GENEL - 09 Kasım 2012 Cuma 13:40

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ`NİN YENİ REKTÖRÜ PROF. DR. SEMAHAT DEMİR OLDU

A
A
A
İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ`NİN YENİ REKTÖRÜ PROF. DR. SEMAHAT DEMİR OLDU

2009`da ABD Dışişleri Bakanlığı``˜ndan ABD-Türkiye ``˜Bilim Elçisi` unvanını alan Prof. Dr. Semahat Demir, İstanbul Kültür Üniversitesi`nin yeni rektörü oldu. Prof. Dr. Semahat Demir İKÜ`nün gençliğin ve geleceğin beklentilerini karşılayan üniversite olmak için çalışacağını ifade etti.
National Science Foundation`da 2008-2012 döneminde Biyomedikal Mühendisliği Program Direktörü olarak 20 bilim dalını yöneten Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir, İstanbul Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi`nde 8 Kasım 2012 Perşembe günü gerçekleştirilen törenle görevini Prof. Dr. Dursun Koçer`den devraldı.
Görevine 2008-2012 dönem rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer`le; ``˜seçilmiş rektör` unvanıyla Temmuz`dan itibaren hazırlanan Prof. Dr. Semahat Demir İKÜ`nün 4. Rektörü oldu.
Vakıf ve devlet olmak üzere pek çok üniversitenin rektörü, endüstri ve kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarından önemli isimlerin katıldığı Tören`de; Mütevelli Heyet Onursal Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Fahamettin Akıngüç`ün açılış konuşmalarıyla başladı. Onursal Başkan İnşaat Yüksek Mühendisi Fahamettin Akıngüç konuşmasında; görev devir teslimlerini Üniversite olarak başarıyla gerçekleştirdiklerine dikkati çekti. Vakıf üniversiteleri arasındaki bilimsel iletişimin bir başarı unsuru olduğunu belirten Mütevelli Heyet Onursal Başkanı Fahamettin Akıngüç konuşmasında; 2004`te vefat eden kurucu rektörleri Prof. Dr. Önder Öztunalı`nın İstanbul Kültür Üniversitesi`nin başarısında temel aktörlerden biri olduğunu söyledi.
İstanbul Kültür Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver ise Prof. Dr. Semahat Demir ile üniversitenin 30. yılı olan 2027`nin hedeflerine odaklanacaklarını kaydetti. Dr. Günver; 2008-2012 dönem rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer ile ılımlı yönetim iklimini ve kültür değerlerine bağlılığı Prof. Dr. Semahat Demir`le güçlenerek sürdüreceklerine inandıklarını ifade etti.
Prof. Dr. Dursun Koçer`in Rektörlük görevini devralırken belirlediği hedeflere kararlı ve tutarlı yaklaşımıyla ulaştığını kaydeden Dr. Bahar Akıngüç Günver; üniversitenin stratejik plan hedefleri, teknolojik donanım, akreditasyon çalışmaları; Bologna süreci, uluslararası ilişkiler ve yabancı diller alanında gerçekleştirdiği hamlelerle 4 yılda önemli gelişmeler kaydettiğini ifade etti.
Dr. Bahar Akıngüç Günver`in ardından sözü İKÜ 2008-2012 akademik yılı rektörü Prof. Dr. Dursun Koçer aldı. Prof. Dr. Koçer, rektörlük değerlendirmelerini içeren sunumunda; üniversitenin geçtiğimiz 4 yılını katılımcılara aktardı. Prof. Dr. Dursun Koçer, konuşmasında İstanbul Kültür Üniversitesi`nin yeni açılan fakülte ve bölümleri, teknolojik altyapısı, sanayi işbirlikleri, sosyal sorumluluk çalışmalarıyla geçen dört yılda gelecek dönemler adına önemli temeller atıldığını kaydetti.
Prof. Dr. Dursun Koçer`in sunumunun ardından rektörlük cübbesini takdim ettiği Prof. Dr. Semahat Demir; görevine ilişkin hedeflerini aktardı. Prof. Dr. Demir, rektörlük görevinde; geleceğin liderlerini yetiştirmek, geleceğin gündeminde yer alan sorunlara çözüm üreterek Türkiye`nin ve dünyanın kalkınmasına katkıda bulunmak ve İKÜ`yü eğitim, bilim, sanatta ilk akla gelen ve aranan üniversite yapmak üzere üç temel hedefe odaklanacağını ifade etti.
Prof. Dr. Demir, Rektörlük devir tesliminin; üniversite adına bir değişim değil dönüşüm sürecine işaret ettiğini söyledi. İKÜ`nün kurumsal mükemmeliyet hedefine bağlılığını da sürdürdüreceğini belirten Prof. Dr. Demir; üniversitenin tüm kademelerinde veri analiz, bilgi, servis ve hizmet sunumu ile teknolojinin tüm imkânlarından yararlanarak ``˜kusursuz işleyiş`i sağlayacaklarını kaydetti.
