GENEL - 25 Kasım 2017 Cumartesi 11:48

Sosyal medyada fotoğraf kullanımına dikkat

A
A
A
Sosyal medyada fotoğraf kullanımına dikkat

Sosyal medyada izinsiz fotoğraf kullananlar 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabiliyor.

Sosyal medyada izinsiz fotoğraf kullananlar 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabiliyor.


İstanbul’da, genç bir kızın, eski erkek arkadaşının sosyal paylaşım sitesinden fotoğraflarını silmemesi üzerine açılan davada, yerel mahkemenin ’suç teşkil etmez’ diye verilen kararın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından ceza avukatı Çiler Nazife Koşar konuyu değerlendirdi.


Deneyimli ceza avukatı Koşar, ’’Baştan kişinin rızası olsa dahi, sonradan herhangi bir sebeple izin ve rızasını geri alırsa, bu durum kendisine iletilen sanığın, ilk fırsatta bu resmi bilişim sisteminden kaldırması gerekli olup, aksi hareketler 1 yıldan 4 yıla kadar bir cezayı gerektirecektir. Şikayetçinin birlikte resim çektirilmesine ve hatta sonrasında bunların sosyal medyada yayınlanmasına rızası olduğu için, eylem başta suç teşkil etmeyecektir. Ancak bu sonsuza kadar verilmiş bir hak, bir yetki, bir imtiyaz gibi ya da geri dönüşü olmayan bir izin gibi algılanmamalıdır’’ dedi.


İstanbul’da meydana gelen olayda, genç bir kız, eski erkek arkadaşının birlikte oldukları dönemde çekildikleri fotoğrafları sosyal paylaşım sitesindeki hesabından paylaştığını, bütün ısrarlarına rağmen fotoğrafları kaldırmadığını öne sürerek davacı oldu. İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ’özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek’ suçundan görülen dava sonucu mahkeme, suça konu resimlerin başlangıçtan itibaren belirli aşamaya kadar hukuka uygun olarak ifşa edildiğine vurgu yaparak genç kızın rızasını çektiği anda eylemin suça dönüşmeyeceğine hükmetti. Genç kızın kararı temyiz etmesi üzerine devreye giren Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararı bozdu. İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, ilk kararında direndi. Mahkeme, sanığın beraat kararını yeniledi. Yeniden temyiz edilen kararda son sözü Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararı bozarak, şu ifadelere yer verildi; ’’Sanığın, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafları, mağdurun rızasına aykırı şekilde yayımlamaya devam etmesi biçiminde sübut bulan eyleminden dolayı Türk Ceza Kanunu’nun 136/1. maddesindeki, ’verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme’ suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanık hakkında beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır. Yerel mahkeme kararının oy birliği ile bozulmasına hükmolunmuştur."



Bu suç 15-20 yıl önce hayatımızda yoktu


Bozulan bu kararın ardından günlük hayatta 7’den 70’e herkesin kullandığı sosyal paylaşım sitelerindeki resim paylaşımları ile ilgili yasal konuları deneyimli ceza avukatı Çiler Nazife Koşar değerlendirdi. Bu tür eylemler ve suçların bundan 15-20 yıl önce hayatımızda olmayan eylem ve suçlardan olmadığını belirten İzmir Barosu’na kayıtlı avukat Çiler Nazife Koşar, ’’Teknoloji ve onun paralelinde gelişen bilişim sistemi ve ’Sosyal paylaşım’ ağları ve bunların kullanımlarına bağlı olarak bu tür fiiller artarken, tüm bu alanlarda kendine özgü bir dil ile yepyeni nezaket ve ahlak kuralları oluştu. Ancak Facebook, Twitter, Instagram gibi herkesin görebileceği sosyal paylaşım sitelerinde ve daha genel bir söylemle aslında tüm bilişim sisteminde, sadece nezaket ve ahlak dışı değil, insanları çok daha rahatsız edecek eylemler ortayla çıkmaya başladı ve bununla birlikte artık bunların suç olarak düzenlenip, ceza yaptırımı altına alınması gerekti’’ dedi.



