ÇEVRE - 01 Mayıs 2024 Çarşamba 11:39

Kuraklık il kriz merkezi toplandı

A
A
A
Kuraklık il kriz merkezi toplandı

Küresel iklim değişikliği ile birlikte kuraklık ihtimaline karşı durum değerlendirmesi yapılarak gerekli tedbirlerin alınması ve eylem planı oluşturulması amacıyla Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan başkanlığında, tarımsal kuraklık il kriz merkezi toplantısı yapıldı. Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen toplantıya il komitesini oluşturan kurum temsilcilerinin yanı sıra İlçe ve şube müdürleri katılım sağladı.


Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Meteoroloji ve DSİ’den uzmanların sunum yaptığı toplantıda, Muğla il genelindeki su kaynaklarının durumu, kuraklığa yönelik çalışmalar ve öneriler ile meteorolojik veriler ele alındı. Toplantıda konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, sürdürülebilir tarımsal su kullanımının planlanması ile ilgili proje ve çalışmalar hakkında bilgi verdi. ‘Kırsal Kalkınma Ekonomik Yatırımlarının Desteklenmesi’ Projesi kapsamında Bakanlık tarafından üreticilere modern sulama, bireysel sulama ve yağmur hasadı için yüzde 50 hibe desteği sağlandığını hatırlatan Saylak, su konusunda herkesin duyarlı olması gerektiğini vurguladı.


Tarımsal üretim planlamasını suyu merkeze alarak yapmak gerektiğini ve bunun milli bir duruş olduğunu kaydeden Barış Saylak, “Bu, hepimiz için tarihi bir sorumluluktur. Bugün en büyük zenginliğimiz olan yeşili ve maviyi çocuklarımıza ulaştırmak zorundayız. Biz üretim aşamasında bitkilerin su ihtiyacı durumunu değerlendirerek, üreticilerimize bu konuda bilgi veriyoruz. Tarımda su merkezli üretim planlamasının önemini anlatıyoruz” dedi.


Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan da konuşmasında bir damla suyun ve bir karış toprağın bile önemli olduğuna vurgu yaparak, su kaynaklarının doğru ve etkin yönetimi konusunda herkesin üstüne düşen görevi yapmasının bugüne ve geleceğe hizmet olduğunu söyledi. Soykan, toplantının Muğla’ya ve ülkemize hayırlı olmasını diledi.



