- 25 Eylül 2017 Pazartesi 12:21

Selçuk Üniversitesi, teknolojide yeni projeler peşinde

A
A
A
Selçuk Üniversitesi, teknolojide yeni projeler peşinde

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Teknoloji Fakültesi Dekan Vekili Prof.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Teknoloji Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Necmettin Tarakçıoğlu, yeni kurulan bir fakülte olmalarına rağmen, sanayi, kamu ve yurt dışı bağlantılarının güçlü olduğunu belirterek, “ASELSAN, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı ve Tekno Girişim gibi kurum ve kuruluşlarla projelerimizin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Yeni fikir ve projeler üzerinde de çalışmalarımız sürmektedir. Arkadaşlarımızın hepsi dinamik, istekli ve arzulu ve heyecanlı bir şekilde çalışmaktadırlar” dedi.


Prof. Dr. Tarakçıoğlu, yaptığı açıklamada, bünyelerinde 55 akademik kadro ve bin 808 öğrencinin bulunduğunu, fakültede, bilgisayar mühendisliği, biyomedikal mühendisliği, mekatronik mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, makine mühendisliği, metalurji ve malzeme mühendisliği bölümlerinin yer aldığını ifade etti. 2010 yılında kurulan fakültenin, “Ulusal ve uluslararası akredite olmuş, diğer üniversiteler ve özel sektörlerle sürekli iletişim halinde, uluslararası çapta kaliteli eğitim veren bölgesindeki en iyi fakültelerden biri olma” temel amacıyla çalışma gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Tarakçıoğlu, “Fakültemizde öğrencilerimizin faydalanabileceği 3 adet bilgisayar laboratuvarı, 1 adet sayısal elektronik laboratuvarı, 1 adet analog elektronik laboratuvarı, 1 adet mikroişlemci ve PLC laboratuvarı, 1 adet kontrol sistemleri laboratuvarı, 1 adet elektrik makinaları ve güç elektroniği laboratuvarı, 1 adet görüntü işleme laboratuvarı, 1 adet haberleşme ve sinyal üretme laboratuvarı, 1 adet proje geliştirme ve uygulama laboratuvarı, 1 adet baskı devre laboratuvarı, 1 adet mekanik test laboratuvarı, 1 adet ısıl işlem laboratuvarı, 1 adet metallografi laboratuvarı yer almaktadır. Fakültemizin Konya Sanayi Bölgesi’nde bulunan ek hizmet binasında ise kaynak atölyesi, otomotiv atölyesi, talaşlı üretim atölyesi, CNC atölyesi, elektrik ve elektronik atölyeleri bulunmaktadır. Bu yönüyle fakültemiz Konya Sanayi Bölgesi’nde mühendislik eğitimi veren ülkemizdeki ilk ve tek fakültedir” diye konuştu.



“Yurt dışında 13 üniversiteyle öğrenci değişim programımız var”