Kalite güvencesinin temeli olan planlama, değerlendirme, denetim ve akreditasyon çalışmalarını da ulusal ve uluslararası düzeyde sürdüreceklerini ifade eden, Prof. Dr. Semahat Demir tüm hedef ve uygulamalarda öğrenci merkezli yaklaşımın ön plana çıkacağını belirtti.
Konuşmasında disiplinlerarası eğitime yatırımları da önemsediklerini belirten Prof. Dr. Semahat Demir, Rektörlük döneminde birimler arası etkileşimi artıracak özelleştirilmiş çift anadal projesinin özetini şöyle aktardı: ``Küresel dünya, çok yönlü eğitim almış liderlere kapılarını açıyor. Bu nedenle disiplinlerarası eğitime yatırım yapmalıyız. Hedefimiz, iletişimde uzman mühendisler, uluslararası ilişkilere hakim mimarlar, psikoloji literatürüne hakim hukukçular ya da moleküler biyoloji ve genetik bilgisine sahip psikologlar yetiştirebilmek. Eğitim dalları arasındaki etkileşimi artırmak. 21. yüzyıl gençliğinin bizden; özelleştirilmiş ÇAP eğitimini talep edeceği gün gelecek. Ve biz o güne, bugünden hazırlanmalıyız.``
Konuşmasında, öğrencilere 360 derece destek vermeyi hedefleyen Öğrenci Dekanlığı Projesi, bilim ve akademisyenleri üretkenliğini destekleyen Proje Geliştirme ve Koordinasyon Ofisi`nin de temellerini atmayı hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Semahat Demir; Endüstri İlişkileri ve Kariyer Merkezi, Sanayide Doktora Projesi, Akademik Mentorluk Sistemi ve yeni uluslararası bağlantılarla dünyanın kapısını bilimle aralayan üniversite olmayı hedeflediklerini belirtti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Tavuklara müzikli terapi: "Yumurta verimi arttı" Kars’ın Bulanık köyünde tavuk üreticiliği yapan Ercan Yıldırım, kümesinde uyguladığı müzik yönteminin hayvanlar üzerinde olumlu etkiler sağladığını belirtti. Evinin bahçesinde kurduğu küçük kümeste başlattığı uygulama sayesinde tavukların daha sakin olduğunu ve yumurta veriminin arttığını söyledi. Yaklaşık bir süre önce 10 tavukla üretime başlayan Yıldırım, başlangıçta yalnızca ailesinin yumurta ihtiyacını karşılamayı hedeflediğini ifade etti. Zamanla üretimin artmasıyla tavuk sayısını 150’ye çıkardığını belirten Yıldırım, bu gelişmenin ardından yumurta satışına da başladığını kaydetti. Tavsiye üzerine kümese basit bir müzik sistemi kurduğunu anlatan Yıldırım, tavukların strese karşı oldukça hassas olduğunu fark ettiğini söyledi. "Dışarıdan gelen ani ve yüksek sesler tavukları huzursuz edebiliyor. Kümeste sürekli bir ses olması, bu dış etkenleri bastırıyor" diyen Yıldırım, müziğin hayvanlar üzerinde sakinleştirici bir etkisi olduğunu vurguladı. Arka planda, yüksek olmayan bir ses seviyesinde müzik çaldıklarını belirten Yıldırım, "Tavuklar daha sakin oluyor. Bu durum doğrudan yumurta verimine de olumlu yansıyor" ifadelerini kullandı. Geçen yıl şehir yaşamını bırakarak köyüne döndüğünü anlatan Yıldırım, küçük bir girişim olarak başladığı tavuk üretimini zamanla geliştirdiğini ve benzer ölçekte üretim yapanlara bu yöntemi denemelerini tavsiye etti. Tavuk sayısını ve üretimi ilerleyen dönemde daha da artırmayı hedeflediğini sözlerine ekledi.
