GENEL - 17 Şubat 2018 Cumartesi 09:55

Kars’ın kanayan yarası "göç"

A
A
A
Kars’ın kanayan yarası "göç"

Türkiye’nin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kars’tan batıya göç hızla devam ediyor.

Türkiye’nin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kars’tan batıya göç hızla devam ediyor.


Kars’ın çok kültürlü yapısı ve tarihsel kimliğine rağmen son dönemlerde nüfusu hızla azalıyor. İş alanı bulamayan vatandaşlar ise çareyi göçte buluyor. Elektrik, doğalgaz, kömür, yiyecek, gıda, ulaşım, eğitim ve ev kiralarının arttığı kentte göç edenlerin büyük çoğunluğu, göçün sebebini pahalılığa bağlıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2017 yılında Kars’tan 2 bin 135 kişi, yaklaşık 700 aile çeşitli sebeplerden batıya göç etti.



"Geçim daha zor"


Göçün en büyük etkeninin yoksulluk olduğunu ifade eden vatandaşlar, "Göçün sebebi işsizlik. Burada şartlar elverişli değil. İş imkanı yok. İnsanlar çalışmak için batıya göç ediyor. Biz burada kışın doğalgazı çok fazla yakarken, batıdaki insan bu kadar yakmıyor. Biz burada kömürü daha fazla tüketirken, batıdaki insan daha az yakıyor. Türkiye şartlarında ailelerin aldıkları maaşlar belli, burada geçim daha zor" dedi.



"Kars’ta her şey pahalı"


Kars’taki göçün en büyük sebebinin tarım ve hayvancılığa dayalı yoğunluğun olması bunun yanında sanayi az gelişmesi olduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars’taki göçün bana göre en büyük sebebi tarım ve hayvancılığa dayalı yoğunluğun olması sanayi gelişmesinin az olmasından dolayı gençleri dışarıya sevk ediyor. Bence göçün sebebi bu, tamamen sanayi gelişiminin az olması, daha sonrasında Kars’taki ev kiralarının pahalı olması, işte 500 lira kira verip, 500 lira da doğalgaz veriyorsa insanlar, Kars’ta yaşamasının bir anlamı kalmıyor. İnsanlar işsizlikten dolayı, aldığı asgari ücretle geçinemeyeceğinden dolayı kendilerini tamamen dışarıya yönlendiriyor. Sebze, giyim, ekmek burada her şey pahalı, sadece kira, doğalgaz üzerinden bakmamak lazım" diye konuştu.



"Yaşam şartları çok zor"


Kars’ta yaşam şartlarının batıya göre çok zor olduğunu hatırlatan vatandaşlar, "Bu şehrin yaşam şartları zor. İşsizlik hat safhada, geçim şartları çok zor. Her taraf çöplük içerisinde, suyumuz yok, yolumuz yok. Biz burada İstanbul ile aynı şartlarda vergi veriyoruz. Daha pahalı doğalgaz ödüyoruz. Daha pahalı mazot alıyoruz. Yaşanılacak bir şehir değil burası, Kars’a insanlar geliyor, zorunlu görev yapıyor. Doktoru, hemşiresi, öğretmeni, polisi, askeri hepsi zorunlu olduğu için burada kalıyor. Bu insanlarında yaşam alanları çok dar" şeklinde konuştu.



Yıllara göre Kars nüfusu:


2007 yılında 312 bin 205, 2008 yılında 312 bin 128, 2009 yılında 306 bin 536, 2010 yılında 301 bin 766, 2011 yılında 305 bin 755, 2012 yılında 304 bin 821, 2013 yılında 300 bin 874, 2014 yılında 296 bin 466, 2015 yılında 292 bin 660, 2016 yılında 289 bin 786 ve 2017 yılında ise 287 bin 654. Buna göre Kars’tan son 10 yılda yaklaşık 24 bin 551 kişi batıya göç etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Fitness sporcusu sağlık çalışanı kadının başarı hikayesi görenleri hayran bıraktı Elazığ’da vücut geliştirme ve fitness şampiyonu eşi sayesinde spora başlayan sağlık çalışanı Tuba Yıldırım, 4 yıldır hem yaptığı spor hem de yaşam stiliyle dikkat çekiyor. Elazığ’da yaşayan 1 çocuk annesi Tuba Yıldırım, özel bir hastanede yıllardır sağlık çalışanı olarak görev yapıyor. Yıldırım, dünya vücut geliştirme ve fitness şampiyonluğu ve ikinciliği bulunan eşi Uğur Yıldırım ile ’sporcu beslenmesi’ farklılığı nedeniyle spora başladı. Yaklaşık 4 yıldır profesyonel vücut geliştirme ve fitness ile ilgilenen 34 yaşındaki Yıldırım, yaşam stili ve yaptığı sporla dikkat çekiyor. Aynı zamanda sağlık sektöründe çalışan Yıldırım, şampiyon eşi ile birlikte açtıkları salonda hem genç sporcu yetiştiriyor hem de önümüzdeki aylarda düzenlenecek olan Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası’na hazırlanıyor. "Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak tekim" Eşinin vesilesiyle bu spor başladığını ifade eden Tuba Yıldırım, "Yaklaşık 4 yıldır profesyonel olarak bu sporu yapıyorum. Eşimle tanıştıktan sonra bu spora başladım ve ondan sonra profesyonel olarak devam etmeye çalışıyoruz. Elazığ’da vücut geliştirme alanında kadın sporcu olarak bir ilkim. İnşallah bunu da şampiyonlukla taçlandıracağız. Önceliğimiz şampiyonluk ardından da dünyaya açılmak niyetindeyiz. Son yıllarda bir artış var ama kadın sporcu olmak biraz zorlu bir süreç oluyor. Kadınların biraz daha ilgisinin artmasını temenni ediyoruz. Ben sağlık çalışanıyım. Eşimle de bu meslekle vesilesiyle tanıştık ve ondan sonra eşim beni spora teşvik etti. Bu spor, sadece vücut geliştirme ya da kas oranı yükseltme anlamında değil, sağlık açısından çok önemli" dedi. 14 yıldır vücut geliştirme sporuyla ilgilenen eşi 33 yaşındaki Uğur Yıldırım ise, "Dünya şampiyonluğu ve dünya ikinciliğim var. Yaklaşık 5 senedir de kendi spor kulübümüzü işletiyoruz. Burada gençlere örnek olmaya ve insanları spora teşvik etmeye çalışıyoruz. Şu anki en büyük hedefimiz de birkaç şampiyonluk daha alıp gençlere daha çok örnek olmak, sporu ve sağlıklı yaşamı insanlara daha çok lanse edebilmek. Eşim bu spora beni görerek teşvik oldu. İlk tanıştığımız zaman kendisi sporla ilgilenmiyordu. Kendisi benden gördükçe hoşuna gitti. Ayrıca sporcu beslenmesi farklı olduğu için evde biraz uyumsuzluk oluyordu. Ya ben ona uyum sağlayacaktım ya o bana. Eşim şu anda Elazığ’da bu spor branşında eğer şampiyon olursa, bu dereceye ulaşmış ilk kadın sporcu olacak. Bu konuda kendisiyle gerçekten gurur duyuyorum. Bu zor bir spor. Kendisi çok iradeli. İnşallah, 14 hafta sonra bunu bir Türkiye şampiyonluğu ile taçlandıracağız” diye konuştu.
Hatay Evladından depremden bu yana haber alamayan anne: “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” HATAY (İHA) – Hatay’da asrın felaketinden bu yana 25 yaşındaki evladı Batuhan Güleç’ten haber alamayan Sema Güleç, bu yıl Anneler Günü’nü evladı olmadan geçirmenin burukluğunu yaşıyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş ve çok sayıda vatandaştan depremden sonra haber alınamamıştı. Asrın felaketinin üzerinden 16 aydan fazla süre geçmesine rağmen yakınlarından gelecek haberi bekleyen vatandaşların da umutlu bekleyişi devam ediyor. Bu insanlardan biri de Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan Sema Güleç. Acılı anne mimarlık bölümü mezunu 25 yaşındaki evladı Mustafa Batuhan’dan aylardır haber alamıyor. Depreme İskenderun ilçesi Numune Mahallesi Güleryüz Apartmanı’nda yakalanan Mustafa Batuhan, asrın felaketinin ardından adeta yok oldu. Acılı anne Sema Güleç, evladından gelecek haberi aylardır umut içerisinde bekliyor. “Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi” Evladının yaşadığı binaya depremden 20 dakika sonra gittiğini dile getiren 53 yaşındaki Sema Güleç, oğlu Batuhan’ı nüfustan düşürmek istemediğini belirterek “6 Şubat depreminden sonra oğlum Mustafa Batuhan Güleç’e hiçbir şekilde ulaşamadım, oğlumu arıyorum. Deprem günü oğlum iş yerinin üzerindeki yine diğer evimizde kalıyordu, tekti. Ben de buradaydım, kendi diğer evdeydi. Deprem anında evden dışarıya çıktık, zaten ilk önce oğlum aklıma geldi. Dedim Batuhan’ın yanına gidelim, kızımla, damadımla birlikte o tarafa gittik ve binanın yıkıldığını gördük. Bina yıkıldıktan 20 dakika sonra ordaydım. Depremin ardından ben çok kaygılandım, araştırma yaptım daha bir şey çıkmadı, yani nüfustan düşürme olayı olmadı. Fakat bu kimilerinde miras konusu oluyor bazı işlemlerden dolayı isteğe karşı isteğe karşılıklı düşürülüyormuş nüfustan onu öğrenince biraz rahatladım. Ben daha evladımı arıyorum. Ben oğluma nüfustan düşürme ya da gaiplik verilmesini istemiyorum. Daha arıyorum, yani vefat ettiyse bana mezarını versinler. Yoksa ben kabul etmiyorum, nüfustan düşürmeyi, gaiplik verilmesini onu asla kabul etmiyorum” dedi. “Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi” Anneler Günü yaklaştıkça içini burukluk kapladığını dile getiren Sema Güleç, “Anneler Günü yaklaştıkça benim içimi bir burukluk kaplıyor. Benim diğer çocuklarım var ama hiçbiri birinin yerini tutmuyor. Hepsi ayrı ayrı Batuhan olsaydı gelirdi, öperdi hediyesini verirdi. Beraber geçirirdik, gerçekten Anneler Günü’nün yaklaşmasını istemiyorum. Oğlum yanımda olmadığı için artık Anneler Günü’nün gelmesini istemiyorum. Oğlum olmadığı için çok zor bir durum” şeklinde konuştu.