EKONOMİ - 23 Ekim 2017 Pazartesi 16:11

MTSO Meslek Komitesi, ilçelerde balık pazarı kurmak için ilk adımı attı

A
A
A
MTSO Meslek Komitesi, ilçelerde balık pazarı kurmak için ilk adımı attı

MTSO 4 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan, balık tüketiminin artması, sektörün canlanması için ilçelerde mini balık pazarlarının kurulması için çalışma yaptıklarını söyledi.

MTSO 4 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan, balık tüketiminin artması, sektörün canlanması için ilçelerde mini balık pazarlarının kurulması için çalışma yaptıklarını söyledi. Mezitli Belediyesi ile başlattıkları projede son aşamaya geldiklerini belirten Yeniçıkan, Toroslar Belediyesi ile de mini balık pazarı için istişare yaptıklarını bildirdi.


Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan, balık, kırmızı et ve tavuk sektörlerinde yürüttükleri çalışmalara ilişkin açıklama yaptı. Özellikle Balık Pazarı üzerinde duran Yeniçıkan, merkezdeki mevcut Balık Pazarı’nın Mezitli ilçesine uzak olduğunu, bu bölgede yaşayan halka hizmet verebilmek adına lokal, mini bir balık pazarı kurulması çalışması yürütüldüğünü söyledi. Bu projede son aşamaya geldiklerini ifade eden Yeniçıkan, önümüzdeki aylarda tamamlanması ile birlikte bu pazarda pişirim hizmeti verilmesinin planlandığını da kaydetti. Benzer çalışmaları diğer ilçelere de yaymak istediklerini dile getiren Yeniçıkan, Toroslar Belediyesi ile de istişare halinde olduklarını ifade etti.


Lokal balık pazarları yanında bir de büyük balık hali planlamalarına rağmen, bu konuda henüz istedikleri yolu kat edemediklerine dikkat çeken Yeniçıkan, böyle bir tesisin kurulabilmesi için 3 bin metrekarelik bir alana ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Mevcut yerlerinin ihtiyacı karşılamakta zorlandığına işaret eden Yeniçıkan, eğer kendilerine yeni bir yer tahsis edilemeyecekse mevcut yerlerinin modernizasyonunun yapılmasını, bu yenilemenin de balık sezonu dışında gerçekleştirilerek sektör temsilcilerinin mağdur edilmemesini beklediklerini dile getirdi.


“Çukurova Havaalanı’nı bekliyoruz”


Şu anda havaların soğuk olmaması nedeniyle Akdeniz sahillerinde balığın çok fazla olmadığı, daha çok karideste patlama yaşandığı bilgisini veren Yeniçıkan, “Aynı zamanda Lübnan, Beyrut, Ürdün, Katar, Dubai gibi ülkelere balık ihracatı başladı. İhracatın artması adına Çukurova Bölgesel Havalimanı Projesi’nin vakit kaybedilmeden tamamlanmasını bekliyoruz. İhracatta bir takım gümrük sorunları da yaşanıyor. Mersin’den analiz ve gümrük sorunlarını aşmakta zorlanıyoruz. Deniz ürünleri başta olmak üzere taze ya da canlı hayvan ithalatında ürünün kontrolünü belirli yerler dışında yaptıramıyoruz. Mersin’de de canlı hayvan konusunda yeterli potansiyel var. Tarım İl Müdürlüğü’nün gümrüklerle birlikte ortak bir çalışma yürüterek bu bölgeden de kontrollerin yapılmasına olanak tanınmasını talep ediyoruz” dedi.


Bazı deniz ürünlerindeki yüksek KDV oranlarından da şikayetçi olan Yeniçıkan, balıkta KDV yüzde 8 olmasına rağmen kabuklu deniz ürünlerinde KDV’nin yüzde 18 olmasının sektörü zorladığını dile getirip, bu rakamların düzenlenmesi halinde tüketiciye olumlu yansıyacağını kaydetti.


