ASAYİŞ - 28 Nisan 2024 Pazar 13:32

Bahçesinde ölü bulundu

A
A
A
Bahçesinde ölü bulundu

Nevşehir’de kendisinden haber alınamayan yaşlı adam, bahçesinde ölü bulundu.


Olay Ürgüp ilçesi 15 Temmuz Mahallesinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre bahçesinde çalışmaya giden 75 yaşındaki Mehmet Ali E. akşam saatlerinde evine dönmedi. Yakınlarının haber vermesi üzerine jandarma ekipleri arama çalışması başlattı. Bahçesinde yapılan aramada Mehmet Ali E.’nin yerde hareketsiz gören ekipler durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerinde yapılan kontrollerde yaşlı adamın hayatını kaybettiği anlaşıldı. Mehmet Ali E.’nin cansız bedeni incelemelerin ardından otopsi yapılmak üzere Ürgüp Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yaşlı adamın kalp krizi sonucu öldüğü belirtilirken, cansız bedeni ise toprağa verildi.


Jandarma ekipleri olayla ilgili inceleme başlattı.



Bahçesinde ölü bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Yumaklı: “318 bin genetik materyal, gen bankalarımızda koruma altında" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ata tohumu projelerine dikkati çekerek, “Tarımsal üretimin teminatı olan 318 bin genetik materyal, gen bankalarımızda koruma altında” dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ankara Üniversitesince gerçekleştirilen “Uluslararası Tarım Teknolojileri Festivali”nin (AGRIFEST) açılışına katıldı. Bakan Yumaklı, konuşmasında Türkiye’nin geleceği için gıda arz güvenliğinin ön planda olduğu bir dönemden geçtiklerini ifade etti. “En önemli güvencemiz gençlerimiz” Bu dönemde oluşturulan tarım politikalarının dünya ile rekabet etmesi için bilim ve teknolojiyle desteklendiğini belirten Bakan Yumaklı, “Bu çalışmaları yaparken en önemli güvencemiz dinamizmiyle gençlerimiz. Ankara Üniversitesi’nin düzenlediği Uluslararası Tarım Teknolojileri Festivalini önemsiyorum. Hem sektörümüz hem de akademik camiamız için hayırlı uğurlu olur” ifadesini kullandı. “Yıllık 69,2 milyar dolarlık hasılayla Avrupa’da birinci olduk” Tarımsal üretimin geliştirmesi için atılan adımları dile getiren Bakan Yumaklı “Bitkisel üretimden hayvansal üretime, su ürünleri üretiminden tarımsal Ar-Ge’ye, kırsal kalkınma yatırımlarından, su ve sulama yatırımlarına, birçok alanda üreticilerimizi destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Yıllık 69,2 milyar dolarlık hasılayla Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasındayız” diye konuştu. “31 milyar dolar ihracatı sağlayabilir noktadayız” Tarımsal hasıla ile tüm vatandaşların ve Türkiye’ye gelen turistlerin gıda ihtiyacının sorunsuz karşılandığını aktaran Yumaklı, şunları kaydetti: “31 milyar dolar ihracatı sağlayabilir noktadayız. Hem ihtiyacımız olan gıdayı üretiyoruz hem de ürettiğimizin fazlasını ihraç ediyoruz. Ancak bu bizde rehavet oluşturmamalı. Son 10 yıl içinde içerisinde içinde bulunduğumuz coğrafyada değişimleri takip ediyoruz. Savaşlar, pandemi, iklim değişikliği ve birçok etken bizim şuandaki birçok avantajımızı gelecekte farklı noktaya evirebilir.” “2050 yılında Türkiye nüfusu 105 milyon olması bekleniyor” Yumaklı sıraladığı risk faktörlerini “yeni normal” şeklinde tanımladıklarını kaydederek, “Uzun değil, 2050 yılında dünya nüfusu 10 milyar, Türkiye nüfusu da 105 milyona ulaşması bekleniyor. Bu konuda bir takım tahminler yapılıyor. Gıdaya ihtiyacı konusunda yüzde 70 gıdaya daha fazla ihtiyaç oluşacağı sonucunu