POLİTİKA - 03 Şubat 2023 Cuma 18:02

Bakan Soylu’dan uyuşturucu ile mücadele açıklaması

A
A
A
Bakan Soylu’dan uyuşturucu ile mücadele açıklaması

Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesini kararlılıkla sürdüreceğini söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bana da çok kızıyorlar, ‘okulların önünde uyuşturucu satan varsa ayaklarını kırın’ demişim polislere. Yine diyorum, okulların önünde uyuşturucu satıcısı varsa ayağını kırın” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çankırı’nın Eldivan ilçesinde inşa edilen hükümet konağının açılış törenine katıldı. Törene Bakan Soylu’nun yanı sıra, Çankırı Valisi Abdullah Ayaz, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK Parti Çankırı Milletvekili Salim Civitçioğlu, kent protokolü ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan Bakan Soylu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

“Müslüman kardeşlerine elini uzatacak ve Avrupa’nın, Amerika’nın tahakkümünden kurtaracak bir Türkiye’yi istemiyorlar”

Türkiye’nin yürüyüşüne devam edeceğini ifade eden Soylu, “Daha yürüyüşümüze yeni başladık. Bize ne çektirdiklerini biliyoruz. Bu ülkenin insanlarını akşam bankaların önüne dikiyorlardı, ertesi sabah ‘ben emekli maaşımı alabilecek miyim’ diye soğukta, çamurda, karda bekletiyorlardı. Bizi öyle büyüttüler. Biz de bu emekli kuyruklarında bekleyecek miyiz diye endişeyle büyüyorduk. Kafamız karıncalanıyordu. Hastaneye gidemiyorduk. Okmeydanı Hastanesinde akşam saat 18.00’de sabaha kadar battaniye ile doktorun tedavisi için değil, randevusunu alabilmek için bekliyorlardı. Biz böyle bir millet değiliz. 2 bin 200 yıllık devlet kabiliyetimiz var, bin yıldır bu topraklardayız. Şimdi kendimize geldik ve yürüyüşümüze başladık. Şimdi İHA’mız, SİHA’mız var, Skorsky helikopterlerimizi kendimiz üretiyoruz, kendi mühimmatlarımızı üretiyoruz, kendi en güzel gemilerimizi üretiyoruz. Önümüzdeki günlerde Anadolu gemimizin açılışını yapacağız. Bunları gördüklerinde ‘bu Türkiye’yi nasıl durduracağız’ diye düşünmezler mi? Bunları bugün yapıyoruz. Şehir hastanelerini, dünyanın en büyük barajlarından bir tanesini Yusufeli’de yapıyoruz, Ilısu Barajı’nı yapıyoruz. Yenilenebilir enerji alanında ben de olsam kıskanırım. ‘Türkiye bu kuyuları kapatmıştık, nereden açtılar. Doğalgazı nereden buldular. Türkiye cari açığını kapatacaklar’ diyorlar. Suriye’yi, Şam, Irak, Bağdat, Erbil, Afganistan, Pakistan, Yemen, Lübnan’ı, etrafındaki bütün Müslüman kardeşlerine elini uzatacak ve Avrupa’nın, Amerika’nın tahakkümünden kurtaracak bir Türkiye’yi istemiyorlar. Çıldırırlar tabii. Daha yeni yürüyüşümüze başladık” dedi.

“Avrupa bunlara aferin diyecekmiş onun için”

Muhalefet partilerinin uyuşturucu ile ilgili iddialarını eleştiren Bakan Soylu, “Neymiş, biz ülkedeki cari açığı kapatmak için, polis, jandarma Mehmetçikle hep beraber bir araya gelmişiz, uyuşturucu kaçakçılığı yapıyoruz. Allah’ım kimseyi aklından eksik etme, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne başka bir iftira. Neden mi, Avrupa bunlara aferin diyecekmiş onun için” diye konuştu.

