GÜNDEM - 10 Mart 2012 Cumartesi 19:10

"Doğalgaz yerli cihazlarla üretilebilmeli"

A
A
A
"Doğalgaz yerli cihazlarla üretilebilmeli"

Bakan Yıldız: "İthal ettiğimiz petrol ve doğalgazın yerli cihazlarla yerli sondaj makineleri ile üretilebilmesini temin etmemiz gerekir"

 

İSA AKAR-İSMET ERSOY
ANTALYA 

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "Diğer sektörlerde bazı üretimlerin yerli hale gelmesiyle alakalı teknoloji transferleri bu manada istiyor ve talep ediyorsak aynı şekilde ithal ettiğimiz petrol ve doğalgazında yine yerli cihazlarla yerli sondaj makineleri ile üretilebilmesini temin etmemiz gerekir. Türkiye büyüyor, büyümeye devam ediyor. Bu büyümesini karşılayacak yapının aynı zamanda petrol ve doğalgaz sektöründe de mutlaka gerçekleşmesi lazım" dedi.
 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Antalya'nın Serik ilçesi Belek beldesindeki Voyage Otel'de düzenlenen Petrol Arama Üretim Sektörü 1. İstişare Toplantısı ve Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. Bölge Toplantısı'nın ardından değerlendirmede bulundu. Bu toplantıların geleneksel hale gelmesi temennisiyle toplantıya başladıklarını ifade eden Bakan Yıldız, "Türkiye'deki petrol arama ve üretim faktörlerine bütün aktörlerin katıldığı yaklaşık 30 tane şirket ve 120 kişilik katılımla beraber temsil edildi.
 

İstişare toplantısının sonuna geldik. Son derece faydalı ve verimli bir görüşme geçti. Petrol Kanun Tasarısı'nın öncesinde bu toplantının yapılmış olması daha bir anlamlıydı. Ben burada Petrol Platformu Derneği'nin (Petform) tüm yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.

 

TOPLANTI PETROL KANUN TASARISI ÖNCESİNDE FAYDALI GEÇTİ
 

Bakan Yıldız, uluslararası yatırımcılarla beraber oluşturmaya çalışılan bir sektörden bahsettiğini ifade ederek, "Biliyorsunuz Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş olan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyonu Kurulu (YOİK) var. Biz bu kurulda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak özellikle altyapı çalışma grubunun başkanlığını yapıyoruz. Ve 10 kadar çalışma grubunun üçünde üyeyiz. Bunların arasında stratejilerinin, mevzuat ve tahkim mevzuatlarının ve lisanslamaların olduğu komisyonlarda da üye olarak katılıyoruz. Dolayısıyla bizim petrol üyelerimizin söyledikleri, bir kısım taleplerinin de burada dikkate alınacağı ve YOİK'te bunun gündeme getirileceğini özellikle belirtmek isterim. Bir önemli aldığımız karar, bizim iki hafta içerisinde tamamen olgunlaştırmayı düşündüğümüz petrol kanunuyla alakalı konuda bir çalışma grubunun pazartesi günü Petform tarafından bize verilmesi ve hemen çalışmalarına başlaması zaten zihni hazırlıklarımız var, önceden yapılmış çalışmalarımız var. Bunların her birisini bir çalışma başlığı altında toplayacağız ve önümüzdeki haftanın sonunda da bu çalışma bitmiş olacak. Dolayısıyla Bakanlar Kurulu'na sunulduğunda çok daha olgunlaşmış sivil toplum örgütleriyle beraber düzenlenmiş, özel sektör ile beraber yapılandırılmış bir kanun tasarısıyla karşı karşıya gelmiş olacağız" dedi.

 

LİSELERE SONDAJ VE ÜRETİM BÖLÜMÜ
 

"Bazı bölgelerde güvenliğin kamu eliyle de düzenlenmesinin talep edildiğini görüyoruz" diyen Bakan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
 

"Özellikle dataların zamanında alınması kendi işlerinin hızlandırılması açısından önemlidir diye söylemiştik. Çok haklı bir talep. Bu talebin PİGEM ve TPAO tarafından zamanında yerine getirilmesini de biz temin etmiş olacağız. Türkiye'de petrol olduğuna inanan insanların toplandığı bir istişare toplantısı yapıyoruz ve toplantıda denizlerdeki aramacılığın kolaylaştırılması ve varsa bununla alakalı bir kısım desteklerin yapılıp yapılamayacağı burada konuşuldu. Kalifiye eleman yetiştirilmesiyle alakalı olarak Teknik ve Endüstri Meslek Liseleri'ne sondaj ve üretim bölümü açılması için Milli Eğitim Bakanımızla konuşacağız. Bu da sektörün insan kaynakları açısından beslenmesini kolay hale getirmiş olacak."

