YEREL HABERLER - 19 Aralık 2012 Çarşamba 09:07

MEMUR- SEN GENEL BAŞKANI GÜNDOОDU BAYBURT`DA

A
A
A
MEMUR- SEN GENEL BAŞKANI GÜNDOОDU BAYBURT`DA

Sendikal çalışmalarda bulunmak üzere Bayburt`a Gelen Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu Vali Hasan İpek` i ziyaret etti.
Bayburt Sağlık Sen Başkanı Fikret Lökoğlu ve Haber Sen Başkanı Kemal Çetin ile birlikte Valiği ziyaret eden Memur-Sen Genel başkanı Gündoğdu, ziyaretleri sırasında Vali Yardımcısı Hakan Hakyemez, Aydıntepe Kaymakamı Ahmet İhsan Çiğil ve Demirözü Kaymakamı Haktan Gökçekuyu`da bulundular.
Bir süre Vali İpek`le görüş alış verişinde bulunan Memur-Sen Genel başkanı Ahmet Gündoğdu`ya ziyaretleri anısına, Vali Hasan İpek tarafından plaket takdim edildi.
Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, Valilik ziyaretinden sonra Memur-Sen Bayburt İl Temsilciliğini ziyaret etti. Gündoğdu burada Memur-Sen üyeleriyle görüştü.
Memur-Sen Bayburt İl Başkanı Fikret Özbey, Gündoğdu`nun Bayburt`u ziyaret etmesindeki temel amaçlarından birinin Anadolu`nun üye potansiyeli açısından ve hizmetlerindeki öncülüğü açısından en kıymetli illerinden biri olan Bayburt`a daha çok hız vermek için olduğunu söyledi.
Sendikacılığa 1992 yılında merhum Akif İnan ile birlikte "niçin" sorusunu sorarak başladıklarını hatırlatan Gündoğdu, " Biz sendikacılığa vesayeti deşifre etmek için başladık. Vesayeti deşifre etmede daha çok ekmek, daha çok özgürlük var. Millet iradesi var. Darbelere yer yok. Bürokratik oligarşiye ve antidemokratik yaklaşımlara yer yok. Bugün sendikal hareketlerimiz sonucu bir taraftan toplum görüşmeden toplu sözleşmeye geçiş aylarını yaşıyoruz. Bir taraftan da demokrasinin, katılımcılığın artık hayat bulmasını, vatandaşını döven devlet anlayışından vatandaşını tanıyan devlet anlayışına geçmeyi önemsiyoruz. "dedi.
BAŞÖRTÜSÜNDE OKULA, DERSE DEОİL BİREYE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ.
Son bir ay içerisinde Arakanlı yetimlerin sözcülüğü, Suriyeli kardeşlerimizin acısını duymak yanında Türkiye`de başörtüsü özgürlüğüne start verdiklerini belirten Gündoğdu, " Kamuda, mecliste, üniversitelerde, başörtüsü özgürlüğünün olması için çalışma başlattık. Bizim alanımız devlet daire olduğu için başörtü özgürlüğü başta olmak üzere kılık kıyafet özgürlüğü, kravat serbestisinden serbest giyime, belki evrensel ilkenin genel ahlaka mugayir olmamak, tanınır olmak gibi bir tek prensibini geçerli kılmak mümkün. Bu günlerde yeni genelge ve yönetmeliklere gelişmeler var. Sayın Milli Eğitim Bakanı`na imam-hatiplerde Kur`an ve Siyer derslerinde başörtüye serbesti tanıdığı için teşekkür ediyorum; ama bu serbesti sağlıklı ve yeterli değil. Çünkü birey merkeze alınmamış bir yönetmelik. Teşekkür edeceğimiz boyutu imam-hatip liselerinde bile yasak olan başörtüsünün genelge ile buralarda görünür olmasını sağlamaları dolayısıyla. Ama burada bir hesap yanlışlığı var. İmam-hatip lisesinde okuyan bir öğrenciye başını istersen örtebilirsin diyoruz. Ama bu kız öğrenci ticaret lisesine geçiş yapacak olursa pardon orada örtemezsin. Yani burada okula özgürlük var, bireye değil. Kuran ve Siyer dersinde istersen örtebilirsin diyoruz ama matematik dersinde örtemezsin. Diğer okullarda da derse özgürlük var. Biz okula ve derse özgürlük istemiyoruz. Bireye özgürlük istiyoruz. İmam-hatipte istersen örtmeyebilirsin deniyorsa diğer okullarda da istersen örtebilirsin denebilir. Cinsiyet ayrımcılığına son verecek bir başörtüsü özgürlüğü istiyoruz. Yıl 1930 başörtülülere seçme hakkı tanınıyor. Yıl 1934 seçilme hakkı tanınıyor. Yıl 2012. Başörtülüler başbakan bile seçebiliyor; ama onların ne giyeceğine hala devlet karar verebiliyor. "diye konuştu.
