ASAYİŞ - 13 Nisan 2018 Cuma 16:58

Malatya’daki FETÖ/PDY ana davasında savunmalar devam ediyor

A
A
A
Malatya’daki FETÖ/PDY ana davasında savunmalar devam ediyor

Malatya’da 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2.

Malatya’da 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2. Ordu eski Komutanı Adem Huduti’nin de yer aldığı sanıkların yargılanmasına devam ediliyor. Bugünkü duruşmada da sanık savunmalarının dinlenmesine devam edildi.


Yakınca Spor Salonu’nda kurulan Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda bugün görülen 10’uncu duruşmanın 5’inci oturumunda sanıkların esas hakkındaki son savunmaları dinleniyor. Dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti’nin de aralarında yer aldığı 24’ü tutuklu 76 sanığın yargılandığı davada, bugün ilk olarak Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığında darbe girişimi sırasında kara pilot teğmen olarak görev yapan tutuksuz sanık Mustafa Sinan Soybaş savunmasını yaptı. Hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını ileri süren Soybaş, kendisi için iddianamede belirtilen ’intihar fedaisi’ iddiasının asılsız çıktığını savunarak beraatini talep etti.


Daha sonra söz alan dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti’nin koruma astsubayı tutuksuz yargılanan sanık Hacı Eyyip Özcan ise hayatı boyunca terör örgütleriyle mücadele ettiğini ve tek bir soruşturma bile geçirmediğini ileri sürdü. 15 Temmuz günü emirleri, sorumlu amirleri olan Emir Subayı Sedat Kaya’dan aldıklarını ifade eden Özcan, "Şüpheli personeli ordu komutanı makamına karşı herhangi bir olumsuz davranışa müsaade etmeyerek polise teslim ettik. Ben silahların karşısında yapılması gerekeni yaptım, ordu komutanını canımın pahasına karşı korudum" iddiasında bulundu.


İddianamede yer alan suçlamalara tek tek cevap veren Özcan, "Kışlada darbecilere müdahale edecek 3 kişi var. Olayın ilk anlarından itibaren biz şüpheli darbecilere müdahale ettik” şeklinde konuştu.



"Dosyaya FETÖ’ye üye olduğuma dair bilgi, belge girmemiştir"


Duruşmada daha sonra söz verilen eski Ordu Komutanı Adem Hututi’nin emir subayı olan eski Binbaşı Sedat Kaya savunma yaptı. 2014-2016 yılları arasında Adem Huduti’nin emir subayı olarak görev yaptığını ifade eden Kaya, "Emir subayı inisiyatif kullanamaz, komutanın gölgesidir. Komutanlar, emir subaylarına zimmetlidir. FETÖ’cülerin emir subayı gibi kritik bir göreve gelmeleri için neler yaptığını görüyoruz. Ben ise kendi isteğimle aileme daha fazla zaman ayırmak için bu görevi bırakmak istediğime dair dilekçe yazdım. Kimseye himmet adı altında para vermedim. FETÖ çamuru bana bulaşamaz. Dosyaya FETÖ’ye üye olduğuma dair bilgi, belge girmemiştir. İddia makamı mütalaada FETÖ’cü olmadığımı teyit etmiştir" dedi.


15 Temmuz gecesi görev gereği ordu komutanını korumak amacıyla darbe karşıtı olan emirler doğrultusunda hareket ettiğini ileri süren Kaya, "Birinci sicil amirim Mustafa Serdar Sevgili’dir. Tavrı belli olduğundan ordu komutanı ve kurmay başkanımızın emirler doğrultusunda hareket ettim” şeklinde konuştu.


Darbeyi önceden bildiği iddiaları karşısında “Darbe girişimini televizyon tamircisi olan ağabeyimden öğrendim” diyerek kendisini savunan Kaya, "23.28’de karargaha geldik. Ben hiçbir tuhaflık ya da kalabalık görmedim. Karargaha kendi çabalarım oldu. Karargaha gelmek istenmediğim ve darbecilerin planlarını bozduğumda ortadadır. Benim karargaha gelmem planlarını bozmuştur” iddiasında bulundu.


