GENEL - 09 Nisan 2018 Pazartesi 15:36

Kastamonu Şeker Fabrikasında çalışan taşeron işçiler kadro istiyor

A
A
A
Kastamonu Şeker Fabrikasında çalışan taşeron işçiler kadro istiyor

Kastamonu Şeker Fabrikasında çalışan taşeron işçiler, fabrika önünde basın açıklamasında bulundu.

Kastamonu Şeker Fabrikasında çalışan taşeron işçiler, fabrika önünde basın açıklamasında bulundu.


Fabrikada çalışan taşeron işçiler adına açıklamayı taşeron işçisi Hülya Ekici okudu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seslerini duyacağına inandıklarını söylene Hülya Ekici, “Hatırlarsanız 2 yıl önce dönemin Başbakanı, asıl iş yardımcı iş ayrımı olmadan kamuda çalışan tüm taşeron işçilere kadro müjdesi vermişti. Bu müjde ile belirsizlik içerisinde çalışan biz taşeronlar, bu sıkıntılı çalışma sisteminden kurtulacağımızı, günü geldiğinde ekmeğimizin elimizden alınma ihtimalinin kalmayacağını ve artık haklarımızın verileceğini düşünerek çok sevinmiştik. 2 yıldır süre gelen sabırlı ve umutlu bekleyişimizin sonunda 5 Aralık 2017 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ’Kamuda taşeron sorununu bitiriyoruz, artık bu aradaki komisyonlar, taşeronlar ortadan kalkıyor’ açıklamasıyla mutlu son yaşadığımızı düşünerek birbirimize ’Hayırlı olsun’ dileklerimizi bile iletmiştik. Cumhurbaşkanımızın bu sözlerine güvenerek gelecek planları yaptık ve dolayısıyla çeşitli borçlar altına girdik. Eşlerimiz çocuklarımız da bizlerle beraber rahat bir nefes aldı. Çünkü artık söz verilmişti” dedi.


Ancak 24 Aralık 2017 tarihli ve 696 sayılı KHK ile büyük bir şok yaşadıklarını ifade eden Hülya Ekici, “Kadro alamamıştık ama taşeron olarak çalışmaya devam edecektik en azından. Bütün bunların üzerine Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi haberleri ile bir kez daha yıkıldık. Sonuç olarak belirsizlikleri tam anlamıyla giderilemeyen taşeron sistem yüzünden kadro beklerken işsiz kalmakla karşı kaşıya bırakılmıştık. Çünkü şu an ki pozisyonumuzda çalıştığımız kamu kurumunda çalışıyor olarak görünmüyoruz aslında. Bu yüzden Şeker Fabrikası çalışanlarına yapılan atıfları üzerimize alınmalı mıyız alınmamalı mıyız bunu bile bilemez bir durumdayız artık. Takdir edersiniz ki içinde bulunduğumuz durum büyük bir mağduriyettir” diye konuştu.


Türkiye Şeker Fabrikaları bünyesinde sürekli çalışan yaklaşık olarak toplam 10 bin taşeronun da mağdur edilmeden devlet bünyesinde istihdam edilmesini istediklerini söyleyen Ekici, “Umutlarımız 1 milyondan fazla taşeron çalışanını sevindirerek kadroya alan devletimiz şu an Türkiye Şeker Fabrikaları bünyesinde sürekli çalışan yaklaşık olarak toplam 10.000 taşeronun da mağdur edilmeden devlet bünyesinde istihdam edilmesidir. Çünkü bizler de yıllardır devletimizin hizmetindeyiz, kamuda çalışmış ve kadrolarına kavuşan diğer taşeron arkadaşlarımız gibi artık bizim de yüzümüz gülsün istiyoruz. Devletimizin bizleri de aynı işleri yaptığımız kadrolu çalışma arkadaşlarımız olan işçi ve memurlardan ayırmadan kendi bünyesinde çalıştırmaya devam edeceğine ve mağdur etmeyeceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.


Kastamonu Şeker Fabrikasının özelleştirme sürecinde olduğunu hatırlatan Hülya Ekici, şunları kaydetti: “Biz bu kurumda 12 ay sürekli çalışan ve KİT’lere kadro verilmemesinden dolayı mağdur edilen 95 kişiyiz. Özelleştirme İdaresi ve yetkili ağızlardan açıklamalar yapılıyor ancak bu açıklamaların hiçbirinde taşeron işçilerinin adı geçmiyor, çalışanlar mağdur edilmeyecek denildiği halde bizleri hiç kimse görmüyor ve duymuyor. Bizimde bakmakla yükümlü olduğumuz ailelerimiz, çocuklarımız, gelecekle ilgili hayallerimiz var ama bunların hepsi bir çırpıda silinip atılıyor mademki çalışanlar mağdur olamayacak deniliyor, bizleri de mağdur etmeyin. Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükumetimizin adalet ve hakkaniyet konusundaki hassasiyetine güveniyor, yetkili ağızlardan resmi bir açıklama yapılmasını bekliyor ve gereğinin yapılmasını arz ediyoruz”


