KÜLTÜR SANAT - 30 Eylül 2017 Cumartesi 11:22

Şanlıurfa büyükşehir belediyesine kültür ödülü verildi

A
A
A
Şanlıurfa büyükşehir belediyesine  kültür ödülü verildi

Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yaşayan Şehir Komitesi tarafından düzenlenen ’Şehir Ödülleri’ gecesinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, ’Kültür’ dalında ödüle layık görüldü.

Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yaşayan Şehir Komitesi tarafından düzenlenen ’Şehir Ödülleri’ gecesinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, ’Kültür’ dalında ödüle layık görüldü.


Göbeklitpe, Balıklıgöl, Hz. İbrahim’in doğduğu magara, dünyanın ilk üniversitesi Harran, Harran konik kubbeli evler, Doğası ve sahip olduğu güzellikleriyle Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesince "Sakin Şehir" ağına dahil edilen "Saklı cennet" olarak da anılan Halfeti, Fırat’ın incisi Birecik, Hanlar ve camileriyle, tarihi dokusu, Moziakleriyle, sıra geceleri ve damak lezzetiyle birçok kültüre ev sahipliği yapan dünyanın en kadim şehri olan Şanlıurfa’ya ’Kültür’ Ödülü verildi. Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yaşayan Şehir Komitesi tarafından düzenlenen ’Şehir Ödülleri’ gecesinde Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ’Kültür’ dalında ödüle layık görüldü. Özel bir mekanda düzenlenen ödül gecesine Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, katıldı. Birçok belediye başkanının katıldığı ödül töreninde Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, ’Kültür’ ödülünü aldı. Ödül töreninde konuşan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Şanlıurfa’nın bir çok kültür ve medeniyete ev sahipliğini yaptığını söyledi.


