SAĞLIK - 17 Nisan 2018 Salı 11:45

Hemofili’de tedavi alternatifleri giderek artıyor

A
A
A
Hemofili’de tedavi alternatifleri giderek artıyor

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Şahin, kanama bozukluğu hastalığı olan hemofili’de tedavi alternatiflerinin giderek arttığını söyledi.


Türkiye’de hem çocuklara, hem de erişkinlere ayrı ayrı hizmet veren Ege Üniversitesi, Ege Hemofili Merkezi ile Ege Erişkin Hemofili ve Tromboz Merkezi alanında lider kurumlarından birisi olma özelliği taşıyor.


Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Dünya Hemofili Günü dolayısıyla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalını ziyaret etti. Rektör Prof. Dr. Budak, Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güray Saydam, akademisyen ve çalışanlardan Ege Hemofili Merkezi ile Ege Erişkin Hemofili ve Tromboz Merkezi ve verilen hizmetler ile ilgili bilgiler aldı. Prof. Dr. Budak, Dünya Hemofili Günü’nün ülkemizde ve dünyada yaşayan hemofili hastalarının şifasına yönelik çalışmalara zemin oluşturmasını ve farkındalık oluşturmasını diledi. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ülkemizde ve dünyada yaşayan hemofili hastalarına şifalar diliyorum. Hastalığın tedavisi ömür boyu devam ediyor. Tedavisi multidisipliner bir ekip yaklaşımı gerektiriyor. Üniversitemiz birçok alanda olduğu gibi bu alanda da öncü konumda. Ege Hemofili Merkezi ile Ege Erişkin Hemofili ve Tromboz Merkezi bir arada hizmet veriyor. Üniversitemiz, Türkiye’de hemofiliye liderlik eden üniversitedir. Hastanemizde yetişkin ve çocuk hemofili hastaları multidisipliner olarak hizmet alabiliyor. Her gün binlerce vatandaşımıza sağlık hizmeti veren hastanemiz; modern tıbbın sunduğu imkanları kullanan, donanımlı ve yetkin akademik kadrosu ile hemofili hastalarına şifa oluyor” diye konuştu.



“Hemofili, kanama bozukluğu hastalığıdır”


Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Şahin, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü için önemli açıklamalarda bulundu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin hemofili alanında Türkiye’nin öncülerinden biri olduğunu söyleyen Şahin, “Ege Hemofili Merkezi, Avrupa’dan da akredite olmuş bir merkezdir. Hem bilimsel anlamda hem hizmet anlamında Türkiye’ye örnek olmuştur. Hemofili bir kanama bozukluğu hastalığıdır. Normalde vücudumuzda bir kanama olduğunda bu kanamayı pıhtılaşma faktörleri sayesinde durduruyoruz. Ancak doğumsal olarak bazı faktörler eksik olduğunda hemofili dediğimiz hastalık ortaya çıkıyor. Hastalarda, eğer bu faktörü yerine koymazsanız bir yeri kesildiğinde, bir yere çaptığında, kaza geçirdiğinde bir kanama olursa, durmuyor” dedi.



Daha çok erkeklerde görülüyor


Hemofilinin ağırlıklı olarak erkek hastalığı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şahin, şöyle devam etti: “X kromozomuna bağlı olarak geçtiği için kadınlar taşıcıyı erkekler hasta oluyor. Genellikle ilk 2 yaş içerisinde tanı konuluyor. Bebeklere emeklemeye başladığında dizlerinin dirseklerinin morarmasıyla annelerinin fark etmesi üzerine doktora götürülünce tanı konuluyor. Faktör düzeyi düşük olunca da tanı konulup tedaviye başlanıyor ya da ağır hemofili dediğimiz, yani faktör düzeyi çok düşük hastalarda kanama olmadan da faktör yerine konularak ‘kanamasın bunu koruyalım’ tedavisi veriyoruz bunun adına ’profilaksi’ diyoruz. Özellikle bebek yaşlarda profilaksi tedavisi iyi başlamış ve bu tedaviyi iyi kullanmış hastalarda erişkin yaşa herhangi bir hasar olmadan gelinebiliyor. Bu tedaviyi iyi alamadıysa, gerek imkanlar nedeniyle gerekse hasta uyumsuzluğu nedeniyle, özellikle diz, dirsek, ayak bileği gibi, bizim ağırlığımızı taşıyan eklemlerde hasarlarla karşımıza geliyorlar."