ANAYASA MAHKEMESİ`NE BİREYSEL BAŞVURU STARTINI VERDİK
Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki şiddet haberlerini hatırlatan Gündoğdu şöyle devam etti: " Şiddete biz de karşıyız. Her türlü şiddete karşıyız. Ama bugün başörtü yasağı devletin kadına uyguladığı bir şiddettir ve bu devlet eliyle yürütülmeye devam ediliyor. Biz bireysel başvuru hakkı ile bunun önünün açılacağına inandığımız için Anayasa Mahkemesi`ne bireysel başvuru startını verdik. Buradan da çağrıda bulunuyorum. Ceza almış öğretmen, üniversite öğrencisi, memur arkadaşlarımız bizimle irtibata geçebilirler. İdare mahkemesi temyizi gerektirecek olursa Danıştay sonra Anayasa Mahkemesi ile bu özgürlüğe kavuşabiliriz. "şeklinde konuştu.
ÇALIŞANIN SAYGIN OLMASI ÜLKENİN SAYGIN OLMASIYLA EŞDEОER
Toplu sözleşme hakkını iş güvencelerine dokundurtmadan almanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydeden Gündoğdu, "Bundan sonra iş güvencesine asla göz dikilmemesini en önemli güvence olan iş güvencesi müktesep hakkını tehdit altına alacak yaklaşımlardan uzak durulmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz toplu sözleşme süreci 10 yıllık toplu görüşmeden sonra 6 ay hükümetle uzlaştığımız yasa maddelerinin bile bakanlar kurulundan ters çevrilerek yürürlüğe konulmak istenmesiyle kavgalı, stresli geçti. Sadece bir maddeyi paylaşayım. Hizmet kolu sendikacılığın esasıdır ama bakanlar kurulundan hizmet kolu çıkarılarak yasamız geri dönmüştü. 3,5 aylık mücadele ile yeniden sayın bakan ile uzlaştığımız noktaya geldik. O stresle girilen toplu sözleşmede 4/c`liler başta olmak üzere 63 tane kazanıma imza attık. 4/c`liler ile ilgili mücadelemiz devam ediyor. Hiç değilse 11 ay çalışma sürelerini 12 aya çıkartarak her yıl bir maaş daha almalarına öncülük ettik. Sürecin en mağdurları öğretmen ve öğretim görevlileridir. Hem yaptığı işin saygınlığının anlaşılmaması, hem başka bakanlıklarda karşılığını bulamadık bahanesi hem de 4+4+4 gibi milli güvenlik kurulunun dayattığı sistemden halkın istediği din eğitim ve seçmeli dersler havuzunun da olduğu bir sisteme geçişte bu sistemin lokomotifi olacak öğretmenlerin küstürülmüş olmasında da olduğu gibi bugün de yarın da bu ülkenin en önemli sorunu eğitim ve sağlık sorunudur. Eğitim ve sağlık sorunu başta olmak üzere bunun çözümünde lokomotif kamu çalışanlarıdır. Öğretmenlerdir, doktorlardır, hemşirelerdir, PTT dağıtıcılarıdır, 4/c`lier, 4/b`lilerdir. Çalışanın saygın olmasının ülkenin saygın olmasına eşdeğer olduğu gerçeğinin görülmesi için elimizden gelen gayreti yapmaya