- 20 Temmuz 2018 Cuma 10:26

(Özel) Yaşayarak öğrendiği işaret dili hayatını değiştirdi

A
A
A
(Özel) Yaşayarak öğrendiği işaret dili hayatını değiştirdi

Annesi ve babası işitme engelli olan ancak kendisinde işitme engeli olmayan 23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrendi.

Annesi ve babası işitme engelli olan ancak kendisinde işitme engeli olmayan 23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrendi. Duyup konuşabilen ancak ilk olarak işaret dilini öğrenen Demirtaş, şimdilerde ise yanlış öğrenimlerden kaynaklanan sorunları çözmek için kurslarda Türk İşaret Dili eğitmenliği yapıyor.


Türkiye’de işaret dili öğrenimi gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Gerek sosyal medyada yapılan farkındalık kampanyaları gerekse de yabancı dil statüsünde olduğu için iş başvurularında avantaj sağladığı için özellikle gençler tarafından Türk İşaret Dili oldukça ilgi görüyor. Manisa Yunusemre Halk Eğitim Merkezinde de iki farklı sınıfta Türk İşaret Dili eğitimi veriliyor. Toplam 120 saat süren ve 2 sınıfta açılan eğitimlerde yaklaşık 60 öğrenci Türk İşaret Dilini öğreniyor.


Kursta eğitmenlik yapan Zeynep Demirtaş’ı eğitmenliğe iten sebep ise kendisinin CODA (Children of Deaf Adults) adı verilen duruma sahip olması. Anne ve babası işitme engelli olan ancak kendisinin engeli bulunmayan Zeynep Demirtaş’ın anadili işaret dili olduğu için CODA olarak adlandırılıyor. Doğduğunda ilk olarak işaret dilini öğrenen Demirtaş, şimdilerde ise işaret dili kullanımındaki yanlışları düzeltmek için Türk İşaret Dili eğitmenliği yapıyor.


23 yaşındaki Zeynep Demirtaş, "CODA olarak geçiyorum. CODA ise ebeveynlerinin işitme engelli olup kendisinin işitme engelli olmaması demek. Bu da anne ve babanın işitme engelli olması, çocuklarının normal konuşabilir olması. İlk anadilim işaret dili, ikinci olarak da normal konuşma dili. Biz ilk olarak işaret dilini öğreniyoruz daha sonra da normal konuşma dilini öğreniyoruz. Kendi dilimiz kendi işaret dili" dedi.



"Yanlış öğrenmenin önüne geçmek için bu mesleği seçtim"


Ailesinin işitme engelli olmasının kendisini bu mesleğe yönelten sebeplerden biri olduğunu söyleyen Demirtaş, "En başta sebeplerden bir tanesi yanlış öğrenimden dolayı ben daha çok bu mesleğe yönelmek istedim. Baktım ki toplumda işaret dili öğrenme isteği çok. Bu da bizi sevindiren bir şey. Ben bu hayata devam edip edemeyeceğimi bilmediğim için arkamda benim ailem ve diğer kardeşlerim, amcalarım olduğu için benden sonra gelecek olan neslin de bilmesini istedim. İkinci olarak da yanlış öğrenmenin önüne geçmek için bu mesleği seçtim" diye konuştu.



"Telefonlarda görüntülü görüşme çok iyi oldu"


Kendisinin işitme engeli olmadığı için evde bir takım sorumlulukları üstlenmek durumunda kaldığını söyleyen Demirtaş, "İster istemez bir takım sorumluluklar üzerimizde oluyor. Öğrenme çabasında oluyorsun. 4-5 yaşındasın, telefonlara bakmak zorundasın. Elektrik faturası, su faturası, okul toplantılarına kendin katılmak zorundasın. Çok sorumluluğu üstüne alıyorsun. İşaret dilini öğrenmek zorunda kalıyorsun. Nasıl ki bir İngiliz, İngilizlerin arasında İngilizce öğreniyor ya da Türkçe konuşan. Her dil için geçerli olduğu gibi işaret dili için de geçerli" ifadelerini kullandı.


Ayrıca teknolojinin ilerlemesiyle birlikte görüntülü görüşme imkanı bulunmasının işitme engelli bireylerin telefonla iletişiminde çığır açtığını belirten Demirtaş, "Telefonlarda görüntülü görüşme çok iyi oldu. Artık programlar yükleniyor ve bunlarla görüntülü görüşme yapabiliyoruz. Bu bizim için gerçekten çığır açtı" dedi.


