POLİTİKA - 31 Ekim 2012 Çarşamba 12:14

CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROОLU RİZE`DE

A
A
A
CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROОLU RİZE`DE

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çayın en büyük sorununun kaçak çay olduğunu belirterek ``Kaçak çay bizim sınırlarımızdan giriyor. Rusya`dan gelen bir uçakta ``˜mühimmat vardır` diye durdurdun biz de itiraz etmedik. Bizim sınırlarımızdan 30 bin-40 bin ton kaçak çay giriyor bunu neden görmüyorsun. Her gelen kaçak çay Rizeli üreticinin alın terinin çalınması demektir`` dedi.
Karadeniz`in Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından organize edilen 4. Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı bugün Rize`de başladı. İsmail Kahraman Kültür Merkezi`nde yapılan kurultaya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski bakanlardan Hikmet Sami Türk, İbrahim Tezel, Metin Bostancıoğlu, KÖK Yönetim Kurulu Başkanı ve eski başbakan yardımcılarından Murat Karayalçın ile CHP bölge milletvekilleri katıldı.
Kurultayın açılış konuşmasını KÖK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Karayalçın yaptı. Kalkınma Ajansları`nın kurulduğundan bu yana Türkiye`de 70 bin kişinin istihdam edilmesinin düşünüldüğünü hatırlatan Karayalçın, söz konusu ajanslar tarafından bugüne kadar 25 milyar maliyetli bin 749 proje geliştirildiğini söyledi. Bu projelerden sadece 169`nun Karadeniz Bölgesi için hazırlandığını belirten Karayalçın ``25 milyarlık toplam yatırımdan Karadeniz Bölgesi`ne düşen pay sadece 2 milyar oldu. 70 bin kişilik istihdamdan ise 6 bin 700`ü Karadeniz Bölgesi`nde istihdam edilecek`` diye konuştu.
Karayalçın, HES`lere karşı gösterilen tepkiyi kutladığını ve onayladığını ifade ederken, aynı tepkilerin yaylaların ve Karadeniz sahilinin korunması için de gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
``2004 İLE 2011 YILLARI ARASINDA DOОU KARADENİZ BÖLGESİ`NİN İSTİHDAMI 60 BİN GERİLEDİ``
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yaptığı konuşmada Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi`ne (DOKAP) vurgu yaparak ``DOKAP 3 evreden oluşuyor. Birinci evresi 2001-2005 yılları arasında bölgenin yeniden yapılandırılması, bölge ekonomisinin yeniden yapılandırılması. 2. evre; 2006-2010 yılları arasında yeniden yapılandırmanın tamamlanması. 3. evre ise 2011-2020 yılları arasında bölge ekonomisinin sürdürülebilir kalkınma sürecine sokulması. Gelinen düzey ortada. 2011 geçti. Halen ne noktada olduğumuzu kimse bilmiyor. Çünkü kimsenin elinde veri yok. Japonlar planladı, hazırladı ama sonucunun ne olduğu bilinmiyor. 2004 yılında Doğu Karadeniz Bölgesi`nde yapılan yatırımların katma değerinin Türkiye ortalaması yüzde 2.5. 2008 yılında ise yüzde 2.6. demek ki plan çalışmamış. Rekabet gücünde ise 2002 yılında bölge ihracatının Türkiye ortalaması yüzde 1.4. 20011 yılında ise yüzde 1.5. Binde birlik bir artış var. Demek ki rekabet gücümüz de yok. 2004 ile 2011 yılları arasında ise bölgenin istihdamı 60 bin geriledi. Türkiye`de 7 yılda tarım alanında istihdam 430 bin kişi arttı. Doğu Karadeniz Bölgesi`nde ise 170 bin kişi geriledi. İşte bölgeden göçün nedeni budur`` şeklinde konuştu.
