EKONOMİ - 30 Mart 2017 Perşembe 12:17

Tüketiciyi memnun eden et fiyatı, üreticiyi memnun etmedi

A
A
A
Tüketiciyi memnun eden et fiyatı, üreticiyi memnun etmedi

Et ve Süt Kurumu’nun, Türkiye Kasaplar Federasyonu’na üye kasaplara 22.

Et ve Süt Kurumu’nun, Türkiye Kasaplar Federasyonu’na üye kasaplara 22.5 liradan karkas eti satması tüketici memnun ederken, üreticiyi memnun etmedi. Sivas Ticaret Borsası Başkanı Abdulkadir Hastaoğlu, "Bakanımızın iyi niyetli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu durum bizi rahatsız etti. Çünkü Türkiye’deki Kasaplar Federasyonuna bağlı olan kasaplar faydalanıyor. Marketçilerin ve imalatçılar bu işin dışında olduğu için market satış fiyatlarının çok fazla etkilendiğini düşünmüyorum" dedi.


Et ve Süt Kurumu Türkiye Kasaplar Federasyonuna bağlı kasaplara 22.5 liradan karkas eti satmaya başladı. Et fiyatının düşürülmesi için yapılan bu uygulama tüketiciyi memnun ederken, üreticiler bu durumdan memnun olmadı. Marketlerin ve diğer kasapların bu uygulamanın dışında tutulması nedeniyle et fiyatlarındaki beklenen düşüş fiyat etiketlerine yansımadı.


Sivas Ticaret Borsası Başkanı Abdulkadir Hastaoğlu,"Et ve Süt Kurumu’nun kasaplara satış yapacağı, özel fiyatlarda dengeyi sağlamak için yapılan bir uygulama, bu maksatla bakanımızın iyi niyetli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bu durum bizi rahatsız etti. Çünkü Türkiye’deki Kasaplar Federasyonuna bağlı olan kasapların sadece bundan faydalandığı, marketçilerin ve imalatçılar bu işin dışında kaldı. Bu yüzden market satış fiyatlarının çok fazla etkilendiğini düşünmüyorum. Burada marketçilere ve kasaplara ayrımcılık olduğu için bunun ne kadar geçerli olacağı endişemiz var. Şu anki hali ile Et ve Süt Kurumu’nda satılması düşünülen karkas et 22.5 lira olarak belirlendi tabi bunun artı KDV’si söylenmiyor. Ayrıca 32 lira perakende satış fiyatı olarak söyleniyor bunun da KDV’sinin içinde olduğu hiç söylenmiyor, yani öyle bir durum var ki sanki 22.5 liraya eti alıp 32 liraya satıyoruz, aradaki 10 lira para kazanıyor gibi bir hava yaratılıyor. Bunun kemiği var, firesi var bunlar hiç dile getirilmedi. Dolayısıyla kasap esnafının bir yandan speküle yapan sanki kasapmış gibi bir hal var, bunun kasap camiasını gerçekten rahatsız ettiğini düşünüyorum"dedi.


"Hem üreticiyi hem kasap camiasını sıkıntıya soktu"


