YEREL HABERLER - 27 Mayıs 2017 Cumartesi 14:49

(Özel Haber) Talas Tanıtım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Talas’ı güzelleştirecek

A
A
A
(Özel Haber) Talas Tanıtım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Talas’ı güzelleştirecek

Talas Tanıtım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Alemdar, tarihi ve doğal dokusu tahrip edilen Talas’ı güzelleştirmek için dernekleştiklerini söyledi.

Talas Tanıtım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Alemdar, tarihi ve doğal dokusu tahrip edilen Talas’ı güzelleştirmek için dernekleştiklerini söyledi.



2013 yılında dernek kurmaya karar verdiklerini ifade eden Başkan Mustafa Alemdar, “Amacımız, Talas’ı tanıtmak, tarihi dokuyu korumak, Talas’taki yoksul öğrencilere elimizden geldiğince yardımcı olabilmek” dedi.



Derneğin, halihazırda 73 üyesi bulunduğunu kaydeden Başkan Mustafa Alemdar, derneğe üye olmak için Talas’ı sevmenin yeterli olduğunu dile getirdi. 150 bin civarındaki nüfuslu Talas’ta yerlilerin oranının yalnızca yüzde 8 civarında olduğuna dikkat çeken Başkan Mustafa Alemdar ile gerçekleştirilen söyleşinin ayrıntıları şöyle:



‘Talas’ın yerli’sinden ne anlamak lazım?


Yani en az üç kuşak burada olanlar. Onlar Harman, Han Mahallesi, Kiçiköy, Tablakaya, Yukarı Mahalle’de yaşıyor.



“Talaslıların mesleği şoförlüktü”



Talas yerlileri, ekonomik, eğitim, kültür bakımından nasıl insanlardır? Eğitim seviyesi biraz daha yüksek diye tahmin ediyorum.


Eğitim seviyesi genellikle yüksektir. Talas’ın mesleklerinden biri şoförlüktür; otobüs, dolmuş şoförlüğü Talaslıların geçim kaynağı idi. Ama şu anda kalmadı. Ekonomik olarak Talas, ortanın üzerinde ya da orta seviyede. Gerçi ekonomik olarak daha alt düzeyde olanlar Talas’ta kaldı Genellikle İstanbul, Ankara, İzmir’de ikamet ederler.



Kentteki ilk nakliye taşımacılığı ‘Talas Birlik’ adıyla Talas’ta kuruldu



Geçmişte nasıl bir yerleşim birimiymiş Talas?


Talas’ın kuzey kısmından itibaren Yıldırım Beyazıt ve Tavlusun yoluna giden kısmına kadarki alanlar Talas sınırına dahil. Eskiden oralarda kabak, karpuz, kavun, salatalık yetişirmiş. Anayurt ve Derevenk’de eskiden üzüm bağları var imiş. Şimdi imara açıldı, üzümlükler gitti, bahçeler gitti. Benim dedelerim tarımla geçinirmiş. Ama tarım bitince nakliyeciliğe başlamışlar. Eskiden yaylı araba dediğimiz at arabaları ile yapılırmış taşımacılık. Hepsi şoför esnafı. Kayseri’deki kurulan ilk nakliye taşımacılığı da Talas Birlik adı altında kurulmuştur. Şoförlük sayesinde il dışına yapılan seyahatler de Talas’ta daha farklı bir yapının da oluşmasını sağladı. 30’lu yıllarda Talas’ta araba vardı.



‘Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun’ Talas şarkısı



Mesela ‘Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun’ şarkısı Talas’ındır. O yıllarda Talas’tan dışarıya göç başlamış. Bir de tarihten beri Ermeniler, Rumlar’la dar bir alanda yaşamaları Talas’ın hoşgörülü ve kozmopolit bir yapıya daha alışkın olmasını sağladı. Örneğin büyüklerimiz anlatır; 1930’larda bizim bir ahbabımızın kızı Talas’tan Kayseri’ye gelin gitmiş, ‘Tüh tüh görüyor musun köylüye gelin gitti’ demiş Talaslılar.