getiriyor” şeklinde konuştu. "6 bin 500 arkadaşımız gece ve gündüz çalışmakta" Tarım ve Orman Bakanlığının politikalarında Ar-Ge ve inovasyona önem verildiğini vurgulayan Yumaklı, “Tarımsal Ar-Ge anlamında; 49 Araştırma Enstitümüz, 300 laboratuvarımız, 2 binden fazlası akademik seviyede olmak üzere 6 bin 500 arkadaşımız ile Türkiye’nin ihtiyacı olan tarımsal üretiminin gelişmesi için gece ve gündüz çalışmakta" diye konuştu. “318 bin genetik materyal, gen bankalarımızda koruma altında” Gerçekleştirilen Ar-Ge çalışmaları ile üreticiden verimli ve kaliteli ürünler alındığını söyleyen Yumaklı, şu ifadelere yer verdi: "Tarla bitkilerinde bin 4, bahçe bitkilerinde bin 41 yerli ve milli tohumluk çeşidi geliştirildi. Ata Tohumu kapsamında, 37 yerel çeşit sertifikalandı ve koruma altına alındı. Tarımsal üretimin teminatı olan 318 bin genetik materyal, gen bankalarımızda koruma altında. Küresel iklim değişikliğinin her geçen gün etkisini daha fazla hissettiğimiz bir dönemde kuraklığa ve iklim değişikliğine dayanıklı tohum çeşitleri geliştirmek üzere arkadaşlarımız yoğun bir çaba sarf ediyor.” “Kırsal kalkınmada proje limitlerini yüzde 100 arttırdık” Bu yıl gençlere verilen hibeler noktasında yenilikler kazandırdıklarının altını çizen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programında, hibe desteğine esas kırsal kalkınmada proje limitlerini yüzde 100 arttırdık. 7 Milyon TL’den 14 Milyon TL’ye yükselttik. Yeni hayvancılık yol haritamızı açıkladık. Hayvansal üretimin arttırılması konusunda mevcut potansiyelimizi kullanma noktasında bu pozitif ayrımcılıkların yer aldığını söylemek istiyorum" şeklinde konuştu.
Gaziantep Sedye ile geldikleri hastaneden yaklaşık 1 yıl sonra yürüyerek çıktılar Depremde bulundukları bina yıkılan ve enkaz altından saatler sonra kurtarılan anne ve kız, ANKA’da gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla tekrar yürüyebilmenin sevincini yaşadı. Gaziantep’te yaşayan 36 yaşındaki Ayşe Ersoy ve 10 yaşındaki kızı Zehra Ersoy depreme Ebrar Sitesi’nde yakalandı. Depremin olduğu gün annesini ziyarete giden ve şiddetli sarsıntı ile birlikte bulundukları bina yıkılan anne ve kız depremin ardından saatler sonra enkaz altından kurtarıldı. Annesi, babası, kardeşi enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Ayşe Ersoy, kızı için yaşama tutundu. 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde ilk müdahaleleri yapılan ve ayaklarında ciddi sıkıntı bulunan anne ve kız, Anka Hastanesi’ne sevk edildi. Sedye ile geldikleri hastaneden yaklaşık 1 yıl sonra yürüyerek çıktılar Anka Hastanesi’nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Işık tarafından gerçekleştirilen farklı operasyonlarla Ayşe ve Zehra Ersoy ayaklarını kaybetmekten kurtuldu. Gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla sedye ile geldikleri hastaneden yaklaşık 1 yıl sonra yürüyerek çıkmanın sevincini yaşayan anne ve kız gözyaşlarına hakim olamadı. "Yürüyebileceğimizi düşünemiyorduk" Ayşe Ersoy, “Yaşadıklarımızı unutmamız mümkün değil. Annem, babam, kardeşlerim olmak üzere ailemden 9 kişiyi kaybettim. 