 

YERLİ SONDAJ MAKİNESİ ÜRETİLMELİ
 

"Küçük yatırımcılarımız için istenenler var. Ruhsatların verilmesinde hak ve hukuk yükümlülüklerinin yeniden düzenlenmesini sağlayacak bir kısım maddeler var" diyen Bakan Yıldız konuşmasına şöyle devam etti:
 

"Ruhsatların verilmesinde prosedürü daha şeffaf ve rekabetçi hale getirecek bazı düzenlemeler bulunabilecek. Bütün bunların her birisini diğer bakanlıklarında ilgilendiren koordinasyonlar da dahil olmak üzere içlerinde çalışma izinlerine, gümrük ve kabotajla alakalı kısımları ihtiva eden kısımlar da var. Bütün bunların her birisini, özellikle yine sondajlarda çok önem verdiğimiz ve müstakil bir başlık altında düzenlemeye uygun gördüğümüz yerli sondaj makinelerinin üretimiyle alakalı konuda üreticilerimizi teşvik etmemiz gerekiyor. Nasıl biz bazı üretimlerin yerli hale gelmesi ile alakalı teknoloji transferleri istiyor ve talep ediyorsak, aynı şekilde ithal ettiğimiz petrol ve doğalgazın da yine yerli cihazlarla, yerli sondaj makineleri ile üretilebilmesini temin etmemiz gerekir. Bunlara da ciddi manada paralar veriyoruz. Artık teknoloji ilerledi Türkiye büyüyor büyümeye devam ediyor. Bu büyümesini karşılayacak yapının aynı zamanda petrol ve doğal gaz sektöründe de mutlaka gerçekleşmesi
lazım."

 

AKEDAŞ DEĞERLENDİRMESİ
 

Antalya, Isparta, Burdur ihtiva eden 3 şehrin elektrik dağıtımıyla ilgili bazı kararlar aldıklarını belirten Bakan Yıldız, "Valilerimiz, milletvekillerimiz, il başkanlarımız STK'larımız ve teknik heyetlerin katıldığı bir toplantıydı. Burada yatırım takviye etmemiz gereken yerler üzerinde duruldu. Biz bu bölgedeki vatandaşlarımızın hassasiyetine bir kez daha teşekkür ediyoruz. Kayıp kaçak oranları bu 3 ilde yüzde 8.3 oranlarında gerçekleşiyor. Tabii ki bunun yatırımla takviye edilmesi gerekiyor. O açıdan bağlı ilgili ve ilişkili bütün kuruluşlarımızla yaptığımız toplantıda bir somut sonuç odaklı bazı karar aldık. Bunların herkese hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.


