GENEL - 05 Kasım 2012 Pazartesi 17:34

ÜNİVERSİTE ÖОRENCİLERİNDEN GÜNLÜOОLU`NA SERT TEPKİ

A
A
A
ÜNİVERSİTE ÖОRENCİLERİNDEN GÜNLÜOОLU`NA SERT TEPKİ

Yeşilay Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu`nun geçtiğimiz günlerde üniversite gençliğine yönelik yaptığı açıklamaya tepki gösteren öğrenciler, Mardin Karayolları Parkı`nda toplanarak yürüyüş yaptı.
Öğrenciler ellerindeki döviz ve maydanozlarla Karayolları Şube Şefliği`ne kadar yürüdü. Öğrenciler adına bir açıklama yapan Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) öğrenci konseyi başkanı Yunus Topgüç, bu olaya duyarsız kalmayacaklarını söyledi. Topgüç, "Amacımız biz öğrencilerin ve medeniyetler şehri Mardin`in kamuoyunda kötü lanse edilmesinin önüne geçmektir. Yoksul bir ailenin kızı olan 14 yaşındaki N.Ç. 20 liraya 200 kişiye pazarlandığında, Günlüoğlu sen neredeydin? Şimdiden önlem alınmaz ise herkes bu vebalin altında kalabilir. Biz yetkilileri göreve davet ediyoruz. Bu konuda gereken tedbirleri almaları ve çok daha vahim bir durum ortaya çıkmadan Günlüoğlu`nu görevden alınmasını istiyoruz. Günlüoğlu`nun sözlerini biz utanarak dinledik. Lütfü bey bu sözleri söylerken hiç utanmadı mı? MAÜ öğrencileri olarak üniversiteye gelen öğrencilerin yüzde 95`i bu bölgenin çocukları. Bu bölgenin bize öğrettiği gelenek görenekleri ve örf ile adeti çok iyi biliyoruz. Kimseden ahlak ve davranış dersleri almaya ihtiyacımız yok. Öğrenciler olarak dün nasıl davranıyorsak bugün de, yarın da öyle devam edeceğiz. Günlüoğlu`nun ahlakımızı ölçmeye hakkı yoktur. Biz şu anda bütün Türkiye`de üniversitede okuyan bütün arkadaşlarımızı temsilen buradayız. Bugün burada bize söylenen şey yarın başka bir şehirde, başka öğrenci arkadaşlarımıza söylenecektir. Türkiye ulusal öğrenci konseyi başkanlığı da bizleri yalnız bırakmadı. Son söz olarak Günlüoğlu Mardin halkına ve öğrenciler bir özür borcu vardır`` dedi.
Türkiye öğrenci konseyi baş danışmanı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi`ndeki üniversiteler sorumlusu Nurullah Geylani ise öğrencilere destek amaçlı geldiklerini kaydederek, ``Talihsiz bir açıklama yapılmıştır. Öğrencilerimiz ve ailelerine hakaret edilmiştir. Bunu kabul etmiyoruz. Öğrenci kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Desteklerimiz sonuna kadar devam edecek" diye konuştu.
MAÜ felsefe bölümü öğretim üyesi Ayşe Küçükkırca ise öğrencilere destek verdiklerini söyledi. Küçükkırca, "Biz Eğitim-Sen olarak destek veriyoruz. Öğrencilerimiz Yeşilay Cemiyeti başkanının öğrenciler ile ilgili yaptığı açıklamalara karşı kendi açıklamalarını sunacaklar. Bununla ilgili kendi eleştirilerini sunacaklar. Bireysel özgürlüklerinin kimse tarafından karşılanamayacağını söyleyecekler" şeklinde konuştu.
