani hem bina hem de toplumsal kapasite anlamında İstanbul’u yeteri kadar afetlere hazırlayamadık” dedi.



“Korkutmak yerine bilgilendirmeliyiz”


Depremden korunmanın her şeyden önce bilgiden ve önlemden geçtiğine de dikkat çeken Yılmaz, “Mevzuat ve yönetmelik olarak aslında dünyada birçok ülkeden ilerideyiz. Yasalarımız ve yönetmeliklerimiz var ama uygulama ve denetlemelere bunu yansıtamıyoruz. Yeteri kadar denetleme kalitesini hayata geçiremiyoruz. Bu büyük bir sıkıntı. Diğer bir unsur da toplumsal düzeyde bir farkındalık oluşturamadık. Biz insanlarımızı afetlere karşı yeteri kadar hazırlayamadık ve bilgilendiremedik. İnsanlar da depremlerin çok sık olmamasından ve toplumsal hafızadaki canlılığını yitirmesinden dolayı kendilerini hazırlamıyorlar. Aynı zamanda depremi büyük bir olay olarak gördükleri için kendilerini yetersiz hissedip kaderci bir anlayışa sığınıyorlar. Son zamanlarda da insanlar bilgilendirilmek yerine hep korkutuluyor. Hâlbuki korkmak yerine afet öncesi yeterli bilgilere ve donanımlara sahip olsalar aslında bununla baş edilebileceğini herkes anlar” diye konuştu.



“Binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını öğrensinler”


Depreme karşı yapılması gerekenleri de aktaran Yılmaz, binaların dayanıklı olup olmadığının öğrenilmesi gerektiğini de söyledi. Yılmaz, “İnsanlar öncelikli olarak afete hazırlık eğitimlerine katılmaları gerekiyor. Bu eğitimler birçok kurum tarafından ücretsiz olarak veriliyor. Eğitimlerle birlikte yaşam alanlarındaki riskleri azaltmaları lazım. Güvenli bir yapının nasıl olduğunu, yapı satın alırken nelere dikkat etmeleri gerektiği de bu eğitimlerden öğrenebiliyorlar. Bu bireysel düzeydeki bir önlemdir. Bir de bunun kurumsal düzeyde olanı da var. Biliyorsunuz afet toplumun tamamını etkileyen bir olay. O yüzden özel sektörün, üniversitelerin, medyanın, kamu kurum ve kuruluşlarının da depreme karşı hazırlıklarını bir an önce tamamlamaları lazım. İnsanlar oturduğu yapıyı depreme ne kadar dayanıklı bunu çok düşük maliyetlerle tespit ettirebilirler. Binamız güçlü değilse mutlaka güçlendirilmelidir. Diğer bir yapılması gereken ise evimizde bulunan eşyalarımızın -televizyon, bulaşık makinesi, dolaplar- deprem anında devrilip yangına, yaralanmalara neden olmaması için sabitlenmesidir. Camların kalın perdelerle tutulması veya cam filmle kaplanması gerekiyor. Bir de deprem anında doğru davranış şeklimiz var. Sarsıntı başladığı anda panik yapmadan kapıya pencereye koşmadan yapmamız gereken şey bulunduğumuz yerde hedef küçülterek çök-kapan-tutun ya da cenin pozisyonunda sağlam bir nesnenin yanında korunmaktır. Zaten sarsıntı sonrasında mutlaka binamızdan dışarıya çıktığımızda yetkililerin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket edeceğiz. Yetkililer binanın sağlam olduğunu söylerse tekrar giriş yapabiliriz. Bir de yapmamız gereken diğer bir unsur ise mutlaka bir afet acil durum çantamızın olması gerekiyor. Dünyanın neresinde olursak olalım afetlerden sonra ilk 72 saat bizlere uzmanların yardım edemeyeceğini bilmemiz gerekir. Bu sebeple bizim bu 72 saate hazırlıklı olmamız gerekiyor. Afet acil durum çantası içinde varsa sürekli kullandığımız ilaçlar, hijyen malzemeleri, önemli anahtarların yedekleri ve üç günlük ihtiyacımızı karşılayacak gıda ve su ile birlikte yazlık ve kışlık olarak güncelleyeceğimiz kıyafetler bulunmalıdır. Afet acil durum çantamızı ile üye sayımıza göre hazırlamalıyız. Bu çantayı bavul şeklinde değil sırtta taşınabilecek bir çanta olarak gerekirse birden fazla çanta olarak hazırlamalıyız” şeklinde konuştu.