Konuşmaların ardından Bakan Yıldız'a Petform Başkanı Orhan Duran tarafından plaket verildi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongre başladı. Kongrede “PKK terör örgütünün eleman temin yöntemleri, medya stratejisi, terör eylemi yöntemleri, diğer ülkelerin PKK politikası, PKK’da kadın olmak” gibi farklı konuların yanı sıra PKK ile mücadele çerçevesinde “Geleneksel ve modern yaklaşımlar, istihbaratın rolü, radikalleşmeden dönüş, terör örgütünün ideolojisiyle mücadele, dijital dünyada mücadele, mücadelede kamu diplomasisi” gibi farklı konular akademik olarak tartışılacak. Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, güvenlik ve terörizm çalışmaları alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmek suretiyle geleneksel ve güncel meselelerin tartışıldığı, alana yön verecek yeni bakış açılarının irdelendiği bir platform olma amacı taşıyan kongrenin bu yılki temasının “Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi 1984-2024” olduğunu belirtti. Doç. Dr. Kiraz, “Kongremizin temel amacı PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemektir. Kongre çerçevesinde akademisyenler, araştırmacılar, düşünce kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütü üyeleri ve kamu kuruluşu mensuplarını bir araya getirmek; Türkiye’de terörizm ve terörizmle mücadele konularında farkındalık oluşturmak ve konuyla ilgilenenlerin görüşlerini paylaşabilmelerini sağlamak ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesi konusunda ortak akılla çözüm üretilebilmesine katkıda bulunmak hedeflenmektedir” dedi. “PKK, başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründü” Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Derneği Başkanı Erol Başaran Bural ise, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt’in Eruh, Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde ilk planlı, eş zamanlı ve kapsamlı terör eylemini düzenlediğini ifade etti. İlk saldırıdan itibaren geçen 40 yıllık süre içerisinde PKK terör örgütünün her açıdan kendisini dönüştürdüğüne dikkat çeken Bural, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın yanı sıra Avrupa ve Orta Doğu’da yapılandığını, bir yandan uyuşturucu ticaretinin önde gelen parçası haline gelirken, diğer yandan başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründüğünün altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın defalarca yöntem, taktik ve strateji değiştirdiğine işaret eden Bural, “Hatta ilk ortaya çıktığı dönemdeki ideolojik eğilimlerini bir kenara bırakarak günümüzde çok daha farklı söylemlere yöneldi. Bununla birlikte Türkiye de PKK ile mücadelede büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Terörizmle mücadelenin dinamik doğası sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektirdiğinden, devletin bu mücadeleye katkı sağlayan kurumları da değişen şartlara uyum sağladı. Ancak mücadelenin en önemli parçalarından birisi olan bilimsel alanda, yani akademik açıdan mücadele diğer mücadele boyutlarına göre biraz geride kaldı. Doğrudan PKK terör örgütünü odak noktasına alan oldukça az sayıda doktora tezinin bulunması bu durumu ispatlar nitelikte. Tam da bu nedenle PKK ile mücadelenin 40’ıncı yılında bu kongreyi düzenlemeyi ve akademik alana katkı sağlamayı düşündük. Kongremizin temel amacını da PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemek şeklinde belirledik” dedi. Çorum’un barış kenti olduğunu ifade eden Çorum Valisi Zülkif Dağlı ise dünyanın ilk uluslararası barış anlaşmasının bu toraklarda imzalandığını hatırlattı. Gazze ve dünyanın birçok bölgesinde barışa nasıl ulaşılır diye çaba gösterilen bir dönemde olduğumuzu ifade eden Vali Dağlı, Gazze’de 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Artık terörün kavram değiştirdiğini anlatan Vali Dağlı, “Öğrencilik yıllarımızda bizim için en önemli konulardan birisi Türk dış politikası endeksi içerisinde Kıbrıs konusuydu. 1950’den 1990’lı yıllara kadar Kıbrıs’ı konuştuk. Dünya da Soğuk Savaş ve etrafında şekillenen iki kutuplu dünyaydı. 1990’lı yıllardan itibaren bunun da kaybolduğunu, çok kutuplu, çok bölgesel anlayışa doğru konunun evrildiğini görüyoruz. Terörizm 1984’lü yıllardan itibaren ülkemizin gündeminde. Biz o günleri göz önüne getiriyoruz. Nerden nereye geldiğimizi de karşılaştırma imkanı buluyoruz. Bu anlamda ne kadar ileri adım attığımızı görmüş oluyoruz. Terörizm vekalet savaşları yoluyla arttı. Ülkemizin etrafında da arttı. Bu manada PKK’yı ve terörizmi konuşmak son derece önemli” şeklinde konuştu. Açılış programına İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Naim Çetinkaya, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eşref Savaş Başcı da katıldı.