Kuraklık il kriz merkezi toplandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Adnan Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasının görülmesine başlandı Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasının görülmesine başlandı. Sanık Oktar duruşmaya katılmazken mahkeme ara kararında 1 sanığın tahliyesine hükmetti. Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasının görülmesine başlandı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Adnan Oktar katılmadı. Duruşmada 3 tutuklu, 4 tutuksuz sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Duruşmada Adnan Oktar’ın avukatları, mahkemeden yetkisizlik kararı verilmesini ve dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesini talep etti. Diğer sanık avukatları da bu talebe katıldıklarını ifade ettiler ancak mahkeme, kendisinin görev ve yetkili olması hususlarının tespit edildiği gerekçesiyle bu talebi reddetti. "Ne benim, ne Adnan beyin ne de arkadaş çevremin suçla hiçbir işi olmadı" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ali Sadun Engin, "Ben kimseyle suç işlemek için ya da bu örgüt suç işliyormuş diyerek görüşmedim. Adnan Bey’i hiç tanımıyor da olsam dindar biri olarak yaşamaya devam ederdim. Allah yolunda yaptığımız tüm emeklerimizin üstü kapatılmak isteniyor. Ne benim, ne Adnan Bey’in ne de arkadaş çevremin suçla hiçbir işi olmadı. Hani diyorlar ya medyada, örgütten ayrılmak zordur, Taha Akyol’un oğlu Mustafa Akyol ’ben ayrılmak istiyorum’ dedi ayrıldı. İngiliz müzisyen, şarkıcı ve söz yazarı Cat Stevens ile tanıştık, yeni adı Yusuf İslam. Kendisine telkinde bulunduk İslam’a gelmesi için. Kendisini davet ettik, Adnan Oktar ile tanıştı. Acun Ilıcalı’nın ağabeyi ile beraber bütün Asya’yı beraber gezdik. Oralarda hizmetlerimizden bahsettik. Al Pacino ve Robert De Niro gibi isimlere hizmetlerimizi anlattım. Birebir sohbetimiz var. Ya ben gidiyorum Al Pacino ile konuşuyorum sonra gidiyorum alışveriş merkezinde kadın mı kovalıyorum? Bu nasıl mantık? Adnan Bey yazdığı kitaplardan bir kuruş para almadı. İsrail’le köprü vazifesi gördüğüm söyleniyor. Doğruyu anlatmak, kötülükten men etmek anlamında da köprü vazifesi görmüş olabilirim. Biz zaten köprü vazifesi görmeye çalışıyoruz’’ şeklinde konuştu. "Örgüt şirketi diyerek el konuldu ve batırıldı’" Tutuklu sanıklardan Orkun Şimşek ise savunmasında, "Benim şirketim 2014’de kurulmuştur. Bunun Adnan Oktar’la bir ilgisi yoktur, örgüt adına da kurulmuş değildir. Örgüt şirketi diyerek el konuldu ve batırıldı. Şirket sahibi olarak itibarım da sıfırlandı. Milyonlarca lira borca da sokulduk. Bu da başımıza gelen hukuksuzluklardan biridir. Ben hiçbir mali işi takip etmiyordum. Ben mali işler sorumlusu falan değilim’’ ifadelerini kullandı. 1 sanığa tahliye Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklardan Paşa Durmuş’un tahliye edilmesine karar verdi. Sanıklar Erol Şimşek, Orkun Şimşek, Ali Sadun Engin ve Paşa Durmuş’un dosyalarının ayrılmasına hükmeden heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Ali Sadun Engin’in örgüt içinde "Sado" lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın talimatıyla İsrail’de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti’nin, sanık Engin’in İsrail’in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı, Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu’nun örgütte "İmam Kardeşler" olarak adlandırılan grupta yer aldığı, Oktar’ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999’da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı "infak" adı altında örgüte aktardığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna’nın aralarında bulunduğu 13 sanığın çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez "nitelikli cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "cinsel taciz", "basit cinsel saldırı", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından bin 938 yıl 5’er aydan 2 bin 758 yıl 6’şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 59 şüphelinin de değişen oranlarda hapsi istendi.
Isparta Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma Isparta’da "Eğirdir Gölü ve Su Verimliliği Seferberliği Çalıştayı" başladı. Isparta Valisi Aydın Baruş, 2024 yılı başlarında bazı tedbirler almak zorunda olduklarını belirterek, "Önceki yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte yıllık yaklaşık 67 milyon metreküp su Eğirdir Gölü’ne takviye olarak aktarılmaktadır" dedi. Isparta Valiliği koordinasyonunda Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri 18. Bölge Müdürlüğü ve Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü iş birliğinde düzenlenen "Eğirdir Gölü ve Su Verimliliği Seferberliği Çalıştayı" başladı. Eğirdir Gölü’nün mevcut durumdaki sorunları ve çözüm alternatiflerinin tüm katılımcılar ile konuşulacağı çalıştayın en önemli çıktısı olarak Sektörel Su Verimliliği Uygulamaları ve Su Verimliliği İl Planının hazırlanması olarak hedefleniyor. "Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma" Devlet Su İşleri 18. Bölge Müdürü Osman Erkan çalıştayda yaptığı konuşmasında, kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebep olan bazı konular hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu. Erkan, "Eğirdir Gölü’nde kamuoyunda yanlış bilinen bazı gerçekler var. Şimdi Kovada kanalı Eğirdir Gölü’nün aslında taşkın savağı niteliğinde olup 1969’lu yıllarda DSİ tarafından açılmış, etrafındaki direnç problemleri de çözülerek Bozova’daki, buranın bir meyve bahçesi, meyve deposu olması sağlanmıştır. Biz kesinlikle Kovada