Tarihi geçmişi gelecek nesillere taşıyacağız


Şanlıurfa’nın bir çok medeniyete ev sahipliğini yaptığını ve amaçlarının bu tarihi geçmişi gelecek nesillere taşımak olduğunu belirten Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, "Şanlıurfa, 11 bin 500 yıllık bir tarihi geçmişe sahip, birçok medeniyetlerin iz bırakmış olduğu bir şehir, bu kadar derin tarihi geçmişe sahip olan şehrin ve kültürleriyle iz bırakmış olduğu bu şehirde hepsini muhafaza etmek, korumak ve gelecek nesillere taşımayı bizler bir borç bir emanet olarak görüyoruz. Emanet olarak görmüş olduğumuz bu şehri yaşatma adına da Büyükşehir Belediye Başkanlığımız olarak bir çok kültür projelerine, sokak geliştirme ve restorasyon projelerine, inanç merkezlerimizi düzenleme, derleme ve restorasyon projeleri ve bunun yanında tabiat güzelliklerimizi de korumak ve geliştirmek adına önemli çaba içerisindeyiz. Bizi bu ödüle layık gördüğünüz için bende hem platform üyelerine, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığımızın tüm yetkililerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Ödül töreni tertip komitesiyle çekilen hatıra fotoğrafıyla son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Dayıdan yeğenlerine bakırcılık mirası Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 22 yıldır Turistlik El Sanatları Bakır ustalığı yapan Gökhan Bilici, 4 küçük yeğenine el sanatlarının püf noktalarını öğretiyor. Geleneksel bakırcılık sanatını gelecek nesillere taşıma misyonuyla hareket eden Bilici, bu zanaatın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğuna inanıyor. Çocukların her biri, dayılarının yanında hem eğleniyor hem de bakırı şekillendirmenin inceliklerini öğreniyor. Gaziantep’in tarihi çarşısında, bu 4 genç çırak, bakırcılık sanatının inceliklerini öğrenirken, aynı zamanda bu mesleğin geleceğini de şekillendiriyorlar. “Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir iş yapıyoruz” Bakırcılık sanatının hiçbir zaman ekonomik sıkıntı yaşatmayacağını söyleyen Bilici, “Turistlik El Sanatları Bakır ustasıyım. 22 yıldır bu işi yapıyorum. İşimi severek yapıyorum. Yeğenlerimde benimle birlikte çalışıyorlar. Bana yardımcı oluyorlar. Yeğenlerim yaklaşık 5 - 6 yıldır benimle çalışıyor. Mesleğimiz iyi bir meslek. Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir meslek yapıyoruz. Fakat temelden eleman yetişmiyor. Mecbur biz yeğenlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeğenlerimde severek yapıyor işini. Zaten bir işi severek yapmazsan ondan bir verim alamazsın. Biz burada çaydanlık, sürahi, cezve ve ayran bardağı gibi birçok şey yapıyoruz” dedi. “Meslekler bir altın bileziktir” Meslek öğrenmenin gelecekte avantaj oluşturacağına değinen Bilici, “Bu mesleğin ölmemesi için herkesin kendi çocuğunu tüm meslek dallarında bir işe başlatmalı. İlerleyen zamanlarda esnaf olarak mesleğimiz ölmek durumunda. Biz son aşamasındayız. Belki bundan 5 yıl sonra hiç eleman yetişmeyecek. Okuyan kişinin mesleği oluyor. Eğer okumazlarsa ellerinde bir meslek olması onlar için gelecekte avantaj olur. Meslekler bir altın bileziktir” şeklinde konuştu. “12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum” Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 12 yıldır çıraklık yaptığını söyleyen yeğen Ahmet Kaya, “6 yaşında başladım. 12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum. Ben çok sevdiğim için kardeşlerimde ilgi duymaya başladı mesleğe. Kardeşlerimde artık severek yapıyor işini. Ben bu mesleği ustaların eline bakarak öğrendim. Benim bir küçüğüm Ömer, 8 yıldır yapıyor bu işi. Onun küçüğü Mehmet, 4 yıldır yapıyor. En küçüğümüz Emre, 9 yaşında 3 yıldır da o yapıyor” diye konuştu.
Malatya Uzmanlardan ’kene’ uyarısı Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde görev yapan Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, havaların ısınması ile birlikte kenelerden bulaşan KKKA virüsü tehdidine dikkat çekerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına karşı vatandaşları uyardı. Halk arasında bilinen adıyla kene ısırması olan Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı, Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Vakalarda yanlış müdahale sebebiyle KKKA ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi izler ile kendisini gösterebiliyor. “Doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı” Kene ısırığına maruz kalan birine panik yapmadan doğru müdahalede bulunulmasının önemine dikkat çeken Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, "Halk sağlığını ilgilendiren önemli konulardan bir tanesi de kenedir. Kene bir parazittir. Bu parazit daha çok Nisan ve Eylül aylarında toprak ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha çok görebildiğimiz bir parazit türüdür. Kene, daha çok hayvanlarda emdiği virüsü insana taşıyor, taşınan virüs belirli bir zamanda sonra bir takım ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Kene bir insanı ısırdıktan sonra 12 ila 24 saat gibi bir süre geçmiş olması gerekiyor ki virüs bulaşmış olsun. Isırığa maruz kalan bir kişi öncelikle endişelenmeli ve kene doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı. Sigara ile yakmak, üzerine alkol dökmek, keneyi yakmak bunlar kesinlikle yanlış olan yöntemlerdir. Kırsal bölgede yaşayan ve kenenin ısırdığı bir kişi ne yapacağını bilmiyorsa ya pense ya da bir ipi daire şeklinde keneye geçirerek yavaşça keneyi endişelenmeden çıkaracağız. Kene çıkarma esnasında endişelendirilir ve de sıkıştırılırsa patlama durumunda sıçrayan virüs ciddi sorunlara neden olabilir” dedi. "Elbise tercihine dikkat edilmeli” Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların elbise tercihlerine dikkat etmesi gerektiğini belirten Zengin, "Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın vücutlarında açık yer olmamalı. Çalışırken, çorap ve çizme giymelerinin yanı sıra eldiven kullanımı önemlidir. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olabiliyor, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riskinden dolayı kene ısırması önem arz etmektedir. Isırma sonrası hızlıca çıkarılmalı ve kontrollerin yapılması önerilmektedir" diye konuştu.