"Beklenen bir İstanbul gerçeği ile karşı karşıyayız ama bizim için asıl önemli konu deprem öncesi ne yapmalıyız” diyerek sözlerine devam eden Yılmaz, “Depremde nasıl davranmalıyız diyerek deprem sonrasını da planlamalara almalıyız. Toplumda bu farkındalık düzeyi çok düşük. Afetlere hazırlık belediyelerin, medyanın, özel sektörün, üniversitelerin, kamu kuruluşlarının tamamının sorumlu olduğu çalışmalardır. Fakat temelinde birey vardır. Onun için bizim yaptığımız bütün çalışmalarda bireylerin afet hazırlık kapasitesini arttırmak bu yönde talepte bulunmalarını sağlayabilmek hedeflenmektedir.


Ülkemizde insanların yüzde 96’sı deprem bölgesinde yaşamaktadır. Yüksek bir risk üzerinde yaşıyoruz. Ama depremde yağmur gibi doğa olayıdır. Yağmurdan korunmak için şemsiye alıyorsak depremde de korunmanın yöntemleri vardır. Bunun bir doğa olayı olarak kalmasını sağlamak elimizdedir” ifadelerini kullandı.



“Bina yeterli kriterleri sağlıyorsa fay hattı üzerinde bile olsa bir şey olmaz”


Özellikle geliştirilen yönetmeliklere çok da uyulmadığına vurgu yaparak binaların bu kriterlere uyması durumunda zarar görmeyeceğini dile getiren Yılmaz, “2007 yılında depremle ilgili yapı mevzuatı, yönetmeliği çıktı. Oluşturduğunuz bir yapı ya da konut büyük bir depremde hasar alsa bile içindeki insanların zarar gelmesini engelleyecek ve tahliyesine olanak sağlayacak bir donanımda olması lazım. Orta büyüklükteki depremlerde yapı hasar alsa bile tamir olunur şekilde olması gerekir. Küçük ölçekli depremlerde de hiç etkilenmemesi gerekir. Yani bir yapının yasal olarak bu özellikleri taşıma zorunluluğu var. Fakat bunun denetiminde sıkıntı var. Öncelikli olarak bu yapının bu özelliği taşıyıp taşımadığına ilişkin denetleme sıkıntısını çözmek lazım. Yeterli kriterleri sağlıyorsa fay hattının üzerinde bile olsa bina yıkılmaz. Aslında Türkiye’de 65 yıldır bu önleyici yönetmelikler var fakat uygulansa idi 99 depreminde bunları yaşamazdık. Bizim sıkıntımız uygulamada ve denetlemede” dedi.



“Yaşanan depremler beklenen İstanbul depremini tetikleyebilir”


Ege Denizi’nin dünyadaki en aktif deprem bölgesi olduğunu belirten Yılmaz, burada meydana gelen depremlerin olası İstanbul Depremi’nde etki edebileceğini bildirdi. Ancak bunun için Marmara Denizi içerisindeki fay üzerinde biriken gerilimin doyum noktasına ne kadar yaklaştığını ve Ege Bölgesi’nde meydana gelecek depremin Marmara Denizi’ndeki hareketlenmeyi nasıl etkileyeceğine bakılması gerektiğini bildirdi. Ege Denizi’ndeki depremler bölgenin jeolojik yapısından kaynaklanıyor. Bodrumda 6,6 büyüklüğünde gerçekleşen deprem bölgedeki yapıların depreme dayanıklı olduğunu gösterdi. Bu güzel bir haber. Ama depremden sonra tsunami dalgası oldu, birçok iş yerinde maddi zarara neden oldu. Bölge aktif bir deprem bölgesi olduğu için oradaki insanların mutlaka buna hazır olması gerekir. Ege’deki depremlerin İstanbul depremini etkileme ihtimali var. 99 depremine kadar bir depremin başka bir depremi etkilemeyeceği iddia ediliyordu. 99 depreminden sonra bu algı değişti. Bölgede gerçekleşen deprem bir başka bölgedeki fay hattını eğer enerji birikimi doruk noktaya ulaşmaya yakınsa tetikleyebilir. Bu risk İstanbul için her zaman var. Çünkü İstanbul’da büyük bir depremin olma olasılığı son 30 yıl içerisinde yüzde 66 olarak belirlenmiştir. 2030’a kadar büyük bir deprem bekleniyor. 2030’a kadar olacak diye bir kaide yok ama olması ihtimali yüksek” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Turgutluspor - Batman Petrolspor maçı öncesi güvenlik toplantısı yapıldı Turgutlu’da cumartesi günü oynanacak olan ve TFF 3. Lig 2. Grup’ta şampiyonun belirleneceği maçta Manisa temsilcisi Turgutluspor, lider Batman Petrolspor’u konuk edecek. 57 puanla lider olan Batman Petrolspor, Turgutluspor müsabakasından beraberlikle ayrılsa bile 2023-2024 sezonunu şampiyonlukla noktalamış olacak. Kırmızı-siyahlıların son maçta Batman Petrolspor’u mağlup etmesi durumunda ise grupta Elazığspor şampiyon olacak. Bu önemli karşılaşma öncesinde Turgutlu’da İlçe Spor Güvenlik Kurulu toplantısı yapıldı. Turgutlu Kaymakamı Selami Kapankaya başkanlığında, Kaymakamlık Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Sercan Karaçalı, İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Dursun, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Ölmez, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü İsmail Eksür, İlçe Sağlık Müdürü Dr. Bilgehan Hasyiğit, Zabıta Müdürü Hasan Kızıl ve Turgutluspor Kulüp Başkanı Gökhan Akın katıldı. Toplantıda, 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde spor müsabakalarında istenmeyen olayların önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirler ve bu tedbirlerin uygulamalarının sağlanması, önlem ve yöntemlerin tespiti, spor müsabakalarında meydana gelen olayların nedenleri, kaynakları ve bu olaylara neden olan diğer sorunların çözümü ile ilgili konular görüşüldü. Kurulda alınan karar sonucunda yarın Turgutlu’da oynanacak olan Turgutluspor - TPAO Batman Petrolspor futbol müsabakasının güvenlik sebebiyle misafir seyirci tribünün yüzde 5 (180 taraftar) seyirci kapasitesiyle oynanacağı dikkate alınarak, toplantı karara bağlandı. Kaymakam Selami Kapankaya, gerekli tedbirlerin alındığını bu ve sonraki müsabakaların dostluk, kardeşlik ve centilmenlik içerisinde geçmesi temennisinde bulundu.
Kayseri Kocasinan’da 3 gün süren çocuk şenlikleri, büyük yankı uyandırdı Kocasinan Belediyesi’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında gerçekleştirdiği ‘Çocuk Şenliği’, büyük yankı uyandırdı. 3 gün süren etkinlikte, çocuklar doyasıya eğlenirken büyükler de hoşça vakit geçirdi. Etkinliğin son gününde de çocuklarla bir araya gelen Başkan Çolakbayrakdar, ‘Çocuk gülerse dünya güler’ anlayışıyla gece gündüz demeden çalıştıklarını belirterek, “Bütün gayretimiz; çocuklarımızın daha iyi bir Kocasinan ve daha güzel bir Kayseri’de yaşamaları içindir” dedi. Çocuk Şenliği’nin son gününde etkinlik alanını ziyaret edip, çocuklarla yakından ilgilenen Başkan Çolakbayrakdar, Kayseri’nin sosyal hayatını renklendirmeye devam ettiklerine dikkat çekerek, “Çocuklarımızın yüzü gülsün, mahalleler şenlensin ve sokaklar, cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle olsun diye çalışmalarımızı artırarak sürdürüyoruz. Kocasinan Belediyesi olarak yapmış olduğumuz bütün projeler ve çalışmalarda geleceğimizin teminatı evlatlarımıza daha güzel bir Kocasinan bırakmak içindir. Daha güzel yarınlar için projeler üretmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Folklor gösterileri, müzik-koro, çocuk tiyatrosu, Hacivat - Karagöz, palyaço, oyun grupları olmak üzere çeşitli gösterilerin yer aldığı ve 3 gün süren ‘Çocuk Şenliği’nde çocuklar, keyifli vakit geçirdi. Çocukların yoğun katılımıyla gerçekleşen etkinlik, renkli ve eğlenceli görüntülere sahne oldu. Kocasinanlı çocukların doyasıya eğlendiği etkinlikte, Kayserililer gün boyu bayram coşkusu yaşadı.
Denizli CHP Lideri Özgür Özel, kazanılan 15 belediye için Denizlililere teşekkür etti Seçimden sonraki ilk mitingini Denizli’de yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bazı illere gidersiniz yanınızda belediye başkanı olmaz. Bazı illere gidersiniz ’3-4 başkan varsa arkam sağlam’ dersiniz. Denizlililer sizlere ne kadar teşekkür etsem az. Arkamıza 15 belediye başkanı veren Denizli’ye helal olsun” dedi. Bir dizi ziyaret kapsamında Denizli’ye gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Büyükşehir Belediyesi ziyaretinin ardından 15 Temmuz Delikliçınar Şehitler Meydanı’nda seçimden sonraki ilk mitingini gerçekleştirdi. Yoğun katılımın gözlemlendiği mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun her kesimin belediye başkanı olacağı vurgusunda bulundu. 23 Mart günü memleketi Manisa’nın ardından kente geldiğini ve mitingde yaptığı ittifak çağrısını hatırlatan Genel Başkan Özel, “O gün bir çağrıda bulunduk. Seçim öncesi geldiğimde ’Siyasi parti liderleri olarak bizler Ankara’da ittifak yapamadık ama umudumuz var. Denizli’nin sosyal demokratlarını, milliyetçi demokratlarını, muhafazakar demokratlarını, Kürt’üyle, Türk’üyle memleketine yürekten bağlı olan Denizli’nin güzel insanlarını Denizli ittifakına davet ediyorum’ dedim. O gün Denizli sesimizi duydu. Ben o gün dedim ki, ’Benim gördüğüm Denizli kararını vermiş’ 31 Mart akşamı en güzel haberi sizden aldık. Hepinize teşekkür ediyorum. Bazı illere gidersiniz yanınızda belediye başkanı olmaz. Bazı illere gidersiniz 3-4 başkan varsa arkam sağlam dersiniz. Denizliler sizlere ne kadar teşekkür etsem az. Arkamıza 15 belediye başkanı veren Denizli’ye helal olsun” dedi. “272 avroluk emekli maaşının Almancaya tercümesi yok” Yurt dışındaki temaslarından bir iktibas paylaşan Genel Başkan Özgür Özel, “Almanya’da Almanlara anlattım tercüman hatası, yanlış söyledim sandılar. ’Türkiye’de emekliler 272 avro maaş alıyor’ dedim. Düzeltiyor ’2 bin 700 avrodur’ diyor. ’Yok’ dedim. Strazburg’daydım, Fransa’daydım. Tercüman kız yanlış söylüyor sandılar. ’Bir 0 eksik değil mi, 2 bin 700 euro olsun’ dediler. O gün kendi kendime dedim ki, ’Ey Özgür Özel, Türkiye’deki 272 avroluk emekli maaşının Almancaya tercümesi yok. İngilizceye tercümesi yok’ Milletin bir 0 eksik sandığı bu sefalete mahkum edenlere yazıklar olsun” ifadelerini kullandı. “Bizim ittifakımız siyasi parti ittifakı değildir” Türkiye İttifakı ile Türkiye’nin kazanacağı vurgusunda bulunan Özgür Özel, “Bizim ittifakımız siyasi parti ittifakı değildir. Bizim ittifakımız bir araya gelmiş ve milletin canı yanı yanarken onları duymayan Cumhur İttifakı değildir. Adını memleketimizden, renklerini ay yıldızlı al bayrağımızdan alan Türkiye İttifakı’dır. Türkiye İttifakı kazanacak, Türkiye kazanacak” şeklinde konuştu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Merkezefendi Belediyesi ve Pamukkale Belediyesi ziyaretlerinin ardından memleketi Manisa’ya hareket edecek.
Kütahya Kütahya OSB’den orman yangınlarına tam destek Kütahya Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) istihdam eden personeller ve işletme sahipleri, orman yangınlarıyla mücadelede gönüllü olmak için eğitim aldılar. Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Orman Yangınları Gönüllüsü" eğitimi kapsamında, katılımcılara yangınla mücadelede gerekli bilgi ve beceriler aktarıldı. Eğitim, Kütahya Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Deneyimli orman yetkilileri tarafından, katılımcılara yangınla mücadelede kullanılan kişisel koruyucu donanımlar, ekipmanlar ve yangınla ilgili teorik bilgiler detaylı bir şekilde sunuldu. Pratik becerilerin de önemli olduğu eğitimde, Kütahya OSB Müdürlüğü otopark alanında arazöz araçları ile yangına nasıl müdahale edildiği uygulamalı olarak gösterildi. Katılımcılar, yangına müdahalede kullanılan sistemler ve hangi yangına hangi teknikle müdahale edilmesi gerektiği konusunda da bilgi sahibi oldu. Eğitimi tamamlayan kursiyerler, yapılacak yazılı sınavı da başarıyla geçtikten sonra "Orman Yangını Gönüllüsü" ünvanını almaya hak kazanacaklar. Bu sayede Kütahya Organize Sanayi Bölgesi gönüllüleri, orman yangınlarıyla mücadelede aktif bir rol oynayarak çevrelerine ve doğaya destek olacaklar. Kütahya Orman Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bu tür eğitimlerin önemine vurgu yaparak, iş birliği içinde hareket ederek orman yangınlarının etkilerini en aza indirmeyi hedeflediklerini belirtiyorlar. Kütahya Organize Sanayi Bölgesi çalışanlarının bu tür eğitimlere katılımları, şehrimizde yaşanabilecek muhtemel afet durumlarında güçlü bir dayanışma ve koordinasyonun oluşturulmasına katkı sağlayacak.