23 akrabam da depremde hayatını kaybetti. Yaşadığım acıyı tarif etmem mümkün değil. Ancak kızım için hayata yeniden tutunmam gerekti. Ayaklarımızı hissetmiyorduk. Artık yürüyebileceğimizi düşünemiyorduk. Ancak Doç. Dr. Işık’ın gerçekleştirdiği operasyon sonrası yürüyebiliyoruz. Mutluluğumuzu tarif edebilecek bir kelime yok” dedi. “Hastalarımızın gözlerindeki ışıltı her şeye değer” Doç. Dr. Işık, “Ülkemizi sarsan deprem felaketinin üzerinden uzun zaman geçse de geç dönem etkilerini silmeye yönelik çalışmalarımız hala devam etmektedir. Küçük Zehra da depremde annesi ile birlikte enkaz altında uzun süre kalma sonucunda ağır yaralanmıştı. Erken dönemde onu yapılan müdahaleler sonrasında yeniden hayata bağlanmıştı. Ancak Zehra bacaktaki bir siniri ezildiği için ayağını hareket ettiremiyor, yürüyemiyordu. Kliniğimizde yaptığımız muayene ve tetkikler sonrasında hastamızın ayağını yeniden kullanabilmesi için planlar yapıldı. Ameliyatla ayağın başka bölgesinden alınan tendon diğer tarafa transfer edildi. Böylece yapamadığı hareketler için yeni bir kas grubu devreye sokulmuş oldu. Bir aylık alçı içinde iyileşme süreci sonrasında yavaş yavaş yürüme egzersizlerine başlandı. Bugün gelinen noktada kendi başına rahatça yürümesi ve gözlerindeki mutlu ışıltı görülmeye değerdi. Bu süreçte annesinin de ayak bileğinde yapılan ameliyat sonrası artık o da rahat yürümeye başladı. Bizler depremin geç etkilerine karşı verdiğimiz mücadelenin meyvelerini görünce çok mutlu olduk. ANKA hastanesi olarak anne ve kızına sağlık dolu ve özgürce hareket edebilecekleri bir ömür diliyoruz” diye konuştu.
Manisa CHP Genel Başkanı Özel: "Soma Davası yeniden görülmelidir" Manisa’da 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasının 10. yılında Soma Belediyesini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel Soma Davasının yeniden görülmesi gerektiğini belirterek, "Soma davası yeniden görülmelidir. Soma’ya adalet gelmeden Özgür Özel hayata gözlerini yumarsa, yumamaz bu kadar açık söylüyorum gözü açık gider" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel Manisa’nın Soma ilçesindeki temaslarına Soma Belediyesini ziyaret ederek başladı. Soma Belediye Başkanı Sercan Okur ve belediye çalışanları tarafından karşılanan Özel ve beraberindeki CHP heyeti daha sonra başkanlık makamına geçti. Ziyarette konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Değerli basın mensupları bugün Soma Belediyesi’ne geldik. Soma Belediyesi’ne ziyaretimize bana neredeyse tüm genel başkan yardımcılarım eşlik ediyor. Çok sayıda milletvekilimiz, parti meclis üyemiz burada. Bugün 13 Mayıs 2024 Soma faciasının tam onuncu yılı. Bugünden önce bu belediyeye gelmek istemedim. Bugün burayı ziyaret etmek istedim. Daha önce biraz önce kapı önünde söyledim ama çok mümkün olmadı. Hüseyin abi lakabı Ecevit. 1971’den beri bu bayrak elinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde yürüyor. Facianın olduğu gün ondan bir yıl sonra biz gün oldu burada 500 kişi yürüdük. Gün oldu 9 kişi yürüdük Önümüzde Ecevit hep vardı. Kendisine bundan üç dört sene önce dedim ki ilk başlarda tabii kalabalıktı yürüyüşler, gitgide azaldı. Bir seferinde dedim ki Ecevit’e. Bu Soma Belediyesi’ni bir gün alacağız. Yine sen önde yürüyeceksin. Ben geleceğim arkandan Bu kapıdan gireceğim. Doğru mu? Doğrudur. Bugün onu yaptık. Ben siyasette bu tip şeylerin, bu tip sembol olayların, sembol kişilerin asla unutulmaması. Günü geldiğinde o beklenen olay gerçekleştiğinde eskiden kurulan hayallerin, yapılan taahhütlerin hiçbir zaman boşa çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fikri takip böyle bir şeydir. Bunun için burada bu protokolün bir numarası genel başkan değil. Ecevit. Bu bu partinin emekçisi, bu sobanın emekçisi. Ecevit elinde