Sivas’a en yakın kombinenin Yozgat kombinası olduğunu ifade eden Hastaoğlu,"Şimdi buradan vatandaş gidecek bir tane dana alacak teslim yeri Yozgat tabi ki arabayla gidecek. Bir defa vatandaş bunu nasıl gidip getirecek, bir dana almak için buradan Yozgat’a gidip gelmesi karını olduğu gibi götürecek. Kaldı ki bir tane danayı aldığında onu satması da problem, çünkü kasapta bir bakıyorsun danayı bir hafta on günde satıyor, belki daha fazla zamanda satıyor. Hangi zamanda gidecek, hangi zamanda satacak bunlar hep bir soru işareti. Bunun biraz daha alt yapısı bulunduktan sonra olması daha isabetli olacağını düşünüyorum. Birde bunun besici tarafı var,şimdi 23.2 liraya besiciden alıyor piyasadan toplamaya çalışıyor, ama gerçek piyasada 25 lira civarında şimdi besici 25 lira dururken 23’e niye versin. Et ve Süt Kurumu’na sebep ne yani zaten para kazanmıyor. Yem almış başını gitmiş, satış noktaları zaten azalmış buda ayrı bir düşünce bu düşünce ilk etapta iyi gibi gözüküyor ama hem üreticimizi hem de kasap camiasını sıkıntıya soktuğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon İstilacı tür ‘Kahverengi kokarca’ ile mücadele sürüyor Türkiye’ye geçtiğimiz yıllarda giren ve istilacı bir tür olarak özellikle Karadeniz Bölgesi’nde fındık başta olmak üzere yüzlerce bitki türüne büyük zarar veren “Kahverengi kokarca” için üreticiler bilgilendirildi. Başta fındık olmak üzere tarım ürünlerine büyük zarar veren kahverengi kokarca ile mücadele için üreticileri teşvik etmek amacıyla Trabzon Ticaret Borsası (TTB) tarafından üretici toplantısı düzenlendi. Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Derecik mahallesinde düzenlenen toplantıda Doç. Dr. Kibar Ak tarafından üreticilere bilgilendirme yapılıp, ilaçlı mücadele anlatıldı. Toplantıda konuşan Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Eyyüp Ergan, fındıkta hastalık ve zararlılarla mücadeleyi özellikle bu sene ön plana aldıklarını belirterek, “Bunların başında maalesef bahçelerde dadanan bu kahverengi kokarca geliyor. Borsa olarak bu tehlikeyi 5 sene önce ortaya koyduk. Toplantılar ve çalıştaylar düzenledik. Bu böceğin bahçelerini sardığını görüyoruz. Bunun için biyolojik mücadelenin yanı sıra ilaçlı mücadele gerektiğini de biliyoruz” dedi. “Fındıkta verim ve kaliteyi arttırma” projesi kapmasında fındık hastalık ve zararlıları ile mücadele konulu İMECE-2024 toplantılarının açılışına katılarak basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Karadeniz Fındık Ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Hasan Osman Sabır, Kahverengi kokarca konusunun fındıkla beraber gündeme gelmesinin yanı sıra yaklaşık 200’den fazla tarım ürününe zarar veren bir ürün böcek olduğunu söyledi. Bu zararlıya karşı biyolojik mücadele ayağının başladığını kaydeden Sabır, “Hem İhracatçı Birliği’nin desteği Hem Karadeniz araştırması enstitüsünün özverili çalışmaları hem de Tarım Bakanlığı’nın izinleri hızlandırması ile Türkiye burada çok hızlı bir adım attı. Kanun, nizam ve prosedüre bıraksaydık 5 yıl daha bu bahçelere böcek salımı yapamazdık. Şimdi o izinleri erken çıkarttıkları için erken başladı” şeklinde konuştu. “Mekanik mücadeleye eğer ağırlık verirsek Türkiye bu işten daha az bir zararla kurtulur” Basit mücadelenin de mümkün olduğunu vurgulayan Sabır, “Asıl mücadele bence üreticinin kendisinde. Çünkü özellikle cebriği dediğimiz kışlaklarda hem sonbaharda hem ilkbaharda yapılacak olan mücadele biz buna mekanik mücadele diyoruz çok daha önemli. Hatta yurt dışında bazı örnekleri de var. Elektrik süpürgesi ile beraber çekip toz torbasına alıp öldürenler var. Bununla beraber mavi ışığı çok seviyorlar. Vatandaşların evlerinde mavi ışık varsa onun altına deterjanlı su bıraktığınız da hayvan su içmek için geldiği suda ölüyor. Böyle çok basit mücadelelerde mümkün. Biz normalde sosyal medyayı bazen hani pek sevmiyoruz bazı şeyleri fazla abartıyorlar diyoruz ama bu konudaki abartıları bizim hoşumuza gidiyor. Çünkü bu algıyı arttırıyor. Belki olmayan yerde de var diyorlar ama insanlar en azından