``ÇAY BİZİM ULUSAL İÇKİMİZDİR``
Çay ve fındığın Türkiye için stratejik 2 tarım ürünü olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu ``Fındık ve çayı çıkarttığımızda Karadeniz insanı aç kalır. Su gibi hava gibi özgürlüklerimiz gibi bu iki üründen vazgeçemeyiz. Fındık üreticisi, çay üreticisi onları bu hale düşüren hükümete oy verip sonra ağlıyor. Niye ağlıyorlar ben anlamıyorum. Hem oy vereceksiniz hem şikayet edeceksiniz. ``˜Ey CHP çık ses çıkar, belki hakkımızı biraz daha alırız` diyeceksiniz. Biz sadece eleştiren bir parti değiliz. O dönemler artık bitti. Biz artık sorunlara çözüm üreten bir partiyiz`` ifadelerini kullandı.
Bütün Avrupa`da çay üreten tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
``Ama çay üreticisi memnun değil. Çay bizim ulusal içkimizdir. Sabah kalkarız çay içeriz, yatana kadar çay içeriz. Bir bölgemizde ise Rize çayı hiç yok. Kaçak çay içiliyor orada. Hiçbir hükümetin Türkiye`ye kaçak çay getirmeye hakkı yok. Rizeli`nin düşünmesi lazım. Neden benim altın gibi çayım Avrupa markasına dönüştürülemedi. Dünyanın en kaliteli çayını üretiyoruz. Neden bir marka yaratamadık ? Sayın Başbakan ``˜özel sektörün işine karışmam` diyor. Dünyada hiçbir başbakan bunu söyleyemez. Hükümet, özel sektörü ve üreticisini korur, aralarında bir denge yakalar. Üreticisini de sanayicisini de ezdirmez. Sağlam bir borsa kurar. Kalitesini arttırarak ``˜Avrupa`da dünyanın en iyi çayı Rize`de üretiliyor` diye reklamını yapar. Neden yapmıyorlar ? Suriye için o kadar konuşacağına çay için de konuşsaydın, çayın sorunu kalmazdı.``
``KAÇAK ÇAYLARI 70 MİLYONUN GÖZÜ ÖNÜNDE CAYIR CAYIR YAKACAKSIN``
``Ben parlementoda Rize milletvekili göremiyorum. Ama CHP`de 7 tane milletvekiliniz var`` diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
``Ben parlementoda 3 dönemdir bulunuyorum. Bir milletvekilinin çıkıp da Rize`nin şu sorunu var dediğini duymadım. Demek ki Rize`nin sorunu yok. Ankara`dan öyle görünüyor. Çayın en büyük sorunu kaçak çaydır. Kaçak çay bizim sınırlarımızdan giriyor. ``˜Rusya`dan gelen bir uçakta mühimmat vardır` diye durdurdun biz de itiraz etmedik. Bizim sınırlarımızdan 30 bin-40 bin ton kaçak çay giriyor bunu neden görmüyorsun. Her gelen kaçak çay, Rizeli üreticinin alın terinin çalınması demektir. Kaçak çayı teşvik ediyorsunuz neden engellemiyorsunuz ? Kaçak çay getirenleri, kaçak çay getiren firmaları teşhir edeceksin. Getirdikleri çayları da 70 milyonun gözleri önünde cayır cayır yakacaksın. Belki hükümet bilmiyor ben söyleyeyim; kaçak çaylar Esendere Sınır Kapısı`ndan yurda getiriliyor. Sayın Başbakan duysun. Hükümet`e bu konuyla ilgili en az 10 tane rapor verildi ama görmediler. 3 maymunu oynuyorlar. Ben görmedim, ben duymadım, ben konuşmuyorum. Tüm bu gelişmelere rağmen hala iktidar partisine oy veren adamlar var. Oy veren adamın şikayet etmeye hakkı yoktur. Sineye çekip oturacak.``
Konuşmasının ardından Murat Karayalçın ve Hikmet Sami Türk ile çay içerek sohbet eden Kılıçdaroğlu, daha sonra geçtiğimiz günlerde makamında silahlı saldırıya uğrayan Hopa Belediye Başkanı Turan Kasımoğlu`na ``geçmiş olsun`` ziyaretinde bulunmak için Artvin`in Hopa ilçesine hareket etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Büyükşehir’den depreme karşı hayat kalkanı Bursa Büyükşehir Belediyesi, birinci derece deprem kuşağında yer alan Bursa’nın muhtemel depremin yıkıcı etkilerine karşı daha dirençli hale gelmesi için ‘Deprem Sığınma Ünitesi Projesi’ni hayata geçiriyor. Deprem anında insanların güvenli bir şekilde