“Ok yaydan çıktı, Talas eskisi gibi olmaz”


Talas tarihi dokusunu kaybetmek üzere idi ve yarısını da kaybetti. Yukarı Talas’a çıkıp aşağı baktığınızda, ilçenin zaten taş yığını haline geldiğini görürsünüz. Eskiden burası Yeşil Talas’tı ama şimdi Beton Talas. Anayurt tarafında 6 bin konutluk proje yapıldı, İmar Yasası gereği diğer taraflar ranta açıldı, öyle de olunca maalesef beton yığınına döndü Talas. Maalesef ok yaydan çıktı. Talas’ın tamamen eskisi gibisi olması mümkün değil.



Talas’ın kuyumcularının ışığı Kayserililerin gözünü alırdı



Talas’ta bir çarşının varlığını duyardık


Tabi, Kayseri çarşısından bile büyükmüş. 1924’te o Rumlar’ın Mübadele ile gitmesinden sonra çarşılar kapanıyor. 1800’lerin başından o zamana kadar Talas’ta yüksek vergi oranları ile ihracat yapılıyor. Erciyes Üniversitesinden biri de bunu tez çalışması olarak hazırladı, Talas’tan Bünyan’a kadar yetişen ve boya için kullanılan‘çehre’ bitkisinin ihracatı söz konusu o zamanlarda. 1890’lı yıllarda bu çarşıda 300 civarında dükkan olduğu, toptan ticaret, kumaş ticareti, kuyumculuk yapıldığı, Uzak Doğu tarafından altın geldiği, burada işlenerek Bursa ve İstanbul Kapalıçarşısı’na gönderildiği, bu nedenle ciddi ciroları olduğu kayıtlarda yer alıyor. Karaman Bayırının üzerindedir o çarşı. Dükkanlar virane olsa da hala durur orada. İşte tam orada kuyumcular varmış, öğleden sonra kuyumcu dükkanlarına vuran ışık, aşağıda insanların gözünü alırmış. Çalıştıranların tamamı Ermeni ve Rum’lar, bundan dolayı gayri Müslimler zenginleşiyorlar. Talas’ın şu anda ayakta olmayan yüzlerce konağını inşa ediyorlar ki, içi ayrı, dışı ayrı güzel. Taş ve ahşap işçiliği çok yaygın. 52 konak Talas Belediyesi’nin mülkiyetine geçirildi.



“Rumlar Mübadele’den, Ermeniler ticaretten gitti”



Rum’lar Mübadele ile gitti, Ermeniler’e ne oldu?


Ermeniler 1915’ten dolayı burayı kısmen terk etmişler. 1915’te sadece üç asayiş olayı var burada, ciddi bir olay yok yani. Tehcir’den dolayı değil de, daha ziyade ticaretten dolayı Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Brezilya’ya kadar giden Ermenilerimiz var; Gülbenkyan, Onasis Oğlu, Makarios Talaslı.



“Vali Nazmi Toker konakları yıkmak şartıyla satışa çıkardı”



O içi başka, dışı başka güzel konakların ne kadarı günümüze gelebilmiş?


1937’de o zamanın valisi Nazmi Toker, bir Türklük içgüdüsü ile bir karar alıyor ve fotoğraflarda gördüğümüz büyük devasa konakların bazılarını değerinin yüzde 1’ine, 2’sine Türk vatandaşlara satıyor. Yapılan satışta tek şart var, iki-üç ay içinde konağın yıkılıp taşının, direğinin satılması. O zaman büyük konakların yüzde 95’i yıkılıyor.



