GENEL - 26 Kasım 2015 Perşembe 11:06

Çiçek Ve Tüberkülozdan Sonra Sarılık Hastalığı Kabusu

A
A
A
Çiçek Ve Tüberkülozdan Sonra Sarılık Hastalığı Kabusu

Türkiye’nin önemli hayvan pazarlarından olan Kastamonu’da, geçtiğimiz günlerde çiçek hastalığı ve tüberküloz salgını sonrası bu kez de sarılık hastalığı sebebiyle hayvan ölümleri yaşanıyor. Hayvan hastalıklarının, ilçeye yakın bir bölgede merada yer alan çöplükten kaynaklandığı ileri sürüldü.
Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde geçtiğimiz günlerde çiçek hastalığının görünmesi üzerine Devrekani Hayvan Pazarı, 1 ay süreyle karantina altına alınarak kapatılmıştı. Devrekani ilçesine bağlı Kanlıabat köyünde daha önceden ahırında çıkan tüberküloz hastalığı sebebiyle Hamide Hüseyinbaş’a ait 40 büyükbaş hayvan, Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ekipleri tarafından itlaf edilmişti. Ayrıca ahırı, çöplüğün yanında bulunan Kamil Uluçay’a ait işletmede bulunan 45 büyükbaş hayvandan 14 tanesinde sığır tüberkülozu hastalığı tespit edildi. İşletme, tüberküloz hastalığı nedeniyle karantina altında tutuluyor.
Bir yandan çiçek ve tüberküloz hastalığıyla mücadele sürerken, diğer yandan da çöplükten bulaşan bakteriler nedeniyle büyükbaş hayvanlarda sarılık hastalığının görüldüğü belirtildi. Devrekani’ye bağlı Habeşli köyünde bazı işletmelerde sarılık hastalığı nedeniyle çok sayıda hayvanın telef olduğu öğrenildi.
TELEF OLAN HASTALIKLA HAYVAN, KÖPEKLERE ATILDI
Devrekani’nin Sazyaka Mahallesinde ikamet eden Ali Uyrukçuoğlu, iki hafta önce hayvan pazarından satın aldığı iki adet büyükbaş hayvanından bir tanesinin hastalanarak telef olduğunu belirterek, “Evimizin önünden bir dere geçiyor. O dereden geçen pisliklerden dolayı insanlarımız ve hayvanlarımız hasta oluyor. İki hafta önce hayvan pazarından iki tane hayvan aldım. Bir tanesi hastalandı ve mundar öldü. Diğeri de ahırda hasta ve başka hayvanlarımızda hastalıklı. Bizim ahırımızda hastalıktan dolayı 5-6 tane hayvanımız telef oldu” dedi.
İlçe merkezinden geçen derenin bir an önce yapılmasını isteyen Ali Uyrukçuoğlu, “Uzun zamandır bu dere yapılacak diye bekliyoruz. Bu dere pislik içerisinde, bizde burada yaşamaya çalışıyoruz. Bu dere, Dikmen tepesinden çöp alanından akıyor. Ayrıca burada Devrekani ilçesinin lağımı akıyor. Bu derede her şey var, her türlü pislik var” diye konuştu.