“Kırmızı et sektörü zor günler geçiriyor”


Kırmızı et sektörünün ise son dönemlerde zor günler geçirdiğine dikkat çeken Yeniçıkan, girdi maliyetlerinin yüksek olması ve ithal ete ağırlık verilmesi nedeniyle üretimin durma noktasına geldiğini ifade etti. Bölgedeki üretimin dahi son 5 yılda yüzde 50’nin üzerinde azaldığını ifade eden Yeniçıkan, bir üreticinin girdi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle karkas etin kilosunu 24 TL’ye üretebildiğini anlattı. Yeniçıkan, “Bunun bir de firesi var. Hayvanlarımızın tümünü kesime yollayamıyoruz, kimi hastalanıyor kimi ölüyor. Yüzde 10’a varan fire oranlarıyla karşılaştığımız dönemler oluyor. Oysa bu karkas eti kesmek için alacak olan tesisler kilosu 23 TL’ye alım rakamı açıklıyorlar. Böyle olunca yerli üreticimiz ürününü vermek istemiyor, çünkü yaptığı harcamayı dahi çıkaramıyor. Oysa bir yıl zor şartlar altında çalışmış olan bu kişiler evine para götürmek istiyor” diye konuştu.


Et ithalatı arttıkça üreticinin bu sektörden her geçen gün biraz daha çekileceğini vurgulayan Yeniçıkan, bir süre sonra yerli üretimin tamamen yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna, bu durumda etin kilosunun 100 TL’ye kadar yükselme riski taşıdığına dikkat çekti.


Türkiye’nin kırmızı et konusunda dışa bağımlı hale gelmemesi gerektiğinin altını çizen Yeniçıkan, bunun için mutlaka ithalat yerine sektörün desteklenmesinin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Bunun yem desteği, süt desteği, anaç desteği gibi farklı yollarla sağlanabileceğini kaydeden Yeniçıkan, “Halkımız elbette ucuz et yesin ama mevcut şartlarla bunu sağlamak çok zor, çünkü bu işin de bir maliyeti var. Bu maliyetlerin düşürülmesi halinde halkımız zaten ucuz et yer ve sektör temsilcileri de yaptığı işten para kazanabileceği için üretimi sürdürür. Dışa bağımlı olmak zorunda değiliz” ifadelerini kullandı.


Devletin mevcut durumda ithalat yaparak marketlerde uygun fiyatlarla et satabilme gücü bulunduğunu belirten Yeniçıkan, “Evet 80 milyon tüketici bugün uygun fiyatlı et tüketebilir ama milyonlarca üretici de yok olur gider. Sektör temsilcileri, yaklaşık 5 aydır iş yapamıyor. Yem stokları dolu olmasına rağmen üretim yapılacak canlı hayvan bulmakta dahi zorlanıyorlar” dedi.


“Yeni trend gezen tavuk”


Tavukçuluk sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Yeniçıkan, şunları söyledi: “Bugün dünyada yeni bir uygulama trendi var; tavuklardan kafessiz yaşam alanlarında yumurta elde ediliyor. Ülkemizde de tavuklar için Hayvan Refahı Hakları Yasası gereğince de bu yapılmalı. diyerek şöyle Amerika’da 2020 yılında kafessiz yaşama yasal olarak geçilecek. Bu döneme kadar gerekli altyapı hazırlıkları yapılıyor. AB ülkelerinde de benzer bir zorunluluk getirildi. Aslında AB’de yasal uygulama 2015’te başlayacaktı, ancak altyapı tamamlanamayınca süre 2025 yılına uzatıldı. Hayvan refahı da düşünülerek salma yumurtaların sayısının artırılması hedefleniyor. Ülkemizde bu uygulama başladı ve hızla yayılıyor. Talep de artınca üretici de bu alana yöneldi. Şirketler bazında gezen tavuk dönüşümü başladı. Ancak henüz yüzde 10’lar seviyesinde uygulanıyor ve gün gün de artıyor. Türkiye’nin de 2025’e kadar tümden bir dönüşüm yaşayacağına inanıyorum.”


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda ciddi denetimleri bulunduğuna dikkat çeken Yeniçıkan, bu nedenle üzerinde ‘gezen tavuk’ etiketi bulunan yumurtaların tereddüt etmeden tüketilebileceğini sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.