Ayrıca, ilk Mübadele yıllarında da Atatürk’ün yaptığı anlaşmaya göre, buraya Yunanistan’dan gelen ailelere 5 yıl oturma şartı getiriliyor. Yunanistan’dan gelenler 5 yıl oturduktan sonra tamamını satıp gitmişler, onlar sattıktan sonra da kalanlar, o satış yapılan evler zaten, onlar da özellikle Tablakaya Mahallesinde bulunuyor. Ama 1937’de Vali Nazmi Toker, yıkım şartıyla satış yaptırdığı için 40’lı yıllara kadar bütün konaklar, duvarlar yıkılıyor.



Son Ermeniler 60’da gitti



1937’den sonra bir kırılma var mı, tarihi dokunun yok oluşuna dair?


60’larda bir göç var. Son Ermeni aileler ayrılıyor Talas’tan. Amerikan Koleji’nin Hastanesi kapatılıyor. Yapılar Türklere kalıyor, Türklerin de ekonomik durumları iyileştikçe, eski evlerin yerine yavaş yavaş betonarme binalar inşa etmeye başlıyor.



‘Osmanlı Sokağı’ değil, ‘Ali Saip Paşa Sokağı’



Ali Saip Paşa Sokağı’ndaki evler hangi dönemden kalma?


Öncelikle Osmanlı Sokağı demediğiniz için teşekkür ederiz. Ali Saip Paşa eski bir genel kurmay başkanı, oradaki caminin ve caddenin adını da kendisinden almış. Orada da Ermeni evleri çok. Mesela ilk Kız Mektebi orada; sokağın sonuna doğru tepesi çökmüş bina. Orada eksikleri olsa da bir restorasyon yapıldı. Gönül isterdi ki, bu kadar harcama yapılmışken sadece bina yüzeyleri değil, iç taraflarında da ıslah çalışması yapılsın. Ama o iyileştirme yine de oraya ve kente zenginlik kattı. Sadece Ali Saip Paşa Sokağı değil, Fevzioğlu Konağı restore edildi, bugün Yaman Dede denen ama aslında Alaybeylerin Konağı olan bina restore edildi ama bunları kazandırmak lazım. Yalnızca restore edip protokol ziyaretlerinde ya da belli günlerde açmaktan ziyade hayatın içinde değerlendirmek lazım ki binalar yaşasın.



“Amaç, Talas’ın tarihini geleceğe taşımak”



Talas’la ilgili hedefler neler?


Atatürk 4 Şubat 1934’de Talas’a gelmiş, şimdilik sadece sayfamızda yayınlıyoruz ama buna dair bir etkinlik planımız var.


Talas eskiden ‘Yeşil Talas’ olarak bilinirmiş ama şimdi yeşillik yok. Yukarı Talas’ta sulama suyu yok çünkü. Belediye ile görüşmelerimiz devam ediyor.


Bu yıl kışın Yukarı Talas’taki köylere destek olarak ellerimizle ördüğümüz şapkaları, aldığımız çorapları, gocukları teslim ettik, bu çalışmamız bu yıl da devam edecek.



Harman Meydanında 250 kişilik iftar yemeği verdik. Yemeklerimizi kendimiz yaptık, yine o etkinliğimiz bu yıl da sürecek. Bu yılki hedefimiz 500 kişiye iftar vermek. Tüm Talas’lıları bekliyoruz.



Talas’taki Karaman Bayırı, Ağabayır gibi alanlarda yürüyüş yollarının yapılması için Belediye ile işbirliği içindeyiz. İnsanlara spor yaptırabilme açısından bu şekilde güzergah belirlemekte fayda vardı. Yürürken insanların rahat olabilmesi için oraların düzenlenmesi gerekiyor. Oralarda Arnavut kaldırımları var. Ancak çok yıpranmış olduğu için yürümek güç. Onlar düzenlenecek.