“Tedavi alternatifleri giderek artıyor”


Günümüzde tedavi alternatiflerinin giderek arttığını ve olumlu yönde geliştiğinin altını çizen Prof. Dr. Şahin, “Bir hemofili hastası 100 yıl önce ortalama 30 yıl yaşarken, şimdi 70-80 yıl yaşayabiliyor. Niye yüz yıl önce 30 yıl yaşıyordu? Çünkü kaza geçiriyordu ya da ameliyat olması gerekiyordu ve kanamadan ölüyordu. Faktör dediğimiz, eksik olan o faktörü yerine koyabilecek bir ilaç yoktu. Günümüzde artık oldukça seçenekli tedavi alternatifleri var. İyi bir tedaviyle hastalar ömürlerini normal bireylere yakın bir sürede geçirebiliyor” diye konuştu.



İlaçlar geliştirildi


17 Nisan Dünya Hemofili Günü’nün farkındalığı artırdığını ifade eden Prof. Dr. Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: “Farkındalığı artırırsanız o hastalık üzerine, hem bilimsel çalışmalar artar hem sağlık sektörünün hem de hükümetlerin desteğini artırırsınız. Bundan 30 yıl öncesinde hastalara sadece insanların bağışladığı kandan ayrılan plazma ve onun içindeki faktörlerden verilirken, şimdi artık bu plazma kaynaklı faktörlerin yanı sıra laboratuvarlarda üretilebilen rekombinant faktörler verilebiliyor. Önümüzdeki yıllarda ülkemize de gelecek olan, cilt altından aşı gibi yapılabilecek ilaçlar da geliştirildi. Bu da hastaların hayat kalitesini artıracak."



“Hemofili ’kraliyet hastalığı’ olarak da biliniyor”


Hemofilinin ’kraliyet hastalığı’ olarak da bilindiğini söyleyen Hematolog Prof. Dr. Şahin, “19.yüzyılda İngiliz Kraliçesi Victoria’nın hemofili taşıyıcısı olduğunu biliyoruz. Çocuklarından birisi olan hemofili hastası Prens Leopold, 30 yaşında attan düşerek beyin kanamasıyla ölüyor. Diğer taşıyıcı olan çocuklar da Rusya, Almanya, Avusturya gibi krallıklarla evlilik yaparak, hastalığın bu şekilde yayılmasına sebep oluyor. O yüzden ’kraliyet hastalığı’ olarak da bilinir” diye bilgi verdi.



"Akredite olan ilk üniversite olacağız”


Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin hemofili alanında Türkiye’nin liderinden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şahin “Ege Hemofili Merkezi, Prof. Dr. Kaan Kavaklı ve Prof. Dr. Can Balkan’ın birlikte kurdukları Avrupa’dan da akredite olmuş bir merkezdir. Hem bilimsel anlamda hem hizmet anlamında Türkiye’ye örnek olmuştur” ifadelerini kullandı. Erişkin yaşa gelmiş hastaların takibi için yaptıkları çalışmalardan bahseden Prof. Dr. Şahin, “2012-2013 yıllarında Türkiye’deki ilk Erişkin Hemofili Polikliniğini, Bilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Güray Saydam ile birlikte kurduk. Sonrasında sadece poliklinik olarak kalmayıp burayı merkez haline getirmeye çalıştık. İki hafta önce de Avrupa Akreditasyon Komitesi’ne biz de başvuru yaptık. Ege Erişkin Hemofili ve Tromboz Merkezi olarak akredite olma talebinde bulunduk. Bu başvurunun olumlu sonuçlanması durumunda Türkiye’de çocuk ve erişkin hemofili merkezleri olarak birlikte akredite olan ilk üniversite olacağız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Abdullah Avcı: “Performansımızın çok altında kaldık” SAMSUN (İHA) – Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Samsunspor maçında performanslarının çok altında kaldıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Trabzonspor, deplasmanda Samsunspor’a 3-1 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Teknik Direktör Abdullah Avcı, açıklamalarda bulundu. Avcı, kaybettikleri için üzgün olduklarını ifade ederek, "Rakibin çok basit, sade ama çok güçlü bir oyunları var. Bizim maça gelmeden evvel, yanlış hatırlamıyorsam 11 maçın 7’sini içeride kazanmış, tek mağlubiyeti var. Oyunu basit ama doğru ve bunu şiddetli şekilde uygulayan bir takım. Direkt oyunları var ve özellikle burada ikinci topa yanaşmak, ondan sonrasında yapılacak ortalar, bir de rakip arkası şiddetli yapacağı koşullar vardı. Bu plan her maç böyle yani burada da dışarıda da oynadıklarında bunu kendi güçlü oyunlarını oynatıp bunu yansıtıyorlar. Biz buna özellikle oyunun başlangıcında doğru cevap veremedik. Penaltıdan yediğimiz golün arkasından da bizim gibi takıma yakışmayacağı bir organizasyon bozukluğundan dolayı yediğimiz bir gol oldu. Rakip 2-0 öne geçti. Sonrasında tam oyuna tutunacakken golü de bulduk. Kornerden bu sefer kendi kalemize attığımız gol, 3-1 mağlup duruma düştük devreye girerken. Olabilir mi? Olabilir. Geçen haftada iki farklı mağlup duruma düşmüştük. İkinci yarıda daha doğru oyun oynamamız gerekiyordu. Topa sahip miyiz? Evet topa sahibiz. Bunu da bekliyorduk zaten ama bunu beklerken bu oyunu oynarken özellikle oyuna genişlik verip sayısal olarak fazla girdiğimiz ceza sahasında paslar veya kısa ortalar yapmamız gerekiyordu. Rakibi böyle çözecektik, rakibin de baskı şiddeti düşecekti. Zaman zaman bunu dedik ama sonuçlandıramadık. Oyunun başından sonuna kadar net bir şekilde bireysel performanslarımız hem de oyun performansımızın çok altında kaldık ve hiç doğru ve şık olmadı" dedi. "Rakip bugün çok istedi" Lig ve kupadaki durumlarını da değerlendiren Avcı, "Üçüncülük anlamında lige baktığında haftaya başlarken birine 6 puan, birine 7 puan önde girdik. Rakibin bir tanesinin kazanması puan farkının 4 puanına düşmesi bu bizi yukarıya doğru çekmesi gerekirken aşağıya doğru gitti. Konsantrasyon bozuktu. Oyunun her anı doğru oynamadık. Futbolda bazen kaybedersin. Ama oyunu doğru oynamaya çalışırsın ama kaybedebilirsin. Çünkü karşında da bir rakip vardır. Rakip bugün çok istedi. Fiziksel olarak bizden daha fazla mücadele etti. Daha fazla temas yaptı. Daha fazla sertlik yaptı ki normal. Biz buna hem sertlikle hem mücadeleyle doğru cevap veremedik. Onun için rakibimizi tebrik ediyoruz. Samsun stadı çok güzel bir ortam. Samsun bir futbolcu yeri geçmişiyle, tarihiyle stadyumuyla ilk defa geldim. Yapanların emeğine sağlık. Ama şunu da belirtmek istiyorum futbol bir iyileştirme gücü olan güzel bir oyundur. Bu sadece burayla alakalı değil