TEKNOLOJİ - 20 Mart 2024 Çarşamba 09:59

‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek

A
A
A
‘Deniz marulu’ proteinli alternatif gıda olarak kullanılabilecek

İzmir’de lise öğrencilerinden oluşan bir ekip, ‘deniz marulunun et, tavuk, yumurta gibi kaynaklara karşı alternatif gıda olarak kullanılması’ üzerine bir proje geliştirdi. Geliştirilen proje ile deniz marulunun alternatif protein kaynağı olabilecek gıda olarak kullanılması, Türk mutfağında yer alması ve sağlıklı beslenmeye katkı sağlanması hedefleniyor.


İklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı, bireylerin protein ihtiyaçlarını çeşitli ürünlerden karşılayabilmesi adına araştırmacılar alternatif çözümler aramaya başladı. İzmir’de bir özel lisenin öğrencilerinden bu sorunun çözümü için bilimsel öneri geldi. Sürdürülebilir Kalkınma Gençlik Liderleri Eğitim Programı (SÜGEP) Akademisi tarafından verilen eğitimler sonrası bir projeye imza atan öğrenciler, uluslararası Çevrenin Genç Sözcüleri programı kapsamında projenin saha çalışmalarına başladı. Proje fikrine göre, İzmir Körfezi’nde popülasyonu kontrolsüz bir şekilde artan ve çevre sorunlarına sebep olan ‘deniz marulu’ olarak bilinen algler, toplanarak içerisindeki proteinden faydalanılacak. Bu sayede ‘deniz marulları’, karasal kaynaklara alternatif, ekolojik ayak izi oldukça düşük ancak protein açısından zengin bir gıda olacak.


Projeye dair bilgiler aktaran Yaşar Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meneviş Uzbay Pirili, “İzmir’de çevre için çalışıyoruz, doğa için çalışıyoruz. Proje hem Türkiye’de hem de 16 Avrupa ülkesinde yürüyor. Gıda dünyada çok ciddi bir sorun. Gıda sıkıntımız olacak ama bunun da ötesinde bizim projemiz, mümkün olduğu kadar kırmızı et tüketimini azaltıp bunun yerine sebze ve deniz ürünleri kaynaklı alternatif protein ürünlerini koymak” dedi.


Projenin önemine değinen Doç. Dr. Pirili, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bu proje önemli çünkü birincisi kırmızı et üretimi sera gazı ve iklim krizine neden olan en önemli kaynaklardan biri. Sera gazlarının yüzde 14’ünden mesul. İkincisi ise büyükbaş hayvanları özellikle yetiştirmek için bizlere ayrılmış veya dünyada var olan tarım arazilerinin yüzde 50’sini hayvanları beslemek için kullanıyoruz.”


“Deniz marulları proje sonunda belki Türk mutfağına uygun hale getirilecek”


Projenin danışmanı ve SÜGEP Başkanı Umut Dilsiz ise “Burada amacımız gençleri, sürdürülebilirlikle ilgili konularda, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş küresel sorunların çözümü için harekete geçirmek. Bu deniz marulları, proje sonunda belki Türk damak zevkine ve Türk mutfağına uygun hale getirilecek” ifadelerine yer verdi.


Proje ekibini oluşturan gençlerden Defne Hanaylıoğlu, proje fikrinin nasıl ortaya çıktığını aktararak, “İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanabilecek küresel gıda krizine karşı dirençlilik sağlamak için alternatif protein kaynaklarına yönelme gerekliliği var. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 34 oranında artarak 9,1 milyara yaklaşacağı tahmin ediliyor. Yeryüzündeki kaynaklar ve gıda üretimi bugün bile dünya nüfusunun tamamını doyurmakta yetersiz kalabiliyorken, gelecekte insanlığı neler bekliyor? Kendimize bu soruları sorarak araştırmalar yaparken bu proje fikrini geliştirdik” şeklinde konuştu.


“Deniz marulu İzmir Körfezi’nde bolca bulunuyor”


Et, balık, süt ve yumurtanın insan beslenmesinde önemli protein kaynaklarından biri olduğunun altını çizen öğrenci Ecenaz Kumaş, “Hücrenin yapı taşlarını oluşturan proteinlerin gelecekteki alternatiflerinin neler olabileceğine yönelik araştırma yaptıklarını ve bu sayede Macro Alglere ulaştıklarını aktarırken, proje ekibinden diğer öğrenci Ada Yücel ise “Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak kullanılan deniz yosunları, gelecekte öngörülen açlık tehlikesine karşı alternatif gıdalar listesinde yer alıyor. Halk arasında deniz marulu da bilinen ‘ulva lactucalar’ İzmir Körfezi’nde bolca bulunduğu için bu konuya odaklandık” diye konuştu.