Telef olan hayvanı yakından inceleyen Veteriner Hekim Mete Tunoğlu ise, “Hastalıklı bu hayvan köpeklere atılmış. Ayrıca geceleyin yaban hayvanları, kurtlar, kuşlar gibi hayvanlarda bu hastalıklı hayvanı yiyecekler. Daha sonra ayak patilerine bu bakteriler bulaşıyor ve meralarda geziyorlar. Bu meralarda ot yiyen bütün hayvanlara bu bakteriler bulaşıyor. Bu yüzden hayvanların bulundukları ortamlara bu hastalıklı hayvanların atılmaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“HABEŞLİ KÖYÜNDE, SARILIK HASTALIĞI BAŞ GÖSTERDİ”
Devrekani’ye bağlı Habeşli köyünün çöplüğün yakınlarında yer alan bir köy olduğunu söyleyen Veteriner Hekim Mete Tunoğlu, “Burada hayvanlarda kan işeme, sarılık ve böbrek yetersizliğine yol açan hastalıklar mevcuttur. Bu yüzden, bu evlerde her ahırda en az 2-3 tane hayvan telef olmuştur. Bu hayvanlar, yakın bir zamanda Ekim ayı içerisinde hayvanlar öldü. Buda merada bulunan çöplüğü hayvan ölüleri atıldığı için hastalıklar bulaştı. İlçemizde sadece şap, brucella, çiçek değil, bütün zoonoz hastalıklar yer yer bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Çöplüğün, ilçeye 2-3 kilometre yakınlıkta Dikmen bölgesinde yer aldığını ifade eden Tunoğlu, “Bu çöplüğe evsel atıklar, tıbbi atıklar, mezbahana atıkları yani her türlü atıklar atılıyor. Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvan ölüleri atılıyor. Devrekani mezbahanesinde kesilen hayvanların atıkları dahil atılıyor. Burasının sakıncalı olmasının sebebi, ilçenin en geniş mera yani otlak alanının tam ortasında olmasıdır. Burada çöplüğün üzerine yağan yağmur suları, ilçenin önemli derelerinin beslendiği alanın üst tarafında kalmasından dolayı bu çöplükten derelere su karışıyor. Bu yüzdende çöplüğe yakın bölgelerde veya derelerin geçtiği alanlardaki işletmelerde hayvanlarda çeşitli hastalıklar görülebiliyor. Bu derelerden bir tanesi Habeşli köyüne doğru gider. Habeşli köyünde de bu çöplükten bulaşan sarılık, yanıkara, enternasyonal hastalıkları, hayvanlara bulaşabilmektedir. Diğer bir dereden de akan sulardan dolayı bir işletmede tüberküloz hastalığı mevcuttur. Balabanlar köyünde 2011 yılında enternasyonal hastalığı Mehmet-Uğur Aydın kardeşlerin çiftliğinde 7 tane hayvanları hastalıktan ötürü öldü. Bölgemizde sadece tüberküloz, şap, brucella hastalıkları gözükmüyor, bunun dışında pek çok bulaşıcı hastalıklar görünebiliyor. Çünkü çöplüğe ölen hayvanların atılması, evsel ve tıbbi atıkların atılması nedeniyle çöplükte üreyen bakteriler, meralara bulaşıyor. Bunun dışında ölü hayvanları, akşamları kurt, ayı, tilki gibi yabani hayvanlar yiyor. Bu hayvanlara bulaşan bakteriler, meraları gezdikleri yerlere hastalıkları bulaştırabiliyor. Buda, meralarda otlayan hayvanlara hastalıkların bulaşmasına neden oluyor. Özellikle hayvansal atıkların ve hayvan leşlerinin, mera alanlarına atılmaması büyük önem taşıyor, bu tür hayvansal atıkların ve hayvan leşlerinin mutlaka imha edilmesi ya da toprağa gömülmesi gerekiyor. Bu çöp alanı buradan kaldırılmadığı sürece, bu bölgede verimli bir hayvancılık yapılamaz yani hayvan sahipleri, bir süre sonra hayvancılığı bırakmak zorunda kalır” açıklamasında bulundu.
“HAYVANLARDAKİ BAZI HASTALIKLAR, İNSANLARA DA BULAŞIYOR”
Devrekani’de, birçok antibiyotiğe dirençli, kuluçka süresi 10-12 gün olan akut ve kronik solunum yolu enfeksiyonlarının mevcut olduğunu ifade eden Tunoğlu, “Sıkıntı veren hastalıklar sadece şap, çiçek, tüberküloz değil, dirençli pastirölle, Enfeksiyöz Sığır Rhinotraheiti (IBR) hastalığı, sarılık ve yanık ara etkenleri bölgemizde mevcuttur. Bununla da ilgili önlemler alınmak zorundadır. En önemlisi de çöplerin mera alanlarına atılmamasıdır. Çöplerin imha edilecek tesislerde imha edilmesi gerekmektedir” dedi.