Demirtaş’ın öğrencisi Ecem Ertem ise öğretmenlik mesleğinde avantaj sağlayacağını düşündüğü için işaret dilini öğrenmek istediğini dile getirerek, "Özel Eğitim Öğretmenliği okuyorum. İleride Özel Eğitim Öğretmeni olmak istiyorum. Buna katkısı olur diye düşündüm. Öğretmenimiz çok güzel anlatıyor. Gayet güzel gidiyor" diye konuştu.



"Çok ciddi bir katılım ve talep var"


Yunusemre Halk Eğitim Merkezinde Türk İşaret Dili eğitmenliği yapan Türk İşaret Dili Öğretmeni Faruk Özkurt ise kurslara çok ciddi bir talep olduğunu söyleyerek, "İşaret dili, işitme engeliyle dil ve konuşma bozukluğu olan bireylerin kişisel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla konuşma dilinden farklı ancak belli bir sistem içerisinde el vücut ve mimiklerin kullanıldığı görsel bir dildir. Çok ciddi bir katılım ve talep var. Ama tabii ki özellikle devletimizin ve bugünkü hükümetin 5378 sayılı yasayla Türk Dil Kurumuna devretmesi bütün Türkiye’de yaygınlaştırıldı. Hatta 4 yıl önce hükümetimiz bir yasa çıkarttı her resmi dairede en az 2 kişinin bu dili bilmesi gerektiği ile ilgili. Biz bu konuda diğer dünya ülkelerinden çok gerideyiz. İşaret dilini öğrenmemiz onları mutlu eder. Çünkü hepimiz bir engelli adayıyız. Yarın ne olacağı belli değil" dedi.


Kadınların erkeklere göre işaret diline daha duyarlı olduğunu sözlerine ekleyen Özkurt, "Kadınlar bu dile erkeklerden çok daha fazla duyarlılar. Bu da bizi mutlu ediyor. Bir işe başvurduklarında öz geçmişlerine bunu ekliyorlar. 120 saat yeterli. Ama mutlaka çalışmak gerekiyor. O kelimeleri tekrar etmeleri gerekiyor. Gün içerisinde kullanmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.



Her kesimden öğrenci işaret dili öğreniyor


Öte yandan kurslarda her kesimden öğrenci de topluma faydalı olabilmek için işaret dili eğitimi alıyor. Diyetisyen olan Ayşenur Erbay, işitme engelli hastalarına danışmanlık yapabilmek için bu dili öğrenmek istediğini vurgulayarak, "Ben diyetisyenim aynı zamanda. Hem gelen danışanlarıma ve herkese yardımcı olabilmek için bu kursa katılmak istedim. Hem de engellilerle ilgili bir şeyler yapmak, onları hayata kazandırmak ülkece büyük bir eksiğimiz. Bu yüzden bu kursa katılmak istedim" diye konuştu.


Gastronomi ve mutfak sanatları mezunu Duygu Kırmızıkuşak da alerji gibi özel durumlarda işitme engellilere faydalı olabilmek amacıyla kursa geldiğini belirterek "Gastronomi ve mutfak sanatları mezunuyum. Hala eğitimime devam ediyorum. Bunun yanı sıra ben eğitimim sırasında duyarlı olmayı öğrendim. Alerji gibi özel durumlarda beslenmeleri gördüğümüz için işitme engellileri de yadsıyamayacağımızı düşündüm. Duyarlı olmamız gerektiği için böyle bir fırsatı kaçırmak istemediğim için Halk Eğitim Merkezimizde eğitim almaya karar verdim" şeklinde konuştu.


Toplumdaki işitme engelli bireylerle karşılaşılması durumda onların yaşayabilecekleri zorluklara karşı yardımcı olmak amacıyla eğitimlere katıldığını kaydeden Aykut Yazıcı, "Hepimizin bu konuda bir eksikliği olduğunu düşündüm. Günlük hayatta konuşamayan, duyamayan insanlarımız var. Bunların günün herhangi bir yerinde herhangi bir zamanında dertlerini anlatmak istediklerinde birilerini yanlarında bulamayabiliyorlar. Bir şekilde bana denk gelirse benim faydam olabilir. İngilizce, Almanca’yı her zaman kullanabiliriz. Ama işaret dili daha çok insanların ihtiyacı var gibi bir düşüncem oldu. Bu yüzden bu kurslara katılmak istedim" ifadelerini kullandı.


