EKONOMİ - 27 Nisan 2017 Perşembe 11:08

Tekstilciler istihdamda kalıcı destek bekliyor

A
A
A
Tekstilciler istihdamda kalıcı destek bekliyor

Mersin’den dünya devi markalara üretim yapan tekstilciler, istihdamda kalıcı destek bekliyor.

Mersin’den dünya devi markalara üretim yapan tekstilciler, istihdamda kalıcı destek bekliyor. MTSO Tekstil, Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek, “Bir personelin tüm maliyetinin karşılanması yerine, tüm personelimizin maliyetinde yüzde 10 ya da 20’lik destek verilmesini ve bunun da kalıcı olmasını talep ediyoruz” dedi.


Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Tekstil, Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek, bir açıklama yaparak sektörün sıkıntılarını anlattı. Özellikle tekstil sektöründe yaşanan istihdam sorununa vurgu yapan Şimşek, istihdamda çalıştıracak personel bulma ve bulduktan sonra maliyetlerini karşılama noktasında iki yönlü sıkıntı yaşandığına dikkat çekti. Türkiye’de genç nüfus fazla olmasına rağmen, artık gençlerin fabrikalarda çalışmak istemediğini belirten Şimşek, bu durumun ileri derecede personel açığını da beraberinde getirdiğini söyledi. “Bu nedenle işsizlikten öte iş beğenmeme durumu söz konusu” diyen Şimşek, işin cazibesinin artırılması, gençlerin daha çok tercih edebilmesi için şartlarının düzeltilmesi gerektiğini ifade etti.



“İstihdamda tüm personel için kalıcı destek bekliyoruz”


Şartların düzeltilmesinin ancak desteklerle mümkün olabileceğini vurgulayan Şimşek, “Mevcut durumda işçilik ücretlerinin çok düşük olduğunu biliyoruz. Ancak bu rakamları işveren istese de artıramaz, çünkü piyasada oluşan rakam bu. Siz biraz üzerine çıkarsanız zaten düşük olan rekabetçi yapınız daha da bozulur. Bunun çözümü noktasında hükümetimizden destek bekliyoruz. Özellikle İstihdam Seferberliği ile birlikte tarihi destekler verilmeye başlandı. Ancak bizim talebimiz belli bir dönem için tüm işçilik maliyetlerinin karşılanarak işveren üzerindeki yükün neredeyse tamamen kaldırılması yerine, özellikle emek yoğun sektörler için bu desteklerin miktarını azaltıp tabana yayılması ve kalıcı hale getirilmesidir. Bizim sektörümüz makineleşmenin şu an için sağlanmasının mümkün olmadığı bir sektör. Yoğun insan gücüne ihtiyaç duyuyoruz. Bu nedenle işçiliği ortadan kaldırarak girdi maliyetlerimizi aşağı çekebilme imkanımız yok. Tüm işçilik maliyetinin en az yüzde 10 ya da 20’sinin desteklenmesi halinde işçilerimize daha fazla maaş verebilme imkanına kavuşabiliriz. Bu durumda işçi de işveren de devlet de kazanacaktır, çünkü istihdamda artış yaşanır, kayıtdışılığın önüne geçilir, daha çok kişi bu alanda çalışmayı tercih eder ve herkes memnun olur” diye konuştu.


Şimşek, meslek liselerinin cazibesinin artırılıp gençlerin bu alanları tercih etmelerinin sağlanması gerektiğinin de altını çizdi.



“Güven ve istikrar ortamı devam etmeli”


Mersin’den tekstil ve konfeksiyon üzerine yoğun ihracat gerçekleştirildiğini, üreticilerin önemli bir bölümünün ihracatçı olduğunu kaydeden Şimşek, gerek üretici gerekse ihracatçılar için döviz kurlarındaki ani hareketliliğin sıkıntı oluşturduğunu dile getirdi. Bunun için ülkedeki güven ve istikrarın devamının iş dünyası adına büyük önem taşıdığını vurgulayan Şimşek, artık dünyanın büyük bir bölümünün tekstil ve konfeksiyonu öğrendiğini, bu nedenle en küçük bir huzursuzlukta müşterinin alternatif pazarlara yöneldiğini anlattı. Dövizdeki artışın değil, ani dalgalanmaların firmaları zor durumda bıraktığına işaret eden Şimşek, şunları söyledi: “Döviz kurunun istikrarlı artışına önlem alabiliyoruz ama anlık değişimler iki açıdan zarar veriyor. Bir taraftan hammadde fiyatlarını artırırken diğer taftan yurt dışındaki müşterinin döviz kurundaki artış oranında iskonto talebini beraberinde getiriyor. Sonrasında anlık artan döviz zaman içinde aşağı inip normal seviyesine geldiğinde müşterilerimizden iskonto iptalini talep edemiyoruz. Bu da sıkıntı çıkarıyor. Bu nedenle her alanda olduğu gibi dövizdeki istikrar da önemli.”



“Yurt dışındaki müşterilerimizin alternatif arayışına girecek ortamlar oluşturmamalıyız”


Mersin’de tekstil ve konfeksiyon sektörünün oldukça güçlü olduğuna da dikkat çeken Şimşek, özellikle Mersin Serbest Bölge’deki imalatçıların tümünün yurt dışındaki dünya markalarına üretim yaptığını bildirdi. Dünya markalarının çalıştıkları firmalardaki denetimlerini çok sıkı tutması nedeniyle kalitenin her geçen gün yükseldiğini ve diğer illerin bu alanda önüne geçtiklerini ifade eden Şimşek, bunun dünyadan ek talepler olarak geri döndüğünü anlattı. Geçmiş dönemlerde Türkiye’nin imalat noktasında en büyük rakiplerinin Uzakdoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri olduğunu da hatırlatan Şimşek, “Geçmişte işçilik maliyeti düşük olan Uzakdoğu ülkeleri ile rekabette zorlanıyorduk, ancak bugün Avrupa’ya daha yakın olmamız, termin avantajımız nedeniyle tercih ediliyoruz. Bir başka rakibimiz Kuzey Afrika ülkelerine de kumaşların Türkiye’den gidiyor olması ciddi bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor. Kumaş Türkiye’den gidince onlar adına navlun maliyeti artıyor ve yine işçilikleri daha ucuz olmasına rağmen biz rekabet edebilir bir yapıya kavuşmuş oluyoruz. Bugüne kadar büyük uğraşlarla yer edindiğimiz Avrupa pazarındaki hakimiyetimizin devam etmesini istiyoruz. Bu nedenle yurt dışındaki müşterilerimizin alternatif arayışına girecek ortamlar oluşturmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.