GENEL - 31 Ocak 2018 Çarşamba 15:12

‘Dini İstismar Açısından 15 Temmuz’

A
A
A
‘Dini İstismar Açısından 15 Temmuz’

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından ‘Dini İstismar Boyutuyla 15 Temmuz Darbe Girişiminin Arka Planı’ isimli bir kitap yayımlandı.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından ‘Dini İstismar Boyutuyla 15 Temmuz Darbe Girişiminin Arka Planı’ isimli bir kitap yayımlandı.


Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Osman Güman ve Yrd. Doç. Dr. Hülya Terzioğlu’nun editörlüğünde ‘Dini İstismar Boyutuyla 15 Temmuz Darbe Girişiminin Arka Planı’ isimli bir kitap yayımlandı. Hain darbe girişiminin dini istismar boyunun ele alındığı kitapta Teolojik, Tarihsel ve Sosyolojik Analizlere yer verildi.



“Mücadele farklı alanlarda da desteklenmeli”


15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminin bir dinî cemaat yapılanması olarak görülen bir yapının zaman içinde uluslararası bir suç örgütüne dönüşerek devletine, milletine ve yüce dinine karşı işlediği akıl almaz bir hadise olduğunu ifade eden Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Böyle bir yapıyla verilen ilk mücadelede devletimiz ve milletimiz el ele çok başarılı bir netice almıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, yetkili makamlarımızın ve aziz milletimizin kararlı tutumu sayesinde bu tehlike bertaraf edildi. Bu sinsi ve tehlikeli terör örgütünün diğer pek çok örgütten farklı yönleri bulunmaktadır. Öncelikle bu yapı din gibi kutsal ve hassas bir alanı kullanarak yol yürümüş, müntesiplerinin akıl ve iradelerini kontrol altına almış, gizli ve sinsice iş tutmuş ve bunları uluslararası bağlantılarla desteklemiştir. Dolayısıyla bu mücadele kriminal, idari, adli ve siyasi kurumlar eliyle yürütülürken, aynı zamanda çok daha uzun zamana yayılan sosyolojik ve akademik faaliyetlerle de desteklenmesi zorunlu hale gelmiştir” dedi.



“Tehdit algısını erken fark ettik”


Sakarya Üniversitesi’nin bu örgütle ilgili tehdit algısını oldukça erken bir dönemde fark ettiğini ifade eden Rektör Elmas, “Özellikle görev yaptığım dönemde, 17/25 Aralık 2013 tarihi sonrası ve 15 Temmuz menfur darbe girişiminden sonra da bu yapıyla irtibatı, iltisakı, üyeliği veya yöneticiliği bulunanların kuruma alınmaması ve ayıklanması yönünde yerinde ve hakkaniyet içinde adımlar atılmıştır. Bu yapının dinî esas ve kavramları istismar etmesi yönüyle İlahiyat Fakültelerinin taşın altına elini koymasını ayrıca anlamlı ve gerekli buluyoruz” diye konuştu.



“Toplumumuzu bilinçlendirmeyi hedefliyoruz”


Bu çalışma ile toplumumuzu bu şer hareketine karşı bilinçlendirmeyi hedeflediklerini belirten SAÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bostancı, “İnsanların bu kitabı okudukları zaman örgütün iç yüzünü görüp, bu örgüt hakkında daha sağlıklı bir kanaat edineceklerini ümit ediyoruz. En azından bundan sonra, toplumumuzun, özellikle gençlerimizin bilinçlendirilmesi, din eğitiminin ‘doğru yer ve ellerden alınması’ mesajının verilmesi noktasında bu kitabın önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu yönüyle çalışma, tarihe düşülen bir not mesabesinde olacaktır” diye konuştu.


Böyle bir çalışmanın SAÜ İlahiyat Fakültesi akademisyenlerinin öncülüğünde hazırlanmış olması ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağı olduğunu belirten Dekan Bostancı, “Üniversitemizin İlahiyat Fakültesi dışındaki bölümlerinden ve farklı üniversitelerden değerli akademisyenlerin katkıları da çalışmayı daha zengin ve kıymetli bir hale getirmiştir. Bu vesile ile bir kez daha, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle yad ediyoruz” dedi.



“Devletin belli kurumlarını istila etmelerine müsade edilmemeli”


Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen 15 Temmuz gecesi yaşananlar hafızalardaki sıcaklığını hâlâ koruduğunu ifade eden editör Doç. Dr. Osman Güman, “FETÖ’nün teolojik, sosyolojik ve tarihi açıdan masaya yatırıldığı çalışmada haliyle aktüel konumundan dolayı ağırlık merkezini FETÖ oluşturmaktadır. Ancak bu, sorunun sadece FETÖ’den ibaret olduğu anlamına gelmemektedir. Bir daha böyle acı tecrübelerin yaşanmaması için dinî cemaatlerin teolojik açıdan aksayan yönlerine dair nitelikli akademik çalışmalar sürdürülmeli, dinî ve gayri dînî cemaat ve oluşumların haddinden fazla büyüyüp obezleşerek diğer cemaat ve oluşumlara “büyük abilik” yapmaması ve devleti ele geçirmeye kalkışmaması için cemaatlerin her türlü faaliyetleri şeffaflaştırılmalı, piramit şeklinde gizli yapılanmalarına ve devletin belli kurumlarını istila etmelerine müsade edilmemelidir” şeklinde konuştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Karısını 22 bıçak darbesiyle öldüren zanlı, "Kolumda Ebru yazıyor" diye kendini savundu Konya’da özel ders vermeye gittiği sitenin önünde boşanma aşamasındaki öğretmen karısını öldüren zanlı, indirimsiz ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Yargılandığı davada son sözü sorulan katil zanlısı, "Bana iftira atıyorlar hatta kolumda ’Ebru’ yazıyor. Başında ve sonunda sonsuzluk işareti var. Kayınvalidem yüzünden yuvamız bozuldu" diye kendini savundu. Olay, 25 Ekim saat 18.30 sıralarında merkez Meram ilçesi Havzan Mahallesi Ebussuud Efendi Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Abdullah Küçüktaşdemir (47), boşanma aşamasındaki eşi özel bir eğitim kurumunda öğretmen olan Ebru Küçüktaşdemir’i (45) özel ders vereceği site önüne kadar takip etti. Burada ikili arasında çıkan tartışmada Abdullah Küçüktaşdemir, yanında bulunan bıçakla Ebru Küçüktaşdemir’i vücudunun çeşitli yerlerinden 22 bıçak darbesiyle yaraladı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri şüpheliyi etkisiz hale getirirken, olayda ağır yaralanan kadın ilk müdahalenin ardından kaldırıldığı Meram Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Gözaltına alınan zanlı koca, ifadesinin ardından sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Konya’yı terk et mesajı atmış Konya Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturmasını tamamlarken, tutuklu olan zanlı hakkında ’kadına karşı tasarlayarak öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianamede katil zanlısı kocanın eğitim fakültesindeki eğitimini yarıda bırakmasına rağmen, yıllardır özel dershanede Türkçe öğretmenliği yaptığı belirtildi. Zanlının telefonunda yapılan inceleme sonrası olay günü Ebru Küçüktaşdemir’e, "Cezaevinden başka yer mi var, bugün bu iş bitecek. Bende her şey bitti. Aklın varsa Konya’yı terk et" şeklinde tehdit mesajları attığı ortaya çıkarken, olaydan yaklaşık 6 saat önce "Av bıçağı Konya" gibi aramalar yaptığı da iddianamede yer aldı. "Bana iftira atıyorlar, kolumda ’Ebru’ yazıyor" Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’eşe karşı tasarlayarak öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla dava açılan Abdullah Küçüktaşdemir’in yargılanmasında karar duruşması görüldü. Zanlı koca duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Mahkeme heyetince son olarak söylemek istedikleri sorulan katil zanlısı, "Ben para pul düşkünü değilim, bana iftira atıyorlar. Kolumda ’Ebru’ yazıyor başında ve sonunda sonsuzluk işareti var. Ben eşimi sonsuzluğa göndermedim. Eşimin annesi yüzünden, yuvamız yıkıldı" diye konuştu. Mahkeme heyeti, Abdullah Küçüktaşdemir’e ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verdi.
Kayseri Kültepe’de 2025 kazıları verimli geçti Kayseri tarihini 6 bin yıl öncesine dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve ’Anadolu tarihinin başladığı yer’ olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri’nde 2025 yılı kazıları sona ererken, Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu sezonun çok verimli geçtiğini söyledi. Kazı sezonunu değerlendiren Prof. Dr. Kulakoğlu; "Bu sene yaptığımız kazılarda bir sokak, sokak etrafında bir yerleşimin varlığını tespit ettik" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri’nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin destekleriyle devam ediyor. 1948 yılında başlayan ve aralıksız devam eden kazılarda 2025 sezonunda önemli veriler elde edildi. Bu yılki kazıların geniş bir ekiple yapıldığını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "2025 yılı Kültepe kazılarının sonuna geldik. Mayıs ayında başladığımız çalışmalar günümüze kadar devam etti. Kazılar 6 ayı aşkın süredir sürdü. Yapılan kazılarda bu sene özellikle belirli sorularımız vardı, bunlara yönelik olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kazılar zaten bir soruyu aydınlatmak için yapılır. Biz de bu manada bütün çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz. Ekibimiz kalabalık bir ekipti, ortalama 40-45 kişi civarında ekip üyesi ile beraber çalıştık. Çeşitli ülkelerden ekip üyeleri katıldı. Türkiye’deki üniversitelerden gelen hoca ve öğrencilerin yanında aynı zamanda Almanya’dan, Amerika’dan, Avusturya’dan, Kore’den, Japonya’ya kadar giden geniş bir ekibimiz var. Bu sene ilk kez Kore Ulusal, Kültürel Miras Araştırma Enstitüsü ile kazılar yaptık. Bakanlıklar arası yapılan bir protokol gereğince bu kurum üyeleri kazılarımıza katıldı. Türk hoca ve öğrencilerle birlikte ortaklaşa bir çalışma yürüttük" dedi. "İlk kez mozaik altyapısının izlerini gördük" Bu yılki kazılarda höyüğün doğusunda ilk kez çalışma yapıldığını ve bu çalışmalarda geniş bir yerleşim yeriyle karşılaştıklarının altını çizen Prof. Dr. Kulakoğlu, ilk kez mozaik altyapısıyla karşılaştıklarını belirtti. Kulakoğlu, "Kültepe tarihi yaklaşık olarak Helenistik, Roma Çağları’ndan başlayarak 1. yüzyıldan başlayarak geriye 5 bin 500, 6 bin yıl öncesine kadar giden bir tabakamız var. Burada Helenistik dönemle ilgili olarak Koreli meslektaşlarla birlikte bir proje yürüttük. Höyüğün doğusuna yakın kısımda el değmemiş, daha önceki kazıcılar tarafından tahrip edilmemiş alanda ön çalışmalara başladık. Buna önümüzdeki yıllarda devam edeceğiz. Bu araştırmalar sırasında gerçekten Kültepe’nin doğu kısmında geniş bir Helenistik yerleşimle karşılaştık. İlk defa bu kadar geniş bir yerleşimle karşılaştık. Toprak altında ne olduğunu bilmek kolay değil ama bazı yerlerde mozaik altyapısının izlerini gördük. Önümüzdeki yıllarda burada mozaikli evleri bulma imkanı da olacaktır. Onun ötesinde bizim en başta gelen sorumuz Asurlu tüccarların geldiği döneme ilişkin veriler. Bunlarla ilgili olarak da hem Karum alanında kazılar yaptık, hem tepede yaşamış insanların evlerini kazmaya başladık. Oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Daha önceki yıllarda tepede özel evlerin çok fazla olmadığına inanılmaktaydı. Bu sene yaptığımız kazılarda bir sokak, sokak etrafında bir yerleşimin varlığını tespit ettik. Bu anlamda güzel oldu" ifadelerini kullandı. "Açığa çıkan sarayın altında daha büyük yapılar ortaya çıkmaya başladı" Daha önceki yapılan kazılarda ortaya çıkartılan sarayın altından bu yılki kazılarla birlikte daha büyük yapıların çıktığını aktaran Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Daha erken dönemleri de araştırıyoruz tabii ki. Tüccarlar gelmeden önce Anadolu nasıldı, Anadolu’yla beraber Kültepe nasıldı? Bunlara ışık tutan araştırmalarımız vardı. Bu sene de yine aynı soruyla ilgili olarak çalışmalarımızı sürdürdük. Gerçekten de Asurlu tüccarlar gelmeden öncesinde yaklaşık günümüzden 5 bin yıl öncesinde burada çok anıtsal yapıların varlığını bir kez daha doğruladık. Daha önceden açığa çıkardığımız saray yapısı vardı. Sarayın altında da Sümerler dediğimiz döneme ilişkin daha da büyük yapılar çıkmaya başladı. Tabii bunları hemen hepsini açamadık ama izlerini gördük. En azından bazı duvarlarını gördük. Anadolu’nun tüccarların gelmeden önceki çağda da güçlü krallıklarla yönetildiğini söylemek mümkün oldu. Kültepe’nin en erken dönemine ilişkin bilgimiz vardı, bilgilerimiz sınırlıydı. Bu erken tabakalara ilişkin çok veri elde edememiştik. Ama bu sene yaptığımız kazılarda büyük, kalın, kerpiç duvarlara sahip, yer yer 3,5 metre korunmuş yükseklikteki bu bina Kültepe’nin şu anda en erken dönemini oluşturmakta. Dönem olarak da günümüzden önce 6 bini geçmiş bir tarih söyleyebilirim. Dolayısıyla bu dönemki kazılar çok verimli geçti" diye konuştu. Çalışmaların laboratuvar ortamında devam edeceğini de sözlerine ekleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Buradaki laboratuvar çalışmalarında da paleobotanik anlamında şimdiye kadar karşılaşmadığımız çeşitli bitkilere ait örneklerin tohumlarını ya da onların polenlerini tespit edebildik. Kültepe her dönemde, her kazı sezonunda muhakkak önemli sonuçlar doğuran bir kazıdır" dedi.
Balıkesir Can Dost Aralık-Ocak programına Bigadiç’ten başladı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Can Dost Mobil Yerinde Hayvan Bakım ve Tedavi Aracı’nın Aralık-Ocak programı belli oldu. Bigadiç’ten yola çıkan Can Dost, 14 Ocak’a kadar tüm ilçelerde sokaklardaki patili canlara tedavi ve bakım hizmeti sunacak. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın sokaklardaki sahipsiz patili dostların sağlıklı, güvenli ve konforlu bir şekilde yaşamaları için tüm imkânları seferber ediyor. Tüm ilçeleri adım adım dolaşan Can Dost Mobil Yerinde Hayvan Bakım ve Tedavi Aracı Aralık- Ocak programına Bigadiç’ten başladı. Her ay düzenli olarak can dostların yanında olmaya devam eden Can Dost Mobil Yerinde Hayvan Bakım ve Tedavi Aracında uzman veteriner hekimler tarafından sokaktaki canların parazit uygulaması, kuduz aşısı ve rutin kontrolleri yapılıyor. Her gün bir ilçede kesintisiz hizmet Aylık programlarla 20 ilçeyi adım adım gezen Can Dost Mobil Yerinde Hayvan Bakım ve Tedavi Aracı Bigadiç Pazar Yeri’nden başladığı yolculuğuna sırasıyla; Savaştepe Hürriyet Meydanı, Sındırgı Cumhuriyet Meydanı, Kepsut Cumhuriyet Meydanı’nda devam etti. Can Dost’un yeni durağı 23 Aralık’ta Dursunbey Kent Meydanı, 24 Aralık’ta Balya Cumhuriyet Meydanı ve 25 Aralık’ta İvrindi Atatürk Meydanı olacak. 26 Aralık tarihinde Havran eski belediye binası önünde, 29 Aralık’ta da Edremit Altınoluk Cumhuriyet Meydanı’nda hizmet verecek olan Can Dost, 30 Aralık’ta Burhaniye Cumhuriyet Meydanı’nda, 31 Aralık’ta Gömeç Cumhuriyet Meydanı’nda patili dostlara şifa dağıtacak. Yeni yılın ilk günlerinden itibaren 2 Ocak’ta Ayvalık Cumhuriyet Meydanı’nda yolculuğuna devam edecek olan Can Dost; 05 Ocak’ta Susurluk Heykel Meydanı, 06 Ocak’ta Manyas Atatürk Meydanı, 07 Ocak’ta Gönen Hükümet Meydanı ve 08 Ocak’ta Bandırma Cumhuriyet Meydanı’nda olacak. Can Dost Mobil Yerinde Hayvan Bakım ve Tedavi Aracı; 09 Ocak’ta Erdek Cumhuriyet Meydanı, 12 Ocak Marmara Adası, 13 Ocak Karesi Millet Bahçesi ve 14 Ocak Altıeylül Atatürk Parkı’nda sahipsiz patili dostlara tedavi ve bakım hizmeti sunacak.