Kurslara gösterilen taleplerden dolayı mutlu olduklarını vurgulayan Yunusemre Halk Eğitim Merkezi Müdürü Aynur Özdemir, eğitim yılı boyunca kursu düzenlediklerini ve Manisalıların Türk İşaret Diline gösterdikleri ilginin kendilerini mutlu ettiğini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Arslantepe Höyüğü’nde yeni dönem kazı çalışmaları başlıyor Arslantepe Höyüğü’nde kazıların 15 Temmuz’da başlayacağını belirten AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, yeni dönemde devam edecek çalışmalarda Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin’in yer alacağını söyledi. UNESCO listesinde yer alan Arslantepe Höyüğü’nde Temmuz ayında başlayacak kazı çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, ilk kazı çalışmalarının Prof. Dr. Marcella Frangipane’nin hocası ile başladığını daha sonra kendileri ile devam edip ardından ise Frangipane’nin öğrencisi Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile devam ettiğini hatırlatarak yeni dönem kazı çalışmalarında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin’in kazı koordinatörü olarak görevlendirildiğini belirtti. Arslantepe Höyüğü’nün tarihi derinliğine dikkat çeken AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak Arslantepe Höyüğü’ne gelen ziyaretçilerin talep ve isteklerini karşılamak amacıyla Karşılama Merkezi’nin hayata geçirilmesinin önemine de vurgu yaptı. “Müziğin dili evrenseldir tarihinin dili ve dokusu da öyledir” Arslantepe Höyüğü’nde yeni dönem kazı çalışmaların 15 Temmuz’da başlayacağını aktaran AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak, "Arslantepe Höyüğü’ndeki çalışmaları takip edenler yapıda kazı çalışmalarının Prof. Dr. Marcella Frangipane’nin hocasıyla başladığını daha sonra kendisinin devam ettirdiğini ardından ise Frangipane’nin öğrencisi Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ve ekibi ile devam ettiğini bilirler. 15 Temmuz’da başlayan kazılar birkaç ay devam ediyor ve süreçte çıkarılanlar, bulunanlar o dokuyu yansıtan verilerin sergilenmesi konusunda İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzle diyaloglarımız var. Sergilenme alanlarını ne kadar genişletebilir, elde edilen verilerin ne kadarı Malatya’da kalabilir ve görünür olabilirse biz o ölçüde daha uluslararası ölçekte bir açılım sağlayabileceğiz. Bu da Malatya için çok önemli. Bu noktada şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Malatya’mızın koordinatör bakanı olması buradaki hassasiyet ve detayları bilmesi iletilen taleplerin hızlıca karşılanması açısından da çok önemli. Yeni bir gelişmeyi de belirtmek istiyorum, Arslantepe Höyüğü’nde bugüne kadar İtalyan heyetini yaptığı çalışmalar gerçekten çok kıymetli ama bu çalışmaların yanına kazı heyeti başkanlığına bir atamamız daha oldu. Müziğin dili evrenseldir, tarihinin dili ve dokusu da öyledir. Dolayısıyla yabancı heyet-Türk heyet ayrımına hiçbir zaman girmedik ama kolay diyalog kurabilme ve bizim üniversitelerimizin akademisyenlerimizin de birebir faaliyet göstermesi açısında önemli bir husus. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin, Arslantepe Höyüğü kazı ekibine koordinatör olarak dahil edilmiştir.. Arslantepe Höyüğü hakkında bilgi almak istediğimizde Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ile Doç. Dr. Halil Tekin hocamızla diyalog kurabileceğiz hem akademi dünyamıza hem de Malatya’mıza hayırlı olsun” diye konuştu (HE-SVY-
