ASAYİŞ - 09 Mayıs 2024 Perşembe 17:59

Sakarya’da 1 ayda 822 araç trafikten men edildi, 123 sürücünün ehliyetine el konuldu

A
A
A
Sakarya’da 1 ayda 822 araç trafikten men edildi, 123 sürücünün ehliyetine el konuldu

Sakarya’da polis ekiplerince Nisan ayı içinde yapılan denetimlerde 822 araç trafikten men edilirken 123 sürücünün ehliyetine el konuldu.


Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü, sorumluluk bölgesinde huzur ve güven ortamının sağlanması içi çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede ekiplerce Nisan ayı içinde yapılan trafik denetimlerinde 68 bin 934 araç kontrol edildi. Denetimler neticesinde sürücü veya araç kusurlarından dolayı 822 araç trafikten men edilirken 123 sürücünün ise ehliyetine al konuldu. Ayrıca, alınan tüm etkin önlemlere rağmen, trafik kurallarına uyulmaması sebebiyle; Nisan ayı boyunca 160 maddi hasarlı, 187 yaralanmalı olmak üzere 347 trafik kazası meydana geldi, bu kazalarda 251 kişi yaralandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri 160 yıldır dinmeyen acı: "Çerkes Soykırımı" Kayseri Kafkas Derneği Başkanı Nurşah Özyürek tarafından 21 Mayıs 1864 yılında gerçekleştirilen Çerkes Soykırımı hakkında yaptığı açıklamada; “21 Mayıs, Çerkes halkının yaşama direncinin ifadesidir” dedi. Kayseri Kafkas Derneği tarafından 21 Mayıs Çerkes Soykırımı ile ilgili basın toplantısı düzenlendi. Kayseri Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen toplantıya; Kayseri Kafkas Derneği Başkanı Nurşah Özyürek ve dernek üyeleri katıldı. 21 Mayıs 1864 yılının Çerkesler için soykırımın ve sürgünün sembol olduğu bir tarih olduğunu dile getiren Kayseri Kafkas Derneği Başkanı Nurşah Özyürek, “Çarlık Rusyası’nın 18. yüzyılda başlayan istilasına karşı uzun süren direnen Çerkesler, 100 yıldan uzun bir süre özgürlükleri ve vatanları için savaşıp Rus işgaline karşı direndiler. Ancak acıyla, zulümle, baskıyla, savaşmakla geçen onlarca yıldan sonra sadece savaşı değil, yerlerini ve yurtlarını da kaybettiler. 21 Mayıs 1864 günü, Çarlık Rusya’sının savaşın bittiğini ilan edip Kafkasya’nın boşaltılmasını kutladığı gündür. 21 Mayıs 1864, yüreğinde tarih boyunca bu savaşın acılarını hissedecek olan biz Çerkesler için Soykırımın ve Sürgünün sembol tarihidir. 21 Mayıs, Çerkes halkının yaşama direncinin ifadesidir. Direniştir, başkaldırıdır, diriliştir. 21 Mayıs, halkımızın belleğine kazınan tüm bu acıları, savaşları insanlık dışı uygulamaları dünyaya haykırmak istediğimiz gündür. 21 Mayıs, birbirinden koparılmış halkın farklı coğrafyalara dağıtılsa bile, birlikte yaşama irade ve arzusunu haykırdıkları gündür. 21 Mayıs halkımızın dünyanın dört bir yanına sürgün edilmesinin, Kafkasya’nın Çerkessiz bırakılmasının, tarihin gördüğü en büyük sürgün ve soykırımlardan birinin yıl dönümüdür. 21 Mayıs, Çarlık Rusya’sının politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda Kafkasya’yı işgal etmesiyle başlayan ve 101 yıl devam eden Rus işgaline karşı direniş, varoluş ve adalet arayışımızın tarihidir” ifadelerini kullandı. Soykırımın üzerinden 160 yıl geçmesine rağmen Çerkeslerin çektiği acılara her gün bir yenisinin eklendiğini aktaran Özyürek, “21 Mayıs 1864’ün üzerinden tam 160 yıl geçmesine rağmen biz Çerkeslerin çektiği acılara her gün bir yenisi eklenmektedir. 