Hastanelerde özellikle diyaliz ünitelerinde kullanılan tıbbi atıkların, çöplüğe atılmaması gerektiğine işaret eden Tunoğlu, şöyle konuştu: “Oradan da insanlara ve hayvanlara bulaşan leptospira etkenleri, çöpe hayvanları yemeye gelen ineklere, oradan da hayvan sahiplerine bulaşmaktadır. Çöpe komşu olan köylerde, örnek verecek olursak eski Kanlıabat köyü muhtarı şu anda böbrek yetersizliğinden dolayı diyalize girmektedir. Bu köyde 50-60 yaşlarında birçok insanda böbrek yetersizliği nedeniyle diyalize girmektedir. Ayrıca başka köylerde de diyalize giren insanlarımız vardır. Buda hayvanlardan insanlara bulaşıp, leptonlarını ve böbreklerini bitiren leptospira etkenlerinden hastalanmalarından kaynaklanmaktadır”
“ÇÖPLÜĞE YAKIN BİR AHIRDA, TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI VAR”
Çöp sularının ilk geçtiği ahırda yer alan Kamil Uluçay’ın ahırında şu anda tüberküloz hastalığının bulunduğunu aktaran Tunoğlu, şunları söyledi: “Kamil Uluçay’da tüberküloz ile mücadele altındadır. Kemal Tepeli’nin daha önceden 300-400 büyükbaş hayvanı vardı fakat hayvanlarını suladığı yalaklara bu çöpün altından geçen derelerden temin ettiği için ahırındaki hayvan sayısı düşmüş durumdadır. Kamil Tepeli, hayvanların ekonomik giderlerini bile sağlayamıyor. Bizim, hayvancılığımıza bu çöplük sürekli zarar veriyor. Hayvancılığın gelişmesinin beklendiği bir ilçede sürekli hayvan hastalıklarından ötürü hayvancılık küçülüyor. Yabani ve evcil hayvanlar ile insanlar, bu çöplük yüzünden tehdit altında bulunuyor. Yaban hayvanları nedeniyle buradan hastalıklarda çevreye bulaşıyor. Çünkü burası yarı orman yarı mera şeklinde bir yer”
Devrekani’ye bağlı Doğuörcünler Köyünde ikamet eden İsmail Çirişoğlu, 1995 yılında öğretmenlikten emekli olduktan sonra hayvancılığa başladığını belirterek, “1995 yıllarında hayvancılık çok güzeldi. Akşam aldığınız hayvanı sabah kar ile satabiliyordunuz. Hayvanların satışında hiçbir zorluk yoktu. Misal, 400 TL’ye aldığınız koyunu 4 ay sonra kuzusunu 450 TL’ye satarken, koyunu da yine aldığınız paraya satabiliyordunuz” dedi.
Hayvancılığın revaçta olmasından dolayı 1995 yılında emekli olduktan sonra Devrekani’den 20 bin metrekare arazisi ve 200 koyun kapasiteli büyükbaş hayvan ahırını satın aldığını ifade eden Çirişoğlu, “2004 yılında Trakya’dan 47 adet kıvırcık koyun satın aldım. Bu koyunlar, yılda iki defa kuzu yapıyorlar. Genelde çoğu çift kuzu doğuruyor. Bu yıl sert bir kış olmadı. Yağmur yağıyordu. Bende bu yağmura rağmen koyunları dışarı çıkartıp merada gezdiriyordum. Ondan mı kaynaklandı nereden kaynaklandı bilemiyorum ama koyunlar doğum yapmaya başladı. Koyunlar, bir tane sağlam iki tane ölü yavru atıyor. Koyunlar, doğumuna 5 gün kala 10 gün kala bu ölü yavruları atıyor. Böyle baya bir zayiat verdim. Doğum yapacak 50 koyundan 150 kuzu doğdu, bu 150 kuzudan ancak 50 tanesi yaşadı. Gerisi hep öldü. Daha sonra ahıra baktılar, koku yok, ahır ilçeye bir kilometre uzaklıkta, yeri de iyi. Kuzunun birisini aldılar ve Ankara’ya gönderdiler. 15 gün sonra ölü doğan kuzuların herhangi bir hastalığı yoktur diye rapor geldi. Koyunlar, çöplük denilen mıntıkaya alıştı. Çöplüğü, öyle bir çöpler atılıyor ki ne ararsanız var. Tıbbi atıklarda var. Koyunun bir tanesi zehirlendi. Koyundan şüphelendim ve veteriner hekimi getirdim. Koyunu sırtımda taşıdım. Ne kadar ilaç kullandıysam da koyunu yaşatamadım. Bundan sora bir zayiat vermeye başladım. Önüne geçemedim. Bende iyice bıktım. Koyuna, sabahleyin bakıyorsunuz yatacak yeri gayet müsait, arazi müsait çöplükten gelince koyun, bakıyorsunuz sabaha kadar şişmiş ve ölmüş. Koyun mosmor olmuş. Bende bir süre sonra bu hastalıklardan bıktım. Ne kadar ilaç kullandıysam baş edemedim. Bende, hastalıkla baş edemeyince bir süre sonra elimde kalan 100 koyunu sattım ve bankaya olan borcumu ödedim. Ben, artık bu işi bırakıyorum dedim” diye konuştu.
