POLİTİKA - 14 Şubat 2013 Perşembe 13:00

TÜRKİYE-AB KARMA PARLAMENTO KOMİSYONU 71. TOPLANTISI

A
A
A
TÜRKİYE-AB KARMA PARLAMENTO KOMİSYONU 71. TOPLANTISI

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB`nin Türkiye`nin önüne koyduğu siyasi blokajın, kendi geleceğini bloke etmesi anlamına geldiğini belirterek, ``Türkiye`yi sabır ve tahammül testine maruz bırakan AB, şunu bilmelidir ki, kendisi de Türkiye`nin üyeliği konusunda bir samimiyet testiyle karşı karşıyadır`` dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) 71. Toplantısı, TBMM tören Salonu`nda gerçekleştiriliyor.Toplantıda bir konuşma yapan Bakan Bağış, Türkiye``nin 14 Şubat 2013 tarihi itibariyle AB standartlarına tarihinde en yakın olduğu dönemde olduğunu söyledi. AB sürecine reform perspektifinden baktıklarını ve süreci asla karşılarına çıkan siyasi engellere endekslemediklerini belirten Bağış, ileri demokrasi için, AB standartlarının da üzerinde bir Türkiye için, 2023 hedeflerimiz için ``˜inadına reform` diyerek yolumuza devam ediyoruz`` dedi.
BAŞBAKAN ERDOОAN`IN AB BÜYÜKELÇİLERİYLE YEMEОİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın AB üyesi ülkelere Türkiye olarak süreci hızlandırmak noktasında son derece kararlı olunduğunu, ancak asıl önemli olanın AB tarafının bu iradeyi göstermesi olduğuna işaret ettiğini hatırlatan Bağış, ``Biz artık somut adımlar, somut kararlar bekliyoruz. Yemekte de söyledim, Fasıl açılırsa AB büyükelçilerimizle yemek yemeye devam ederiz. Şüphe olmayan bir şey daha var ki, Türkiye`nin ne müzakere sürecindeki siyasi engellerin daha fazla sürmesine, ne de 5 dönem başkanlığından sonra 6`ncısının da fasıl açılmadan kapanmasına tahammülü yoktur`` dedi.
Uzun bir aranın ardından AB kanadından olumlu ve somut bir haber aldıklarını ve bu haberin ertesinde bu toplantının gerçekleştirildiğini belirten Bağış, ``Hollande yönetiminin Sarkozy yönetiminin gölgesinde kalmayı tercih etmeyeceğini düşünüyorduk, Salı günü bu yönde ilk mesajı aldık. Gölgede duranın gölgesi olmazmış. Nihayet Sayın Başbakanımızın uyarıları etkisini gösterdi. Nihayet uzun bir aradan sonra AB kanadından aklıselim yönünde bir hareket eğilimi başgösterdi. Bu aklıselimin somut eyleme dönüşmesi için kaybedecek tek bir saniyemiz bile yok`` dedi.
Fransa`nın 22`nci fazlı açma iradesini memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Bağış, şunları kaydetti:
``Artık AB`den olumlu bir haber duymayı unuttuğumuz bir dönemde, Fransa`dan gelen işaret adeta ilaç gibi geldi. İlerleme kelimesiyle yan yana gelmeyi unutan müzakere sürecine bu haber cansuyu verdi. Ama şu da bilinmeli ki, böyle bir işaret geldi diye zil takıp oynamıyoruz. Memnuniyetimizin, beklentilerimizi ve AB`nin yükümlülüklerini gölgeleyemeyeceğinin anlaşılmasını istiyoruz. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden yaklaşımlar Türkiye`nin kapısından olduğu gibi geri dönecektir. Türkiye`nin bu mesajdan duyduğu memnuniyet ülkemize karşı yükümlülüklerin yerine getirilmesi gibi bir rehavete sebep olmasın. Eğer tek bir fazıl üzerinden böyle bir rehavet havası oluşursa, bunun sonu hem rezalet, hem felaket olur. Bizim için bu sadece yeni bir başlangıçtır, bu başlangıcın devamı gelmelidir.``
Her 2-3 yılda bir fasıl açarak sürecin amacına hizmet edilemeyeceğini belirten Bağış, müzakerelerin makul süresi, kuralları ve ilkeleri olan bir süreç olduğunu söyledi.
``12 AYDA 10 FASLI, 18 AYDA 15 FASLI AÇABİLECEK DURUMDAYIZ``
Bağış, siyasi blokajların kalkması halinde Türkiye`nin 12 ayda 10 faslı, 18 ayda ise 15 faslı açabilecek durumda olduğunu vurgulayarak, ``Özellikle enerji faslının bir üyenin tek taraflı vetosu nedeniyle açılamıyor olması, AB`nin kendi ayağına kurşun sıkması, bindiği dalı kesmesi gibi bir şeydir`` dedi.
Bağış ayrıca, geçen yıl Konseyde oy birliğiyle alınan bir kararla 23. Yargı ve Temel Paklar ile 24. Adalet, Özgürlük, Güvenlik fasıllarını müzakerelere yeni başlayacak ülkeler için ilk açılması gereken fasılan olarak belirleyen AB`nin 13 faslı açmış olan Türkiye`nin bu fasılları açmasını sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin engellemesi karşısında çaresiz kalmasının, AB`de sistemin işleyişinde ciddi aksaklıklar bulunduğuna işaret ettiğini söyledi.
``SİYASİ BLOKAJ, AB`NİN KENDİ GELECEОİNİ BLOKE ETMESİDİR``
Siyasi blokajlara artık son verilmesi gerektiğini ifade eden Bağış, şöyle devam etti:
``AB şunu bilmelidir ki, AB`nin Türkiye`nin önüne koyduğu siyasi blokaj, kendi geleceğini bloke etmesi demektir. Türkiye`yi sabır ve tahammül testine maruz bırakan AB, şunu bilmelidir ki, kendisi de Türkiye`nin üyeliği konusunda bir samimiyet testiyle karşı karşıyadır. AB, Türkiye`ye verdiği sözleri, altına imza attığı belgeleri unutmaktan ve unutturmaya çalışmaktan artık vazgeçmelidir.
Birlik kendi geleceğini burnunun ucunu dahi göremeyen çarpık zihniyetlere teslim etmemelidir. Bugün Türkiye`nin AB`ye olan ihtiyacı olduğu kadar AB`nin de Türkiye`ye ihtiyacı olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Türkiye elbette ki kendi stratejik tercihleri ve tepkileri gereği her zaman değerlendirmesini yapacaktır. Fakat daha da önemlisi Avrupa için de karar vakti gelmiş çatmıştır.
Türkiye bu açıdan, hiçbir aday ülkenin maruz bırakılmadığı süreçlere tabi tutulmasına rağmen, sabır ve sebat göstererek iyi niyetini her daim göstermiştir. Türkiye her daim oyalanacak, kapıda bekletilecek kadar önemsiz ve kabiliyetsiz bir ülke değildir. Türkiye-AB ilişkileri de sürekli ertelenecek, engellenecek, ötelenecek kadar değersiz değildir.``
Türkiye`nin AB üyeliğinin, mevcut çetrefilli meseleler karşısında mutsuzluğa düşen dünyanın gidişatı adına kaygı duyan kitleler için bir umut, heyecan ve çıkış kapısı olduğunu ifade eden Bağış, ``Bu kapıyı kapalı tutmak, kapıyı her çalanı tehdit veya sorun olarak görmek yakın dönemdeki tecrübeler gösterdi ki, AB`nin evi derli toplu tutmasına değil, aksine evin daha da dağılmasına sebep oluyor. Kapının arkasındakilerin artık bu kapıya dayanacak güç ve enerjileri kalmadı`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" dedi. Türkiye Kreatif Ekonomi Zirvesi, Ankara’da gerçekleştirildi. TOBB İkiz Kuleler’de düzenlenen zirveye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, Ticaret Bakanı Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TOBB Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Başkanı Ali Ata Kavame ve Meclis Başkan Yardımcısı Berat Kuzu katıldı. Zirvede konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’deki dizi sektörü potansiyelinin ekonomiye katkısı için harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti. Konuşmasında, "Kreatif endüstriler sadece dizi ve film sektöründen ibaret değil. Diğer 15 alt sektörü de aynı önemle dikkate almalı ve desteklemeliyiz" diyen Hisarcıklıoğlu, küratörler, sanatçılar ve içerik üreticiler gibi alanlarda da Türkiye’nin önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşmenin iş yapma şekillerini tamamen değiştirdiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, yenilikçi endüstrilerin bu dönüşümün merkezinde yer aldığını söyledi. Yenilikçi endüstrilerin ihracatının 30 milyar dolar seviyesine taşınması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, hedefin oyun ve yazılım sektörüyle birlikte kreatif endüstrilerin ihracatını 30 milyar dolar seviyesine taşımak olmasını gerektiğini vurguladı. "Eğitim ve destek programları ön planda" Yenilikçi endüstrilerin gelişmesi için eğitim ve destek programlarının ön plana çıkarılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: "Bu potansiyeli daha da yukarı taşımak için eğitim ve destek programlarını ön plana çıkarmalıyız. Özellikle dijital iletişim kanallarıyla, dünya geneline yayılan içerik ekonomisinin lideri olmak için, eğitim ve destek programlarına odaklanmalıyız." "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Devletin öncülük ettiği ve desteklediği dizi ve sinema sektörlerindeki projelerin başarılı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, Yeni Zelanda’dan Brezilya’ya kadar 150 ülkede, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" diye konuştu. Dizi ve filmlerin, dünyanın en büyük platformlarında rahatlıkla kendine yer bulduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Hızla gelişen teknoloji ve yapay zeka, kreatif endüstrilerin değer zincirini önemli ölçüde farklılaştırdı. Diğer bir ifadeyle, yeni ürün ve iş modeli geliştirme, yeni dağıtım kanalı, pazar fırsatları keşfetme ve daha düşük maliyetle üretim için kullanılan dijital teknolojiler, kreatif endüstriler sektörümüze çok önemli fırsatlar sunmaya başladı. Dünyanın her yerinde Türk küratörler, sanatçılar, içerik üreticiler görüyoruz. Kreatif endüstrilerin alt sektörlerin tamamına devlet desteklerini yönlendirerek, sektörün ürettiği katma değeri artırmalıyız. Zira bu sektörler, soyut varlıklardan elde edilen katkıyla ekonomimizi çeşitlendiriyor" dedi. Küresel ekonomide çevreyi kirletmeyen ve katma değerli ürünler üretmeyi sağlayan, fikri mülkiyet, telif, patent gibi unsurların öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Bakın dünya genelinde sektörün toplam büyüklüğü 2 trilyon doları geçiyor. Türkiye kreatif endüstriler sektörü ise büyüklük olarak gelişmekte olan ülkeler arasında 8. Sırada yer alıyor. Yani bizim dünya pazarından aldığımız pay, okyanusta bir damla. Bir diğer önemli husus da şu. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşme, iş yapma şekillerimizi tamamen değiştirdi. Ne yapıyorsak yapalım, işimizi mutlaka dijitale taşımak zorundayız. Bütün şirketler artık dijitalde var olmak zorunda" ifadelerini kullandı. Bu zirvenin her girişim gibi bir hayalle başladığını söyleyen TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Başkanı Ali Ata Kavame, "Biz inandığımız bir hikaye anlatmaya karar verdik. Hikaye anlatıcılığı ne kadar güzel şey. ’Hikaye anlatma bana’ diye başlayan cümleler duyarsınız hayatınızda. Bu kürsü bugün hikayeni anlat diyenlerin. Bu salon bu hayatta bir hikayesi olanların. En ön sıradan son koltukta oturana kadar sorsak neler anlatır. Bizim hikayemiz bu ülkenin geleceği ile ilgili. Bu kadar kreatif zekanın buraya toplanmasının sebebi bu. Türkiye’nin iş dünyasının kalbinde bize burayı açmalarının sebebi bu, devletin en önemli kurumlarının zamanlarını ayırıp bize kıymet vermelerinin sebebi bu. Tek bir hikayeyi beraber örmek için birlikteyiz" dedi.
Karabük KBÜ’de yapay zeka toplantısı Karabük Üniversitesi (KBÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, yapay zeka alanında çalışma yürüten akademisyenlerin katılımı ile bir toplantı yaptı. KBÜ Senato Toplantı Daosı’nda Rektör Kırışık başkanlığında yapay zeka alanında yapılan çalışmaları değerlendirmek ve gelecek projeleri planlamak amacıyla yapılan toplantıya; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Rakıp Karaş, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Düğenci, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörü Doç. Dr. Caner Özcan, Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Öğretim Üyesi İsa Avcı ile üniversitenin çeşitli akademik birimlerinde görevli yapay zeka alanında çalışmalar yürüten akademisyenler katıldı. Toplantıda, KBÜ bünyesinde yapay zeka alanına ilişkin projeler üretilmesi, sektörel iş birlikleri ve farklı üniversiteler ile ortak çalışmalar gerçekleştirilmesi konuları ele alındı. Ayrıca Karabük yerelinde ve Batı Karadeniz’deki üniversitelerle iş birliği oluşturmak ve yeni projelere öncülük etmek hedefleniyor. Bu kapsamda, alt çalışma grupları oluşturularak diğer üniversitelerle de iletişim kurulacak, projelerin belirlenmesi ve planlanması gerçekleştirilecek. Farklı kurumların ihtiyacı olan projelerin oluşturulması sağlanacak ve Karabük Üniversitesinin yapay zeka alanındaki misyonu ve vizyonu belirlenerek yeni projelerin oluşturulması ve altyapının sağlanması çalışmaları gerçekleştirilecek. KBÜ Rektörü Kırışık, yapay zekanın; eğitim, teknoloji, sağlık ve sosyal alanlardaki yenilikleri ve gelecek vizyonunu ele almak için önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Yapay zeka sayesinde gelecekte dünyanın bambaşka bir hale geleceğini aktaran Kırışık, "Yapay zekanın bütün sahaları tutacağını, her sahaya tam bir kontrol ve baskı oluşturacağını öngörüyorum. Bildiğiniz gibi üniversitemiz, Yıldız Teknik Üniversitesinde Mart ayında gerçekleştirilen yapay zeka konulu toplantıda Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) aldığı kararla yapay zeka, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni lisans ve ön lisans programlarının açılacağı üniversiteler arasında yer aldı. Geleceğin nasıl şekilleneceği yapay zeka ve dijital dönüşüm sürecinin neler getireceği ile ilgilidir. Bu anlamda Üniversitelerimizde öğrencilerimize çağın ihtiyaçlarına uygun olarak eğitim imkanları sunmak büyük önem taşıyor. Bu alanda yapılan çalışmalar, verilen eğitimler ve yetiştirilen insan kaynağı ülkemize büyük katkılar sunacak, ülkemizin dijital dönüşümüne destek olacaktır. Karabük Üniversitesi olarak birçok farklı alanda yapay zeka uygulamalarına ilişkin çalışmalar yürütmeye, ülkemize ve insanlığa faydalı olmaya, öğrencilerimize ileri teknoloji ve dijitalleşme alanlarında güçlü bir eğitim ve kariyer fırsatı sunmaya devam edeceğiz" dedi. Toplantının sonunda yapay zeka alanında KBÜ’de görevli bilişim personelleri ile birlikte ortak bir vizyon oluşturma, bu alandaki gelişmeleri teşvik etme, açılacak bölümler konusunda yol haritasını belirleme, çalışma grupları ile yapılacak işlemler ve adımlar konuşuldu. Akademisyenler bu tür etkinliklerin teknoloji alanındaki ilerlemeye katkı sağlamaya devam edeceğine inandıklarını dile getirdiler.