SAĞLIK - 14 Ağustos 2018 Salı 09:33

Böbrekleriyle kocalarına umut oldular

A
A
A
Böbrekleriyle kocalarına umut oldular

Biri üç, diğeri bir çocuk annesi iki kadın böbrek hastası eşlerine kan uyuşmazlığı nedeniyle verici olamayınca çareyi çapraz nakilde buldular.

Biri üç, diğeri bir çocuk annesi iki kadın böbrek hastası eşlerine kan uyuşmazlığı nedeniyle verici olamayınca çareyi çapraz nakilde buldular.


Kan uyuşmazlığı nedeniyle böbrek hastası kocalarına şifa olamayan iki kadın aynı gönüllülükle organlarını birbirlerinin kocalarına verme kararı aldı. İzmir Kent Hastanesinde yolları kesişen Kütahyalı Dursun Karataş (43) ile Muğlalı Ramazan Küçükbenli’nin (56) eşleri Zeynep Karataş (45) ve Hülya Küçükbenli (52), birbirlerinin kocalarına böbreklerini vererek onlara yeni bir hayatın kapılarını açtı. Eşlerine can aşısı olan kadınlar, "Hayat müşterek dedik, gönülden verdik" dedi.



Yolları İzmir Kent’te kesişti


Kütahya’nın Simav ilçesine bağlı Yeniköy’de oturan Dursun Karataş geçtiğimiz yıl Haziran ayında halsizlik şikayetiyle hastaneye gitti. Simav Devlet Hastanesinde yapılan tetkikler sonucunda doktorundan “böbreklerin iflas etmiş” sözünü duyan Karataş, yorgunluğuna yol açan sorunun kendisini böbrek nakline götüreceğini diyalize sevk edilince anladı. Çiftçilikle uğraşan Karataş, Kütahya Devlet Hastanesinde önce 15 gün ardından 1 ay yattı, periton diyaliz yapıldı. 4 saat uzaklıktaki Kütahya yerine bir buçuk saat mesafedeki Uşak’ta diyalize girmeye başlayan Karataş için zor günler başladı. Karataş haftada üç gün 6 saat diyalize bağlanmak zorunda kalırken, tedavisini Simav’da sürdürdü. Her diyaliz sonrasında yaşadığı halsizlik, çalışamaz hale gelip tarlanın, hayvanların bakımını eşi Zeynep ile büyük oğlu Turgay’ın (16) üstlenmesi Karataş’ın nakil kararını hızlandırdı. Nakil için İzmir Kent Hastanesine başvuran üç çocuk babası Dursun Karataş, adını nakil için kadavra listesine yazdırırken, çaresizce beklememesi için eşi Zeynep gönüllü verici oldu. Ancak kan uyuşmazlığı tespit edilince Dursun Karataş’ın nakil şansı kadavradan yapılacak bağışa kaldı.


Muğla’nın Fethiye ilçesinde kreş ve anaokulu sahibi olan bir çocuk babası Ramazan Küçükbenli’ye de 5 yıl önce gittiği hastanede böbreklerinde protein kaçağı olduğu söylendi. Küçükbenli’ye 3 ayda bir doktor kontrolü ve kan tahlili önerildi. Son kontrolünü yaklaşık 8 ay aradan sonra yaptıran Ramazan Küçükbenli kötü bir sürprizle karşılaştı, böbreklerinin tükendiği ortaya çıktı. Kandaki üre oranı 200, kreatin düzeyi 7’ye yükselen Küçükbenli’ye hem Fethiye Devlet Hastanesinde hem de Muğla Eğitim Araştırma Hastanesinde diyaliz önerildi. Diyalize girmeyi bir an bile düşünmeyen Küçükbenli, eşi Hülya Küçükbenli’nin gönüllü verici olmasıyla soluğu İzmir’de aldı. Ancak yapılan tetkikler sonucunda eşinin kan uyuşmazlığı nedeniyle kendisine donör olamayacağı söylendi. Nakil şansı kadavradan bağışlara kalan Küçükbenli’ye kendisine uygun bir böbrek vericisi olduğu, eşi Hülya’nın böbreğinin de o vericinin organ bekleyen eşine uygun olduğu, karşılıklı kabul halinde “çapraz nakil” yapılabileceği söylendi. İki çifte de durum bildirildi. Üç çocuk annesi Karataş ile bir çocuk annesi Küçükbenli’nin birbirlerinin eşlerine karşılıklı olarak böbrek verebileceklerinin kesinleşmesi üzerine çiftler geçtiğimiz 27 Temmuz’da nakil operasyonuna alındı.



“Çapraz nakil sayesinde makineden kurtulduk”


Opr. Dr. Işık Özgü, Opr. Dr. Uğur Saraçoğlu, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok’tan oluşan Kent Hastanesi Böbrek Nakli ekibi Zeynep Karataş’tan alınan bir böbreği Ramazan Küçükbenli’ye, Hülya Küçükbenli’den alınan bir böbreği de Dursun Karataş’a nakletti. Başarıyla tamamlanan nakillerin ardından hızlı iyileşme gösteren çiftler şifa bularak ile tabur oldu. Nakil sonrası kontroller için geldikleri hastanede muayene sonrası sohbet edip dostluklarını pekiştiren iki aile mutluluklarını dile getirdi.