korunabilmesini amaçlayan proje, can kayıplarının önüne geçilmesi ve arama kurtarma ekiplerine zaman kazandırılmasını hedefliyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi, deprem öncesinde ve deprem anında da insan hayatını koruyabilmek için önemli bir projeyi hayata geçirdi. Deprem sırasında can kaybı yaşanmaması için ‘Deprem Sığınma Ünitesi Projesi’ni geliştiren Büyükşehir Belediyesi, çalışmayla deprem anında bireylerin güvenli nokta olarak sığınabilecekleri sığınma ünitelerini binalarda yaygınlaştırmayı hedefliyor. Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde geliştirilen projenin paydaşları arasında Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Ulutek Teknopark, Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB), İTÜDER, İşbir Yatak ve Gökçelik bulunuyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından düzenlenen ‘Deprem Sığınma Ünitesi Projesi’ çalıştayı, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde akademisyenlerin, iş insanlarının, kamu kurumu ve sivil toplumu kuruluşu temsilcilerinin ve oda başkanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. İnsan hayatını merkeze alan proje Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, depremin ne kadar önemli olduğunu bildiklerini, deprem öncesinde alınacak tedbirlerle can kayıplarının önüne geçilebileceğini vurguladı. Geliştirilen projeyle insan hayatını merkeze alan, ortak akla ve bilime dayanan güçlü bir sorumluluk çağrısı yaptıklarını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, "Can güvenliği meselesine vicdanla ve kararlılıkla sahip çıkıyoruz. Türkiye’nin yüzde 92’si deprem bölgesidir. Türkiye nüfusunun ise yaklaşık yüzde 95’i deprem riski altındaki bölgelerde yaşıyor. Bursa’nın birinci derece deprem bölgesi olduğunu unutmamalıyız. Yapılacakların yanında toplumun bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi gerekiyor" dedi. "Bursa’daki yapıların yüzde 62’si kaçak" Denetim konusunda eksiklikler giderilmedikçe 20 yıllık binaların yıkılarak yenilerinin yapılmaya devam edileceğini ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, "Bursa’daki yapıların yüzde 62’si kaçak yapılmış. Sadece konut değil, sanayi de kaçak yapılmış. Toplumsal dönüşümü sağlamalıyız. Aksi takdirde bir depremde yine hep beraber ağlayacağız. Deprem öncesinde yapıları güvenli hale getirmek zorundayız. 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı ile birlikte Bursa’nın ‘Kent Anayasası’nı oluşturuyoruz. Toplumun da bu çalışmalara sahip çıkması gerekiyor" diye konuştu. "Bursa ovası her yıl 6 santim çöküyor" Kentsel dönüşüm projelerine hız verdiklerini anlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Yakın zamanda bir bilim insanımız ‘Bursa Ovası her yıl 6 santim çöküyor’ bilgisini paylaştı. 10 yılda Bursa Ovası 60 santim çöktü. Bunun sebebi üniversitelerimiz tarafından araştırılmalıdır. Bizim ise bilim insanlarının göstereceği yönle beraber ovanın çöken kısımlarını ya planlama dışına almamız ya da alternatif çözüm üretmemiz gerekir" dedi. "Depremi korkmadan, bilinçlenerek karşılamalıyız" Deprem öncesinde afet konteynerlerini dağıtmaya devam ettiklerini, mahallelerdeki afet gönüllülerinin de güçlü bir şekilde yetiştirilmesi gerektiğini belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Depremi önleyemediğimize göre hazırlıklarımızı yapmalıyız. Toplanma alanlarını tüm yönleriyle belirlemeliyiz. Bursa’da da beklenen bir deprem var. İstanbul merkezli de olabilir. Sındırgı’daki depremler Bursa’yı etkiliyorken, İstanbul merkezli