Prof. Dr. Tarakçıoğlu, fakülte bazında, öğretim üyelerinden Doç. Dr. İsmail Sarıtaş’ın Uluslararası Rüçhanlı patent almış olduğu “Elektromanyetik Filtre Cihazı”, Doç. Dr. Fatih Başçiftçi’nin “Üçüncü Gözüm” isimli cihazı, Teknopol Selçuk Ar-Ge / Akredite Uygulama Merkezi (Teknopol SAUM) kapsamında ekip çalışması olarak “Türkiye’nin ilk yerli CNC Besleme Robotu”, Prof. Dr. Tarakçıoğlu’nun kendisine ait “Engelli Bakım Ünitesi” gibi çok sayıda çalışmaya imza attıklarını, bu tür proje çalışmalarına devam ettiklerini aktardı. Bu anlamda, kendilerine gereken imkanı sağlayan ve desteklerini esirgemeyen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’e teşekkür eden Prof. Dr. Tarakçıoğlu, savunma sanayi ve robot sanayiyle ilgili önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini, imkanlar ölçüsünde enerji sistemleri ve elektrikli otomobil konusunda da çalışmalara imza atmak istediklerini dile getirdi. Üniversite-sanayi-kamu işbirliğinde maksimum seviyede olduklarını, bu çerçevede başlattıkları İntörn Mühendislik projesi ve kariyer planlama ve takip ofisi çalışmalarının olumlu tepkiler aldığını anlatan Prof. Dr. Tarakçıoğlu, “Uluslararası ilişkiye oldukça önem veriyoruz. Son olarak anlaşmaya vardığımız Riga Teknik Üniversitesi ile birlikte 13 üniversiteyle öğrenci değişim programımız var. Fakültemizin sanayiyle işbirliği var. Yurt dışıyla işbirliği var. Yeni proje çalışmaları var. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu geleceğe yön veren özgüveni tam bilgili tecrübeli yeterli deneyime sahip, planlayabilen, üreten, uygulama becerisine sahip mühendisler yetiştiriyoruz ve yetiştirmeye devam edeceğiz. ASELSAN, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı ve Tekno Girişim gibi kurum, kuruluşlarla projelerimizin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Yeni fikir ve projeler üzerinde de çalışmalarımız sürmektedir. Arkadaşlarımızın hepsi dinamik, istekli ve arzulu ve heyecanlı bir şekilde çalışmaktadırlar. Bu da şöyle bir netice verdi; mühendislik fakültelerinde olan bölümlerler ile fakültemiz bölümleri arasındaki yerleşme puanlarımız arasındaki fark neredeyse kapandı. Bölümlerimizdeki kontenjan doluluk oranımız yüzde 100’dür. Bu da fakültemizin tercih edilir hale geldiğini göstermektedir. Bunu biraz daha cazip hale getirebilirsek (bunun için planlarımız ve çalışmalarımız mevcuttur) puanlarımızın diğer fakülteleri geçeceğine inanıyoruz şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Tarakçıoğlu, fakülte müfredatlarını uluslararası geçerliliğe sahip şekilde güncellediklerini sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “ Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Trabzon Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Astım ve KOAH hastaları çöl tozuna dikkat etmeli” Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden rüzgar ile taşınan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir” dedi. Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Afrika çöl tozları hakkında uyarılarda bulundu. Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden kalkan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine değinen Prof. Dr. Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir. Bu hastaların hava kirliliğinin arttığı dönemlerde acile başvuru ve ölüm oranlarının arttığına dair daha önce yaşanmış büyük hava kirliliği epizotlardan bildirilen veriler vardır” diye konuştu. “Astım ve KOAH hastalarında şikâyetler ortaya çıkabilir” Bu dönemde astım ve KOAH hastalarının şikâyetlerinin artabileceğini dile getiren Prof. Dr. Özlü, “Hastalarımızın şikâyetleri ortaya çıkabilir, var olan yakınmaları artabilir, mevcut tedavileri yetersiz kalabilir. Nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltılı solunum gibi yakınmalarınız ortaya çıkmışsa veya bu yakınmalarının şiddet ve sıklığında artma varsa, genel durumunuzda bir bozulma hissediyorsanız, uykudan uyandıran şikâyetleriniz oluyorsa hemen hekiminize başvurulmalıdır” şeklinde konuştu. “Tozun yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkılmamalı” Tozun yoğun olduğu saatlerde dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Özellikle tozun yoğun olarak hissedildiği saatlerde dışarıya çıkmayınız, pencerelerinizi kapalı tutunuz. Dışarıya çıkmanız mutlaka gerekli ise maske kullanınız” dedi. “Çöl tozu gözlerde kurumaya neden olabilir” Çöl tozlarının bireyi olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Çöl tozları gözlerde ve ciltte kurumaya, tahrişe, kaşıntı ve kızarıklık gibi yakınmalara neden olabilir. Eşya ve yüzeylerde çizilmelere, tahriplere, boyalarda deformasyona da yol açabilir. Çöl tozları ile taşınan mantarlar solunabilir ve duyarlı konakçılarda akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.