160 yıl boyunca sürdürülen sistemli politikalar sonucu azınlık durumuna düşen Çerkesler, kendi topraklarında dahi eşsiz dillerini ve kültürlerini kaybetme tehdidi ile karşı karşıyadır. Özellikle son 20 yılda Rusya’da merkeziyetçi eğilimlerin güçlendiği görülmektedir. Bu doğrultuda anadil eğitimi ve kullanımı giderek azaltılmakta, Çerkesçe resmi dil olmasına rağmen seçmeli ders olarak okutulmakta ve eğitim kurumlarından dışlanmakta, Kafkasya’da bulunan cumhuriyetlerimizin yönetsel hakları azaltılmakta, sözde güvenlik gerekçeleri ile soydaşlarımıza baskılar uygulanmakta ve demokratik hakları kısıtlanmaktadır. Soykırım ve sürgün sonrası uygulanan inkar ve asimilasyon politikaları da Çerkeslerin Çerkes kimliği ile var olabilmelerinin önündeki en büyük engeldir” diye konuştu
Erzurum Cumhuriyet’in 100. yılında 1923 fidan toprakla buluşturuldu Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) tarafından desteklenen, Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Palandöken Kaymakamlığı, Palandöken Gençlik Merkezi ile Palandöken İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği etkinlikte Cumhuriyetimizin 100. Yılında 1923 fidan toprakla buluştu. ‘Değerler Gençlik Tohumlar Merkez’de yeşersin’ Projesi kapsamında Cumhuriyetin 100. Yılında 1923 fidan dikilirken, Gençlik Haftası münasebetiyle fidanlar toprakla buluşturuldu ve cansuyu verildi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Erzurum Gençlik Merkezi Kampüsünde organize edilen fidan dikme törenine Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı, Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri ile GSİM Hizmet, İlçe ve Şube Müdürleri, gençlik liderleri, gönüllü gençler ile proje kapsamında pilot okul seçilerin okulların öğrencileri katıldı. Proje Koordinatörlüğünü Palandöken Gençlik Merkezi Gençlik Lideri Bahtiyar Akan’ın yaptığı ‘Değerler Gençlik Tohumlar Merkezde Yeşersin’ projesinin beş aydır başarı ile yürütülüyor. Proje Koordinatörü Bahtiyar Akan, “Projemiz iki ayaktan oluştu. Öncelikle Cumhuriyetimizin 100. Yılında, 1923 fidanı toprakla buluşturduk. Borsa İstanbul, Maksut Efendi Ortaokulu, Aşık Yaşar Reyhani Ortaokulu ve Şehit Yunus Çelebi Ortaokulu’ndan belirlediğimiz 25’er öğrenciye hem değerler eğitimi verdik. Hem de onlarla birlikte Bakanlığımızın desteklediği proje kapsamında fidan diktik. Protokolün de katılımıyla Gençlik Haftası Münasebetiyle Erzurum Gençlik Merkezi ve Yüksek İrtifa Kamp Merkezi Kampüsüne fidan dikimi gerçekleştirdik” diye konuştu. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı ile Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, diğer davetlilerle birlikte fidan dikerken, İl Müdürü Çakmur, Gençlik haftasında böylesini anlamlı bir etkinlikte bulunmaktan bir hayli mutlu olduklarını söyledi. Çakmur, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Kurtuluş Savaşı’nın başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ve Kurtuluş meşalesini ateşlediği 19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramı Gençlik Haftası’nda fidanları toprakla buluşturmak bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Katılan herkese teşekkür ediyor, Proje Koordinatörü Bahtiyar Akan ile pilot okullardan katılan öğrencileri kutluyorum” dedi.