Bir yıldır bağlandığı diyaliz yüzünden çalışamaz hale geldiği için moralinin çok bozuk olduğunu belirten Dursun Karataş, “Eşim gönüllü olduğunda çok sevinmiştim. Ama uygun değilmiş, annemle babam yaşlı oldukları için onlar da verici olamamışlardı. Kadavra ne zaman çıkar, nasıl beklerim bilemiyordum. Çapraz nakil sayesinde makineden kurtuldum. Yeniden işime dönüp evime, aileme bakmak istiyorum. Başta eşime ve bana böbreğini veren Hülya hanıma çok teşekkür ediyorum. Çok mutluyum” dedi.


Diyalize giren hastaları gördüğü için makineye bağlı bir hayatı hiç düşünmediğini belirten Ramazan Küçükbenli ise, “Diyalize girmemek için bu hastaneye geldim. Daha önce bir arkadaşım Kent’te karaciğer nakli olmuştu, çok güvendim. Her şey de çok yolunda gitti. Benim nakil için 6 ay kadar zamanım vardı. Ama hem Dursun beyin zamanı yoktu hem de bu fırsatı kaçırırsam diyalize girmek zorunda kalabilirdim. Her şey yolunda gitti, ben de eşlerimize ve doktorlarımıza çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.


Kocalarına ikinci hayatın kapılarını açan, makineye mahkum bir hayattan kurtaran Zeynep Karataş ve Hülya Küçükbenli de hayatın müşterek olduğunu vurgulayıp çok mutlu olduklarını söyledi.