bayrakla kabristanda günlerce ağladı. Ben gözümle gördüm. On sene önce bugün kabristanda elinde bayrağı vardı. Ecevit ağlıyordu. Biz ağlıyorduk. Bir gün güleceksek Ecevit’in yüzü gülmeden hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin yüzü gülmeyecek. Soma’daki en garip yüzü gülmeden hiçbirimizin yüzü gülmeyecek. O yüzden tasarruf tedbiri önemlidir. O yüzden o arttırdığı parayı ne yapacak Sercan Okur? Sercan Okur arttırdığı parayı Soma’da ihtiyacı olan kim varsa onun sosyal projelerini harcayacak. Sosyal yardımlarını arayacak. Sosyal belediyecilik yapmak için harcayacak. Bu kadar önemli bir şeydir. Çok kıymetli bir şeydir. Biz Soma’da büyük bir acıyı hep birlikte göğüsledik. Bugün yine birlikte olacağımız Soma aileleriyle birlikte on yıldır yas da tuttuk, hukuk da aradık adalet de aradık. Sercan Başkan Soma’da adalet arayan Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçuların yanında Manisa Barosu’na bağlı olarak Somalı bir avukat olarak en önemli katkıları yapmış birer birer herkesle ilgilenmiş birisidir. Sercan Okur öyle herhangi birisi değildir. Soma’yı nasıl kazandı CHP diye düşünenlere; Sercan Okur, örgütlü mücadelenin temsilcisidir. Örgütümüzün adayıdır. Somalı ailelerin adayıdır. Soma’daki tek başına başı sıkışan kim Özgür Özel’i aradıysa sen bizim Sercan’ı biliyor musun biliyorum, git yanına selamını söyle deyince bir daha karşılaştığımıza Allah razı olsun çok ilgilendi dedirtmiştir. Böyle bir isim şimdi Soma Belediyesinde oturuyor. Onu örgütümüz adına öneren, destekleyen ilçe yönetiminin temsilcisi bir yanımızda oturuyor" şeklinde konuştu. "Soma Davası yeniden görülmelidir" Soma maden faciasının ve davalarının sürekli takipçisi olduğunu anlatan Özel, "Adalet arayışına gelince Soma’da ben 87 blok dava takip ettim Akhisar’da. Onun için Akhisar İlçe Başkanımıza geçmiş dönem başkanlarımıza Akhisar Belediye Başkanımıza yürekten teşekkür ediyoruz. O 87 blok davanın sonunda beş buçuk gün hapis yattılar adam başı. Katlettikleri kişi başı çıktılar kurtulduk sanıyorlar. Kamu görevlileriyle ilgili yargılama yeni başladı. Hassasiyetle takip ettiğimiz husus şudur. Bir, Soma’daki dava Akhisar’da görülen dava yeniden görülecek. Yeniden o dava görülmeden Soma adalet gelmez. Kamu görevlilerinde imza yetkisi kullanan, kullanmayan baştaki, arkadaki hepsini titizlikle inceleceğiz. Ama AK Parti’nin seçimini finanse etsin diye onlara tahsis yapanları, alanı ihalesiz genişletenleri, denetim yaptırmayanları, gelecek olan denetçiliği önceden haber verenleri tespit etmeden buradaki birkaç tane zavallı devlet memurunu cezalandırmakla Soma’ya adalet falan gelmez. Kamu görevlisi ise TKİ’nin başı, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin Ankara’da başı, ilgili bakanlığın müsteşarından, dönemin bakanı Taner Yıldız’a kadar, bütün ilişki ağaları ortaya çıkmadan ve bu madenle kurulan asimetrik ilişkiler ortaya dökülmeden siyasetin finansmanıyla ilgili birilerinin mitinglerine Somalı madencilerin buradan taşınıp da o gün Soma’daki maden kazasındaki işçilerin gittiği siyasi mitinglere kadar hepsi irdelenmeden bütün ilişkileri ortaya çıkmadan Soma’ya adalet gelmez. O adaleti sonuna kadar takip edeceğiz. Akhisar’da görülen davada genç, namuslu, hepimizin güvenini kazanmış hakim Aytaç hakimimiz tam karara giderken terfi eder gibi İzmir’e yollanıp yerine eski maden kazalarında hayatını kaybedenleri suçlu bulmuş birini getirdiler. Yattığı yetti