Van Uzmanlar kan sulandırıcı ilaç kullanımı konusunda uyardı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, herhangi bir doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaç kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı. Tüm dünyada etkili olan Covid-19 sonrası kan sulandırıcı ilaç kullanımı yaygınlaştı. Doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaçların kullanımının faydadan çok sağlığa zararlı olabileceği belirtiliyor. Uzmanlar, bir ihtimalle kan sulandırıcı ilaçların var olan ülseri kanatabileceğini ve beyin kanamasına neden olabileceğini belirterek, risk oluşturabileceğini vurguluyor. Uzmanlar, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için düzenli sporun ilaçtan daha faydalı olduğu tavsiyesinde de bulunuyor. “Ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir” İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, kan sulandırıcı ilaçların koronavirüs sürecinden sonra sık sık sorulan sorular arasında olduğunu belirtti. Kan sulandırıcı ilaçların bir taraftan faydası varken, bir taraftan da kanamaya uygun zemin hazırladığını ifade eden Doç. Dr. Sarıkaya, "Kan sulandırıcı kullanmak iki tarafı keskin bıçak gibidir. Haftada 2-3 gün aspirin kullanayım veya sürekli aspirin kullanayım diye kendi kendimize verdiğimiz kararlar uygun değildir. Mutlaka bir doktor kontrolünden geçtikten sonra kullanacağız. Kan sulandırıcılar özellikle kardiyovasküler hastalıklarda korumada kullanılan ilaçlardır. Yoksa hiç muayene yapmadan, gerekli ileri değerlendirmeler yapmadan kan sulandırıcı kullanmanın herhangi bir faydası olmadığı gibi zararlı da olabilir. Var olan ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir. Kan sulandırıcılar uygun endüksiyonlarda kullandığında hastada ölüm riskini azalttığı için önemli ilaçlar ama mutlaka iyi bir değerlendirme, iyi bir anamnez, iyi bir fiziki muayene ve 10 yıllık kardiyovasküler hesaplaması sonucu öneririz” dedi. “Günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” Genellikle insanların kalp krizi geçirmemek için kan sulandırıcı ilaçlara başladığını dile getiren Sarıkaya, "Eğer kalp krizi geçirmek istemiyorsak ilaçtan daha faydalı olan egzersiz ve diyetle birlikte varsa risk faktörleriyle mücadele etmek gerekiyor. Örneğin tütün kullanımı varsa ondan uzaklaşma, sigara ve sigara ürünlerinin tamamından uzak durmalıyız. Yine varsa bir şeker hastalığını tedavi etme veya varsa bir kolesterol hastalığı bunu tedavi ederek bu riski azaltabiliriz. Ailede genç yaşta kalp krizi varsa, bununla beraber sigara içiyorsanız kalp krizi geçirme neredeyse kaçınılmaz oluyor. Diyet yapın, fazla kilonuz varsa bunlardan kurtulmaya çalışarak günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” diye konuştu.
Bursa Bursa Uludağ Üniversitesinin acı günü Bursa’da vefat eden Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün 43 yıllık öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, gözyaşları içerisinde son yolculuğuna uğurlandı. Kanser tedavisi gören Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, hayatını kaybetti. Prof. Dr. Yiğit, son yolculuğuna 43 yıl boyunca görev yaptığı Makine Mühendisliği Bölümü önünden uğurlandı. 2 dönem Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ve bir süre Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü yapan Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için Ali Durmaz Makine Mühendisliği Bölüm Binası önünde cenaze töreni düzenlendi. Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, rektör yardımcıları, dekanlar, akademisyenler, idari personel, öğrencileri, ailesi ve çok sayıda seveni katıldı. Törende kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, kendisini asistan olduğu dönemden itibaren tanıdığını ve son derece kıymetli bir hoca olarak gördüğünü belirtti. Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’i iyi bir insan ve iyi bir olarak bildiklerini kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, “Mekanı cennet olsun. Yakınlarına Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum. Çalışkan, iyi niyetli, dürüst ve dost canlısı birisi olarak tanıdım. Herkes de hocamızı bu özellikleriyle bilmektedir. Hürmet ettiğimiz, üst kuşak abi hocalarımızdan birisiydi. Allah’tan rahmet diliyoruz” şeklinde konuştu. Yoğun bir katılımın olduğu törende ailesi, sevenleri ve dostları da Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için duygularını dile getirdi. Yiğit’in 15 Temmuz Şehitler Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ertuğrul Mezarlığı’na defnedildi.