genel olarak söylüyorum. Dilimizi üslubumuzu değiştirmediğimiz sürece gönlümüzü dönüştüremeyeceğiz. Sonunda ölüm yoktur, kalım yoktur, savaş yoktur. Mücadele vardır. Onun için bu bir ölüm kalım maçı değildir. Bu tarihte oynanmıştır, oynanmaya da devam edecektir müsabakalar. Lütfen bu oyuna böyle bakalım. Rakibimizi yaptıkları mücadeleden dolayı tebrik ediyoruz. Bundan sonraki maçlarında başarılar diliyorum. Bizim adımıza 4 gün sonra, çarşamba günü bir adım kaldı, finale oynayacağımız kupa maçımız var. İstanbul’da oynayacağız. Şimdi buradan ne çıkartacağız? Bir sürü olumsuzluğun olduğu oyun anlamında ve performans anlamında bunu kaldırıp konsantrasyonumuz daha yüksek, doğru bir oyunla Karagümrük maçına hazırlanıp ligde de bundan sonra kalan 3 maçı en iyi şekilde tamamlayıp ligi 3. sırada bitirmek istiyoruz" diye konuştu.
Samsun Gisdol: “Çok büyük bir adım attık” SAMSUN (İHA) – Samsunspor Teknik Direktörü Markus Gisdol, Trabzonspor’u yenerek kümede kalma yolunda çok büyük bir adım attıklarını söyledi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Samsunspor, sahasında karşılaştığı Trabzonspor’u 3-1 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Teknik Direktör Markus Gisdol, açıklamalarda bulundu. Kümede kalma yolunda çok kritik bir virajı geride bıraktıklarının altını çizen Gisdol, “Eminim bugün herkes bu takımı ve taraftarı çok sevdiğimi daha iyi anlamıştır. Bugün taraftarımızla birlikte sahada çok iyiydik. Taktiksel anlamda iki yarıda da çok iyiydik. Çok zor bir takıma karşı oynadık. Bu galibiyeti almak çok özel oldu. Maçtan önce taktiğimizi belirlemiştik. Rakibin ritim yakalamasını, kendi oyunlarını oynamalarına müsaade etmeyecektik. Rakibe nefes aldırmadık. Her zamankinden daha fazla koşmaları, mücadele etmeleri gerektiğini futbolcularıma söylemiştim. Bunu da çok iyi yaptılar. Sadece Holse ve Marius değil tüm oyuncularımız çok iyi bir performans gösterdiler. Tüm takımımı tebrik ediyorum. Oyuncularımız son maçlardan dolayı çok kızgındı. Hafta boyunca taktiksel anlamda neler yapmaları gerektiğini anlattık. Tüm futbolcular bugün işlerini en iyi şekilde yaptılar. Matematik öğretmeni değilim. Rakamları hesaplamayı sevmiyorum. Bugünkü galibiyet ile büyük bir adım attık. Göreve geldiğimde son 3 haftaya 42 puanla gireceğimizi söyleseler kimse de ben de inanmazdım. Son maçlara da aynı konsantrasyon ile devam edeceğiz” dedi.
Kayseri Tolunay Kafkas: "Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız" Fatih Karagümrük Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, Kayserispor maçının ardından yaptığı açıklamada, "Önümüzdeki üç tane kritik maç var. Artı bir kupa maçı var. Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız" dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Karagümrük, deplasmanda Kayserispor ile 2-2 berabere kaldı. Mücadele sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Kafkas, "Oyuna kötü başladık. Zaten hemen akabinde başlar başlamaz bir gol yedik. Oyun dengelemeye çalıştık ama oyunu çok ufak bir bölümünde ilk devre dengeler gibi olduk. Geldiğim günden beri ilk devre hiç bize yakışmayan iyi bir oyun olmadı. Özellikle pres konusunda ciddi sıkıntılar yaşadık, çok çalışmamıza rağmen maalesef bugün istediğimizi yapamadık. İkinci devreye oyuna müdahalelerle, oyuncu değişiklikleriyle oyun istediğim gibi olmadı ama öne geçtik. Fakat çok kısa süre içerisinde yediğimiz gol bizi yine sıkıntıya soktu. Oyunun kontrolü zaman zaman bizde oldu. Zaman zaman Kayserispor’da oldu. Aslında iki takım da kazanabilecek pozisyonları yakaladı. Biz çok pozisyon veren bir takım değildik ama bugün itibarıyla verdik. Böyle zor bir deplasmanda Kayserispor gibi iyi bir takımdan, iyi oyunculardan kurulu bir takımdan bir puan aldık. Yolumuza devam edeceğiz. Önümüzdeki üç tane kritik maç var. Artı bir kupa maçı var. Ligde kalmak için var gücümüzle çabalayacağız. Kayserispor’a da bundan sonraki maçlarında başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.