herkesin. Yargıtay’a gitti. İlgili dairede görüşüldü. İlgili daire beşe sıfır kararla muhtemel kastı burada kullanmayacaksan nerede kullanacaksın kardeşim diyen bir bozma kararı aldı. Yolladı o kararı buraya. Beş ay, altı ay. Sercan Başkan dedi ki, Yargıtay kararı yollamıyor. Yargıtay kararı yollamıyor. Ya nasıl yollamaz? Bunun normali ne kadar diyorum. Birkaç gün bilemedim birkaç hafta diyorlar. Beş buçuk ay. Beş buçuk ayda bu beş hakimin üçünü alıp yerine üç tane iktidara müzahir hakim atadılar. Mesela bunlardan bir tanesi gar katliamı olduğu gün Adalet Bakanı olup geçici Adalet Bakanı oluyordu o zaman tarafsız. Kıkır kıkır gülen kişi o mahkemeye gitti. Her aldıkları kararlarla muhalifleri cezalandıran ve iktidar yanlısı tutup takılanları o mahkemeye gitti ve bu üçü geldi. Savcı buraya yollayacağı karara itiraz etti. Danıştay tarihinde, Yargıtay tarihinde pek nadir olan bir şekilde itiraz etti. Geldi buraya. Bu sefer bu üçü, 5’e 0 alınan kararı üçe iki kendi kararlarını düzelttiler. Sonra buraya yolladılar. Işık hızıyla aynı karar alındı. Soma defteri kapandı. Bunu unutmadık. Unutmuyoruz. Unutturmayacağız. Bir yandan elbette sorunları dile getiriyoruz. Bir yandan müzakere ediyoruz. Bir yandan mücadele ediyoruz. Bunu unutmayacağız. Soma davası yeniden görülmelidir. Soma davası yeniden görülmüyorsa adalete yapılan bu anayasa dışı mücadele görülmüyorsa Türkiye’de normalleşme olmaz. Soma’daki kanı yerde bırakırsam benim de gözüm arkada gidecek" diye konuştu. "Soma’ya adalet gelmeden gözüm açık gider" Soma’ya adalet arayışlarına devam edeceklerini kaydeden Özel, "Soma’ya adalet gelmeden Özgür Özel hayata gözlerini yumarsa, yumamaz bu kadar açık söylüyorum gözü açık gider. Bugün burada bir zafer sarhoşluğu içinde değil, haklı bir mücadelenin önemli bir kademesini başarmış insanları tebrik etmek için yasımıza sahip çıkarak hangi partiye geçmişte verdiğine bakmadan bütün Somalılara sahip çıkarak bugün buradayız. Burada olmaya devam edeceğiz. Ecevit bugünü gördü. Başka günleri de görecek. Madencilere sahip çıkacak Bülent Ecevit gibi 1970’de Ecevit’in madencilere sahip çıktığı gibi Soma’ya Soma’daki madencilere, Zonguldak’a, Zonguldak’taki madencilere, bütün Türkiye’deki madencilere sahip çıkacak bir halkın iktidarını kurduğumuz gün Ecevit’ine en önde yürüyecek. Biz onun arkasından yürüyeceğiz. Ecevit gelecek Enerji Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda madenciden yana bir bakan devir teslime girerken Ecevit o bakanlığa o bakanın önünde girecek. Bunu gölge kabinedeki bakanlarım unutmasın. İl başkanım unutmasın. Biz ne zaman iktidarı teslim alacağız. Ne zaman Anıtkabir’e gidecek? Ecevit önümüzde yürüyecek. Ecevit’e olan borcumuz Soma’ya olan vicdan borcumuzdur. Ona bakınca ben 301 madencinin hatırasını görüyorum. Analarını görüyorum, çocuklarını görüyorum. Bundan sonra da Soma’nın acısını unutmayacağız, hesabını soracağız. Bundan sonra artık Soma’da yüzler gülecek. Zaten bu işleri en iyi yapabilen benim kadar bu meseleyi içinde hisseden birisine Soma’yı emanet ettik. Örgütümüzle beraber ellerinden geleni yapacaklar. Soma’ya verdiğiniz teker teker tutacaklar. Hepinize teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun" dedi. Belediyenin hatıra defterini imzalayan Özel’e Soma Belediye Başkanı Sercan Okur tarafından Soma’nın yerel ürünleri ve madenci heykelini hediye edildi. Özel daha sonra madenciler için düzenlenen mevlit törenine geçti.
