GENEL - 28 Mayıs 2016 Cumartesi 13:56

Yurdakul: "Bir Yılda 20 Bin 156 Sağlık Çalışanı Şiddete Uğradı"

A
A
A
Yurdakul: "Bir Yılda 20 Bin 156 Sağlık Çalışanı Şiddete Uğradı"

Samsun’da düzenlenen ’Kamil Furtun’u Anma ve Sağlıkta Şiddeti Durduruyoruz’ panelinde konuşan MHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, 2014-2015 yılları arasında bir yıl içerisinde 20 bin 156 sağlık çalışanının şiddete uğradığını söyledi.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun(AHEF) düzenlediği ’Kamil Furtun’u Anma ve Sağlıkta Şiddeti Durduruyoruz’ paneli bir otelde gerçekleştirildi. Panele; MHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, Türk Sağlık-Sen Samsun Şube Başkanı Erdoğan Çakmak, Sağlık-Sen Samsun Şube Başkanı İlhan Öksüz, Kamil Furtun’un mesai arkadaşları ve aile hekimleri katıldı.
ÖZER: "SAĞLIKTA ŞİDDETİ KINAMAYACAĞIZ"
Panelde açılış konuşması yapan AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, "Maalesef şiddetin çözüm olduğu, şiddetin sorunları çözmede yöntem olarak algılandığı bir süreci yaşıyoruz. Ne yazık ki bu sürece toplumun değişik kesimlerinden bilerek veya bilmeyerek destek olunuyor. Aslında bizim toplumumuz ahlaki değerlerin, hukuk değerlerinin ve diyalogun çözüm yolu olduğu günleri yaşamayı hayal ediyor. Evet, bir tersine gidiş var. Bunun nedenleri var. Bunun nedenlerini hep birlikte tartışacağız. Aslında çözüm çok belli. Çözüm istemekle başlar. Biz bu zamana kadar şehitler verdik, onlar için yürüdük, onları sürekli andık. Ama artık biz sağlıkta şiddeti, toplumun herhangi bir kesimindeki şiddeti kınamayacağız. Biz her türlü demokratik hakkımızı kullanarak, her türlü her türlü etkinlikte bulunarak bu şiddeti durduracağız" dedi.
YURDAKUL: "16 KAT FAZLA ŞİDDETE UĞRUYORUZ"
Sağlıkta şiddetin çok önemli bir konu olduğunu ifade eden MHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, "Şiddet sözlü olabilir, fiziksel veya psikolojik olabilir. Bu üç şiddet türünü maalesef biz sağlık alanında açıkça yaşıyoruz. 2014-2015 yılları arasında sadece bir yıl içerisinde resmi rakamlara göre 20 bin 156 sağlık çalışanı şiddete uğradı. Aylık olarak baktığımızda 2012 yılında ayda 721, 2013 yılında ayda 890, 2014 yılında ayda 976 sağlık çalışanı şiddete uğramış. Bu giderek artıyor. Demek ki şiddeti çözemiyoruz. Bu giderek artıyor. Alınan önlemler yeterli değil. Sağlık çalışanlarını diğer mesleklerle karşılaştırdığımızda 16 kat fazla şiddete uğruyoruz. Sağlıkta şiddete uğrayanların oranı ise yüzde 70. Sağlık çalışanlarına sorduğunuzda aslında şiddete uğrayanların sayısı bu rakamların çok üzerinde. Bazı insanlar korktukları için çekindikleri için geçiştiriyorlar konuyu. Yoksa hayatında sözel, fiziksel ve psikolojik şiddete uğramayan bir kişi varsa aranızda elini kaldırabilir mi? Bunlar arasında şiddete maruz kalan kadınları incelediğimiz zaman yüzde 67,2. Demek ki kadına şiddet normalde olduğu gibi daha fazla. Yapılan bir çalışmaya göre ‘bu şiddetin alınan önlemlerle önlenebileceğine inanıyor musunuz’ diye soruyorlar. Yüzde 78,5’i ‘hayır’ diyor. Demek ki bir sorun var. Bu sorunu görmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"HER ÜLKENİN KENDİNE ÖZGÜ BİR SAĞLIK POLİTİKASI VARDIR"
Sorunların temellerine inilmesi gerektiğini belirten Yurdakul, "Bir diken var. Bu diken elimize batıyor ve canımızı yakıyor. Aynı zamanda da canımızı alıyor. Bu dikeni atlatalım mı yoksa bu dikenin kökü nerede bunun sebebi nedir, bunu mu ortaya koyalım? Eğer bir olayın sebebini ortaya koymazsanız istediğiniz kadar önlem alın o önlemler geçicidir. Günlük geçiştirmeleridir. Biz doktorlar olarak önce teşhisin doğru olmasına inanırız. Doğru teşhis koyamazsanız tedavide başarılı olamazsınız. O zaman diyoruz ki doğru teşhis koyalım. Sağlıkta şiddetin sebebi nedir? Bana göre sağlıkta şiddetin tek sebebi uygulanan sağlıkta dönüşüm programıdır. 