GENEL - 22 Eylül 2017 Cuma 08:48

İzmir boşanmada birinci sırada

A
A
A
İzmir boşanmada birinci sırada

TÜİK verilerine göre, kaba boşanma hızı en yüksek olan il İzmir iken, uzmanlar bu durumu İzmir’de toplum baskısının olmaması, çalışan kadın sayısının fazla olması ve sosyal medya furyasına bağlıyor.

TÜİK verilerine göre, kaba boşanma hızı en yüksek olan il İzmir iken, uzmanlar bu durumu İzmir’de toplum baskısının olmaması, çalışan kadın sayısının fazla olması ve sosyal medya furyasına bağlıyor.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü verilerine göre, kaba boşanma hızının (Her bin nüfus başına düşen boşanma sayısı) en yüksek olduğu il yine İzmir oldu. 2016 yılı verilerine göre evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre 0,4 azalarak 32 bin 354 iken, boşanan çiftlerin sayısı 11 bin 49 oldu. Verilere göre İzmir’de boşanmaların yüzde 38’i evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşti. Kaba boşanma hızında binde 2,63 oranda olan İzmir’i, binde 2,55 ile Muğla, binde 2,46 ile Antalya izledi.



Boşanma en düşük Hakkari ve Şırnak’ta


Kaba boşanma hızının en düşük olduğu iller ise binde 0,15 ile Hakkari ve Şırnak oldu. Bu illeri binde 0,23 ile Siirt, binde 0,25 ile Muş izledi.



Doğu ve batı kültürü etkili


Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, İzmir’in göç alan kozmopolit bir kent olduğunu bunu sadece İzmirlilerle ilgili olmadığını hatırlatarak, doğu ve batı kültürünün boşanmalarda belirgin olarak etkili olduğunu söyledi.



“İzmir’de toplum baskısı daha az”


İzmir halkının bakış açısına göre toplumsal olarak boşanmaya antipatik bakılmadığına işaret eden Didem Turgut Çönkü, “İzmir’de toplum baskısı bu konuda daha az. Diğer Anadolu kesimine baktığınızda elbette ki evliliklerde sıkıntıları herkes yaşıyor. Ama boşanma biraz daha aile ve toplum onayı ile ilgili olan bir şey. Sadece iki kişinin kararı değil, ki çiftlerden erkek ya da kadın fark etmez boşanmak istediğinde bunda aile onayının çok önemi oluyor. İzmir’de bu onay daha yoğun olarak verilebiliyor. Aileler çocuklarının mutsuz olduğunu gördüklerinde bitirebileceklerine dair bir onay veriyor. Bu batı kültüründen de kaynaklı olan bir şey bunu yoğun olarak görüyoruz” dedi.



“Çalışan kadın sayısı daha çok”


İzmir’de çalışan kadın sayısının da oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Çönkü, “Boşanmaların fazla olmasında kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasının da çok önemi var. Kadının ekonomik özgürlüğü tek başına hayatını idame ettirebilmesi de demek, ki eğer çocuğu varsa çocuğuna bakabilmesi de demek. Dolayısıyla kadının maddi açıdan kendi ayakları üzerinde durması, ekonomik anlamda bağımlı bir hayattan çıkması demek. İzmir’de çalışan kadın sayısının çok olduğunu biliyoruz bu da bir gerekçe olarak görülebilir” diye konuştu.



“Evlenmeden önce de evlilik terapistine gidilmeli”


Genel olarak boşanmaların temel sebebinin sevgi, saygı ve güven bağından herhangi birinin zedelenmesi olduğunu aktaran Uzman Psikolog ve Aile Terapisti Didem Turgut Çönkü, evlenecek çiftlere uzman olarak da tavsiyede bulundu. Çönkü, “Sadece evlilikte boşanma sürecine girildiğinde değil, evlilik öncesinde de danışmanlık alınması gerekiyor. Nasıl ki evlenmeden önce sağlık raporu, kan testi gibi şeyleri yaptırıyorsanız evlilik öncesi de uzmanlardan danışmanlık alınırsa, en azından evlilikte görülecek sıkıntılarla ilgili ön bilgilendirme olabiliyor. Bu çok önemli bir şey bunun dışında evlilikle sıkıntılar olabilir. Benim uzman olarak gördüğüm özellikle evlilik terapistlerine yumurta kapıya gelindiğinde gidilmesidir. Aslında evlilik öncesinde danışmanla birlikte evlilikte herhangi bir aksama görülürse kimsenin evlilik uzmanına, psikologa gitmekten geri durmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“Sosyal medya dolaylı olarak çiftleri etkiliyor”