Mardin`de ahlaki yozlaşmanın üniversitenin kurulması ile arttığı iddiasını ortaya atan Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu`nun açıklamalarına cevap veren Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay ise bu sözleri muhatap almadığını söyledi. Hac farizasını yerine getirmek için gittiği Suudi Arabistan`dan döner dönmez bir açıklama yapan Rektör Omay, üniversiteyi, ilgilendiren her türlü olay ve açıklamaları bire bir takip ettiklerini söyledi. Rektör Omay, ``Kendisinin sözlerini muhatap alacak, cevap verecek bir söz olarak görmüyorum. Söylediklerini muhatap kabul etmiyorum, kıymetli bulmuyorum`` ifadelerini kullandı.
Mardin`in üniversiteyle yeni tanıştığını, bazı hazımsızlıkların, tahammülsüzlüklerin ortaya çıkmasını da biraz tabii karşılamak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Omay, ``Hiç şüphesiz burası da üniversiteyle birlikte yaşamayı öğrenecek. Çok daha hoşgörülü bir şehir olacak. Mardin zaten hoşgörülüdür. Ben Lütfü beyin görüşlerini kendi görüşleri olarak kabul ediyorum. Daha doğrusu muhatap almıyorum. Bir kişinin söylediği sözler bunları gölgeleyemez. Artuklu Üniversitesi`nin şehre birbirinden faydalı faaliyetleri var. Bir kişinin söylediklerinin ehemmiyeti yok. Bu kadar büyütülecek bir şey de değil. Bir haftadır ilimizde şiir festivali var ve dünyanın birçok ülkesinden edebiyatçı şair, yazar Mardin`de. Bu ünlü isimler gittiklerinde de Mardin`i tanıtacaklar. Üniversitemiz de buna benzer sayısız etkinliğe imza atıyor. Ben aslında bunun konuşulmasını istiyorum`` dedi.
Açıklamaların akabinde kendileri gibi öğrencilerin de rahatsız olduğunu hatırlatan Rektör Omay, açıklamada iddia edildiği gibi herhangi bir ahlaksızlık ve fuhşun olmadığını öğrenci ve ailelerin huzursuz olacağı bir durumun ne üniversitede ne de Mardin`de söz konusu olmadığını dile getirdi.
Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile gençlerin Mardin`de sarmaş dolaş gezmelerine tepki göstererek, ahlaksızlıkla suçlamış ve üniversitenin Mardin`e ahlaksızlık getirdiğini ileri sürmüştü.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Dünya altına, altın da dünyaya yön veriyor" Geçen yıl 2 bin-2 bin 500 dolar seviyelerinde gezen altın, 2025’in sonuna doğru 4 bin 200 dolara kadar yükseldi. Sektör temsilcilerinden Ahmet Cumhur Kitiş, "Bu yıl altın yalnızca fiyat olarak değil, fonksiyon olarak da yükseldi. Ulus devletler altını yeniden rezerv sisteminin merkezine koydu. 4 bin 200 dolar artık geçici bir zirve değil, yeni bir dönemin başlangıç noktasıdır" ifadelerini kullandı. 2025 yılında altın, 4 bin 200 dolarlık ons fiyatıyla tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Sektör temsilcileri tarafından altının yalnızca bir yatırım aracı değil, küresel güç dengelerinin yeniden kurulduğu yeni bir dönemin sembolü haline geldiği belirtildi. DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, altının bu seviyelere ulaşmasını yeni bir dönem olarak yorumladı. "Ulus devletler altını yeniden rezerv sisteminin merkezine koydu" Altının yeniden rezerv sisteminin merkezine geldiğini DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, "Altının ons fiyatı Aralık 2025 itibarıyla 4.200 dolar seviyelerinde dengelenirken, yıl boyunca yaşanan fiyat hareketleri, dünya ekonomisinin geçirdiği dönüşüm ve yatırımcı davranışlarındaki değişim dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. 2024 ABD seçimlerinin ardından yeni yönetimin ekonomi politikalarının şekillenmesi, FED’in faiz kararlarında daha temkinli bir strateji izlemesi ve küresel gerilimlerin tırmanması, 2025 yılı boyunca altını sürekli destekleyen bir zemin oluşturdu. Bu yıl altın yalnızca fiyat olarak değil, fonksiyon olarak da yükseldi. Ulus devletler altını yeniden rezerv sisteminin merkezine koydu. 