varlığından haberdar olup kendi bahçelerine bakıyorlar. O bakımdan pozitif bir faydasını bu sene gördüğümüze inanıyorum. İstemediğimizden daha fazla bir algı oluşturuldu. Bu önemli üreticinin algısı arttıkça bunlar çözüm aramak için diğer yolları kendisi de araştıracaktır. Diğer taraftan biyolojik mücadelede Zaten geçen sene başlamamıştı bu sene tam başlıyor. Ama 2-3 yıl bunun mücadelesinin oturması gerekir yani oradan hemen bir sonuç beklemeyelim. Mekanik mücadeleye eğer ağırlık verirsek Türkiye bu işten daha az bir zararla kurtulur. Başka ülkelerden örnekler biliyoruz. Gürcistan’da bazı senelerce yüzde 30’u yüzde 50’si gitmişti. İtalya’da bir zararlar görüldü, başka ürünlerde de zararlar görüldü. Ümit ediyorum ki Karadeniz tarafında bu iş sağlıklı bir şekilde mücadelesi devam ederse Türkiye’nin diğer taraflarına yayılması da bir şekilde engellemiş olacaktır” diye konuştu. “Tuzaklarımızı bütün ilçelerde kritik noktalara kurduk, titizlikle de takibini yapıyoruz” Trabzon İl Tarım Ve Orman Müdürü İsa Kaplan da yaptığı açıklamada, çok başarılı bir çalışma sağladıklarını kaydederek “Şu anda biz sonbaharda kışlaklara girerken kahverengi kokarca ile çok ciddi bir mücadele verdik. Tüm ilçe müdürlüğündeki tüm personellerin sahada ve köylerde ziyaret etmediği hane kalmadı. Şunu da gururla söyleyebilirim ki Karadeniz’de popülasyonun en az olduğu yerdeyiz. Trabzon’da çok başarılı bir çalışma sağladık. Tabi şu anda da çıkışları takip ediyoruz. Mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklık yaşıyoruz. Bu sıcaklıklarda erken çıkışlar mevcut. Tuzaklarımızı bütün ilçelerde kritik noktalara kurduk, titizlikle de takibini yapıyoruz. Bilgiler bakanlığımızla paylaşıyoruz. Bölgede zirai mücadeleyi nasıl yapacağımızı, biyolojik mücadeleyi nereden başlatacağımızı bize net olarak anlatacak. Benim vatandaşlarımdan istediğim nokta şu; lütfen bizden bir şey yapmasınlar, habersiz hem ilaçlamayı hem mücadeleyi beraber verelim, tamamlamamız çok güzel olsun. Bu canlı bütün sebze ve meyveyi yok ediyor. İncirinden armuduna, domatesinden fasulyesine kadar sebzenin bütün şeklini bozuyor, tadını bozuyor, kalitesini düşüyor. Bizler burada sınır görevi yaptığımız gibi bunun tüm Anadolu’ya sıçramasını da engellemek için çalışıyoruz. İl il mücadele etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Şu ana kadar yaklaşık 18 tane mahallede farklı çalışmalar yaptık” Akçaabat Ziraat Odası Başkanı Hikmet Eyüpoğlu ise, 18 mahallede farklı çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Ziraat Odaları olarak bizim şu anda tarım danışmanlarımız sürekli arazide çiftçilerimizi bilgilendirme uygulamalı eğitimlerle çalışmalar yapıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 18 tane mahallede farklı çalışmalar yaptık. Üreticilerden gelen talep ve şikayetler doğrultusunda üreticilerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Onlara hem uygulamalı hem de normal anlatımlarla beraber çalışmalar yapıyoruz. Pilot bahçe belirlediğimiz yerler var. Biz kendimize göre belli kriterler belirleyip çalışmalar yaptık. Neticesinde çalışma yaptığımız bahçelerde uygulamalar yapıldıktan sonra oradaki popülasyonu düştüğünü gördük. Dolayısıyla bununla bu şekilde mücadele edilecek. Sonuç alamayız bırakalım diyecek halimiz yok” dedi.
Balıkesir TCDD çalışanlarından geleneksel lokma hayrı TCDD Balıkesir Müdürlüğü çalışanları tarafından bu yıl 26. kez düzenlenen lokma hayrı tarihi gar binası yanında gerçekleştirildi. Düzenlenen hayırda 8 bin kişiye lokma dağıtıldı. Tarihi Balıkesir Garı önünde TCDD çalışanları tarafından vefat eden meslektaşları için gerçekleştirilen lokma hayrına ilgi yoğun oldu. Tertip Komitesi Başkanı Sedat Çelik yaptığı açıklamada "Her Nisan ayında geleneksel olarak bu hayrı düzenliyoruz. TCDD Balıkesir işletme Müdürlüğü çalışanlarının kendi aralarında topladığı parayla düzenlediğimiz hayır kapsamında bu yıl 3 ayrı noktada 10 çuval undan yapılan 8 bin kişiye lokma, 75 kg. peynir ve bin adet poşet ayran dağıtıldı. Hazırlanan lokmalardan, Bandırma-Balıkesir-Soma güzergâhındaki bütün istasyonlar da çalışan personel arkadaşlarımıza da yollanacak. Bu güzel lokma geleneğin kamu kurumları arasında ilk olma özelliğini taşıyor. 