Edirne Edirne’de üniversite öğrencilerinden Filistin’e destek gösterisi Edirne’de İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla bir araya gelen Trakya Üniversitesi öğrencileri, sloganlar eşliğinde yürüyüş gerçekleştirdi. Trakya Üniversitesi öğrencileri, İsrail’i "Say Stop" diyerek protesto etti. Bolca Ana Yemekhanesi önünde bir araya gelen üniversite öğrencileri, ellerinde Türk ve Filistin bayrakları ile dövizler taşıyarak Balkan Yerleşkesi’ndeki Yaşam Merkezi’ne kadar yürüdü. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Üniversiteler Birimi Edirne Başkanı Eren Çam okudu. 1948’den bugüne kadar milyonlarca masum ve mazlum Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığının 7 Ekim 2023 itibariyle tarihin akışı içerisinde insanlığın utanç tablosu olarak değerlendireceği bir soykırım halini aldığını söyleyen Çam, "209 gündür çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı, engelli ayırt etmeksizin 35 bin kişinin İsrail barbarlığı tarafından katledildiği, binlerce kişinin evinden, yurdundan göçe sürüklendiği, kundaktaki bebeklerin bombardımanlar sonucunda enkaz altında can verdiği bir soykırım yaşanmaktadır. İnsanlığın yaşadığı acıları canı yananın rengine, dinine ve diline göre tasnif etmeyi, kınamayı ve lanetlemeyi kendisine paye bilen iki yüzlü egemen güçler ile uluslararası örgütler ise vahşeti yaşatan İsrail olunca bir kez daha sessiz kalmayı, katledilen bebeklerin görüntülerine karşı gözlerini kapatmayı, masum kadınların feryatlarına karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmişlerdir" dedi. Arizona’da, Florida’da, Ohio’da, Texas’ta, Kaliforniya’da yıllardır sırtlarını dayadıkları tüm üniversitelerin artık onlar için tehlikeden ibaret olduğunu aktaran Çam, Gazze’de yaşanan katliama karşı on binlerce gencin katılımıyla ilk günden bugüne kadar gerçekleştirilen "Say Stop" eylemleri, boykot çağrıları ve yardım faaliyetlerine ara vermeden devam edeceklerini ifade etti. Eylem basın açıklamasının ardından sona erdi.
Eskişehir Anadolu Üniversitesinde International Staff Mobility Week Programı başladı Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Birimi, 2024 Anadolu International Staff Mobility Week etkinliğine ev sahipliği yaptı. Bu yıl ikincisi düzenlenen etkinliğe 9 farklı ülke ve 11 farklı yükseköğretim kurumundan çok sayıda akademisyen ve personel katılım gösterdi. Hem Avrupa Birliği ülkeleri hem de Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelere öğrenci ve personel hareketliliği imkânı sunan Erasmus+ Programı katkılarıyla düzenlenen etkinliğin açılış törenine Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Resül Usul, Uluslararası İlişkiler Birimi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu başta olmak üzere çok sayıda kişi katılım gösterdi. UİB Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu’nun moderatörlüğünde başlayan ilk oturumun ardından Bosna Hersek, Ürdün, Bulgaristan, Kosova, Fas, Filistin, Polonya, Ukrayna gibi ülkelerden gelen yükseköğretim kurumu temsilcileri, gerçekleştirdikleri sunumlar ile yükseköğretim alanındaki çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdiler. Dört gün boyunca paneller, eğitimler ve geziler düzenlenecek Dört gün sürecek olan etkinlikte gerçekleşecek olan paralel oturumlarda katılımcıların katkılarıyla yükseköğretimde uluslararasılaşmanın önemi vurgulanacak, Erasmus+ Uluslararası Kredi Hareketliliği ve Kağıtsız Erasmus (Erasmus Without Paper) konularında deneyim paylaşımları gerçekleştirilecek. Program kapsamında ayrıca katılımcılar, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Turizm Fakültesi akademisyenleri ile ikili iş birlikleri için bir değerlendirme toplantısı da gerçekleştirecek. 10 ülkeden gelen katılımcılara Türkiye’yi, Türk kültürünü ve şehri en iyi şekilde tanıtmak amacıyla rehber eşliğinde Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı, Odunpazarı, Seyyid Battal Gazi Külliyesi ile Frigya Vadisi ziyaretleri de geçekleştirilecek. Program dahilinde ayrıca Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü ile de Türk Yemeği Atölyesi düzenlenecek. Etkinlikler, değerlendirme oturumu ve sertifika takdimi ile sona erecek.