“ÇÖPLÜK YÜZÜNDEN TESİSİMİ KAPATMAK ZORUNDA KALDIM”
Devrekani’deki tesisinin bir süre kapalı kalmasından sonra 2009 yıllarında tekrar hayvancılık yapmaya karar verdiğini söyleyen Çirişoğlu, “Kredi çekmek için banka ile görüştüm. Bankaya ahırı ipotek verdim, Ankara’da bulunan 200 bin TL değerindeki daireleri ipotek verdim. Bununla birlikte 4 tanede kefil verdim. 7 yıl taksitli kredi kullandım. Bana koyunları alıp gel dediler. Bende, 280 koyun alıp Devrekani’ye geldim. Bana, bankadan 120 bin TL kredin çıktı dediler. Ben, bu parayı hiç almadan koyunları aldığı kişiye devrettiler. Elimde biraz daha para vardı ve koyunların sayısını 350’ye çıkardım. Bir tanede koyunlar için hanımıyla birlikte çoban tuttum. Geçtiğimiz yıla kadar bu koyunlara baktım. Hastalıkla baş edemeyince bir süre sonra koyunları satmaya karar verdim. Koyunları satınca 470 koyun çıktı. Bende, bu tesisi kapatmak zorunda kaldım” ifadelerini kullandı.
Büyük uğraşlar sonunda severek yaptığı 500 bin TL değerindeki ahırını çöplük nedeniyle satmak zorunda kaldığını sözlerine ekleyen Çirişoğlu, şöyle devam etti:
“Çöplük denilen yerde buğday atıkları nedeniyle ilk yeşillik buralarda çıkıyor. Çöplükte pisliğin ve hastalıkların haddi hesabı yok. Çöplüğün merada işgal ettiği arazi, 30 dönüm civarında vardır. Bir sürü atık madde, mermer tozları, evsel ve tıbbi atıklar çöplüğe atılıyor. Bu çöplükte sular birikiyor. Koyunlar, bu biriken suları içiyor. Bu bir zehirdir. Ben, hala bu hayvancılıktan merakımı alamadığım için istemeye istemeye hayvancılığı bıraktım. Bana, aslında çöplüğün civarında bulunan ahırda hayvancılık olmaz dediler. İki dairede satsan zararını kurtarmaz dediler. Bende öylece koyunları sattım. Ben, bu yüzden çöplüğün oradan kaldırılmasını istiyorum. Benim, bu yüzden ahırım boş duruyor. Çöplükten akan su nedeniyle temiz suları da berbat ediyorlar. Çöplükten akan sular, dereye katışıyor. Bu dereler, mikrop akıtıyor. Bu yüzden buralarda çok kişi, büyükbaş veya küçükbaş hayvanlarını satıp çiftliğini kapatmak zorunda kaldılar. Bu sebeplerden ötürü özene bezene aldığım ve yaptığım 500 bin TL’lik ahırı çöplük nedeniyle satmaya mahkum oldum. Çöplüğün kaldırılmasını şiddetle istiyorum. Bu, 500 koyunu ben üç yıl yapabildim. Bu çöplüğün kaldırılmasını bütün hayvancılık için zaruridir."