Talas’ın kültürünü açığa çıkarmak için yaşlılarla röportajlar yapıyoruz. Ara sıra bunları derneğin sayfasında paylaşıyoruz. Sonra bunları amatörce de olsa bir filme dönüştüreceğiz. Bir envanter çalışması yapıyoruz. O yaşlıların röportajlarından her defasında farklı şeyler öğreniyoruz. Yemekler, düğünler, kış akşamları, günlük yaşam, meslekler...



Dolayısıyla Talas’ın tarihinin geleceğe kalması için çalışmalar yapıyoruz ama sosyal hayattan da kopmamaya çalışıyoruz.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beylikdüzü E-5 yan yoldaki feci kazada faciadan dönüldü: Taksi refüje savruldu, diğeri simit tezgahına çarpmadan durabildi Beylikdüzü’nde E-5 yan yol Avcılar istikametinde bekleyen ticari taksi, arkadan başka bir aracın çarpması sonucu refüje savruldu. Kazaya karışan araçlardan biri üst geçidin altındaki simit tezgahına çarpmaya ramak kala durabildi. Kazada 2 kişi hafif yaralandı. Yaralılar sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Olay, sabah saat 06.30 sıralarında Beylikdüzü Yakuplu Mahallesi Haramidere mevkii E-5 yan yol Avcılar istikametinde meydana geldi. İddiaya göre, yol kenarında bekleyen Fatih S. kontrolündeki 34 TKH 23 plakalı ticari taksiye, Sezer G. kontrolündeki 34 RB 6959 plakalı araç arkadan çarptı. Ticari taksi çarpmanın etkisiyle savrularak yolun karşısındaki refüje çıktı. Sezer G. kontrolündeki otomobil yan yol üzerindeki üst geçidin altında bulunan simit tezgahına çarpmaya ramak kala durabildi. Yaşanan kazada her iki sürücüde hafif yaralandı. İhbar üzerine kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan sürücüler sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Kaza nedeniyle Beylikdüzü E-5 yan yol üzerinde yoğun trafik oluştu. Polisin kontrolüyle trafik akışı sağlanırken kazaya karışan araçlar çekici ile kaldırıldı. Yaşanan kazaya şahit olan bölgedeki esnaflardan biri olayla ilgili olarak, “ Burada devamlı kaza oluyor. Bir değil iki değil. Yol kaygan zemin kaygan. Artı olarak durağın girişine bakın hiçbir önlem yok. Burası yokuş aşağı, araçlar kayıyor. Haberlere bakarsanız birçok kaza yaşandı burada ama Allah’tan kimseye bir şey olmadı. Aniden bir gürültü oldu. Arkama bile bakmadan kaçtım. Taksi duruyordu burada. Arkadan çarptılar” dedi
Mersin Mersin’de açık alanda kayısı hasadı başladı Mersin’in Mut ilçesinde sofralık kayısı hasadı başlarken, bu yıl 150 bin ton kayısı rekoltesi ve 80 bin ton ihracat bekleniyor. Türkiye’de sofralık kayısı üretiminin yüzde 90 ile 95’inin üretildiği, coğrafi işaretli sofralık Mut kayısısının açık alanda hasadı başladı. Mikro klima özelliğine sahip, dünya üzerinde tartışılmaz rengiyle, kokusuyla, görüntüsüyle rakip tanımayan Mut sofralık turfanda kayısısı Rusya, Orta Doğu, Hindistan ve Avrupa’ya ihraç ediliyor. 