Erdem Çınar Dikbaş ise Ulva Lactuca’nın, kaliteli protein, yağ ve suda çözünür lif içeriğinin yanı sıra insan beslenmesinde de önem taşıyan demir, magnezyum, potasyum ve çinko gibi mineraller açısından zengin olduğunu söyledi. Ayrıca makroalglerin Roma döneminden itibaren insanlar tarafından gıda, gıda takviyesi ve ilaç olarak da kullanıldığının altını çizdi.


Makroalglerin insan sağlığı için çok önemli inorganik ve organik maddeler olduğunu ifade eden İrem Aksu, ayrıca dikkate değer oranda vitamin K, vitamin E, ribofilavin, tiamin, niasin gibi vitaminleri de içerdiğini belirtti.


“Gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konu”


“Alglerin uygun şartlarda bir günde ağırlıklarının 2-3 katına çıkarabilmeleri, üretimlerinin kolay ve ekonomik olması, yan etkilerinin bulunmaması gibi nedenlerle gelecekte besin ihtiyacının karşılanmasında önemli bir kaynak olmaları mümkündür” diyen Ayşenur Kalım, “Asya’daki tüketim şekliyle dünyanın diğer ülkeleri tarafından pek kabul görmeyeceği gerçeği ile deniz yosunlarının toplumların damak tadına uygun yiyecek olarak hazırlanması, gastronomi uzmanları tarafından ele alınması gereken bir konudur” cümlelerini aktardı.


“Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak deneyler yapmayı planlıyoruz”


Proje sonunda elde etmek istedikleri sonuçlardan bahseden Defne Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Şef eşliğinde gastronomi atölyesi yaparak, bazı deneyler yapmayı da planlıyoruz. Her şey yolunda giderse, belki sofralarımızda bu ürünleri görmeye başlarız.”