“İtibarları kalmadı, Anadolu coğrafyasının ve onun evlatlarının itibarı var bugün”

“Türkiye yürüyüşüne, Türkiye Yüzyılı'nda hem 21. yüzyıldaki eksikliklerini kapatarak hem de 21. yüzyılın altyapısını gerçekleştirerek sağlamaya çalıştı” ifadelerine yer veren Soylu, “İlk kez böyle bir fırsatı yakaladık. Tam 300 yıldan beridir ecdadımız da çok çektiler. Hepimiz sınavdayız. Bu sınavda, etrafımızdaki coğrafyayı görüyoruz. İnsanları evleri barkalarından sürüveriyorlar. Madem o kadar itibarlıydınız Ukrayna-Rusya savaşını çözseydiniz, gıda sorununu çözüp, tahıl koridorunu asaydınız. Amerika, Almanya bizden zengin değil mi, zengin ama sömürge zengini. Ama tıpış tıpış Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin ayağına gelip, ‘Recep Tayyip Erdoğan şu tahıl koridorunu açar mısın, iki ülkeyi bir arada konuşturur musun’ dediler. Hani Almanya, Avrupa, Almanya itibarınız vardı, ortaya koysaydınız. İtibarları kalmadı, Anadolu coğrafyasının ve onun evlatlarının itibarı var bugün. Bunu çok net bir şekilde bütün dünya gördü ve takip etti” şeklinde konuştu.

“Bizi inancımızdan, geleneğimizden, göreneğimizden, aile töremizden, anne babamızın öğrettiğinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar”

14 Mayıs’ta milletin ferasetini ortaya koyacağını belirten Bakan Soylu, “Büyükşehirlerde, her yerde uyuşturucu ile mücadele yapıyoruz. Bana da çok kızıyorlar, ‘okulların önünde uyuşturucu satan varsa ayaklarını kırın’ demişim polislere. Yine diyorum, okulların önünde uyuşturucu satıcısı varsa ayağını kırın. Bu kadar basit. Tarihin en büyük uyuşturucu ile mücadelesini yapıyoruz. Kökünü kurutana kadar devam edeceğiz. Sabahın 4’ü, 5’inde illere gidiyoruz, operasyonun düğmesine basıyoruz, Allah jandarmamızı, polisimizi muvaffak etsin diyoruz, yola çıkıyorlar. Kimi almaları gerekiyorsa onu alıyorlar. Aile birlikteliğimizi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Türkiye’yi ve insanımızı cinsiyetsizleştirmeye çalışıyorlar. Erkeği erkekle, kadını kadınla evlendirmek istiyorlar, Amerika’da, Avrupa’da olduğu gibi. Bizi inancımızdan, geleneğimizden, göreneğimizden, aile töremizden, anne babamızın öğrettiğinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Avrupa ve Amerika uyuşturucuya teslim oldu. Eroin şırıngası veriyorlar, alkol bayileri gibi narkotik bayileri açtılar, uyuşturucu kasabaları oluşturdular. Her 100 kişiden 30’u Avrupa’da uyuşturucu kullanıyor. Bizde 100 kişiden 3 kişi. Bizi de oraya çıkartmak, aileleri bitirmek istiyorlar. Bütün kamu kurumlarımızla nasıl mücadele etmeyelim? Anne bana geliyor, ‘oğlumu kurtar’ diyor. İnşallah diyorum, ‘beni dövüyor, kurtar’ diyor. Ne yapacağım, öbür tarafa adam gibi getireceğim. O anneye ne çektirdiyse ona onu çektirmek doğru olandır. Uyuşturucu ile mücadeleyi hep beraber devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı.