devam edeceğiz. " dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Dayıdan yeğenlerine bakırcılık mirası Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 22 yıldır Turistlik El Sanatları Bakır ustalığı yapan Gökhan Bilici, 4 küçük yeğenine el sanatlarının püf noktalarını öğretiyor. Geleneksel bakırcılık sanatını gelecek nesillere taşıma misyonuyla hareket eden Bilici, bu zanaatın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğuna inanıyor. Çocukların her biri, dayılarının yanında hem eğleniyor hem de bakırı şekillendirmenin inceliklerini öğreniyor. Gaziantep’in tarihi çarşısında, bu 4 genç çırak, bakırcılık sanatının inceliklerini öğrenirken, aynı zamanda bu mesleğin geleceğini de şekillendiriyorlar. “Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir iş yapıyoruz” Bakırcılık sanatının hiçbir zaman ekonomik sıkıntı yaşatmayacağını söyleyen Bilici, “Turistlik El Sanatları Bakır ustasıyım. 22 yıldır bu işi yapıyorum. İşimi severek yapıyorum. Yeğenlerimde benimle birlikte çalışıyorlar. Bana yardımcı oluyorlar. Yeğenlerim yaklaşık 5 - 6 yıldır benimle çalışıyor. Mesleğimiz iyi bir meslek. Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir meslek yapıyoruz. Fakat temelden eleman yetişmiyor. Mecbur biz yeğenlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeğenlerimde severek yapıyor işini. Zaten bir işi severek yapmazsan ondan bir verim alamazsın. Biz burada çaydanlık, sürahi, cezve ve ayran bardağı gibi birçok şey yapıyoruz” dedi. “Meslekler bir altın bileziktir” Meslek öğrenmenin gelecekte avantaj oluşturacağına değinen Bilici, “Bu mesleğin ölmemesi için herkesin kendi çocuğunu tüm meslek dallarında bir işe başlatmalı. İlerleyen zamanlarda esnaf olarak mesleğimiz ölmek durumunda. Biz son aşamasındayız. Belki bundan 5 yıl sonra hiç eleman yetişmeyecek. Okuyan kişinin mesleği oluyor. Eğer okumazlarsa ellerinde bir meslek olması onlar için gelecekte avantaj olur. Meslekler bir altın bileziktir” şeklinde konuştu. “12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum” Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 12 yıldır çıraklık yaptığını söyleyen yeğen Ahmet Kaya, “6 yaşında başladım. 12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum. Ben çok sevdiğim için kardeşlerimde ilgi duymaya başladı mesleğe. Kardeşlerimde artık severek yapıyor işini. Ben bu mesleği ustaların eline bakarak öğrendim. Benim bir küçüğüm Ömer, 8 yıldır yapıyor bu işi. Onun küçüğü Mehmet, 4 yıldır yapıyor. En küçüğümüz Emre, 9 yaşında 3 yıldır da o yapıyor” diye konuştu.