Ordu komutanının bu işin içerisinde olmadığını ve gecenin en başından itibaren darbe karşıtı emirlerini tüm ast birliklerine ilettiğini ileri süren Kaya, savunmasına şöyle devam etti:


“Gece 00.00’da Bahadır Erdemli ordu komutanının odasına geldi. ’Başımıza geçerseniz mutlu oluruz’ dedi. Komutan ise ‘oğlum ben ordu komutanıyım, sizin başınızdayım, siz kimden emir alıyorsunuz?’ dedi. Bahadır Erdemli ise kararlı olduklarını söyledi. Ordu komutanı işin başında kim varsa ikna etmelerini ve vazgeçmelerini kendisine söyledi. Sayın ordu komutanına darbeci unsurları etkisiz hale getirebileceğimi söyledim. Bana ‘ilk mermiyi biz atmayacağız, ateş edilirse hedef gözetmeden ateş edin, darbeci unsurları ben ikna ederim yoksa çok kan dökülür’ dedi. Ordu komutanı ’bu iş kan dökülmeden çözülecek’ dedi. Zekai Aksakallı, Ömer Halisdemir’e öldür dedi, şehidimiz gereğini yaptı. O gece karargahta kimin ne tarafta olduğunu kamera görüntüleriyle anladık. O gece biz çok yalnızmışız. Ordu komutanı ana as birlikleriyle görüşüp darbe karşıtı emirlerini verdi. Gelen yazının uygulanamayacağına dair şerh düştü. 2. Ordu’ya bağlı birlikleri aradı. Vali beyi aradım ordu komutanıyla görüştürdüm. Benim odam ordu komutanının odasından ayrıdır arada koridor vardır. Ordu komutanının odasına girenlerin ne yapacağını bilmediğim için gecenin büyük bölümünü ordu komutanının odasında geçirdim. Ordu komutanımız odasında telefonla konuştuğu için telefonu ben açtım, ordu komutanımız telefonu hemen kapatıp vali beyle görüştü. Bu kadar kaos ve yoğunluğun olduğu yerde ordu komutanı vali beyle benim telefonum üzerinden 00.25’ten başlayarak 45 dakika görüşmüştür. O gece benim cep telefonumdan 270 adet görüşme oldu."


Darbe gecesi ordu komutanının insanlı keşif uçağıyla Ankara’ya götürülmesi sözlerini duyduğunu ve bu nedenle de komutana "Sizi Ankara’ya kaçıracaklar, sizi daha emniyetli bir yere valiliğe, konuta götüreyim" dediğini iddia eden Kaya, Huduti’nin ise kendisine "Hiçbir yere gitmiyorum. Öleceksem de burada ölürüm" dediğini ileri sürdü.


Albay Bahadır Erdemli’nin Kurmay Başkanı Avni Angun’a silah çekmesi olayına da değinen Kaya, "Kurmay başkanı, Bahadır Erdemli’ye adamlarını nizamiyeden çekmesini söyledi. Bahadır Erdemli’de kurmay başkanına ’özel görüşebilir miyiz?’ dedi. Kurmay başkanı da Erdemli’ye ’adamlarını çek’ dedi. Sonrasında Bahadır Albay tabancasını çıkararak kurmay başkanına doğrulttu. Bahadır Erdemli’nin üzerine hamle yaptım ancak kurmay başkanı ’tamam sakin olun’ deyince müdahale edemedim" diye konuştu.


Sanıkların savunmalarının ardından Mahkeme Başkanı İzzettin Duman, duruşmayı 16 Nisan Pazartesi gününe erteledi. Pazartesi günü davanın bir numaralı sanığı olan eski Ordu Komutanı Adem Huduti’nin esas hakkındaki savunmasının alınacağı öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.