4 bin 200 dolar artık geçici bir zirve değil, yeni bir dönemin başlangıç noktasıdır. Aynı dönemde gümüş, endüstriyel talep (özellikle güneş enerjisi ve batarya teknolojileri) nedeniyle daha volatil olmakla birlikte güçlü bir yukarı yönlü eğilim gösterdi" dedi. "4 bin 200 dolar bir ‘tavan’ değil, yeni normalin eşiğidir" 2025 yılında altının yükseliş nedenlerini sıralayan Kitiş, "2025’e girerken altın 3 bin 950 ila 4 bin 50 dolar bandında hareket ederken, yılın ikinci çeyreğinde jeopolitik riskler, küresel tedarik kırılmaları ve merkez bankalarının altın rezervlerini hızla artırması fiyatı yukarı taşıdı. Arz artmıyor, ancak talep hiç olmadığı kadar güçlü. Bu nedenle altın, geri çekilmelerde alıcı bulan yapısal bir yükseliş döngüsüne girdi. 4 bin 200 dolar bir ‘tavan’ değil, yeni normalin eşiğidir. FED’in 2024 seçimleri sonrası istikrar amaçlı temkinli duruşu, faizleri uzun süre sabit tutması ve 2026’da planlanan indirim beklentileri de altını güçlü kıldı" dedi. "Geleceğin teknolojik altyapısıyla birlikte okumak gerekiyor" Gümüşün gelecekteki değerine dikkat çeken DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, "Gümüş yıl boyu 30-35 dolar aralığında dalgalı bir seyir izledi. Güneş paneli üretimindeki talep artışı ve batarya teknolojilerinde kullanılan gümüş miktarının yükselmesi fiyatlara doğrudan yansıdı. Gümüş yalnızca güvenli liman değil; artık enerji dönüşümünün omurgasında. Bu metali altınla birlikte değil, geleceğin teknolojik altyapısıyla birlikte okumak gerekiyor" ifadelerine yer verdi. "2026’da altın, merkez bankalarının stratejik güvenlik alanı olmaya devam edecek" Uluslararası finans kuruluşlarının 2025-2026 yılındaki öngörülerini sıralayan Kitiş, "Dünya finans devleri, altının yapısal yükselişini 2026’ya taşıyan analizler yayımlamaya başladı. Goldman Sachs: 2025 kapanışı 4 bin 350-4 bin 500 dolar, JP Morgan: 2026 ilk çeyrekte 4 bin 500 dolar üzerinde kalıcılık bekliyor, UBS: Altında rezerv politikaları nedeniyle ‘uzun vadeli boğa trendi’, Citibank: Jeopolitik şoklarda 4 bin 600-4 bin 700 dolar potansiyeli. Uluslararası kuruluşlar teknik analiz yapıyor, ama asıl belirleyici unsur devletlerin altına yönelimi. 2026’da altın, merkez bankalarının stratejik güvenlik alanı olmaya devam edecek" dedi. "Altın düştüğünde alım yapan kazanıyor" Altına talebin hiç azalmadığını belirten DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kitiş, "Fiziki altın talebi yıl boyunca hiç zayıflamadı. Altın artık psikolojik değil, stratejik bir yatırım. Türk yatırımcısı da dünyadaki eğilime uydu: Altın düştüğünde alım yapan kazanıyor. Faizleri ani indirmekten çekinen FED, altını doğal bir sigorta aracı hâline getirdi. Piyasa ‘faiz sabit, altın güçlü’ denklemine çok hızlı uyum sağladı. Çok kutuplu yeni düzenin para ayağı altına doğru kayıyor. BRICS’in attığı adım, altını yeniden sistemik güç merkezi hâline getiriyor. Veri merkezi yatırımlarının enerji talebini artırması maliyetleri yükseltti. Bu durum, 2025-2026 için daha yüksek enflasyon beklentilerini tetikledi. Piyasa istikrarlı giderse altın yıl sonunu 4 bin 400 dolar civarında kapatır. Jeopolitik baskı artarsa, fiyatlar sert sıçrayabilir. Gümüşte 38-40 dolar aralığı mümkün. Kalıcı bir düşüş beklemek doğru değil; fiziki talep altına sürekli destek veriyor. 2025 yılı altın ve gümüş açısından yalnızca fiyatların yükseldiği değil, küresel ekonomik mimarinin yeniden şekillendiği bir dönem olarak tarih yazıyor. 2025, altının yeniden parasal güç hâline geldiği bir yıl. 2026’ya girerken altının rolü artık tartışma konusu değil; dünya altına, altın da dünyaya yön veriyor" diye konuştu.