Murat Kanber - Recep Arslan - Bedirhan Göksu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: "Cari açık yüzde 2.5’in altında olacak" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bu sene Orta Vadeli Program’da yüzde 3.1 cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2.5’in altında olacak" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, Merkez Bankası’nın para politikası konusunda önemli adımlar attığına dikkat çekti. Merkez Bankası’nın geleneksel sıkılaşmaya gitmeyerek, seçici kredi sıkılaştırması politikası uyguladığını söyleyen Bakan Şimşek, "Ayrıca miktarsal sıkılaşmaya gitti. Dolayısıyla faizin durduğu yere oranla para politikası daha sıkı bir durumda. Onun da altını çizmek istiyorum. Tabii geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem yaşadı. Tedbirler alınmasaydı çok yüksek bir bütçe açığıyla karşı karşıya kalacaktık. Orta Vadeli Program’da milli gelire oran olarak yüzde 6.4’lük bir açık öngördük. Ama yılın sonunda daha yüksek gelir performansı sayesinde geçen sene biz açığı yüzde 5,2’de tutabildik. Bu açığın sadece 1,6 puanı normal açık, geriye kalan yani açığın 3’te 2’sinden fazlası aslında depremle ilgili yaptığımız harcamalardan kaynaklanıyor" dedi. "Türkiye’nin büyüme potansiyeli güçlenecek" Merkez Bankası’nın elini güçlendirmek, orta vadede yapısal dönüşüm ve yapısal reformlar için mali alan oluşturacaklarını ifade eden Bakan Şimşek, şoklara karşı da Türkiye’nin kırılganlığını azaltacaklarına dikkat çekerek, "Türkiye’nin genel anlamda borçluluk oranına baktığınız zaman yine gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının yarısından az. Türkiye’de özel sektör borcu, kamu sektör borcu, finansal sektörün borcu, reel sektörün borcu, hane halkının borcu, toplam borcun milli gelire oranı geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Bunu niye ön plana çıkartıyorum? Çünkü şu anda küresel ekonominin önündeki uzun vadeli en önemli sorunlarından bir tanesi aşırı borçluluktur. Küresel faizlerin yüksek seyrettiği bir dönemde yüksek borçluluk büyümenin önünde önemli bir engeldir. Demografik yani yaşlanan nüfus da önemli bir engeldir. Türkiye’nin burada da önemli avantajları var. Dolayısıyla geçici olarak büyümede yavaşlama olabilir ama bizde hem büyüme potansiyeli güçlenecek hem de büyüme performansı dünyaya oranla orta uzun vadeli perspektifle çok güçlü bir şekilde seyretmeye devam edecektir" diye konuştu. "Sıkı maliye, sıkı para politikası beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek" Bakan Şimşek, açıklamasına şöyle devam etti: "Sürdürülebilir cari açık aslında dezenflasyon programımızın ve yapısal dönüşümün bir çıktısı. Sürdürülebilir cari açıktan kastettiğimiz cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2.5’in altına çekilmesidir. Bu bize rezerv birikimi imkanı sağlayacak. Peki bunu nasıl yapacağız? Az önce de söyledim. Sıkı maliye, sıkı para politikası, beraberinde kalıcı düşük cari açığı getirecek. Altın ithalatında bir normalleşmeye doğru gideceğiz. Yenilenebilir enerjiyi önceliklendiriyoruz. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde artış var. Ve yeni bir sanayi politikasıyla birlikte Türkiye’yi katma değer zincirinde yukarı çekerek, Türkiye’nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir bir patikada tutma hedefimizi gerçekleştireceğiz. Cari açık, uzun vadeli baktığımız zaman yüzde 4 civarı son 20 yılda, geçen sene çok farklı değil ama ufak bir fark var. Altının katkısı 2.3 puan yani yüzde 4’lük bir cari açığın yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklandı. Bu sene Orta Vadeli Program’da yüzde 3.1 cari açık öngörümüz var ama çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 2.5’in altında olacak." "Nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak" Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarından bahseden Bakan Şimşek, "Şu an itibarıyla Türkiye’de kurulu enerji kapasitenin yüzde 