2003 yılından beri ülkemizde uygulana sağlıkta dönüşüm programı. Sağlıkta değişiklikler kesinlikle gerekliydi ama her ülkenin kendine özgü bir sağlık politikası vardır. Biz bu programı yurtdışından Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve İMF’nin yani küresel güçlerin ve küresel sermayenin uygulamış olduğu bir politika oradan alınarak yapıldı. Peki, bu politikanın sahibi kim? Harvard Üniversitesi’nde sağlık konusunda uzmanlaşmış Dünya Bankası’nda, Dünya Sağlık Örgütü’nde görev alan ekip tarafından uygulandı. Peki, ne yapmak istiyorlar? Amaç, liberal bir sistem üzerinden sağlığı ticaretleştirmek. Her ülke bütün ülkelerde uygulanan sağlık politikalarını inceleyecek. Onların avantajlarını dezavantajlarını inceledikten sonra ülkesine uygulanacak sağlık politikasını uygulayacak" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Siverek’te yürek burkan protesto: Eşimin acısı son olsun, bu yolu kaldırın! Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, sık sık ölümle sonuçlanan trafik kazalarıyla gündeme gelen şehir içi çevre yolunun, ilçe dışına taşınması talebiyle protesto eylemi düzenlendi. Geçtiğimiz gün aynı yolda eşini kaybeden ve taziyesini yarıda bırakıp eyleme katılan Ömer Gül’ün feryadı yürekleri dağladı: "Bu yol buradan kalksın, başka çocuklar yetim kalmasın!" İlçenin Şirinkuyu ışıklarında Siverek Kent Konseyi öncülüğünde toplanan siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve çok sayıda vatandaş, artan trafik kazalarına ve can kayıplarına tepki gösterdi. Kalabalık adına basın açıklamasını okuyan Siverek Kent Konseyi Başkanı Adnan Uğur Tamses, "Siverek’in içinden geçen Şanlıurfa-Diyarbakır karayolunun şehir dışına çıkarılması gerektiğini" vurguladı. "Geçici Önlemler Yetersiz Kalıyor, Artık Ertelenemez" Tamses, açıklamasında, "Geçmişte şehir dışında planlanan bu yol, Siverek’in hızlı ve plansız büyümesi nedeniyle bugün yerleşim alanlarının tam ortasında kalmıştır. Bu durum, ağır tonajlı araçların şehir içi trafikle iç içe seyretmesine, özellikle yayalar, öğrenciler ve bölge sakinleri için ciddi bir can güvenliği tehdidi oluşturmasına neden olmaktadır. Alınan geçici önlemler ve uyarı levhaları, sorunun köklü çözümü için yeterli olmamaktadır. Bu sorun artık ertelenemez bir noktaya gelmiştir" dedi. Basın açıklamasında yetkililere 4 maddelik acil çağrı yapıldı. Bu maddeler," Mevcut çevre yolunun ivedilikle şehir dışına alınması. Yeni çevre yolunun uzun vadeli şehir planlamasına uygun şekilde projelendirilmesi. Mevcut yol üzerinde, çözüm sağlanana kadar acil ve etkili trafik güvenliği önlemlerinin artırılması ve yetkili kurumların, yerel dinamikleri ve halkın taleplerini dikkate alarak süreci şeffaf bir şekilde yürütmesi. Tamses, bu çağrının tamamen insani ve vicdani bir talep olduğunu belirterek, yetkilileri sorumluluk almaya davet etti ve sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı. Eşini Kaybeden Ömer Gül: "Benim Acım Son Olsun, Bu İhmalkârlıktır" Basın açıklamasına, geçtiğimiz gün aynı yol üzerinde meydana gelen trafik kazasında 15 günlük bebeğinin annesi olan eşi Canan Erçek Gül’ü kaybeden Ömer Gül de katıldı. Taziyesini yarıda bırakarak eyleme destek veren acılı eş, şunları söyledi: "Dün bu yolda, karşıya geçerken eşimi kaybettim. Yeni ölümlerin yaşanmaması için taziyemi yarıda bırakıp bu eyleme katıldım. İnşallah benim acım son olur, bu yolda ki ölümler benim acımla son bulsun. Şehir içinden 170 kilometre ile arabalar gidiyor, benim eşime de çarpan sürücü 170 kilometreyle hızla gidiyordu. Bu ihmalkârlıktır. Eşim 3 çocuğu yetim bıraktı, biri henüz 15 günlük. Bunun vebali kime? Ben bunun peşinde değilim, yalnızca bundan sonra gerekli önlemlerin alınmasını istiyorum. Cumhurbaşkanıma buradan sesleniyorum, rica ediyorum bu benim acım son olsun, hiç kimsenin bir daha böyle bir acı yaşamasını istemiyorum. Rica ediyorum yetkililer kimse bu yolu buradan kaldırsınlar, başka çocuklar yetim kalmasın." Ömer Gül’ün feryadı, eyleme katılan vatandaşları derinden etkiledi. Basın açıklamasının ardından vatandaşlar 5 dakikalık oturma eylemi yaptıktan sonra, olaysız dağıldı.