26 yıl önce manevra odasında emekli bir demiryolcunun vefat haberini aldık. O gün orada bulunnan arkadaşlarımız ile görev başında şehit olan ve emekli iken ölen demiryolcu arkadaşlarımız için lokma hayrı yapma kararı aldık. Halen faal olarak çalışanlar için hem de kaza ve belalara karşı böyle bir hayır organizasyonu yapılması kararı alındı. Bu güzel organizasyon geleneksel hale geldi. Bu yıl da 26. kez yapılıyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu hayrımızı yapmaya devam edeceğiz. Bu lokma hayrımızın arkasından 26 Nisan Cuma günü Siteler Camisi ve Organize sanayi Hacı İsmail Hafız Güzide Uğur camisinde çalışanlarımızı kaza ve belalardan korumak ve vefat eden demiryolcular için Cuma namazı öncesi Mevlid-i Şerif okuttuk. Hayırızda emeği geçen ve katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz" dedi. TCDD Çalışanları tarafından bu yıl 26.düzenlenen lokma hayrına Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş, TCDD Taşımacılık İzmir Bölge Müdürü Bayram Şahin, TCDD 3. Bölge Müdür Yardımcısı Zekeriya Karakurt, Altıeylül Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Baha Torun, Balıkesir Memur Sen İl Başkanı ve Eğitim Bir Sen Başkanı Ercan Kurter, Bayındır Memur Sen İl Başkanı Mehmet Alabaş, Ahmet Gür, Ahmet Kot katıldı.
Mersin Belediye Başkanı taş ocağı eylemine katıldı Mersin’in merkez ilçe Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, ilçeye bağlı Hamzabeyli Mahallesi’nde özel bir şirket tarafından yapılması planlanan taş ocağı için Mersin Çevre Platformu Üyeleri ile mahalle sakinlerinin düzenlediği protesto eylemine katıldı. Merkez ilçe Toroslar’a bağlı Hamzabeyli Mahallesi’nde, özel bir şirket tarafından yapılması planlanan taş ocağına karşı köy meydanında toplanarak eylem yapan mahalle sakinleri ve çevreci vatandaşlar, ellerinde döviz ve pankartlarla slogan atıp, ’Toprağıma, havama, suyuma dokunma. Köylerimizde taş ocakları istemiyoruz’ mesajı verdi. Taş ocağının durdurulması için düzenlenen eyleme destek veren Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, "Taş ocağı, eğer üretim ve yaşam alanlarını bozuyorsa ve buradaki hayatı sona erdirecek ise biz buna karşı çıkarız. Bu mesele, Türkiye’nin, Mersin’in, Toroslar’ın meselesidir. Açlığın, gıda krizi ile karşı karşıya kalmanın meselesidir. Bu kentin yöneticileri olarak bu işe izin vermeyeceğimizi bir kez daha altını kırmızı çizgiyle çizerek beyan ediyorum" dedi. "Kırsal mahallelerimiz ne gözümüzden ırak ne de gönlümüzden ırak" diyerek konuşmasını sürdüren Yıldız, şöyle devam etti: "Onun için bu eylemdeyiz. Şunu anlamamız lazım. Bizim bu doğal dengeyi, burada yaşayan insanların standart hayatını bozmaya hakkımız yok. Bu taş ocaklarına özel olarak karşıtlığımız da yok. Asfalt yapacaksanız, inşaat yapacaksanız taş ocağı olacak. Bizim anlatmaya çalıştığımız, bu taş ocakları, insanların yaşam alanlarının, üretim alanlarının, hayvanların yaşam alanlarının ve tarım alanlarının içine getirilmesin. Bu taş ocağı, MESKİ’nin su pompasının dibinde kuruluyor. Bu köydeki ve civar köylerdeki bütün insanların su, yaşam ve üretim hakkı elinden alınıyor. Bunu durduracağız. Köylümüzün de buna iradesinin olduğunu görüyoruz." Başkan Yıldız, tarım ürünlerinin ve gıdanın önemine dikkat çekerek, "Hamzabeyli Mahallemizdeyiz. Çevremizde her yer narenciye bahçesi ile dolu. Nar ve zeytin ağaçları var. Dünya hızla gıda krizine doğru gidiyor. Ülkemiz, kentimiz de hızlı bir şekilde gidiyor. Yani açlığa doğru gidiyoruz. Gıda krizi denilen şey açlıktır. Taş ocakları gibi dar çevrelerin işine yarayacak olan, bir elin parmağını geçmeyecek kadar insanı zengin etmek adına buralardaki tarımı bitirmeye doğru gidiyoruz. Buna tahammülümüz yok. Toplumun en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden alacak olan bu tarz kuruluşlara biz karşıyız. Niye bu insanların hayatını bozuyorsunuz" ifadelerini kullandı.