Malatya Uzmanlardan ’kene’ uyarısı Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde görev yapan Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, havaların ısınması ile birlikte kenelerden bulaşan KKKA virüsü tehdidine dikkat çekerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına karşı vatandaşları uyardı. Halk arasında bilinen adıyla kene ısırması olan Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı, Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Vakalarda yanlış müdahale sebebiyle KKKA ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi izler ile kendisini gösterebiliyor. “Doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı” Kene ısırığına maruz kalan birine panik yapmadan doğru müdahalede bulunulmasının önemine dikkat çeken Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, "Halk sağlığını ilgilendiren önemli konulardan bir tanesi de kenedir. Kene bir parazittir. Bu parazit daha çok Nisan ve Eylül aylarında toprak ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha çok görebildiğimiz bir parazit türüdür. Kene, daha çok hayvanlarda emdiği virüsü insana taşıyor, taşınan virüs belirli bir zamanda sonra bir takım ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Kene bir insanı ısırdıktan sonra 12 ila 24 saat gibi bir süre geçmiş olması gerekiyor ki virüs bulaşmış olsun. Isırığa maruz kalan bir kişi öncelikle endişelenmeli ve kene doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı. Sigara ile yakmak, üzerine alkol dökmek, keneyi yakmak bunlar kesinlikle yanlış olan yöntemlerdir. Kırsal bölgede yaşayan ve kenenin ısırdığı bir kişi ne yapacağını bilmiyorsa ya pense ya da bir ipi daire şeklinde keneye geçirerek yavaşça keneyi endişelenmeden çıkaracağız. Kene çıkarma esnasında endişelendirilir ve de sıkıştırılırsa patlama durumunda sıçrayan virüs ciddi sorunlara neden olabilir” dedi. "Elbise tercihine dikkat edilmeli” Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların elbise tercihlerine dikkat etmesi gerektiğini belirten Zengin, "Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın vücutlarında açık yer olmamalı. Çalışırken, çorap ve çizme giymelerinin yanı sıra eldiven kullanımı önemlidir. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olabiliyor, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riskinden dolayı kene ısırması önem arz etmektedir. Isırma sonrası hızlıca çıkarılmalı ve kontrollerin yapılması önerilmektedir" diye konuştu.
Hatay Köpek saldırısından kaçarken ayağını kıran çocuk, yaşadıklarını anlatı Hatay’ın Samandağ ilçesinde köpek saldırısına uğrayan 14 yaşındaki kız çocuğunun, saldırıdan kaçarken ayağı kırıldı. Olay anı güvenlik kamerasına yansırken, çocuk yaşadığı korku dolu anları anlattı. Olay, Samandağ ilçesi Değirmenbaşı Mahallesi’nde meydana geldi. 23 Nisan akşamı kuzenleriyle dışarıya çıkan 14 yaşındaki Zeynep Açar, yolun karşısında duran köpeğin saldırısına uğradı. Köpeğin üzerlerine doğru koştuğunu gören Açar, köpekten kaçarken yere düştü ve ayağını kırdı. Köpeğin kızlara saldırma ve Açar’ın kaçarken ayağını kırılma anları güvenlik kamerasınca kaydedildi. Kızı köpek saldırısına uğradıktan sonra konuşan Mithat Açar, yetkililerden sokak köpeklerinin toplanmasını istiyor. “O korkuyla ve can havliyle koşarken ayağımı çarptım ve kırıldı” Köpekten kaçtığı esnada ayağına kütüğe çarptığını belirten 14 yaşındaki Zeynep Açar, “Kuzenlerimle akşam yürüyüş yapmak istedik. Yolun karşısında bir köpek vardı. Köpeğe herhangi bir kışkırtma yapmamamıza rağmen üstümüze doğru koşmaya başladı. Biz de o korkuyla ve can havliyle kendimizi koşarken bulduk. Ben de o sırada ayağımı kütüğe çarptım. O esnada ayağım kırıldı. Şu an ayağımda hala ağrılarım var. Yürüme sürecim 2 ay sürebilir. Sokak köpekleri hakkında gerekenlerin yapılmasını istiyorum” dedi. “Kızım bu acıları çekti ama başka çocuklar çekmesin” Kızının yolda giderken köpek saldırısında uğradığını ifade eden Mithat Açar, “Geçen Çarşamba günü kızım ve kuzenleri yolda giderken akşam saatlerinde bir köpeğin saldırısına uğradı. Kızım köpekten kaçmaya çalışırken yolda duran kütüğe ayağa takılarak yere düşünce ayağı kırılıyor. Kızım bir köpek saldırısına uğradığını söyledi. Çevrede çok köpek var ama kızıma bir köpek saldırdı. Bir köpeğin saldırısı da yeterli oluyor. Yetkililerden sokak köpeklerinin toplanmasını istiyorum. Kızım bu acıları çekti ama başka çocuklar çekmesin. Yetkililerden bir çözüm bulmalarını istiyorum” ifadelerini kullandı.