Gümüşhane Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil köprü korkuluklarına çarparak durabildi Gümüşhane’de sürücüsünün yağmur nedeniyle kayganlaşan zeminde kontrolünü kaybettiği otomobil köprüdeki köprülüklere çarparak durabildi. Şoför hastanede tedavi altına alınırken kaza yapan otomobilin tekerleği metrelerce öteye savruldu. Kaza, öğleden sonra Gümüşhane merkez Pirahmet Köyü’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Erzincan’dan Gümüşhane istikametine hareket halindeki 42 YD 504 plakalı Fiat Marea markalı otomobilin sürücüsü Ahmet Baş (28) Pirahmet Köyü geçişinde yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil ters istikamete dönerek köprüdeki korkuluklara çarparak durabildi. Kazanın etkisiyle ise otomobilin sol ön tekeri metrelerce uzağa fırladı. İhbar üzerine olay yerine 112 acil sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Otomobilin hava yastığının açılması nedeniyle hayata tutunan sürücü sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalesinin ardından Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olay yerinden başka bir vakaya giden ambulansın kazayı görerek müdahale ettiğini söyleyen görgü tanığı İsmail Çilenk, “Ben evimin kapısının önünde oturuyordum bir ses duydum, köprüden araba gittiğini düşündüm koştum geldim bu araba bu hale gelmiş. Demirlere vurarak durmuş ve ters dönmüş. Şans eseri başka bir hastaya giden ambulans gördü de müdahale etti. Şoförün durumu iyiydi sadece kaburgalarım ağrıyor diyordu” dedi. Kaza nedeniyle Gümüşhane - Erzincan Karayolu’nda trafik kontrollü olarak verilirken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Bursa Bursa’yı "Bidaa Dükkan" tutkusu sardı Bursa’da ’bidaa dükkan’ların ilk konsept mağazası, Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde hizmete girdi. Tüketicilerden büyük ilgi gören bidaa dükkanlar, ev dışında yemek yeme alışkanlıklarının değiştiği günümüzde, gençler, çalışan ebeveynler, çekirdek aileler, bekarlar, ofis çalışanları ve evde yemek yapmaya vakit harcamak istemeyen herkese; koruyucusuz ve hijyenik ortamda üretilmiş, hızlı, pratik yiyecekler sunmayı hedefliyor. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Dönmez, Yankı Gıda ile birlikte grup firması olan Doybox Gıda’nın, bidaa Markası ile EDT pazarında yeniliklere devam ettiğini, perakende pazarında da bidaa dükkan konseptleri ile yoluna devam edeceğini söyledi. Toplumun tüketim alışkanlıklarının yeni konseptleri ile uyumluluğunu görmek için açtıkları tanıtım standının büyük ilgi gördüğünü belirten Coşkun Dönmez, “Buradan aldığımız cesaretle Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde ‘bidaa dükkan’ı açtık. Buradaki konseptimizi tüm Türkiye’de uygulayacağız. Ev yemeği lezzetinde hizmet verecek ‘bidaa dükkân’ların Bursa’mızdan başlayarak kısa zamanda tüm Türkiye’ye yayılmasını hedefliyoruz” dedi. Yankı Yemek A.Ş olarak, sektörde 35 yıllık bir deneyime sahip olduklarını ve gurup şirketleri olan Doybox’un bidaa markası ile geleneksel ev yemeği lezzetinde, tüketicilere tamamen doğal ve hızlı hazırlanabilen ekonomik fiyatlı yiyecekler sunmayı hedeflediğini belirten Coşkun Dönmez, "Belirlediğimiz, ‘Geleneğin Pratik Tadı’ sloganımız, bu vizyonun bir yansıması olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu. Coşkun Dönmez, 2 yılı aşkın süredir restoranlar ve fast food işletmeleri için çözüm ortağı olduklarını belirterek, bunun yanı sıra, tam otomatik çorba makineleri olan ‘Doymatikleri’ geliştirerek tüketicilere sunmanın gururunu yaşadıklarını da vurguladı. Dönmez, "Bidaa dükkânların yanı sıra bir yandan da ‘Doymatik’lerimizi halkımızın kolay ulaşacağı noktalarda hizmete sunacağız” dedi. Coşkun Dönmez, dünya genelinde sağlıklı, koruyucusuz güvenli hızlı tüketim ürünlerinin, hızla yükselen bir eğilim haline geldiğini, özellikle 35 yaş altındaki gençlerin, yoğun iş temposu ve hızlı yaşam tarzları nedeniyle ev dışında yemek yeme alışkanlığını benimsediklerini söyledi. Dönmez, “Pratik, hızlı, sağlıklı ve güvenli yemek seçeneklerine olan talep her geçen gün artıyor. Biz de hızla büyüyen bu talebi karşılamak ve geleneksel lezzetleri modern ve hızlı bir şekilde sunmak için yeni yollar arıyoruz. Hızlı tüketim pazarındaki büyümeye hızla adapte olmak ve genişlemek istiyoruz. Bursalıları oldukça ekonomik ve tamamen doğal lezzete sahip olan menülerimizi tatmaya bekliyoruz” diye konuştu.