EĞİTİM - 20 Eylül 2017 Çarşamba 12:48

11’inci Cumhurbaşkanı Gül: “En iyi yatırım eğitime yapılandır”

A
A
A
11’inci Cumhurbaşkanı Gül: “En iyi yatırım eğitime yapılandır”

Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) tarafından düzenlenen arama toplantısında konuşan Rektör Prof.

Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) tarafından düzenlenen arama toplantısında konuşan Rektör Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, üniversitenin oluşturduğu modelin, dünyada üçüncü nesil üniversitelerin teorisi konusunda otorite olarak kabul edilen Prof. Dr. J.G. Wissema tarafından bile örnek alındığını söyledi.



AGÜ’nün düzenlediği ‘Yükseköğretimde Sosyo-Teknik Üniversite Eğitim Modeli Sistem ve Süreç Tasarımı’ bilgilendirme toplantısı kentte bir otelde gerçekleştirildi. Toplantıya AGÜ Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerim Güney, ERÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Doğan, Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı Ahmet Emin Kilci ve çok sayıda akademisyen katıldı. 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yoğun yurt dışı programı nedeniyle toplantıya katılım sağlayamadı. Ancak Gül, daha öncesinden yapılan video kaydı yoluyla katılımcılara seslendi.



Abdulah Gül: “İyi üniversitelerin sayısı artırılmalı”



En iyi yatırımın eğitime yapılan yatırım olduğunu söyleyen Gül, konuşmasında, “Bu, aile bazında da, ülke bazında da böyledir. Onun için geleceğimiz, iyi eğitimli öğrencilerin çok olmasına bağlı. Bunun için iyi üniversitelerin sayısını artırmamız, üniversitelerin kalitesini iyileştirmemiz lazım. Üniversitelerimizdeki eğitim sisteminin, gelişmiş ülkelerdeki eğitim sisteminin hiçbir şekilde geriye düşmemesi, onlarla yarışması ve hatta onların önüne geçmesi için büyük hayretler göstermemiz gerekiyor. Bu da bu işin uzmanları olan bilim insanlarının güzel çalışmaları ve öğrencilere önerileri doğrultusunda olacaktır” ifadelerine yer verdi.


Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu ise, az sayıda kişi ile başladıkları Abdullah Gül Üniversitesi modelinin, bugün Kayseri ve Türkiye’nin iftihar edebileceği bir düzeye ulaşmasından mutluluk duyduklarını dile getirdi.



AGÜ Kalkınma Bakanlığı desteği alıyor



3’üncü nesil üniversite kavramı ile yola çıktıkları AGÜ’nün kuruluşundan bu yana geçen 4 buçuk yıl içerisinde, modeli geliştirmek için çok sayıda arama konferansına katıldıklarını kaydeden Prof. Dr. Sabuncuoğlu, “Arama konferansları bizlere çok şey kazandırdı. Bir baktık ki bir gün Kalkınma Bakanlığı, ‘Türkiye’nin kalkınması için yükseköğretim bizim için önemli. Siz madem böyle güzel bir şey yapıyorsunuz, biz de size destek verelim” dedi. Tabi bu konuşmak kadar kolay olmuyor, Sayın Kalkınma Bakanına projeyi anlattığınız gibi ekibine de anlatıyorsunuz. Aylarca sunumlar ve görüşmeler yapıyorsunuz. Sonra destek sağlamaya karar verdiler ve AGÜ 1 buçuk yıldan bu yana Kalkınma Bakanlığından gerekli desteği alıyor” dedi.



“Wissema’yı bile şaşırttık”



Türkiye’de 3’üncü nesil üniversite kavramını ortaya atan yapının AGÜ olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sabuncuoğlu, bu alanda yaptıkları çalışmalardan edindikleri pratiğin, dünyada üçüncü nesil üniversite eğitiminin teorisi konusunda otorite olarak kabul edilen ve ‘Üçüncü Kuşak Üniversitelere Doğru’ kitabının Yazarı Prof. Dr. J.G. Wissema tarafından bile örnek alındığını ifade etti. Prof. Dr. Sabuncuoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:



“Yüzlerce, binlerce makale, kitap okuduk. Çok önemli insanlarla bir araya geldik. Örneğin, 3’üncü nesil üniversite kavramını dünyada gündemine taşıyan, hatta onunla ilgili kitap yazan Hollandalı Wissema’yı davet ettik. Onunla İstanbul’daki bir otelde bir araya geldik ve bir günlük bir çalışma toplantısı yaptık. Wissema şaşırdı, biz Wissema’dan bir şeyler öğrenmeye çağırdık. Baktık o bizden bir şeyler öğrenmeye çalışıyor. Ben o zaman hissetim ki, biz aslında çok değerli bir know-how’ı geliştirmenin önemli bir noktasındayız. Gittiğimiz yol doğru bir yol. Dolayısıyla bu yolda çalışmaya devam ettik.”



“Başarımızı imkansızlıklara rağmen görünür kıldık”



Kurulduktan çok kısa süre sonra öğrenci almaya başladıklarını belirten Prof. Dr. Sabuncuoğlu, ilk dönemlerdeki imkansızlıklara rağmen, görünür bir başarı hikayesi ortaya koyabildiklerini söyledi. Prof. Dr. Sabuncuoğlu, “İş hayatındaki insanlar bilirler; ‘visible accomplishment’ yani görünür bir başarı hikayesi yaratmazsanız, Türkiye’de sizin ipinizi hemen çekerler. O dönemde eşime de söyledim; eğer çok hızlı bir şekilde başarı hikayesi yaratamazsam buradaki görev sürem dolmadan çok önce buradan ayrılmak zorunda kalırım. Çünkü Türkiye’de başarının olmadığı yerde kimse sizin arkanızda durmuyor. 2013 yılında göreve başladığımızın üzerinden daha 5 ay geçmiş ve biz daha ilk öğrencilerimizi alıyoruz; LYS ilk 20 binden tüm öğrencilerimizi aldık neredeyse. İsmi cismi olmayan bir üniversite, Sümer Kampüsü’nde bir çadırın içinde, maketlerle, sanki İstanbul’da bir rezidans satar gibi, öğrencilere üniversiteyi anlattık ve tüm programlarda LYS’de ilk 5 ve 6’ya girdik. Türkiye’de ismi cismi duyulmamış bir üniversite, Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ gibi kaliteli üniversite imajını yaratmış üniversitelerle beraber neredeyse aynı banttan öğrenci almaya başladı. Bu, bize müthiş bir kredi kazandırdı. Daha sonra başarılar arka arkaya geldi” ifadelerini kullandı.



Açılış konuşmalarının ardından, Yükseköğretimde Sosyo-Teknik Üniversite Eğitim Modeli Sistem ve Süreç Tasarımına dair sunumlar yapıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.