Ankara Bakan Göktaş: "Türkiye, sosyal kooperatif modeli için hazırdır" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Türkiye, sosyal kooperatif modeli için hazırdır. Sosyal kooperatiflerle amacımız, ailelerin, kadınların, çocukların, yaşlıların ve engelli bireylerin iyi olma halini güçlendirmektir" dedi. Sosyal Hizmetler ve Bakım Hizmetlerinin Sunulmasında Sosyal Kooperatifler Çalıştayı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı iş birliğinde Ankara Hakimevinde düzenlendi. Çalıştaya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve Ticaret Bakan Yardımcısı Mehmet Gürcan katıldı. Programda konuşan Bakan Göktaş, bugün, toplumun ortak ihtiyaçlarına kalıcı çözümler üretmenin en güçlü yolunu konuşmak için bir araya geldiklerini aktararak, "Bu çalıştayla, sosyal kooperatifçiliği sağlam bir kurumsal zemine taşımayı hedefliyoruz. Şu an bu salonda, bu hedefi başarıyla gerçekleştirecek irade, birikim ve heyecan var. Çalıştayın sonunda ortaya çıkacak öneriler, yol haritaları ve iş birlikleriyle sosyal kooperatifçiliği kalıcı ve yaygın bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı. "Türkiye, sosyal kooperatif modeli için hazırdır" Göktaş, kooperatiflerle amaçlarının toplumun iyi olma halini güçlendirmek olduğunu vurgulayarak, "Türkiye, sosyal kooperatif modeli için hazırdır. Şimdi yapılması gereken; iyi örnekleri çoğaltmak, yaygınlaştırmak ve sağlam bir mevzuat altyapısıyla bu çalışmaları kalıcı kılmak. Sosyal kooperatiflerle amacımız, ailelerin, kadınların, çocukların, yaşlıların ve engelli bireylerin iyi olma halini güçlendirmektir. Çocuklara güvenle büyüyecekleri bir ortam, yaşlılara sağlıklı ve nitelikli, engelli bireylere ise bağımsız bir yaşam sunmaktır. Bu doğrultuda kaliteli, erişilebilir ve sürdürülebilir bakım ve sosyal modelleri geliştirmek büyük önem arz ediyor. Çünkü sosyal hizmetler ve bakım hizmetleri, sosyal uyumu artıran ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren stratejik alanlardır. Bu alana yapılan her yatırım, toplumsal refah olarak geri döner" şeklinde konuştu. "Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımız, bakım ekonomisine yönelik önemli hedefler içeriyor" 12. Kalkınma planına da değinen Göktaş, "12. Kalkınma Planımızda bakım ve sosyal hizmetler alanında kaliteli ve erişilebilir bakım modellerinin geliştirilmesi temel hedefler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra sosyal hizmetlerin çeşitlendirilip yaygınlaştırılması ve toplum temelli bakım uygulamalarına öncelik verilmesi de planın öncelikleri arasında. 2024-2028 dönemini kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planımız, bakım ekonomisine yönelik önemli hedefler içeriyor. Yaygın eğitim verilen kurumlarda çocuk bakım ve oyun odalarının artırılmasına kadar geniş yelpazede bunları öneriyoruz. Bakım sorumluluğunun ebeveynler ve kurumsal hizmetler arasında paylaşılmasını sağlayacak destek ve teşviklerin geliştirilmesi, yaşlı ve engelli bakımının çeşitlendirilmesi ile erken çocukluk bakım ve eğitiminde ortak düzenlemelerin yapılması da öncelikler arasında" açıklamasında bulundu. 