55’i yenilenebilir. Tabii yılın ilk aylarında hidroelektrik santrallerinin devreye girmesiyle birlikte üretimdeki payı çok daha yüksek, yüzde 80’ler civarı ama önümüzdeki 10 yıl içerisinde yaklaşık 100 milyar dolarlık yatırım olacak ve bunun sayesinde yenilenebilir pay artmış olacak. Nükleer de devreye girecek. Çünkü en son yapılan KOP 28’de nükleer enerji de temiz enerji kategorisinde sınıflandırıldı. Dolayısıyla nükleer santralin devreye girmesiyle birlikte dışa bağımlılık büyük oranda azalmış olacak. Türkiye’de tabii son yıllarda özellikle Karadeniz’de doğal gaz, Gabar’da ilave petrol üretimi var. Önümüzdeki yıllarda belki ülkemizin yüzde 20-25 ihtiyacını Türkiye’den üretilen doğal gaz ve petrolden karşılayabileceğiz. Bizim şu an itibarıyla doğal gazda yerlilik payı yüzde 2’ler civarında, petroldeki pay da en son geçen sene yüzde 5’in biraz üzerinde. Bunun yüzde 15-25 aralığına çıkması tabii ki çok önemli bir fark oluşturacak. Ama bizim Orta Vadeli Program rakamlarımızda biz bu hususları dikkate almadık. Dolayısıyla orta vadedeki, Orta Vadeli Program’daki cari açıktaki iyileşme tamamen makro ekonomik politikalarla ilişkili olan iyileşmedir" şeklinde konuştu. "Onlar kadar zengin değiliz" İmalat sanayisinde Türkiye’nin iyi bir konumda olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, "Türkiye’nin kişi başına milli gelirine oranla imalat sanayine baktığınız zaman aslında Türkiye çok iyi bir konumda. Yani Avrupa Birliği gibi hatta Avrupa Birliği’nde en önemli sanayi üssü olan Almanya’ya oranla bile kişi başı milli gelire oranla daha yüksek bir imalat sanayi katma değerine sahibiz. Ancak onlar kadar zengin değiliz. Peki neden? Çünkü katma değer zincirinde arzuladığımız yerde değiliz. O nedenle son 20 yıldır Türkiye’de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye başladı. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu sonuçlar çok daha netleşecek. Endüstri bölgelerinden teknoloji geliştirme bölgelerine, Ar-Ge merkezlerinden tasarım merkezlerine kadar Türkiye’de son 20 yılda muazzam bir gelişme var. Savunma sanayinde inovasyon ve teknoloji gelişir, oradan tabii ki diğer alanlara sirayet eder. Bütün dünyada böyledir. Türkiye şu anda çok güçlü bir şekilde savunma sanayiinde yüksek teknoloji ürünler üretiyor, ihraç ediyor ve şu anda devam eden 854 tane proje var. Dünyada savunma sanayi ihracatında geçen sene 11’inci sıraya yükseldik. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki yıllarda ilk 5’e girmek tabii ki mümkün diye düşünüyoruz. Çünkü çok güçlü, çok hızlı bir ivme var. Dünya sanayi üretiminde aldığımız pay yükseliyor. Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 1.1 civarı sanayideki aldığımız payın bunun biraz altında olması aslında katma değer zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerektiğinin çok net bir göstergesi. Önümüzdeki dönemde tabii ki Ar-Ge’ye öncelik vereceğiz. Ar-Ge harcamalarının yüksek teknoloji sektörlerine baktığınız zaman cirolarındaki payı yüzde 12’ye kadar yükseldi. Genel alanda Ar-Ge harcamalarımızın milli gelire oranı yüzde 1.3-1.4 arası ama bunu çok hızlı bir şekilde yüzde 2’nin üzerine taşıma konusunda da kararlıyız" ifadelerini kullandı. "İlave adımlar atacağız" Gayelerinin net ihracat katkısını pozitif yapmak olduğunu açıklayan Bakan Mehmet Şimşek, "Bunun için de bir yapısal reform gündemimiz var. Beşeri sermayenin güçlendirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu maliyesinde reform, yeşil ve dijital dönüşüm, sermaye piyasalarının dezenfeksiyonla birlikte bu zaten doğal olarak gelişecek ama biz de ilave adımlar atacağız. Bütün bunlar beraberinde ne getirecek? Verimlilik artışı geçecek. Türkiye’nin rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artıracak. Dezenflansyona yardımcı olacak. Çünkü verimlilik kalıcı cari açıktaki iyileşmenin ve dezenflasyonun ana motoru olmalı diye düşünüyoruz. Peki bu program işe yarıyor