GENEL - 15 Eylül 2017 Cuma 12:16

Şehit babası diğer asker oğlunu kına yakarak görev yerine uğurladı

A
A
A
Şehit babası diğer asker oğlunu kına yakarak görev yerine uğurladı

Karaman’da, haziran ayında Hakkari’de görev yapan asker oğlunu şehit veren baba Alaaddin Küçük, uzman erbaş olan ve cenaze için izinli geldiği memleketinde bulunan diğer oğlunu asker uğurlaması düzenleyerek tekrar görev yerine gönderdi.

Karaman’da, haziran ayında Hakkari’de görev yapan asker oğlunu şehit veren baba Alaaddin Küçük, uzman erbaş olan ve cenaze için izinli geldiği memleketinde bulunan diğer oğlunu asker uğurlaması düzenleyerek tekrar görev yerine gönderdi. Şehit babası Alaaddin Küçük, son günlerde gündeme getirilen SİHA’ların terörle mücadelede kullanılmaması tartışmaları ile ilgili de, “Silahlı İHA’lara karşı çıkanın ya mayası bozuktur, ya vatan hainidir” dedi.


26 Haziran 2017 tarihinde Hakkari’de şehit olan sözleşmeli er Oğuzhan Küçük’ün cenaze törenine katılmak üzere geldiği memleketi Karaman’da izin süresi dolan şehidin ağabeyi uzman erbaş Mücahit Hamza Küçük için bir kez daha baba ocağında asker uğurlaması düzenlendi. Asker uğurlamasında ilk olarak Kur’an-ı Kerim okundu. Yapılan duanın ardından Güneydoğu’daki birliğine gidecek olan Mücahit Hamza Küçük’ün asker kınasını Garnizon Komutanı Albay Yurdakul Kazım Türkmen yaktı. Küçük’ün eline kına yakılmasının ardından “Ölürüm Türkiyem” şarkısı söylendi. Mücahit Hamza Küçük’ün yakınları ve arkadaşlarıyla vedalaştığı sırada şehit kardeşi Oğuzhan Küçük’ün kendi sesiyle söylediği, “Biz babadan böyle gördük” şarkısının çalınması ise duygulu anların yaşanmasına neden oldu.



“Söz konusu vatan olunca, bizde bayrak yere düşmez”


Oğlunu yeniden birliğine gönderen şehit babası Alaaddin Küçük, “Söz konusu vatan olunca, bizde bayrak yere düşmez. Biri şehit olur diğeri hiç tereddüt etmeden kapar ve bayrağı yere düşürmez. O da şehit olur ise diğer arkasından gelen bayrağı düşürmeyeceğini bilir, vatan için şehit olmaktan asla tereddüt etmez. Bu inanç bizim Türk milletinde her zaman vardır. Bizde asla tereddüt olmaz” dedi.


Askere uğurladığı oğluna sarılırken duygulanmasıyla ilgili de konuşan baba Alaaddin Küçük, “Duygulandığımız şehitlik makamının güzelliğinin duygusuydu. Yoksa herhangi bir pişmanlık, tereddüt gibi bir şey yok. Zaten bunun en büyük kanıtı şehit olan bir çocuğundan sonra tekrar abisini yeniden görevinin başına göndermek. Duygulandığımız çocuğu askere giden her anne ve baba gibi onların yaşadığı duygudur. Kesinlikle bir pişmanlık ve tereddüt asla olmadı, olamaz da. Annesi evlatlarını ayırmadığı için, şehitlik makamına da inandığı için vatan söz konusu olunca bayrağın inmemesi, ezanın dinmemesi önceliğimizdir. Bu yüzden gerekirse diğer oğlum da şehit olabilir. Çünkü Mücahit’in Oğuzhan’dan ne eksiği vardır. Bunu (annesi) daha önce şehit Ömer Halisdemir’in mezarını ziyaret ettiğimizde orada söylemiş zaten. Sen rahat ol iki tane daha arkanda yiğit var, onlar da bizden, bu vatan savunmasız kalmaz, hiçbir zaman diye orada söylemiş. Bunu bana daha sonra anlattı” diye konuştu.



“Silahlı İHA’lara karşı çıkanın ya mayası bozuktur, ya vatan hainidir”


SİHA’ların terörle mücadelede kullanılmaması konusundaki tartışmalara da değinen baba Alaaddin Küçük, SİHA’ların üretilmesinden kesinlikle memnun olduğunu ifade ederek, “Bundan doğal bir şey olamaz. Bu silahlar daha önce üretilmiş olsaydı, Oğuzhan şu anda yanımızdaydı. Elbette Oğuzhan şehit oldu, büyük bir makam. Vatan savunmasında silahlı insansız hava araçlarının önemi çok büyük. Şimdi ben baba olarak keşke bu silahlar bir yıl önce çıksaydı. Oğuzhan’a havan ve roket atan bu alçakları silahlı İHA’larla tespit edip havanı atmadan önce imha edebilselerdi. Tamam, üzülmedik, vatan için feda ettik ama Oğuzhan sağ olsaydı iyi değil miydi? Biz yıllarca başkalarının silahlarını kullandık ve onların izin verdiği kadar kullandık. Şimdi çok şükür ki bu hükümet bu silahları üretiyor, biz çok memnunuz. Çocuğumuzu şehit vermemize rağmen. Diğer kalan çocuklar da bizim. En azından diğerleri görevlerini tam olarak yapsınlar ve sağ salim evlerine dönebilsinler. Şimdi bu silahları üretiyor olmamızdan ben gayet memnunum. Artık kimse bize talimat veremeyecek. Bu vurulanların da öyle piknik yapma gibi bir durumu yok, açıkça terörist oldukları bellidir. Türk milletini salak mı zannediyorlar? Biz hepsini görüyoruz. Dağdaki çoban bile biliyor bunu ki ben de bir çobanım. Bu memlekette en iyi kafası çalışanlar çobanlardır. Öyle milletvekili olup, avukat olmak değil. Gelsinler çobanlara sorsunlar, neler oluyor bu memlekette diye. O yüzden silahlı İHA’lara karşı çıkanın ya mayası bozuktur, ya vatan hainidir. Bu memleket için şehit vermiş birisi olarak elbette benim hakkım var, ben söyleyeceğim ve ben konuşacağım. Biz memnunuz. Sakın ola sakın, hükümet bundan geri adım atmasın, asla başkalarının talimatı ile hareket etmesin, zaten bunları yapmayacaklarına inanıyorum. Bundan sonra inşallah düşmanın görüldüğü yerde başları ezilecek ve uzaktan kalleşçe başkalarının sattığı silahlarla bizim askerlerimizi şehit edemeyecekler. Asla bu vatanı bölemeyecekler. İşte Oğuzhan şehit oldu ama Mücahit tekrar görevinin başına gidiyor. Türk milletini asla yıldıramayacaklar, asla başaramayacaklar. Tabii ki birlik beraberlik içinde olduğumuz sürece” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.