bir depremin Bursa’yı etkilememesi düşünülemez. Deprem gerçeğini unutmadan ama korkmadan, bilinçlenerek karşılamalıyız. Bu açıdan projenin değerli olduğunu düşünüyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu. "Bireylerin hayatta kalmasını maksimum düzeye çıkarmayı hedefliyoruz" Proje hakkında bir sunum yapan BURKENT Genel Müdürü İnan Keser, deprem bölgesinde yer alan Bursa’da muhtemel bir can kaybı yaşanmaması için kısa vadeli acil eylem projesi geliştirdiklerini söyledi. Projenin aşamaları hakkında bilgi veren Keser, "Projeyle, deprem anında bireylerin hayatta kalmasını maksimum düzeye çıkarmayı hedefliyoruz. Evlere yerleştirilen sığınma ünitesiyle, insanların depremde güvenle sığınabileceği ortam oluşturuyoruz. Bir ev eşyası gibi tasarlamayı hedefledik. Her evde mutlaka iki kişilik bir yatak yeri var. Her eve uygulanabilmesi için bu gerçekle projenin tasarımını yaptık. Sığınma ünitesi 800 kilo ağırlığında ve 400 ton taşıma kapasitesine sahip. İçerisindeki hacmi 3-4 kişiye kadar yeterli. Birçok teste tabi tuttuk" dedi. "Binlerce insanı kurtarma imkânına kavuşabiliriz" İnsanların en çok ünitenin binaya ekstra ağırlık bindirip bindirmediğini merak ettiğini belirten Keser, ‘Herkes evine alsa binaya olumsuz etki oluşturur mu?’ sorularıyla karşılaştıklarını dile getirdi. Bununla ilgili birçok hesaplama yaptıklarını söyleyen Keser, "Öyle bir ek yük oluşturmadığını, yüzde 1 bile etkisi olmadığını gördük. Herkesin ulaşabilmesi için en ekonomik ve düşük maliyetle proje üretmemiz gerekiyor. Bu konuda kamunun elini taşın altına koymasını bekliyoruz. Proje, sadece binalarda değil tüm alanlarda uygulanabilir. Bu proje yaygınlaştırılırsa arama kurtarma işlemleri için de zaman kazanmış olabiliriz. Belki de ünitelerin içerisinde kalan binlerce insanı kurtarma imkânına kavuşabiliriz. Projeye destek olan tüm kurumlara teşekkür ediyoruz" dedi. Program, konuşmaların ardından masa toplantılarıyla devam etti.
İstanbul Türkiye Fair Play ödüllerini kazananlar belli oldu Türkiye’de Fair Play olgusunun benimsenip, yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla geleneksel olarak gerçekleşen Türkiye Fair Play ödüllerini kazananlar belli oldu. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play Komisyonu tarafından geleneksel olarak yapılan Türkiye Fair Play ödüllerini kazananlar belli oldu. Fair Play Komisyonu üyeleri ve jürisi tarafından çok sayıda aday arasından seçilen 22 kişi ve kurum ödüle layık görüldü. 2024 yılında gerçekleştirdikleri fair play davranışı, tanıtımı ile fair playe layık görülen kişi ve kurumlar ödüllerini 23 Aralık Salı günü İstanbul Ataköy Olimpiyatevi’nde saat 17.30’da başlayacak törende alacak. Fair Play ödülü kazanlar arasında Umut Ünlü, Daniele Santarelli, Alperen Şengün, Toprak Razgatlıoğlu, Yusuf Dikeç, Recep Uçar, Kuzey Tunçelli, Gençlerbirliği Kadın Futbol Takımı, Öznur Cüre, Ata Atakul, Gülşah Sırakaya, Denizli Çamlık FK, Sakine Küçükakyüz, Melihşah Katman, Ejder Sözen, Ragıp Vural Tandoğan, Alp Pehlivan, Sakarya Harmanlıkspor, Selçuk Erdoğan, Boyabat Eğitim Spor Kadın Futbol Takımı gibi önemli kişi ve kulüpler yer alıyor. Törende ayrıca Beden Eğitimi Öğretmeni Ferhunde Tuba Üstünkal ve Tekirdağ Yeniçiftlik Nizamettin Demirdöven İlkokulu da toplumsal fair play ödülü alacak. Olimpiyatevi’nde gerçekleşecek törende 2024 yılında Avrupa ve Dünya Fair play ödülü kazanan ve ödüllerini yurt dışında alamayan kişi ve kurumlarla, 3. Dünya Fair Play fotoğraf yarışmasında dereceye giren isimleri ödülleri verilecek.