mu? Bir programımız var, temennilerimiz var bu program çalışıyor mu? Evet. Program tam bir bizim planladığımız çerçevede çalışıyor. Bazı alanlarda öngörümüzden çok daha iyi çalışıyor. Bu programın bir döngüsü var. Rasyonel politikalar ve yapısal reformlar beraberinde yatırımcı getirecek" diye konuştu. "Türkiye’nin risk pirimi düşecek" Bakan Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye’nin risk primi 600-700 baz puan aralığından hızlı bir şekilde 300 baz puan civarına düştü. Bu program sayesinde bunun en az 150’lere inmesini bekliyoruz. Önümüzdeki bir iki yıl içerisinde hedefimiz bu. Bunu piyasa belirliyor ama biz doğru işler yapacağız. Doğru sonuçlar alacağız, ikna edeceğiz ve Türkiye’nin risk pirimi düşecek. Çünkü yurt dışından borçlandığınız zaman veya size kaynak sağlayan bankalar dışarıdan kaynak temin ettiğinde fiyatlamada önemli değişkenlerden bir tanesi tabii ki ülkenin primidir. Türkiye geçen ağustostan itibaren yani programın şekillenmesi ve yavaş konuşulmasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere oranla çok daha iyi bir performans gösteriyor. Türkiye’nin getiri farkları risk primi gelişmekte olan ülkelere göre çok daha hızlı düşüyor. Bu da programın aslında kredible olduğunu, programın ciddi şekilde rağbet gördüğünü ve çalıştığını gösteriyor." "Kur oynaklığı azaldı" Ekonomide dengelenmenin başladığını da aktaran Bakan Şimşek, "Kur oynaklığı azaldı. Ekonomide dengelenme, konuştuğumuz bir konu. Tabii çeyrekler itibarıyla açıklanıyor. Çok büyük ihtimalle bu senenin ilk çeyreğinde net ihracatın katkısı pozitife dönüştü ama tabii iç talep ilk çeyrekte güçlü devam etti. Merkez Bankamızın da tespiti bu yönde. O nedenle ilave sıkılaşma adımları atıldı. Şimdi biz bu yılın ikinci yarısından itibaren iç talep yumuşarken, dış talepteki toparlanmayla birlikte net ihracat pozitife dönecek. Büyümede yumuşak bir süreç yaşayacağız, geçiş yaşayacağız. Bir miktar yumuşayacak ama büyüme makul düzeyde kalacak ve dezenfektan süreci başlamış olacak. İç talebin büyümeye katkısı 10 puandan fazla, net ihracatta 6 puanın üzerinde aşağı çekmiş. Büyüme düşük sayılır Türkiye’nin son 20 yıl ortalamasına göre ama bu büyümenin getirdiği ciddi bir enflasyonist baskı var, ciddi bir cari açık baskısı var. Dolayısıyla ekonomide dengelenme başladı. Programın çalıştığının en güzel göstergesi budur" ifadelerini kullandı.
Antalya Alanya semaları yamaç paraşütleriyle renklendi Antalya’nın Alanya ilçesinde 30 ayrı ülkeden 82 sporcunun katılımıyla Yamaç Paraşütü Dünya Hedef Şampiyonası 1. Etabı başladı. Antalya’nın Alanya ilçesinde Yamaç Paraşütü Dünya Hedef Şampiyonası 1. Etabı’nın ilk günü başladı. Hıdrellez Mevkii’ndeki Yassıtepe’den atlayış yapan sporcular kumda belirlenen noktaya başarılı bir atlayış yapmaya çalışacak. İlk defa 30 ayrı ülkeden 82 sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen yarışma 28 Nisan Pazar günü sona erecek. "İlk defa 30 ayrı ülkeden 82 sporcu şampiyonada yarışıyor" Yarışma Organizatörü Ergün Ulu, basın mensuplarına yaptığı açıklamada Dünya Hedef Şampiyonası’nın bu yıl 5. kez düzenlendiğini ifade etti. Ulu, "Dünya Şampiyonası’nın ilk ayağını burada gerçekleştiriyoruz. 2019 yılında başladığımız yarışın bu yıl 5.’sini düzenliyoruz. İlk defa 30 ayrı ülkeden 82 sporcu şampiyonada yarışıyor. Bugün çok güzel bir hava var. Yarışlar yarın yapılacak. Pazar günü de kapanış seremonisi olacak. İnşallah kazasız belasız bir yarışma süreci geçiririz" diye konuştu. "Alanya’daki ortamdan çok memnunum" Yarışma hakkındaki düşüncelerini aktaran Polonyalı sporcu Marketa Tomaskova, Alanya’daki yarış ortamından çok memnun olduğunu belirterek, "Alanya’ya 5 senedir üst üste geliyorum. Alanya’yı çok seviyorum. Önümüzdeki senelerde de Alanya’ya gelmek istiyorum. Buradaki ortamdan çok memnunum. Birinci tur yapıldı buradaki hava şartlarından memnunum. Her şey şu an dört dörtlük gidiyor. 25 senedir bu sporu yapıyorum" dedi.
Samsun 150 bin samuray arısı kahverengi kokarca ile mücadele edecek İstilacı bir tür olan ve özellikle Karadeniz Bölgesi’nde fındık başta olmak üzere yüzlerce bitki türüne büyük zarar veren “kahverengi kokarca” ile mücadelede Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde üretilen ‘samuray arısı’ kullanılacak. Üretilen 150 bin arı ilerleyen günlerde 30 ilde doğaya salınacak. 2021 yılında Samsun’daki Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulan Biyolojik Mücadele Laboratuvarı’nda kahverengi kokarca ile mücadele yöntemleri üzerine çalışılıyor. Bu laboratuvarda fındık, kivi, Trabzon hurması, turunçgil, elma, armut, şeftali, böğürtlen, üzüm, mısır, fasulye, biber, domates, kabak, hıyar gibi birçok sebze ve meyve gibi 300’den fazla bitkide zarar yapabilen istilacı bir tür olan kahverengi kokarcanın popülasyonunu azaltmak için trissolcus japonicus (samuray arısı) üretiliyor. 2023 yılında 20 bin arı üretilerek Artvin ve Rize bölgelerinde salındı. Bu yıl ise üretilen 150 bin samuray arı 30 ilde tabiata salıncak. "Şu anda çok ciddi derecede tüm dünyada salgın bulunmakta" Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Entomoloğu Mustafa Kılıç, "Yaklaşık 3 yıldır kahverengi kokarca mücadelesinde görev almaktayım. 2021 yılında laboratuvarın yapılmasıyla birlikte hem o tarihten itibaren biyolojik mücadele ajanlarının yetiştirilmesini hem de bölgedeki popülasyon takibi çalışmalarını yürütmekteyiz. Projemizin amacı şu an tüm dünyada istilacı tür durumunda bulunan kahverengi kokarca ile mücadele etmek, popülasyonunu azaltmak ve ekonomik zarar eşiğinin altına düşürmektir. Burada önemli olan husus üreticilerimizin minimum hasarla bu süreci atlatmasıdır. Şu anda çok ciddi derecede tüm dünyada salgın bulunmaktadır. Bu mücadeleye en hızlı reaksiyon gösteren ülkelerden biri olan Türkiye hem biyolojik hem kimyasal hem de diğer mücadele yöntemlerini bir arada kullanarak çiftçilerimizin her zaman yanında olmaktadır. Bununla birlikte sürekli saha çalışması yürütmekteyiz. TAGEM, Gıda Kontrol, İl Tarım ve Orman Müdürlükleri birlikte bu çalışmaları birlikte yürütmekteyiz. Bizde yine her hafta ekip arkadaşlarımız bölünerek Artvin, Ardahan, Trabzon, Rize, Ordu, Sinop bütün Karadeniz Bölgesi, bununla birlikte diğer enstitülerle birlikte Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, Ege Bölgelerinde popülasyon takibini yapmaktayız. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak böceğin tüm ülkede olduğunu düşünerek hareket etmekteyiz. Bulunmadığı yerlerde bile hem mücadele hem de popülasyon yöntemlerini araştırmaktayız. Halk arasında ’samuray arıcığı’ olarak bilinen yaklaşık 20 bin civarında parazitoit arılarımız 2023 yılında Artvin ve Rize bölgelerinde salındı. 2024 yılında 150 bin arı 30 ilde salınımı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda bakanlığımız çok ciddi efor sarf etmektedir. Bizler de yoğun çaba harcıyoruz. Gelecek yıl da yaklaşık 150 bin arının 2024’te salınan yerlere salınımı ile devam edecektir" dedi. "Samuray arısının insan veya hayvana zararı yok" Samuray arısı hakkında bilgi veren Mustafa Kılıç, "Bu arı 1 ile 2 milimetre boyutundadır. Herhangi insan veya hayvana zararı bulunmayan arı türüdür. Bal üretimine herhangi bir tehdit oluşturmaktadır. Parazitoitlerin salınması için özellikle Doğu Karadeniz’de fındık bahçelerini seçmekteyiz. Yoğunluk burada bulunduğu için. Diğer bölgelerde de salımlar gerçekleşecektir. Bakanlığımız tüm dünyada büyük zararlara neden olan kahverengi kokarca ile takip ve mücadele faaliyetleri için yoğun çaba sarf etmektedir. Ancak zararlı ile mücadelede çiftçi ve vatandaşlarımıza da sorumluluk düşmektedir. Ev ve bahçelerindeki böceklerin imha edilmesi hem mücadele sürecini hızlandıracak hem de başarı oranını artıracaktır. Doğru bilgiler için sadece Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı açıklamalarının dikkate alınmasını rica ederiz" diye konuştu.