Ayrıca iki hafta önce Kastamonu’da yaklaşık 15 tane büyükbaş hayvanın, tüberküloz hastalığı nedeniyle itlaf edildiği öğrenildi. Geçtiğimiz günlerde Çiçek ve Tüberküloz hastalığından hayvanların ölmesi İhlas Haber Ajansı tarafından haber yapılmıştı. Ancak ölü hayvan görüntülerinin olmasına rağmen Kastamonu Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri doğru bilgi vermek yerine haberleri yalanlamıştı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Nebi Hatipoğlu: “Eskişehirspor’un muhakkak şirketleşmesi ve kurumsallaşması lazım” AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, Eskişehirspor İstişare Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Eskişehirspor’un muhakkak şirketleşmesi ve kurumsallaşması lazım. Eskişehir FK fikri ciddiye alınacak şeyler değildir” dedi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve Tepebaşı Belediyesi öncülüğünde Eskişehirspor istişare toplantısı düzenlendi. Basına kapalı olarak yapılan toplantı, kentin ileri gelenlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya belediye başkanları, siyasi partilerin il başkanları, milletvekilleri, Eskişehirspor yönetimi katıldı. “Eskişehirspor’un muhakkak şirketleşmesi, kurumsallaşması lazım” Düzenlenen toplantının ardından açıklama yapan Nebi Hatipoğlu, Eskişehirspor’un şirketleşmesi ve kurumsallaşması gerektiğini ifade etti. Hatipoğlu, “Eskişehirspor’un önümüzdeki ay kongresi var. Kongre öncesi Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlarımız bir istişare toplantısı düzenleyerek, bizi de davet ettiler. Ben fikirlerimi anlattım. Daha önce söylediğim gibi Eskişehirspor’un muhakkak şirketleşmesi lazım, kurumsallaşması lazım. Bu doğrultuda biz de gerekli destekleri vereceğimizi söyledik. Milletvekillerinin, başkanların hangi partiden olduğunun çok bir önemi yok. Eskişehirspor partiler üstüdür. Ben AK Parti Milletvekili olarak diğer milletvekillerimizle birlikte, hükümetimiz, spor bakanlığımız Eskişehirspor’un daha önceki yıllarda hep yanındaydık, bundan sonra da yanında olacağız. Başkan kim olursa olsun, oraya yakışan bir başkan olduktan sonra biz hangi partiden olduğuna bakmayız. Eskişehirspor’un hak ettiği yere gelmesi için çalışmalarımı yaparız. Burada da bunları söyledik. İnşallah başkanlar da elini taşın altına koyar. Böylelikle Eskişehirspor hak ettiği yere gelir diye düşünüyorum” dedi. “Eskişehir FK fikri ciddiye alınacak şeyler değildir” Nebi Hatipoğlu, düzenlenen toplantı sonrasında kendisine yöneltilen "Eskişehir FK fikirleri hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, “Eskişehirspor’un geçmiş dönemlerden kalan borçları var. Bu borçları ödememek adına yeni bir futbol kulübü kuralım, bunun arkasında bir yapı oluşturalım gibi bazı söylemler oldu. Tabi bunlar ciddiye alınacak şeyler değildir. Çünkü Eskişehirspor arması ve kulüp önemli. Yeni bir kulüp kurduğun zaman onun bir anlamı kalmıyor. Peşinden kimse koşmaz. Daha önce Eskişehir Basket’te bu yapıldı. Yarım bırakıp gittiler. Eskişehir Basket’i de kapattılar. Biz bu borçları ödemeyelim, gidip yeni kulüp kuralım falan bunlar Eskişehir’de işlemez. Belki başka şehirlerde işler. Bunu söyleyen Eskişehirlinin Eskişehirsporluluğundan şüphe ederim” diye cevap verdi. “Eskişehir FK düşünülemez” Eskişehirspor’un bulunduğu mevcut durumun tersine çevrilmesi ve eski günlerine dönebilmesi için düzenlenen toplantıdan sonra konuşan Eskişehirspor Başkanı Erkan Koca ise şunları söyledi: “İlk oturum gerçekleşti. Öncelikle açılış konuşmasını biz yaptık ve bu toplantıyı organize edenlere teşekkür ettik. Bugün burada gerçekten çok önemli isimler var. Eskişehirspor’un kurtuluşu da aslında bu isimlerden geçiyor. Fakat buraya gelen birkaç kişi ve üyenin Eskişehirspor FK, Yeni Eskişehirspor demeleri bizi oldukça üzdü. Bunlara karşı gündemimizde böyle bir durum olmadığını, eğer böyle bir gündemle devam ederse toplantıda olmayacağımızı açıkça söyledim. İçeride basın mensupları da olsaydı, taraftarlardan da bir heyet kurulup toplantıyı izlemeleri için imkan olsaydı. Burada böyle bir imkan da olmadı. Herkes herkesi tanıyor, basın içeride yok. Taraftar bu kulübün sahibi. Taraftarın kendi içinden seçeceği bir heyet burada olabilirdi. Hayırlısı olsun, inşallah hayırlara vesile olur. Bugün burada buluşmak, Eskişehir’in önemli isimleriyle, siyasetçileriyle, il başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları ile Eskişehirspor’u konuşmak, Eskişehirspor FK ve Yeni Eskişehirspor konuları haricinde ümitlendirdi ve umutlandırdı. İnşallah iyi olacak.”