kanalına, kanalın yapıldığından beri, ki böyle bir HES’lerin hakkı da yok, bir tahsis de yok. Kesinlikle biz Kovada’dan kanalla HES için su vermiyoruz. Verdiğimiz su, sulama sezonunda tamamen Bozova’daki 30 bin dekarlık bir alanın sulanması amacıyla verilmektedir. Eğirdir Gölü’nden göletler ve barajlar için kullandığımız toplam su, uzun yıllar ortalamasında 33 milyon metreküp. Biz bunun yanında 1989 yılında Aksu’dan Yılanlı derivasyon kanalı sayesinde 64 milyon metreküp suyu ortalama her yıl Eğirdir gölüne aktarıyoruz. Bunun 100 milyonu geçtiği zamanlar da doluyor 30 milyon civarlarında olduğu zamanlarda, kuraklığa bağlı oluyor. Bunun yanında tabii Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma. Yıllık 460 milyon metreküp buharlaşma var. Yani minimum 2 milyar metreküp düşünürseniz toplam suyu yaklaşık dörtte biri buharlaşmaya gidiyor. Isparta Belediyesi’nin aldığı su konusu da çok polemik oluyor. Toplamda uzun yıllar ortalamasında 9 buçuk milyon metreküp su alıyoruz. Bu da yani buharlaşmayla kıyasladığımız zaman Temmuz ve Ağustos ayındaki 8 günlük buharlaşmaya eşdeğer bir su alıyor” dedi. "Eğirdir Gölü içme suyu ihtiyacı için ciddi risk oluştuğunu gösteriyor" Isparta Valisi Aydın Baruş ise Eğirdir gölünün Isparta için hayati öneme sahip olduğunu belirterek, “Eğirdir gölü Isparta merkezin yıllık yaklaşık 13 milyon metreküplük içme ve kullanma suyu ihtiyacını temin etmektedir. Yani Eğirdir gölünden su sağlanmadığında Isparta il merkezinde yaşayan yaklaşık 250 bin nüfusun su ihtiyacının nasıl karşılanacağı gerçekten üzerinde düşünmeye değer bir konudur. Gölünün diğer önemli bir hususu Isparta tarımına hayat kaynağı olmasıdır. Gölümüzden tutulan tatlı su levreği, çim sazanı ve kerevit gibi su ürünleri yıllardır Isparta’nın ihracatına önemli katkı sağlamaktadır. Ancak son yıllarda azalan su varlığı nedeniyle bu su ürünlerinin üretiminde de ciddi düşüşler olduğunu maalesef görmekteyiz. Özellikle küresel iklim değişikliği neticesinde yağış miktarındaki azalışının önemli bir rol oynadığını ve her yıl gölden önemli miktarda buharlaşma meydana gelmesinin göl seviyesinde ciddi çekilmelere sebep olduğunu görmekteyiz. Özellikle son yıllarda meydana gelen kuraklık ve yağış rejimindeki ciddi değişiklikler minimum kot seviyelerinden de aşağıya doğru inişe zorlamaktadır. Nitekim 2023 sulama sezonu bitiminde minimum su kodu seviyesinde neredeyse gölün su varlığını tamamladık. 2024 Mayıs itibariyle de minimum su kotu seviyesinin biraz üzerindeyiz ki bu artık Isparta tarımı için Isparta’nın il merkezinin içme ve kullanma suyu ihtiyacı için hakikaten çok ciddi bir risk oluştuğunu bizlere göstermektedir” açıklamalarında bulundu. "Yıllık yaklaşık 67 milyon metreküp su Eğirdir gölüne takviye olarak aktarılmaktadır" 2024 yılına girerken bizler bazı tedbirler alma zorunluluğu duyduklarını belirten Vali Baruş, “Yaptığımız toplantıda 2024 yılı iyi durum senaryosuna göre yüzde 34 sulama da kısıtlama uygulanması gerektiğini belirttik. Bunun için alınabilecek önlemlere baktığımızda kapalı sulama sistemlerinin bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem kazanıyor. Atabey sulaması ve Senirkent sulaması olarak yapılan çalışmaların bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Bu ovaların sulama alanlarının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda Eğirdir gönlünün suyunun çok daha verimli şekilde kullanılmasına çok ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Yine önemli çalışmalardan birisi Eğirdir Gölü’ne başka kaynaklardan su aktarımı, önceden yapılan çalışmalarla birlikte yıllık yaklaşık 67 milyon metreküp su Eğirdir gölüne takviye olarak aktarılmaktadır. Yine şu anda proje çalışmaları devam eden Aksu-Yılanlı havzasında su aktarımı vasıtasıyla yıllık yaklaşık 42 milyon metreküp bu su aktarımı gerçekleştirilmesiyle birlikte en azından gölümüzü takviye ederek su varlığının zenginleştirilmesine katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz” dedi. Çalıştaya Isparta Valisi Aydın Baruş, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mahir Özcan, SDÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Saltan, DSİ 18. Bölge Müdürü Osman Erkan, Eğirdir gölüne kıyısı olan ilçelerin kaymakamları ve belediye başkanları, ilgili kamu kurum ve kuruluş müdürleri, sulama birliği başkanları ve akademisyenler katıldı.
Sakarya Oğlu tarafından benzin dökülerek yakılmıştı, son yolculuğuna uğurlandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para vermediği iddiası ile oğlu tarafından üzerine benzin dökülerek yakılan ve 32 gün sonra hastanede hayatını kaybeden kadın, son yolculuğuna uğurlandı. 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana gelen olayda, iddiaya göre kısa bir süre önce annesi Mükerrem Yılmaz’dan (64) para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. İhbar üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne, buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan Mükerrem Yılmaz, Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edilmişti. Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak İlçe Jandarma Komutanlığına götürülmüştü. Şahıs, işlemlerinin ardından elleri sargılı şekilde sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Son yolculuğuna uğurlandı 32 gündür hastanede yaşam mücadelesi veren Mükerrem Yılmaz’dan yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hastane işlemleri sonrasında cenazesi teslim alınan Mükerrem Yılmaz, Erdoğdu Mahallesi’nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı.