ÇEVRE - 23 Mart 2017 Perşembe 13:42

İÜ Su ürünleri Dekanı Albay:

A
A
A
İÜ Su ürünleri Dekanı Albay:

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay katıldığı konferansta yaptığı açıklamada Sakarya’da çok fazla şişeleme fabrikasının olduğunu belirterek, "Gölü sömürüyormuşuz gibi geliyor bana" dedi.


Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Topluluğu ve SAÜ Genç Tema’nın ortaklaşa konferans düzenledi. SAÜ Çevre Mühendisliği Konferans Salonunda düzenlenen konferansa İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş ve öğrenciler katıldı. Program ‘Çölün mavi gözü’ adlı belgeselin gösterimi ardından İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay bir sunum yaptı.



“Sapanca’yı besleyen güneydeki dereler”


Sapanca Gölünü besleyen güneydeki derelerin olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, “En büyük kaynak Sapanca gölünün güney kesiminde bulunan derelerdir. Dereler olmasa Sapanca Gölünün hayat bulmasını konuşmak mümkün değildir. Ayrıca yer altı suları ile besleniyor. Birçok yerde olduğu gibi Sapanca’nın şansı yer altı suları var. Sıkıntı şu son yıllarda bizi korkutan senaryo bu zaten. Özellikle Samanlı dağlarının olduğu kesimde hala kar var bu bizi sevindiriyor. Karlar eridikçe Sapanca gölü için yeni bir su kaynağı demek, Oksijen, hayat demek. Bizim için çok önemlidir” dedi.



“Bentler Sapanca gölü için sıkıntı oluşturacak gibi gözüküyor”


Sapanca’yı besleyen dereler üzerine kurulan bentlerin Sapanca gölü için sıkıntı olacağını belirten Dekan Meriç Albay, “Son yıllarda küçük küçük bentler yapılmaya başlandı. Burada göç eden ve üreyen balıklar var. Bu bentler Sapanca Gölü için sıkıntı oluşturacak gibi gözüküyor. İlle de lazımsa bu bentler yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bentlerde, barajlarda son yıllarda ortaya çıkan HES’ler de bu ülkenin gerçeğidir. Bentlerinde, barajlarında gerekirse yapılması ama mutlaka ve mutlaka bir yaşam hakkı tanımak lazım. Çünkü inanın sizin suyunuza çiçek, böcek, ayı, tavşan herkesin ihtiyacı var. Onları da düşünmek lazım. Yoksa suları borulara koyarsınız o canlıları da yok etme yoluna gidersiniz” diye konuştu.



“Çok fazla şişeleme fabrikası var”


Sapanca’da çok fazla şişeleme fabrikasının olduğunu da belirten Albay, “Çok fazla şişeleme fabrikası var. Gittiğim konferanslarda, panellerde önümüze gelen şişeler hep Sapanca’dan geliyordu. Sapanca çok fazla Türkiye’yi besliyor. Sapanca gölü içme suyu bakımından Türkiye’yi beslememeli. Bunu durdurmak lazım. Çok fazla fabrika var. Sömürüyormuşuz gibi geliyor bana. Bu gölün suyu aslında. Gölün suyunu göle gelmeden şişeliyoruz ve illere gönderiyoruz. Bu içme suyu konusunda tavizsiz olmamız gerekiyor diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.