Balıkesir Kapıdağ Turizm Geliştirme Komisyonu’ndan ilk ziyaret Bandırma Ticaret Odası ve Erdek Ticaret Odası arasında imzalanan iş birliği protokolü ile oluşturulan “Kapıdağ Turizm Geliştirme Komisyonu” ilk ziyaretini Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’ya gerçekleştirdi. Yeni oluşan komisyonunun ilk hedefinin sezon öncesinde Erdek ile ilgili farkındalığı en üst seviyeye getirerek, turizmde verimli bir sezon geçirmek olduğunu belirten Erdek Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Uz, bundan sonraki süreçlerde akademi ve turizm sektörünün aktörleri ile iş birliği içerisinde bölgenin tanıtımına yönelik gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti. Komisyonun yol haritası ile ilgili Prof. Dr. Mustafa Sarı’ya bilgi veren Bandırma Ticaret Odası Başkanı Adem Yılmaz ise bölgenin turizm payının artması için her türlü iş birliğine hazır olduklarını dile getirdi. “Erdek Körfezi Marmara Denizi’nin En Temiz Körfezi” Komisyon üyelerine Marmara Denizi ile ilgili son bilgileri veren Prof. Dr. Mustafa Sarı; Marmara Denizi’nde bulunan körfezler içerisinde en temiz körfezin Erdek Körfezi olduğunu, dünyada yaşayan tek pinaların bu bölgede bulunduğunu ve pinaların dünya koruma listesinde olan çok özel bir canlı türü olduğunu belirtti. Denizi temizlemede doğaya muhteşem katkıları olan pinaların korunarak bu alanda çoğalmasının sağlanması gerekliliğine işaret eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, işletmelerin bu konuda azami dikkat göstermesi gerektiğini dile getirdi. Yapılan bu iş birliğinden duyduğu memnuniyeti de ifade eden Prof. Dr. Mustafa Sarı, protokol kapsamında yapılacak etkinliklere destek vereceğini belirtirken, bundan sonra gerçekleştirilecek etkinlikler ile ilgili fikir alışverişinde bulunuldu.