Yozgat Mantar zehirlenmesi, karaciğer yetmezliğine hatta ölüme neden oluyor Yozgat’ta doğada yetişen mantarlardan kaynaklı hastaneye başvuranların sayısının geçen yıla oranla yükseldiğini söyleyen Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Tolga Aydın, karaciğer yetmezliğine neden olarak ölüme kadar götüren zehirli mantarlara karşı uyarılarda bulundu. Mevsim yağışlarının başlamasıyla beraber mantarlar da doğada kendini göstermeye başladı. Doğal ortamda bilinçsizce toplanan ve zehirli olduğu bilinmeyen mantarlar, tüketildiği takdirde telafisi olmayan ölümcül sağlık problemlerine neden oluyor. Zengin protein içeriği ile ete alternatif olarak gösterilen mantar, yağışların bol olduğu bu günlerde hem çok yetişiyor hem de vatandaşlardan rağbet görüyor. Kültür mantarından daha lezzetli de olsa doğal mantarlar, zehirlenme riskini de beraberinde taşıyor. Mantar çeşidinin çok fazla olduğu bu dönemde hangi mantarın zehirli hangi mantarın zehirsiz olduğu bazen karıştırılabiliyor. Bilinçsizce tüketilen mantarlar zehirlenme ile birlikte ölümcül sağlık problemlerine neden oluyor. Uzmanlar çeşidi bilinse bile doğada toplanan mantarların kesinlikle tüketilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. “Karaciğer yetmezliğine neden oluyor” Doğada yetişen mantarların bilinçsizce tüketiminin ölümle sonuçlanabilecek zehirlenmelere yol açabileceğini belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Tolga Aydın, “Ülkemizde sonbahar ve ilkbahar aylarında yağmurların artmasıyla mantar kaynakları zehirlenme vakalarında artış gözlemlendiğini ve bu yıl geçen yıla oranla ilimizde de zehirlenme vakalarının arttığını görüyoruz. Türkiye’de doğada kendiliğinden yetişen mantarlar arasında zehirli mantarların olduğunu biliyoruz. Bu zehirli mantarların tüketilmesi sonrasında ölüme dahi götürecek ciddi vakalar görmekteyiz. Karaciğer yetmezliği ve acil karaciğer nakli gerektiren vakalar da karşımıza gelmekte. Bu günlerde acil servislerimize mantar kaynaklı zehirlenmelerinden dolayı başvurular arttı.” dedi. “Zehirlenme belirtileri 2 ila 6 saat içinde kendini gösteriyor” Mantar zehirlenme belirtilerinin 2 ila 6 saat içerisinde kendini gösterdiğini de belirten Aydın, “Mantar zehirlenmesinin kendini kötü hissetme, soğuk soğuk terleme, mide bulantısı ve karın ağrısı ile başladığı gibi bilinç bulanıklığı, bayılma hissi ve uyuklama hali gibi nedenlerle zehirlenme belirtileri olabilir. O yüzden bu gibi sorunlar olduğunda öncesinde mantarda yemişsek acil servislere başvuralım. Bu vakalarla karşılaşmamak ve bu zehirlenme olaylarının yaşanmaması için doğadan kendiliğinden toplanan ve tüketilen mantarları bilinçsiz bir şekilde yemeyelim. Daha çok kültür mantarına yönelmekte fayda olacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu. “Daha temkinli olmamız gerek” Vatandaşlardan Muzaffer Bayat, bilinçsizce doğada toplanan mantarları tüketmediğini söyleyerek, “Her mantarın zehirli olup olmadığını bilmediğimiz için zehirlenme imkanı daha fazla olduğundan bunları yerken daha dikkatli ve temkinli bir şekilde yaklaşmamız lazım. Daha fazla zehirsiz mantarları tercih etmemiz lazım” ifadelerine yer verdi. “Doğada bulduğumuz her mantarı yememeliyiz” Halit Bozkurt ise “Doğada bulduğumuz her mantarı yemememiz lazım. Mantar insan hayatı için çok tehlikeli. Yararı da var. Zararı da var. Zehirli mantardan insanlar ölebiliyor ve sağlıkları açısından zor duruma düşebiliyorlar. Her bulduğumuz mantarı tüketmemiz lazım. Sağlığımız açısından her mantarı yemememiz gerekiyor” diye konuştu.