Ankara Başkent’te çağırdıkları ’Martı Tag’ sürücüsü Özcan’ı darp eden 4 taksici hakkında karar açıklandı Ankara’da ’Martı Tag’ uygulaması üzerinden çağırdıkları araç sürücüsü Alper Özcan’ı darbettikleri gerekçesiyle yargılanan 4 sanık taksi şoförü hakkında karar açıklandı. Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Abdurrahman Akbaş, Umut Can Kurtoğlu, Ömer Berkan Altunbaş ile taraf avukatları katıldı. Diğer tutuksuz sanık Murat Akbaş ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı bu celse karar vereceklerini bildirerek, Abdurrahman Akbaş’a söz verdi. Akbaş savunmasında, "Arabanın anahtarını almaya çalışmadım. Bize vurmasın diye elinden tutmaya çalıştım. Biz de taksiciyiz yağma söz konusu olamaz. Beraatimi talep ediyorum" dedi. Söz alan diğer sanıklar Umut Can Kurtoğlu ile Ömer Berkan Altunbaş da mahkeme heyetinden beraatlerini talep etti. Avukat ve sanık beyanlarının ardından mahkeme kararını açıkladı. Sanıklardan Abdurrahman Akbaş, ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ suçundan 7 yıl 6 ay, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 3 yıl 4 ay ve ‘Tehdit’ suçundan 1 yıl 8 ay olmak üzere toplam 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanık Ömer Berkan Altunbaş hakkında, ‘Nitelikli yağma’ suçundan beraat kararı verirken, ‘Kasten yaralama’ ve ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 3 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum etti. Sanık hakkında, ‘Tehdit’ suçundan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezası ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Sanık Murat Akbaş, ‘Nitelikli yağmaya teşebbüs’ ve ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 10 yıl 10 ay hapis cezası alırken, diğer sanık Umut Can Kurtoğlu ise tüm suçlamalardan beraat etti.
Muğla YÖK 2025 raporu açıklandı: MSKÜ 4 alanda öne çıktı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), YÖK’ün 2025 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporunda 4 kategoride ilk 20’de yer almayı başardı. Yükseköğretim Kurulu tarafından, Türkiye’deki 201 üniversitenin 67 farklı gösterge doğrultusunda değerlendirildiği "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" kamuoyu ile paylaşıldı. Eğitim-öğretimden sürdürülebilirliğe, uluslararasılaşmadan toplumsal katkıya kadar geniş bir perspektifte hazırlanan raporda, MSKÜ, "Eğitim-Öğretim", "Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın", "Uluslarasılaşma" ve "Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk" alanlarında çalışmalarındaki verilerle Türkiye’nin önde gelen Üniversiteleri arasında yerini aldı. Aktif öğrenci toplulukları ile sosyal Üniversite MSKÜ, öğrencilerin sadece akademik değil sosyal gelişimlerine de verdiği önemi sıralamadaki yeriyle kanıtladı. Rapordaki "Öğrenci Topluluğu Sayısı" göstergesine göre MSKÜ, bünyesindeki 218 öğrenci topluluğu ile devlet ve vakıf üniversiteleri arasında Türkiye genelinde 7. sırada yer aldı. Sanattan spora, bilimden kültüre kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren toplulukları, kampüsün yaşayan bir ekosisteme sahip olduğunu tescilledi. Bilimsel araştırmaların desteklenmesi Araştırma kültürünü teşvik eden Üniversitemiz, TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları (BİDEB) kapsamında sağlanan desteklerde de üst sıralarda yer aldı. Rapora göre MSKÜ, toplam 330 BİDEB desteği (burs ve proje) ile Türkiye’nin en çok destek alan üniversiteler arasında 18. sırada yer aldı. Bu veri, öğrencilerin ve araştırmacıların proje üretme kapasitesinin ve bilimsel yetkinliğinin yüksekliğini gözler önüne serdi. Uluslararasılaşma: Akademik hareketliliğin desteklenmesi Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda çalışmalarını sürdüren MSKÜ, akademik kadrosunun küresel deneyimini artırmada önemli bir başarı elde etti. "Değişim Programları Kapsamında Giden Öğretim Elemanı Sayısı" göstergesinde 15. sırada yer alan Üniversitemiz, akademisyenlerinin yurt dışı tecrübesini artırarak evrensel bilim standartlarını kampüse taşımaya devam ediyor. Engelleri Kaldıran Kampüs: Güçlü erişilebilirlik envanteri Son olarak, "Engelsiz Üniversite" vizyonuyla hareket eden MSKÜ, raporda yer alan Erişilebilirlik Envanteri Sayısında 200’ün üzerinde envanter kaydıyla Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında 11. sırada yer aldı.