712 bin dekar tarım arazisi olan Mut ilçesinde, 77 bin 800 dekar alanda üretim yapılan kayısıda bu yıl rekoltenin 150 bin ton ve ihracatın ise 80 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Kilosu 80 ile 120 liradan alıcı bulan kayısının fiyatlarından memnun olan üreticiler, eriğin altın yılını yaşadığını, kayısıdan da umutlu olduklarını söylediler. Kayısı hasadı dolaysıyla İlçe Kaymakamı İhsan Ayrancı, beraberinde Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Mut Toptancı Hali Sebze Meyve Komisyoncular Derneği Başkanı Zeki Cüce ile birlikte hasat toplanan kayısı bahçelerini yerinde inceledi. Kaymakam Ayrancı, işçilerle birlikte kayısı topladı, kayısı toplamın zevkli olduğunu söyledi. Ayrancı, Mut’ta bu hafta itibarıyla kayısı hasadının başladığı bilgisini vererek, "Biz de bugün hasat yapan emekçi kardeşlerimizle, arazi sahiplerimizle beraber bahçeleri geziyoruz. Kayısı, ilçemizde gerçekten çok stratejik bir ürün. İlçemizdeki çiftçilerimizin elde ettiği tarımsal gelirde de önemli bir paya sahip. 150 bin ton civarında bir rekolte beklentimiz var bu sene. İnşallah bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin iyi gelir ettiği bir sezon olur. Ben bütün ilçemize, bütün çiftçilerimize hayırlı bereketli bir hasat dönemi diliyorum" dedi. Mut Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ise, "Mut ilçemizde 77 bin 800 dekar alanda kayısı üretimi yapmaktayız. Ürettiğimiz kayısıların hemen hemen yüzde 90-95’i sofralıktır. Türkiye’de Mut tekdir. İlçemizin bulunduğu coğrafi konumundan dolayı erkenci kayısı, Mut’ta başlamaktadır. Mut ilçemizde kayısı nisan sonu başlar haziran sonu sona erer" diye konuştu. Kayısı hasadına başlayan üreticilerden Selami Bulut, yaklaşık 10 yıldır kayısı üreticiliği yaptığını dile getirerek, "Ortalama 250 dönüm kayısı bahçem var. Tabi farklı çeşitlerimiz var. Erkenci kayısılarımız matador, kolarodo, medisin. Şu an itibarıyla 80 ile 120 lira arasında gitmekte. Tabi bu da bizim için mutluluk verici. İnşallah bu şekilde devam eder. Bütün çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum. 300 tonun üzerinde bu bahçede meyvemiz oluyor. Tabi giderek de üretimimiz artıyor" ifadelerini kullandı.
Amasya Amasya’nın tescilli tatlısı ‘unutma beni’ Amasya’nın coğrafi işaretle tescil edilen lezzetlerinden ‘unutma beni tatlısı’ meslek lisesi öğrencisi kızların elinde yeniden hayat buldu. Yapımında kullanılan malzemelerin çok ekonomik olduğu bu tatlı, damaklarda unutulmayacak izler bırakıyor. Coğrafi işaretle tescillendi Amasya Valiliği ve Ziyaret Belediyesi’nin girişimiyle coğrafi işaret alan ‘unutma beni tatlısı’ İlduş Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki öğretmen ile öğrencilerin elinde yeniden şekillendi. Tatlının yapımın köy ekmeği, üzüm pekmezi ve ceviz kullanıldığını belirten Yiyecek İçecek Hizmetleri Öğretmeni Bilsen Bodur, “Tatlımızın tadı çok güzel. Yiyen kişi tadını bir daha tadını unutmuyor” dedi. Tatlıyı çocukluk döneminde annesinin de yaptığını hatırlatan Bodur, “Köylerde yapılıyordu. Şehir merkezlerinde çok yapılmıyordu. Şimdi biz bu tatlımızı öğrencilerimize de öğreterek sofraları tatlandırmasını sağlayacağız” diye konuştu. “Ekonomik, besleyici ve kültürel değeri olan bir tatlı” Tescilli tatlı türüyle yarışmalara da katılmaya başladıklarına değinen İlduş Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Zübeyde Komaç da “Gayet ekonomik, besleyici ve kültürel değeri olan bir tatlıyı yapıp sunmak bizim için gurur verici oldu” şeklinde konuştu. Öğrencilerden Seda Koçak ise “Unutma beni tatlısını unutturmayacağız. Bu lezzeti herkese tattıracağız” ifadelerini kullandı.