(MP-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Genel Kurulu’nda Maden Kanunu Değişikliği Teklifi kabul edildi Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kabul edilen maddelere göre, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğu sadece IV. Grup maden işletme ruhsatları açısından devam edecek. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, arama ruhsatı alarak bulduğu madenler için UMREK Koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile buluculuk hakkını kazanacak. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile Kıyı Kanunu kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilecek. Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na "doğal gazın sıvılaştırılması" tanımı eklenecek. Yüzen LNG tesislerinin işletilmesi ve yer değişikliği kapsamında sağlanacak istisnalar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından bu düzenleme uyarınca yayımlanan usul ve esaslara göre belirlenecek. Mevcut depolama tesisleri, mevcut tesislerdeki kapasite artışları veya yeni yapılacak tesisler, kullanım oranları veya rekabet koşulları dikkate alınarak düzenlemenin sisteme erişime ilişkin hükümlerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görüşü alınarak Kurul kararı ile belirli süre muaf tutulabilecek. Depolama şirketleri verecekleri hizmetlere ilişkin birim bedelleri ve tesis kapasitelerini yayımlamak zorunda olacak. Yurt içinde üretilen veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı amacıyla kurulacak sıvılaştırma tesislerini işletecek tüzel kişilerin Kuruldan lisans almaları gerekecek. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılan değişiklikle, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına ilişkin usul ve esaslar, ilgili yarışma şartnamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yarışma sonucunda oluşan fiyat veya bedel, yarışma şartnamesinde belirlenecek süre boyunca YEK Destekleme Mekanizması kapsamında değerlendirilecek. 10 yıllık süresini bitiren lisanssız üretim faaliyeti kapsamındaki tesisler, talep halinde ve lisans alma bedeli ile lisans süresi boyunca elektrik piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatını, tesis tipi bazında uygulanan güncel YEK Destekleme Mekanizması fiyatından fazla olması halinde aradaki fiyat farkının YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli olarak ödeyerek lisanslı üretim faaliyetine geçebilecek.
İstanbul Turkcell’in Yeni Yönetim Kurulu belli oldu Olağan Genel Kurulu tamamlanan Turkcell’de yeni yönetim kurulu belirlendi. Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı görevine devam ederken, yönetim kuruluna Arda Ermut, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy atandı. Turkcell’in 2 Mayıs 2024’te gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul toplantısının ardından yeni yönetim kurulu belirlendi. Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamaya göre Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi Sir Julian Horn-Smith ile Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri Afif Demirkıran ve Hüseyin Arslan görevinden ayrıldı. Bu isimlerin yerlerine Arda Ermut Turkcell Yönetim Kurulu Üyesi olurken, Prof. Dr. Mehmet Naci İnci ve Prof. Dr. İdris Sarısoy Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Turkcell’in yeni yönetim kuruluyla ilgili açıklamalarda bulunan Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı, “Türkiye’nin Turkcell’i olarak 30 yıldır en yeni teknolojileri vatandaşlarımızla buluşturmanın ve ülkemiz için çalışmanın gururunu yaşıyoruz. Türkiye Yüzyılı’nı Dijitalin Yüzyılı yapma hedefimizi gerçekleştirmek için yeni yönetim kurulumuzla çalışacağız. Bu vesileyle, görev süreleri sona eren yönetim kurulu üyelerimize özverili çalışmaları ve emekleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Yönetim kurulumuza yeni katılan üyelerimize görevlerinin hayırlar getirmesini diliyorum. Daha da güçlü bir takım olarak, üretmeye ve ülkemiz için yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi eski Başkanı olan Ermut, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra 2005 yılında Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri olarak göreve başladı. 2005’te Uzman olarak katıldığı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nda çeşitli yöneticilik görevlerinin ardından 2015’te Kurum Başkanlığına atanmıştır. Bu görevlerinde Türkiye’ye çeşitli uluslararası doğrudan yatırımların kazandırılmasında rol oynayan Ermut, 2015-2019 yılları arasında Viyana Ekonomik Forumu ve SunExpress Yönetim Kurulu Üyeliği, 2019-2021 yılları arasında Türkiye Basketbol Federasyonu Asbaşkanlığı ve dört yıl boyunca Dünya Yatırım Ajansları Birliği’nde (WAIPA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. 2019-2021 yılları arasında Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Hava Yolları İcra Kurulu’nda da üç üyeden biri olarak görev yapmıştır. Arda Ermut, 2018-2020 yılları arasında Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmış olup, Mart 2021 itibariyle Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmıştır. Ermut, çoğunluk hisselerinin Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alınması sonrasında Türk Telekom’da 2022-2024 yılları arasında Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, lisans eğitimini 1987 yılında Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü’nde, doktora eğitimini ise 1992 yılında fiber optik sensörler alanında İngiltere’deki Heriot-Watt Üniversitesi’de tamamladı. Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nde 1993-1994 yılları arasında optik haberleşme alanında doktora sonrası çalışmalar yapan İnci; 1994 senesinde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde yardımcı doçent, 1996’da ise doçent oldu. 1999-2005 yılları arasında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Mehmet Naci İnci, üniversitenin diğer lisans ve lisansüstü programlarının kurulmasında çeşitli görevler üstlendi. 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde profesör olan İnci, 2013-2020 yılları arasında Bölüm Başkanlığı yaptı. Prof. Dr. Mehmet Naci İnci 2021 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmaktadır. Araştırma alanları arasında endüstriye yönelik uygulamalı optik, quantum optiği, doğrusal olmayan optik, kuantum bilişimi, optoelektronik, fiber optik sensörler, fiber optik telekomünikasyon, katıhal fiziği, optik profilometri, fotonik kristaller ve nano-yapıların fotoniği öne çıkmaktadır. Yeni Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi İdris Sarısoy ise, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nden 1998 yılında mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans eğitimini “Türkiye`de Kamu Kesimi Açıkları ve Finansman Politikaları” başlıklı teziyle 2000 yılında tamamladı. 2001’de Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Anabilim Dalı’nda başladığı doktora eğitimini hazırladığı “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Sağlanan Vergi Teşvikleri ve Türkiye Uygulaması” adlı doktora tezi ile 2006 yılında bitirdi. 2002’de Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde başladığı akademik kariyerine 2003’te Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde devam etti. 2007-2014 yılları arasında Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak çalıştı. 2014’ten itibaren Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde Doçent Doktor olarak çalışmaya başlayan Sarısoy, 2020’den bu yana Profesör Doktor olarak aynı bölümde görevine devam etmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Üyesi de olan Sarısoy, ağırlıklı olarak vergi konularında olmak üzere, yoksulluk, yabancı sermaye yatırımları, seçim beyannameleri ve sağlık ekonomisi alanlarında akademik araştırmalar yürütmektedir.