Aydın Aydın’a yerleşen yabancıların sayısı 1 yılda yüzde 15 azaldı Türkiye’nin önemli şehirlerinden olan ve demokrasinin beşiği olarak nitelendirilen Aydın’da, ikamet izni alan toplam 9 bin 750 yabancı yaşarken, son 1 yılda ikamet izni alan yabancıların sayısı yüzde 15 azaldı. Ünlü Tarihçi Heredot’un “Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü” olarak nitelendirdiği ve birçok insanın Ege’ye taşınma hayalini süsleyen Aydın, yabancı uyruklu vatandaşların da tercihleri arasında yer alıyor. Aydın İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün geçici koruma dahilinde olan yabancılar ile düzensiz ve düzenli göçmenler hakkındaki verileri çerçevesinde Aydın genelinde 118 farklı ülkeden yabancı uyruklu vatandaş ikamet ediyor. 25 Mayıs 2023 verilerine göre 11 bin 492 olan ikamet izinli yabancıların sayısı 2 Mayıs 2024 verilerine göre 9 bin 750 oldu. Yaklaşık 1 yıl içerisinde ikamet izni alan yabancıların sayısında yaklaşık yüzde 15 oranında azalma yaşanırken, toplam bin 742 yabancı uyruklu vatandaş ikametini Aydın’dan aldırdı. Öte yandan verilere bakıldığında Türkiye genelinde ise 2 Mayıs 2024 verilerine göre toplam 1 milyon 119 bin 919 ikamet izni alan yabancı uyruklu vatandaş yaşıyor. Aydın’da ikameti devam eden yabancıların ilçelere göre dağılımına bakıldığında ise en fazla yabancı uyruklu vatandaş Kuşadası’nda yaşadığı öğrenilirken yabancıların uyruklarına göre dağılımına bakıldığında ise il genelinde en fazla İngiliz uyruklu vatandaşların olduğu öğrenildi.