Ankara ‘Sincan Roman Kahramanları Festivali’ sokaklarda renkli görüntüler oluşturdu Sincan Kaymakamlığı ile Sincan Belediyesi himayesinde ve Sincan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün katkılarıyla düzenlenen ‘Sincan Roman Kahramanları Festivali’nin ikincisini düzenlendi.Sincan Belediyesi, ‘Sincan Roman Kahramanları Festivali’nin ikincisini düzenledi. Düzenlenen festival kapsamında 2 bini aşkın 7-17 yaş aralığındaki Roman Kahramanları Korteji’nin bando takımı öğrencileri ilk olarak kurgu kitaplarından bazı kahramanların kılığına bürünerek esnafı ziyaret etti. Kitapların afişlerinin pankartı eşliğinde, kitapta yer alan kahramanların cümlelerini söyledi . Öğrenciler çeşitli kitapları esnafa hediye ederek, bu kitapların okunması için esnaftan söz istedi. Düzenlenen etkinlikle beraber edebiyat ve kitabın sokağa taşınması amaçlandı. İnsanlara kitaplar hatırlatarak, okuma kültürünün yaygınlaşmasına dikkat çekildi."Okumaya teşvik için tiyatro ve koro ile örnek bir Sincan oluşturacağız"Okumanın önemine dikkat çeken ve Sincanlıları okumaya teşvik eden Sincan Kaymakamı Levent Kılıç, "Sabah bana verilen bilgiye göre bu festival dünya rekoruymuş. Milli Eğitimi Müdürlüğümüz ile gurur duyuyorum. Kolay bir süreç değil bu. Trafiği tıkadık, yolları kapadık. Okumaya teşvik için tiyatro ve koro ile de örnek bir Sincan oluşturacağız. Kitap okuyarak uyanık ve Türk gençliğine layık olacağız" diye konuştu."Okuma alışkanlığını büyüklere de aşılamamız gerekiyor"Sincan’da okuma alışkanlığını küçüklerden ziyade büyüklere de tavsiye ettiklerini vurgulayan Kılıç, "Sincan’da 100 bin üzerinde öğrencimiz var. Okuma alışkanlığının sadece küçüklere değil büyüklere de aşılamamız gerekiyor. Çocukların sosyalleşmesi adına yaptığımız etkinliğe katılımınız için teşekkür ederim" şeklinde konuştu."Daha güzel etkinlikler yapacağız"Sincan’da daha kapsamlı ve daha farklı etkinlikler de düzenleyeceklerini ifade eden Sincan İlçe Milli Eğitim Müdürü Alican Kılıç ise, "Yaklaşık 1 saattir bir aradayız. Öğrenciler soğuk havaya rağmen kostümüyle bizlere farklı an yaşatıyorlar. Çocukluğumuza götüren kahraman rollerine büründüler. Kurum üst yöneticilerini ziyaret ettiler. Daha güzel etkinlikler yapacağız. Sabah makamımızda bulunan bu çocuklar belki de devlet büyüğü ile ilk kez yan yana gelme heyecanını bir daha yaşamayacak" ifadelerine yer verdi.Festival Direktörü Feray Koçak’tan edinilen bilgiye göre 45 okuldan 2 bin 230 öğrenci ve veliler ile birlikte toplamda 3 bin kişi Sincan sokaklarında renkli görüntüler oluşturdu. Festivalde konuk olarak Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Üstün , Başkent Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Aslı Aytaç ve Doç. Dr. Emine Tuğcu , Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Galip Çağ , Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yöneticileri yer aldı.