Avukat Koşar: ’’Bir kere verilen hak sonsuza kadar verilmiş bir hak değildir’’


765 sayılı önceki ceza yasasında olmayan bu tür eylemlerin 5237 sayılı yeni ceza yasasında suç olarak düzenlenip, ceza yaptırımı altına alındığını belirten deneyimli ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, ’’Bu suçlar hapis cezasını gerektirir suçlar olarak düzenlendi. Ceza Yasamızın 132. maddesi ile başlayan dokuzuncu bölümünde, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar düzenlemiştir. Burada ’Haberleşmenin gizliliğini ihlal’, ’Konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması’, ’Özel hayatın gizliliğini ihlal’, ’Kişisel verilerin kaydedilmesi’ ve bu olayda olduğu gibi 136. madde ile ’Verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi ve ele geçirilmesi’ hapis cezasını gerektirir suçlar olarak düzenlenmiştir. Öncelikle bu suçlarda korunan hukuki yarar açısından, kişinin üzerinde tasarruf edebileceği değerler olması nedeniyle, baştaki rıza, eylemleri suç olmaktan çıkaracaktır. Yani sizin baştan rıza göstermeniz halinde, bu eylemleri gerçekleştiren kişiler açısından suç oluşmayacaktır. Ancak rıza dışı yapılması halinde suç oluşur. Habere konu olaya geldiğimizde ise; Burada şikayetçinin birlikte resim çektirilmesine ve hatta sonrasında bunların sosyal medyada ya da daha genel bir deyişle bilişim sisteminde yayınlanmasına rızası olduğu için, eylem başta suç teşkil etmeyecektir. Ancak bu sonsuza kadar verilmiş bir hak, bir yetki, bir imtiyaz gibi ya da geri dönüşü olmayan bir izin gibi algılanmamalıdır’’ dedi.



Rıza kalkarsa suç teşkil eder


Davaya konu olayda olduğu gibi, şikayetçi sonradan herhangi bir sebeple izin ve rızasından vazgeçebileceğini belirten ünlü ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, ’’Sanığın o ana kadarki eylemi suç teşkil etmese bile, müştekinin artık rızasının olmadığına dair iradesinin sanığa ulaşması halinde, bu resimlerin sosyal paylaşım sitelerinden ya da bilişim sisteminden ilk fırsatta kaldırılması gerekir. Başka bir ifadeyle, kararda belirtildiği gibi, arkadaşlıklarının bitmesinden sonra, müştekinin artık rızasının olmadığını bildirmesi üzerine, sanığın birlikte çektirdikleri resimleri bilişim sisteminden kaldırmaması durumunda, sanık artık kişisel bir veri olduğu konusunda tereddüt olmayan birlikte çekilmiş resimleri, sosyal medya hesabında (bilişim sisteminde) ısrarla yayınlarsa, yasanın aradığı anlamda ’Başkalarına verme ve yayma’ söz konusu olacağından, suç oluşmuş olacaktır’’ dedi.



’’Sadece resim değil telefon numarası da izni dışında yayılırsa suç teşkil eder’’


Suçların sadece resimlerle ilgili olmadığını ifade eden avukat Koşar, ’’Örneğin bir kişinin telefon numarasının da izni dışında bilişim sisteminde paylaşılması halinde, yine ’Kişisel verileri başkasına verme ve yayma’ söz konusu olacağından bu tür eylemler de suç teşkil edecektir.


Yasamızda bu eylemler 136’ıncı maddede 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasını gerektirmekte olup, mahkemece cezanın 2 yılın üzerinde hükmolunması durumunda, artık bu cezanın ertelenmesi ve paraya çevrilmesi de yasal olarak mümkün olmadığından, sanığın belirtilen süreyi cezaevinde geçirmesi söz konusu olacaktır. Ayrıca bilinmelidir ki, bu suçun kamu görevlisi tarafından görevi gereği kendisine verilen yetkinin kötüye kullanılarak işlenmesi, ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan istifade edilerek işlenmesi halinde, ceza yarı oranında arttırılarak verilecektir. Örneğin resim çektirdiğiniz fotoğrafçı, sizin bir resminizi rızanız dışında sosyal medyada/bilişim sisteminde yayınlar ya da bir şekilde yayar veya başka birisine verirse cezasının yarı oranında artırılması gerekecektir. Bu verilerin kişisel olması yeterli olup, özel hayata ilişkin olması da gerekmez. Mesela bir vesikalık resim ya da telefon numarasının dahi izinsiz olarak birine verilmesi ya da bilişim sisteminde veya başka bir şekilde yayılması durumunda da bu suç oluşacaktır. Tekrar belirtmek gerekirse, baştan kişinin rızası olsa dahi, sonradan herhangi bir sebeple izin ve rızasını geri alırsa, bu durum kendisine iletilen sanığın, ilk fırsatta bu resmi bilişim sisteminden kaldırması gerekli olup, aksi hareketler Yargıtay’ın habere konu içtihadında belirtildiği gibi, 1 yıldan 4 yıla kadar bir cezayı gerektirecektir’’ dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.