2025 Aile Yılı kapsamında aile dostu hizmetleri, güvenli ve nitelikli bakım imkanlarını yaygınlaştırdıklarına dikkati çeken Göktaş, "Aile ve Nüfus 10. Yılında da bu vizyonu daha da güçlendirerek çocuklara, yaşlılara, engelli bireylere ve ailelere yönelik hizmet ağımızı genişleteceğiz" diye konuştu. "Bugün atacağımız adımlar, geleceğe miras bırakacağımız yeni bir sosyal hizmet kültürünün inşa etmektir" Sosyal kooperatiflerin kimsenin yalnız bırakılmadığı bir sosyal hizmet ekosistemi kurmanın anahtarı olduğunu aktaran Göktaş, "Bugün atacağımız adımlar, geleceğe miras bırakacağımız yeni bir sosyal hizmet kültürünün inşa etmektir. 5 yıl sonra, 10 yıl sonra şunu söylemek istiyoruz; Türkiye’nin sosyal kooperatif modeliyle sosyal hizmet kapasitesini büyüttü, kadın istihdamını artırdı, aileyi güçlendirdi ve bakım ekonomisinde yeni bir başarı hikayesi yazdı. Bu çalıştaydan çıkacak her görüş, her öneri bu hikayenin bir parçası olacaktır. Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 2025 Uluslararası Kooperatifler Yılında, ülkemizin bu alandaki deneyim ve uygulamalarını küresel ölçekte görünür kılacağız" değerlendirmesinde bulundu.
İzmir Buca’da işçiler ikinci günde de eylemde: Ekim maaşları ve TİS farkları bekleniyor Buca Belediyesi’nde işçiler, ekim maaşlarının ve Toplu İş Sözleşmesi farklarının ödenmemesi nedeniyle başlattıkları iş bırakma eylemini ikinci gününde de sürdürdü. Eylemin, temizlik işleri ve belediyeye bağlı okullarda da yayılabileceği belirtildi. Buca Belediyesi’nde yaklaşık 2 bin işçi, eylül ayında imzalanan taahhütnameye rağmen ekim ayı maaşlarının ve geriye dönük Toplu İş Sözleşmesi (TİS) farklarının ödenmemesi üzerine iş bırakma eylemi başlattı. Temizlik işleri müdürlüğü, anaokulları ve yemekhane çalışanları dışında tüm birimlerde iş bırakma eylemi devam ederken, işçiler belediye binası önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. "Haklarımızı alana kadar" DİSK Genel-İş İzmir 6 No’lu Şube Başkanı Değer Yıldız, Belediye Başkanı Görkem Duman ile imzalanan taahhütnameye rağmen maaşların ödenmemesini eleştirerek, "Alacaklarımızın bir kısmını aldık ama hala haklarımız duruyor. Kasım ayının 30’unda ekim maaşımız ve geriye dönük TİS farklarının ödenmesi gerekiyordu, ancak bu ödeme yapılmadı" dedi. Yıldız, işçilerin haklarını alana kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. "Temizlik işleri ve okullar eyleme dahil olabilir" Şu an için temizlik işlerinin durdurulmadığını belirten Yıldız, "2-3 gün içinde bir sonuç alamazsak temizlik işlerinde ve belediyeye bağlı okullarda da iş bırakma eylemi yapacağız. İşçilerin kaybedecek bir şeyi yok" diye konuştu. Yıldız, Buca halkına da seslenerek, "Bizimle görüşüp, bizim yaşadığımız zorlukları anlamalarını istiyoruz. Maaşlarımızı alamıyoruz, cebimizde yol paramız yok" dedi.