YEREL HABERLER - 09 Kasım 2012 Cuma 11:07

2 BİN 400 KİŞİDEN ATATÜRK FOTOОRAFI

A
A
A
2 BİN 400 KİŞİDEN ATATÜRK FOTOОRAFI

Konak Belediye Başkanı Dr.Hakan Tartan, Atatürk fotoğrafının oluşturulması sırasında 2 bin 400 kişinin dışında fotoğrafın çerçevesine katılacak 50 bin kişiyi daha beklediğini söyledi. Başkan Tartan,`` Bu 10 Kasım`da, saat 12.00`de, aynı ülküde buluşalım ve dünyanın en büyük Atatürk portresini oluşturalım. 10 Kasım`da İzmir`deyiz. 10 Kasım`da İzindeyiz`` dedi.
Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ölümünün 74`üncü yıldönümünde Türkiye`de ilk kez farklı bir etkinlik ile anılacak. 2 bin 400 kişinin bir araya gelmesiyle oluşturulacak olan Atatürk fotoğrafı 200 metre yükseklikten görüntülenecek. Ayrıca panoramik çekim teknolojisi olan GigaPan tekniğiyle 2400 kişi tek bir karede çok yüksek çözünürlükte görüntülenecek. Atatürk fotoğrafına katılmak isteyenler için on kasım günü saat 10.00`da kayıt masası oluşturulacak. Vatandaşlar buradan kayıt numarası alacak. Siyah ağırlıklı giyinilecek. Vatandaşlar yanlarında çanta gibi özel eşya getirmeyecek.
Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölümünün 74`üncü yıldönümünde Konak Belediyesi tarafından çok anlamlı bir etkinlik ile anılacak. 10 Kasım cumartesi günü saat 12.00`de Cumhuriyet Meydanı`nda Türkiye`de ilk kez görkemli bir anma etkinliği gerçekleştirilecek. 2 bin 400 kişi İzmir Cumhuriyet Meydanı`nda bir araya gelecek ve Atatürk portresi oluşturacak. Fotoğraf Sanatçısı Cumhur Aygün yaklaşık 1.5 yıldır çekeceği bu tek kare fotoğrafı kurguladığını belirtirken, fotoğraf ile ilgili onlarca simülasyon gerçekleştirdiğini söyledi. 3 fotoğraf sanatçısı Cumhur Aygün`e bu karenin çekimi sırasında destek olacak ve yaklaşık 20 farklı video kamera ile organizasyon kayıt altına alınarak belgesel niteliğinde bir film de hazırlanacak. Projenin pek çok ulusal ve yerel televizyon kanalı tarafından canlı olarak yayınlaması bekleniyor.
Türkiye`de ilkler gerçekleşecek.
GigaPan tekniği ile yüzlerce yüksek çözünürlükteki fotoğraf birleştirilerek tek bir fotoğraf elde edilebiliyor. Bu teknoloji ile Türkiye`de ilk kez binlerce insanın yüksek çözünürlükteki fotoğrafı tek bir kare içerisinde yer alabilecek. Tekniğin uygulamasını canlı olarak organize edecek olan Euro/DMC şirketinin sahibi Murat Canbaz kısa bir süre önce Londra olimpiyatlarında başarı ile uygulanan bu teknolojinin Türkiye`de ilk kez deneneceğini ve daha da önemlisi fotoğraf çekildikten saniyeler sonra fotoğrafta yer alan kişilerin www.izindeyiz.net internet sitesi üzerinden kendilerini etiketleyebileceklerini belirterek bir rekor gerçekleştirmeyi hedeflediklerini söylüyor.
Konak Belediye Başkanı Dr.Hakan Tartan, uygulamanın insanlara duygu seli yaşatacağını belirterek, Türkiye`de ilk kez gerçekleştirilecek olan projenin uluslararası medyada da yer bulacağın söyledi.
Başkan Tartan şöyle konuştu: ``Siz hiç Türkiye`ye gelmiş bir yabancının, bir 10 Kasım sabahı, saat dokuzu beş geçe neler yaşadığını düşündünüz mü? Ben de düşünmemiştim; ta ki yabancı bir dostum yaşadığı büyük şaşkınlığı anlatana kadar. Demişti ki; ``Siz nasıl bir milletsiniz ki, bunca yıl sonra dahi bir insanın ölümünü böylesine büyük bir vefayla, bağlılıkla ve böylesine büyük bir katılımla anabiliyorsunuz? 10 Kasım nedir? ``˜Bir insanın ölümü` mü, yoksa bir ülkünün paylaşıldığının göstergesi mi? 10 Kasım, ``Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır`` diyen bir lidere saygının, ülkeye bağlılığın göstergesidir. 10 Kasım, bu ülkede yaşayan insanların, her 10 Kasım`da saat dokuzu beş geçe aynı heyecanla, aynı ülküde buluşmasıdır. Aynı özlemle yaşamasıdır. Geleceğe umutla bakması, bir barış sevdalısına, bir dünya liderine bitmek bilmez saygısıdır. Dedik ki, Kurtuluş savaşının başladığı ve bittiği kent İzmir, adına yaraşır bir özlem`e imza atsın. Bu 10 Kasım`da, saat 12.00`de, aynı ülküde buluşsun ve dünyanın en büyük Atatürk portresini oluştursun. Aynı özlemi yaşayan; aynı sevgiyi, aynı saygıyı paylaşan 2400 kişiye ihtiyacımız var. 2 bin 400 kişiden biri de sen olur musun?.. 10 Kasım`da İzmir`deyiz``¦ 10 Kasım`da İzindeyiz.``
Bu arada, organizasyona katılmak isteyen İzmirliler`e şu önerilerde bulunuldu: "Sevgili Atatürk Sevdalıları; 10 Kasım`da Atatürk portresi projemizde 2 bin 400 kişiden biri olmak istiyorsanız; 10 Kasım sabahı saat 10.00`da alanda kurulacak başvuru masalarında kaydınızı yaptırınız. Kayıt masalarındaki başvurunuzun ardından numaranızı alınız. Saha içinde giyilecek olan İzindeyiz sweatshirtleri numara alımından sonra tarafımızdan size verilecektir. Ekip lideri arkadaşlarımızın yönlendirmelerine uyunuz. Herhangi bir sorunda önce ekip liderinize başvurunuz. Sahaya giriş için, `siyah` giyinmiş olma zorunluluğu vardır. Çanta ya da benzeri özel eşya bulundurulmayacaktır. Sevgili çocuklarımız etkinlikte yer almayacaktır. Etkinlik saat 12.00`de gerçekleşecektir."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.