Boşanmalarda sosyal medyanın da dolaylı etkisi olduğunun altını çizen Didem Turgut Çönkü, şunları söyledi:


“Teknolojik açıdan zenginleştikçe, değer açısından biraz fakirleşiyoruz. En azından yüz yüze iletişim konusunda daha çok çaba sarf etmeliyiz. Artık öyle bir hale geldi ki eşimizle sosyal medya üzerinden haberleşecek, internet üzerinde mesajlaşarak iletişim kuracak haldeyiz. Eşlerin birbirleriyle yüz yüze iletişimi azalıyor, seanslarda bunu görüyoruz. Çünkü zaten insanlar günlerin çoğunu iş yerinde geçiriyorlar. Eve geldiklerinde çocukları varsa okul hazırlıkları vs. ile uğraştıklarından birbirlerine ayıracak yarım saat, en fazla bir saat vakitleri kalıyor. Ama bunda da sosyal medya ile aslında sanal dünyada kendileri ile baş başa kalmayı tercih ediyorlar. Hal böyle olunca sosyal medya da dolaylı olarak çiftleri etkiliyor.”



İzmirli vatandaşlar değerlendirdi


İzmirliler ise boşanmaların fazla olmasının aile baskısı olmaması, sosyal medya, yüz yüze iletişim sorunu ve ekonomiye bağladı.Üniversite öğrencisi Batuhan Menli, “İnsanların birbiriyle olan görüşme sıklığı büyük şehirlerde azalıyor. Trafik, iş şartları gibi durumlar birlikte vakit geçirmeyi azalttığı için insanlar birbirini daha az tolare eder hale geliyor. Stres arttığı için anlaşmazlıklar artabiliyor. Bunun yanı sıra sosyal medyada etkiliyor. İnsanlar kendi zihinlerde canlandırmadıkları şeyleri orada görerek başkalarından etkilenebiliyor. Sosyal medyaya bakıp ‘Böyle durumlar da varmış, bende niye yok’ diye düşünüp, ikili ilişkilerde kendilerini kıyaslamaya tabi tutabiliyorlar” dedi.



“İzmir sosyal yaşamı çok seven bir il”


İzmirli 58 yaşındaki bir vatandaş da çok kolay evlenilip çok kolay boşanıldığını ifade ederek, “Birincisi boşanmaları ekonomiye bağlıyorum. İkincisi de birbirlerini çok iyi tanımadan en kısa sürede evlilik yapıyorlar ve sonra da boşanıyorlar. Türkiye’yi baz alırsak İzmir, sosyal yaşamı çok seven bir il. Sosyal yaşamdan dolayı burada boşanmalar daha fazla yaşanıyor. Gezmek, tozmak, eğlenmek, yemek, içmek var. Başka yerlerde de var ama İzmir kadar değil. Ayrıca bizler fedakarlık yapıp evliliği ömür boyu götürmeye çalışırsın, hele bir de arada çocuk varsa onu devam edip götürmek zorundasın. Şimdi ki gençlerin hiç umurunda değil ki hayatı toz pembe görüyorlar” ifadelerini kullandı.



“İzmirli kadınların özgürlüğü var”


Boşanmaları ailelerin onayının da etkilediğini dile getiren bir diğer vatandaş da şunları söyledi:


“İzmir’in kadınları rahat olduğu için, özgürlüğü var ve çoğunlukla herkes çalışıyor. Benim de kızım ayrıldı ve ben onayladım. Anlaşamadı, 17 senelik evliydi. Ben de annesi olarak karşı çıkmadım. Nasıl istersen öyle yap, dedim.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Niğde Niğde’de ‘Merkezim Her Yerde’ projesi ile köy okullarında etkinlikler yapılıyor Niğde’de gönüllü gençler, ’Merkezim Her Yerde’ projesi çerçevesinde köy okullarını ziyaret ederek çeşitli etkinliklerle öğrencilerle buluşuyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı ’Merkezim Her Yerde’ projesi ile Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü Şehit Ramazan Konuş Gençlik Merkezi gönüllüleri, kent genelindeki okullarda eğitim gören öğrencilerle sportif ve sosyal faaliyetler yaparak, geleneksel oyunlar oynayarak çocukların keyifli zaman geçirmesine katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde gönüllü gençler ve liderleri, kent merkezine bağlı Ovacık Şehit Bayram Aksoy İlkokulu ile Ortaokulunda eğitim gören öğrencilerle okul bahçesinde buluştu. Yüz boyama, zeka oyunları, halat çekme, ok atma gibi oyunların oynandığı etkinlikte, müzik eşliğinde oyunlar oynayan gönüllü gençler, minik kardeşlerine patlamış mısır ve pamuk şeker ikram etti. Niğde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri Müdürü Turan Sayın, Niğde Gençlik Spor Müdürlüğü olarak, koordineli olarak köy okullarında ve dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu bölgelerde etkinlikler yaptıklarını söyledi. Sayın, "Merkezim Her yerde’ projesi çerçevesinde köy okulundaki öğrencilerimiz hem oyun oynadılar, hem de oynanan oyunlar hakkında bilgi sahibi oldular. Projedeki amacımız gençler arasında sosyal farkındalık oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak, sorumluluk duygularını geliştirmek ve topluma daha duyarlı bireyler kazandırmak, kırsalda yaşayan ve köy okulunda okuyan gençlere gençlik liderlerimizin aracılığıyla vizyon kazandırmak, gençlere çevre bilinci kazandırmak, gençlerde aidiyet duygusu oluşturmak ve bununla birlikte gönüllü gençlerimizin ve öğrencilerimizin moral ve motivasyonunu arttırmaktır” dedi.
Yozgat Bozkırın ortasından Avrupa’ya gümüş balığı ihracat ediliyor Denize kıyısı olmayan ve bozkırın ortasında yer alan Yozgat’ın Çekerek ilçesinde barajda avlanan tonlarca gümüş balığı, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Türkiye’de yeterince rağbet görmeyen gümüş balığını Avrupalılar çerez niyetine tüketiyor. Yozgat’ta bulunan baraj ve göletler, balıkçılıkla uğraşan bölge halkının geçim kaynağı haline geldi. Özellikle sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla kurulan Çekerek Barajı’nda vatandaşlar yılın belli dönemlerinde geçimlerini balık avlayarak sağlıyor. Çekerek Barajı’nda su seviyesinin yükselmesiyle bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşanıyor. Son 5 yıldır gümüş balığının olmadığı barajda günlük 15-20 ton arasında balık avlanıyor. Bölge halkı, balık sezonunda tonlarca gümüş balığı, alabalık, kerevit avlayarak, Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Bozkırın ortasında denizi olmayan Yozgat’ta avlanan gümüş balığı, Avrupa ülkelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Türkiye’de vatandaşların çok fazla ilgi göstermediği gümüş balığı, bozkırda avlandıktan sonra tesislere gönderilerek işlenip Avrupa ülkelerine ulaştırılıyor. Avrupalılar gümüş balığını yağda patates kızartması gibi kızartıp, cips ve çerez gibi tüketiyor. “Avrupa’da cips niyetine yiyorlar” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Dursun Uslu, son 5 yıldır baraj sularındaki azalma nedeniyle gümüş balığı avlayamadıklarını belirterek, bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşandığını söyledi. Uslu, “Son 5 senedir nisan ayında baraj suyunu bıraktıkları için gümüş balığı olmadı. Biz 5 senedir gümüş balığı tutmuyoruz. Ama bu sene gümüş balığı bolluğu yaşanıyor ve 70 kişi gümüş balığı avlamak için çalışıyor. Biz bu balığı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Orada cips niyetine yiyorlar. Bu güzel bir ekmek kapısı. Günlük 25 tona kadar gümüş balığı tutacağız. Çalışacak insan bulsak bu sayıyı daha da artırabiliriz” dedi. “Günlük 20 ton gümüş balığı avlıyoruz” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi işletmecisi Paşa Koç ise günlük 15-20 ton arasında gümüş balığı tuttuklarını ifade ederek, “5-6 senedir gümüş balığında bu barajdan verim alamadık ancak bu sene suyun yüksek olmasından dolayı verim iyi oldu. Bir ay boyunca bu balığı işleyeceğiz ve günlük yaklaşık 15-20 ton balık avlıyoruz. Bunu Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Yaklaşık 80 kişiyi istihdam ediyoruz burada. Bu barajda sezonuna göre sazan, kerevit gibi balıklar avlıyoruz. Çok verimli bir baraj. Şu an gümüş balığı avlıyoruz. Kilogramı 10 liraya alınıyor ve biz fabrikalara gönderiyoruz. Oradan da Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelere gidiyor. Orada bunu çerez niyetine tüketiyorlar” şeklinde konuştu.