Balıkesir Vali Ustaoğlu Karesili Muhtarlarla Buluştu Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Balıkesir’in Karesi İlçesi’ne bağlı mahalle muhtarları ile bir araya geldi. Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesi Toplantı Salonunda gerçekleştirilen toplantıya Vali İsmail Ustaoğlu’nun yanı sıra İl Jandarma Komutanı Tümg. Nurettin Alkan, Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş, İl Emniyet Müdürü Hasan Yiğit, Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık, kurumların bölge ve il müdürleri, muhtarlar ve ilgililer katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Karesi Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş yapılan ve planlanan çalışmalar ile ilgili bilgi verdi. Toplantıda konuşan Karesi Belediye Başkanı Mesut Akbıyık da önemli paydaşları olan muhtarlarla belediye olarak işbirliği içinde çalışmalara devam edeceklerine değindi. Toplantının devamında J.Yrb. Samet Ali Kılıçoğlu İl Jandarma Komutanlığınca yürütülen çalışmalar, polis memuru Ayşegül Bayındır ise İl Emniyet Müdürlüğünce yürütülen çalışmalar ilgili sunum yaptılar. Ustaoğlu, “Muhtarlar Devletin Gören Gözüdür” Toplantının sonunda değerlendirmede bulunan Vali İsmail Ustaoğlu, muhtarlık kurumunun devletle vatandaş arasında bir köprü olduğuna vurgu yaptı. Ustaoğlu, “Muhtarlık müessesesi çok önemli bir konumdadır. Vatandaşla devlet arasında adeta bir köprü vazifesi görmektedir. Muhtarlarımızın devletimizin gören gözü, işiten kulağı ve merhametli elidir.” diye konuştu. Toplantıda yapılan sunumlarda bilgi verilen konulara değinen Vali İsmail Ustaoğlu telefon dolandırıcılığına karşı özellikle yaşlı vatandaşların uyarılması konusunda muhtarlardan destek beklediğini söyledi. Vali Ustaoğlu vatandaşların gerekirse tek tek ziyaret edilerek bu dolandırıcılık yönteminin anlatılmasını, gerekli uyarıların yapılmasını dile getirdi. Uyuşturucuyla mücadele noktasında da muhtarlardan destek beklediğini ifade eden Ustaoğlu, kurumlarla işbirliği içerisinde olarak zehir tacirlerine geçit verilmemesi için çalışmaların hassasiyetle yürütülmeye devam edeceğini belirtti. Değerlendirmede havaların ısınmaya başlaması ile birlikte yangın riskinin arttığını dile getiren Vali Ustaoğlu, muhtarların vatandaşlara hatırlatmalarda bulunmasını istedi. En ufak bir yangın durumunda vatandaşların ivedi olarak ilgili birimleri bilgilendirmesine yönelik duyarlılığın büyük yangınların önüne geçilmesine önemli katkı sağladığını sözlerine ekledi. Görevlerine yeni seçilen muhtarlara hayırlı olması temenni eden Vali Ustaoğlu, devam eden muhtarlara da çalışmalarında başarılar diledi.
Hatay 5 milyon euroluk Avrupa Birliği projesi deprem bölgesinde tanıtıldı Deprem bölgesinde ekonomik kalkınmanın öncüsü olan Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA), Sosyal Girişimcilik Güçlendirme ve Uyum Projesi çerçevesinde; Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de hızlandırma hibe programını tanıttı. Asrın felaketinde hasara uğrayan deprem bölgesinin yeniden ayağa kalkması için yürütülen çalışmalar devam ediyor. Deprem bölgesinde en büyük hasarı alan illerden olan; Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş’ın ekonomik anlamda değer kazanmasına öncülük eden Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA) bölgedeki faaliyetlerini sürdürüyor. Sosyal Girişimcilik Güçlendirme ve Uyum (SEECO) Projesi; kapsamında DOĞAKA öncülüğünde Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’da hızlandırma hibe programı tanıtıldı. SEECO Projesi kapsamında ilan edilen Hızlandırma Hibe Programı’nın açılış ve tanıtım toplantısı potansiyel faydalanıcılar ve kamu kurumlarının temsilcileri ile Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde gerçekleştirildi. Toplantıda katılımcılar, SEECO projesi hakkında bilgilendirildi. SEECO projesi; Avrupa Birliği’nin FRIT (Türkiye’deki Mülteciler için AB Mali Yardım Aracı) Programı kapsamında, Dünya Bankası ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülmekte olan bir çalışma. SEECO Projesinin amacı, sosyal girişimcilik yoluyla kadınların ve gençlerin sosyal ve ekonomik yönden güçlendirilmesine ve toplumsal uyumunun sağlanmasına katkıda bulunarak, kadınlar ve gençler için yeni istihdam alanları oluşturulması. Toplam bütçesi 5 milyon euro olan hibe programı kapsamında, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde KOBİ’lere yönelik ve en az 1 yıl önce kurulmuş şahıs işletmelerine, şirketlere ve kooperatif işletmelerine, KDV hariç 3 bin ile 25 bin Avro arasında hibe desteği sağlanması amaçlanıyor. SEECO projesi çerçevesinde başlayacak olan ‘Hızlandırma Hibe Programı’ için son başvuru tarihi 17 Mayıs 2024 olarak açıklandı.