Malatya DAİMFED Şube Başkanı Esen’den rezerv alanı açıklaması Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Malatya Şube Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Kadircan Esen, Rezerv alanları ile ilgili belirsizlik yaşandığını belirterek, "Bu tabloda yerel iş gücünü bir kenarı atmamalısınız" dedi. DAİMFED Malatya Şubesi Yönetim Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda görev dağılımı ve çalışma grupları belirlenirlen Rezerv alanlarda karşılaşılan teknik ve sosyolojik sıkıntıların da raporlanarak Bakanlık ve Valiliğe iletilmesi kararlaştırıldı. Yönetim kurulu başkanı inşaat yüksek mühendisi Kadircan Esen, asrın felaketi sonrasında vatandaşı ilgilendiren iki büyük problemin olduğunu ifade ederek, "Birincisi rezerv alanlardaki belirsizlikler ikincisi ise yerinde dönüşümde yaşanan problemler olarak görebiliriz" dedi. Şu ana kadar bakanlık tarafından ilan edilen rezerv alanların 5 ilçe ve yaklaşık 460 hektar alanı kapsadığını ifade eden Esen, "Merkez çarşı kısmı olarak ifade ettiğimiz yerde toplam alan yaklaşık 190 hektar civarında. Yani çarşıdaki rezerv alanımız tüm rezerv alanların yaklaşık yüzde 40’ına tekabül ediyor. 460 hektar rezerv alan demek yaklaşık 12 milyon m2 inşaat alanı demektir. Bunun altyapısını ve tedarikini iyi hesaplamak lazım. Örneğin 1,5-2 yılda 5 milyon m3 betonu nasıl tedarik edeceksiniz? İhaleyi alan ulusal firmalar bunun agregasını hangi ocaklarda hangi makinelerle nasıl çözecek? Birde bu rakamlara yerinde dönüşümleri, TOKİ şantiyelerini ve yerel işleri dahil ettiğinizde iş çok zor. Kısaca söyleyelim maalesef Malatya’nın iş kapasitesi bu rakamları 2-3 yılda kaldırabilecek alt yapıya sahip değil. İsterseniz en iyi maddi çözümleri üretin malzeme ve işçilik altyapılarını sağlayamazsanız bu iş ilerleyemez. Gerçekçi değerlendirmek gerekirse, eğer iyi bir planlama yapılır, alanlar etaplaştırılır, taş ocakları, iş makineleri gibi ana sıkıntılar çözüme kavuşturulursa dahi bu işin en iyi şartlarda 4-5 yıldan önce tamamlanmayacağı aşikar. Bu tabloda yerel iş gücünü bir kenarı atmamalısınız. Yerel müteahhitlerden, teknik personelden ve tedarikçilerden olabildiğine maksimum şartta faydalanılmalı düşüncesindeyiz" ifadelerine yer verdi. Ekonomik ve sosyal belirsizliğin şehre negatif enerji verdiğini de dile getiren Başkan Esen, "Yaptığımız yönetim kurulu toplantısında bu alanları, belirsizlikleri ve ilgili kanunları incelediğimizde bazı problemleri irdeleme kararı aldık. Örneğin diğer illerdeki rezerv alanların özellikle Hatay ve Kahramanmaraş’ta ilerleyişini inceleyerek kamuoyu ile paylaşacağız" dedi. Bir diğer problemin ise vatandaşın ne alacağı ve ne vereceğini bilmemesi olduğunu da ifade eden Esen, "Tamamen belirsizlik hakim. Bu durumda şehrimizde ekonomik ve sosyal olumsuzluğa sebep oluyor. Vatandaşa net olarak borcunu-alacağını hesaplayıp belirtmek gerekiyor" diye konuştu. Son günlerde tartışma konusu olan Söğütlü Camii yeri konusuna da değinen Başkan Esen, "Keşke en ciddi sorun Söğütlü Caminin sağa sola kaydırılması olsaydı. 1991 yılında yeni haliyle yapılan Söğütlü Camii plandaki yerinin şu an kamuoyunda tartışılmasının ve rezerv alanların en önemli sorunu gibi aksettirilmesini doğru bulmuyoruz. Şuan rezerv alanlardaki en önemli konu başlığı belirsizlik, programsızlık ve proje uygulamasının yavaş ilerleyişidir. Suni gündemlerin projelerin ilerleyişine katkısı olacağını düşünmüyoruz. Tarihi Yeni Cami ile Söğütlü Cami arasında yaklaşık 100 metre mesafe var sonuçta illa bir başka cami yapılması gerekirse 1 km öteden sonrası düşünülebilir" şeklinde konuştu. Tüm bu sorunları Federasyon Başkanı ile birlikte raporlayıp Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığına teslim edeceklerinin de altını çizen Esen, "Federasyon Başkanımız Mustafa Karslıoğlu ile yaptığımız görüşmelerde bu sıkıntıları raporlamamızı ve Haziran ayı içerisinde kendisinin de katılımı ile ilgili Bakanlık ve Kurumları ziyaret ederek bu talepleri, değerlendirmeleri ve sıkıntıları iletmemizde yanımızda bulunacağını ifade etti" diye konuştu.