Değiş tokuş hayatlar


Öte yandan Kent Hastanesi Böbrek Nakli Bölüm Başkanı Opr. Dr. Işık Özgü, hastaların vericisiyle kan grubu uyuşmadığı taktirde aynı durumda olan alıcı verici adaylarıyla karşılaştırma yaptıklarını söyledi. Özgü, “Eğer karşılıklı olarak uygunluk saptanırsa aileler, yakınlar arasında bu böbrek alış verişi yapılıyor. Aileler arasında bu değiş tokuştan herkes faydalanıyor ve sağlıklarına kavuşuyorlar. Birçok aday oluyor. Bu karşılaştırmayı yaparken böbrek veren kişilerin yaşlarının yakın olmasına dikkat ediyoruz. Uzun uğraşlar sonrasında böyle bir şey gerçekleşince de herkes mutlu oluyor. Bu hastalarımız ve vericileri de sağlıkla taburcu oldular” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İç Anadolu’da kuraklık hububat üreticilerini endişelendiriyor Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ta etkisini gösteren kuraklık ve yağış yetersizliği bazı bölgelerde ekili hububat alanlarında sararmaya yol açarken çiftçiler verim endişesi yaşıyor. Yozgat’ta yağışların mevsim normallerinin altında kalması kuraklık endişesini artırdı. Hava sıcaklıklarının artması ve yağış yetersizliği ile Yerköy ilçesinde bazı alanlarda ekinler sararmaya ve kurumaya başladı. Kış mevsimini yağışsız geçiren çiftçiler Mayıs ayında da yağmur yağmaması durumunda buğdayın boy atmadan sararıp kurumasından endişe ediyor. Son yılların en kurak döneminin yaşandığı Yozgat’ta birçok bölgede çiftçiler yağmur duasına çıkıyor. “Bitkiler kurumaya yüz tuttu” Orta Anadolu’da ciddi anlamda kuraklığın etkisinin hissedilmeye başlandığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, Yozgat ve ilçelerinde arazilerin büyük kısmında tahıl ürünlerinin hakim olduğunu söyledi. Yılmaz, “Tabi bu yıl yeterince kar yağmadı, miktar olarak çok azdı ve ancak toprak yüzeyini kapladı, bıraktığı su miktarı da çok fazla olmadı. Nisan ayı itibariyle hem sıcaklıkların artması hem de yağışın olmamasıyla çok ciddi anlamda kuraklığın etkisini hissetmeye başladık. Arazide ve tahıl alanlarında gördüğümüz gibi yağışın yetersiz, sıcaklığın yüksek ve sulama imkanının olmadığı yerlerde bitkiler adeta kurumaya yüz tuttu. Bu aşamadan sonra bu tür tarlalardan ürün, verim almak mümkün değil. Ama yeterince sulayanlar için hiçbir problem yok. Ancak suyunuz yoksa şu an da Orta Anadolu üreticisi kuraklığın pençesinde ve büyük ölçüde buğday ve arpadan ya verim alamayacak ya da çok az verimle yetinecek gibi gözüküyor.” dedi.
Denizli Denizli’nin coğrafi işaretli ürünleri Avrupa’ya çıkacak DENİZLİ(İHA) – Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği, “Coğrafi Ürünler Avrupa Yolunda” projesinin eğitim faaliyeti tamamlandı. Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği Denizli’de Coğrafi İşaret tescili almış veya başvuru aşamasındaki 15 ürünün başvuru sahibi kurumlarından temsilcilerin katıldığı eğitim faaliyeti, 15 Nisan-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Denizli Valiliği’nde gerçekleştirildi. Tüm ilgili kuruluşlar bu proje sonunda kendi başvurularını yapabilecek yeterliliğe ulaşırken ilgili çalışanları da söz konusu alanda yeterli donanıma ve niteliğe ulaşmış olacak. Böylece Denizli’de bu alanda yetkinlik kazanan kurumların çalışanları bir araya gelerek ortak çalışma yürütebilecekler. Birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak Faaliyete katılanlara ilk etapta “Coğrafi İşaret Uluslararası Tescil Sistemleri ve Başvuru Formları” hazırlama eğitimi verildi. Projenin danışmanlık hizmeti aşamasında ise önümüzdeki ay, “Uygulamalı AB Coğrafi İşaret Tescil Dosyası Örneği Oluşturma” danışmanlığı verilecek. Eğitim ve danışmanlık faaliyetleri sonucunda, Denizli’ye ait birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak. Uluslararası alanda tescillenen ürünler, Denizli’nin ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak olup alanında tanınırlığı sağlanırken turizm gelirinin de artacağı ön görülüyor. Uluslararası görünürlük artacak Eğitim ve danışmanlık faaliyeti bitiminde Babadağ Kekik Balı, Buldan Bezi, Buldan Kestanesi, Denizli Kekiği, Denizli Leblebisi, Denizli Traverteni, Denizli Çalkarası Üzümü, Honaz Kirazı, Tavas Baklavası, Çameli Elmalı Bezi, Kale Biberi, Çameli Fasulyesi, Çameli Kilimi, İsabey Çekirdeksiz Üzümü ve Acıpayam Kavunu için ilgili kurumlar AB Coğrafi İşaret Tescili başvurularını tamamlayacaklar. Uluslararası tescilleri tamamlanan ürünler alanında Denizli’nin tanınırlığını ve ekonomisini artırmakla kalmayıp ülkeye uluslararası görünürlüğünü de önemli ölçüde arttıracaktır.
Malatya Yeşilyurt’ta sanatsal ve kültürel kurslara yoğun ilgi Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Kiltepe Mahallesinde faaliyetlerine devam eden Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezinde açılan 15 kursa 250’e yakın kursiyerin katıldığını, farklı alanlarda verilen eğitimlere gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Yeşilyurt’un kültürel ve sanatsal açıdan zengin alt yapısını ön plana çıkarmanın yanı sıra hobi ve meslek edindirme kurslarıyla 7’den 70’e tüm vatandaşların sosyal hayatlarını daha nitelikli hale getirmek hedefiyle Kiltepe Mahallesi’nde hizmete sunulan Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi’ndeki sanatsal ve kültürel kurslara gösterilen ilgi, her geçen gün artmaya başladı. Dört kat üzerinde faaliyetlerine aralıksız devam eden eğitim merkezinde 4 ile 6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik başlatılan Erdem Okullarının yanı sıra kuaförlük, gastronomi, halk oyunları, bilgisayar, aşçı yardımcılığı modelistlik, trikotaj, tekstil ara elemanı ve farklı branşlardaki meslek edindirme kurslarının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, gitar, resim, halı dokuma, örgü, robotik kodlama, dron, akıl oyunları ve yazılım kursları düzenleniyor. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi sunduğu kaliteli hizmetler ile toplumdaki deprem travmasının atlatılmasında önemli bir rol oynarken, şehrin farklı noktalarından gelen vatandaşlar buradaki kurslarda hem kaliteli zaman geçiriyor hem de meslek sahibi olarak hayatına farklı bir pencere açıyor. Kursların çok verimli geçtiğini söyleyen kursiyerler, kendilerine bu tür ortamlar sunan Yeşilyurt Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi Koordinatörü Ümmü Gülsüm Alkan ise, kurslara yoğun bir talep olduğunu ifade etti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit ise, "Yeşilyurt’un fiziksel dönüşümünün yanı sıra vatandaşların sosyal hayatlarını nitelikli hale gelmesinde önemli rol oynayan kültürel ve sanatsal çalışmalara ve meslek edindirme kurslarına ayrı bir önem verdiklerini söyledi.
Adıyaman Adıyaman’daki İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesi’nde görülen İsias Otel Davası’nın 2. duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanlar dinlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. ODTÜ İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu’da rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı ise, “Tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk haline, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamına” şeklinde mütalaa verdi. Müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatları mütalaalarını verdi. Müşteki avukatlarından birisi, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden, mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.