Açıklamanın ardından taşeron çalışan işçiler, olaysız bir şekilde dağıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstiklal Caddesi bombacısı Ahlam Albashir’e 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashir’in de bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, sanık Albashir’in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada aralarında Ahlam Albashir’ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu sanıklar ise mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Mahkeme başkanı, bazı sanıklara ek savunma hakkı tanıdı. Ek savunmalarını yapan sanıklardan daha sonra duruşmanın biteceği belirtilerek son sözlerini söylemeleri istendi. "Vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum" Duruşmada son sözü sorulan sanık Ahlam Albashir, "Kendimi savunmayacağım, gerçekleşen patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum. Ammar’ın hiçbir şeyden haberi yoktur, Ahmet’in de telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Atölyede bayan olduğum için kalmama razı olmadılar, beni misafir ettiler. Bu insanların olayla hiçbir alakası yok. Sayın Başkan ile baş başa konuşmak istiyorum" dedi. Diğer sanıklar ise son sözlerinde suçsuz olduklarını, tahliyeleri ile beraatlarını talep ederken bazı sanıklar olayı gerçekleştiren kim varsa beddua etti. 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Ahlam Albashir’in ’devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçundan 1 kez, ’tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme’ suçundan 6 kez olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Heyet, sanığı ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 99 kez 18 yıl hapis, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 12 yıl hapis olmak üzere toplamda bin 794 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı. Sanık ayrıca, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 22 bin lira adli para cezasına da çarptırılırken, ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedildi.
Batman ’Zuzubak’ Otunun fiyatını duyan dönüp bir daha bakıyor: Kilosu 5 bin liradan alıcı buluyor Batman’ın Sason ilçesinde yüksek dağlarda yetişen ve birçok hastalığa iyi geldiği düşünülen "zuzubak" otunun kilosu 5 bin liradan alıcı buluyor. Yemeklerde baharat olarak tüketilen, şifalı bir bitki olarak düşünülen zuzubak otu, ilçenin Mereto ve Zoveser dağlarının eteklerinde yetişiyor. Ot, köylerde yaşayan vatandaşlar için önemli bir geçim kaynağı oluşturuyor. Otun bölgede azalması nedeniyle bu yıl kilogramı 5 bin liradan alıcı buluyor. Yüksek kayalıklardan topladıkları zuzubak otunu tahtadan yapılan huninin içinde kaya tuzu ile birlikte taşla ezerek hazır hale getirdikten sonra kilosunu 2 bin 500 ile 5 bin lira arasında sattıklarını belirten Muharrem Algan, “Biz bunu toplayabilmek için saatlerce yol yürümek zorunda kalıyoruz. Çok yüksek kayalıklarda yetişiyor. Toplanması çok zordur. Toplarken düşme tehlikesi yaşıyoruz. Bu bölgede Mereto Dağı etraflarında yetişiyor. Topladığımız zuzubak otunu ufak ufak keserek ayıkladıktan sonra kaya tuzu ile birlikte huninin içinde ezerek toz haline getiriyoruz. Biz bunu yemeklerde baharat olarak kullanıyoruz. Bir çok hastalığa iyi geldiğini biliyoruz. Çok tercih edilen bir baharat otudur. Ben İstanbul’a ve buralarda talep edenlere gönderiyorum. Ayrana yoğurta, salatalık, domates ve benzeri bir çok yemeğin içine katarak tüketiyoruz. Bizim de tek gelirimiz budur” dedi. Zuzubak otunun çok şifalı olduğunu öne süren Sait Boğuş, otun kilosu şu anda 4 ile 5 bin lira arasında sattıklarını söyledi. Adet olarak da 100 liradan sattıklarını aktaran Boğuş, "Bu otu biz tuzla öğüterek baharat olarak kullanıyoruz. Özelikle kalp ve damar hastalıklarına iyi geliyor. Her kese şifalı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Hacı Aktaş ise, zuzubak otunun çok şifalı olduğu için fiyatının da yüksek olduğunu dile getirdi.
Kahramanmaraş Toz taşınımı Kahramanmaraş’ı etkisi altına aldı Kahramanmaraş’ta Kuzey Afrika’dan gelen toz taşınımı etkili oldu. Görüş mesafesinin düştüğü kentte, hava kalitesi de alarm verici seviyelere ulaştı. Afrika üzerinden gelen çöl tozu, Kahramanmaraş’ı etkisi altına aldı. Kentte toz taşınımı nedeniyle görüş mesafesinde düşme ve hava kalitesinde azalmaya neden oldu. Meteoroloji’nin uyarasının ardından kentin kuşbakışı görüldüğü alanlarda şehrin üzerinde toz bulutlarının etkili olduğu görüldü. Toz taşınımından etkilenen Kahramanmaraşlı esnaflar, görüş mesafesinin düşmesi ve hava kirliliği nedeniyle zor anlar yaşıyor. Galerici esnaflarından Mustafa Başkonuş, “Kahramanmaraş’ta son 2 gündür özellikle Kuzey Afrika’dan gelen toz bulutları etkili olmakta. Gördüğünüz gibi bizim araçlarımızın üstü tozdan geçilmiyor. Şu an yıkasam yarım saat sonra yine aynısı oluyor” dedi. Gıda işletmecisi Kemal Alagöz ise, “Gıdacı olarak bizleri çok etkiliyor, kapımızı açamıyoruz. Önlemimizi almak için kapımızı kapatıyoruz, ürünlerimizin üstünü kapatıyoruz. Her 15-20 dakikada bir elimizle sürekli temizliyoruz. Mesela benim çocuğun alerjisi var, okula bile gönderemiyoruz” diye konuştu. Bir diğer esnaf Kadir Gülcü, “Kapımızı kapatıyoruz, içeride klimamız çalışıyor ama yine kapı açılıp kapandıkça içeri toz oluyor” ifadelerini kullandı.