Gaziantep Fatma Şahin’den CHP’li Başarır’a yalanlama Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın TBMM’de yaptığı konuşmada Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki "Gabi" isimli filin öldüğü ve durumun kamuoyundan gizlendiği yönündeki iddialarını yalanladı. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın Gaziantep Doğal Yaşam Parkı ve parktaki "Gabi" isimli filin öldüğü yönündeki iddialarına tepki gösterdi. Başkan Şahin, Başarır’ı Gaziantep’e davet etti. TBMM’de fil Gabi’nin öldüğüne yönelik iddialar sonrası Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki duruma ilişkin açıklama yapan Şahin, fil Gabi’nin videosunu paylaşarak ölmediğini ispatladı. Söz konusu açıklamaların ardından Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, X hesabı üzerinden kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik bir paylaşım yaptı. TBMM’de fil Gabi’nin öldüğüne yönelik iddialar sonrası Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’ndaki duruma ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Şahin, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda bulunan fil Gabi ile gündeme getirdiği iddiaları yalanladı. Şahin paylaşımında, fil Gabi’nin Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda bulunduğunu belirterek, "Ali Mahir Başarır’ın Meclis’te dile getirdiği tümüyle yanlış açıklamalar sonrası bu bilgiyi paylaşma ihtiyacı doğdu. Sayın Başarır, kendinizden çok emin biçimde fil ölmüş diyorsunuz. Gabi ölmüş gizliyormuşuz. Gabi, Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nda çok iyi durumda, sağlığı ve keyfi yerinde. Bu görüntüleri de bugün çekildi, ziyarete de açık durumda. Avrupa’da ve dünyada, şartlarıyla örnek gösterilen merkezimizde, her gün düzenli beslenmesi ve bakımı özenle yapılıyor. Bu konuda son dönemde organize biçimde yapılan haber ve paylaşımlar tümüyle yanlış. Gabi, dünyanın ilk tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen fili. Gaziantep’te, güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşamını sürdürüyor. Buyurun gelin, kapımız her zaman açık. Sayın Vekilim, madem bu konu bütçe görüşmelerinde dile getirilecek kadar merak ediliyor, bir telefon kadar yakınız, bize sorup doğrusunu öğrenebilirsiniz. Zira Gazi Meclis kürsüsünden yapılan her açıklamanın doğru olması hepimiz için çok önemli" dedi. Gaziantep Doğal Yaşam Parkı’nın maskotu olan ve geçtiğimiz ay ileri yaşa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 32 yaşında hayatını kaybeden "Şakir" isimli zürafanın ölümüyle ilgili de bilgi veren Şahin, "Öte yandan geçtiğimiz ay, uzun yıllardır bizimle olan Zürafa Şakir’i kaybettik. Zürafalar doğal yaşamlarında 15-20 yıl yaşıyorlar ama Şakir’in iyi ve doğru bakılması sayesinde 32 yıllık uzun bir ömrü oldu. Son 1 yıldır yaşlılıktan sebep rahatsızlıkları nedeniyle artık ayağa dahi kalkamayan ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle kaybettiğimiz Şakir’i kaybetmenin üzüntüsünü kamuoyu ile de paylaşmıştık. Biz her konuda bu derece şeffaf, açık bir iletişim yürütürken, şu anda sağlıkla yaşayan Gabi üzerinden tümüyle yanlış bilgilerle meclisi meşgul etmeniz gerçekten üzücü. Gaziantep Doğal Yaşam Parkı, Türkiye’nin en büyük ve en çok ziyaret edilen doğal yaşam parkıdır. Herkesi tüm gerçeği ve güzellikleri yerinde görmeye davet ediyor, Gaziantep’e bekliyoruz" diye konuştu.
İstanbul Esenyurt’ta halk sağlığını tehdit eden işletme mühürlendi: Kaçak ve sağlıksız 1 ton tavuk eti imha edildi Esenyurt Belediyesi zabıta ekipleri, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleriyle birlikte yaptıkları denetimlerde, hijyen ve satış kurallarına aykırı şekilde, kaçak olarak kanatlı et satışı yapan bir işletme tespit edildi. Halk sağlığını tehdit ettiği belirlenen yaklaşık 1 ton kanatlı et ise ekiplerce imha edildi. Esenyurt Belediyesi zabıta ekipleri, halk sağlığını korumaya yönelik denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleriyle birlikte Yunus Emre Mahallesi Mandıra Caddesi’nde gerçekleştirilen denetimlerde, hijyen ve satış kurallarına aykırı şekilde, kaçak olarak kanatlı et satışı yapan bir işletme tespit edildi. Yapılan incelemelerde mevzuata aykırı faaliyet gösterdiği belirlenen işletme, zabıta ekipleri tarafından mühürlendi. Halk sağlığını tehdit ettiği belirlenen yaklaşık 1 ton kanatlı et ise ekiplerce imha edildi. Denetim ve imha anları zabıta ekiplerinin yaka kameralarına yansıdı. "Esenyurt’un sağlığı, temizliği ve güvenliği için çalışıyoruz." Konuya ilişkin açıklama yapan zabıta memuru İsmet Celal Dalkılıç, "Yunus Emre Mahallesi’nde kaçak olarak faaliyet gösteren kanatlı et parçalama tesisini ekiplerimizle birlikte mühürledik. Hijyenik şartlara uymayan etlere el koyarak imhasını gerçekleştirdik. Denetimlerimiz devam ediyor. Esenyurt’un sağlığı, temizliği ve güvenliği için çalışıyoruz. Esenyurt Belediyesi olarak halkımızın sağlığını önemsiyoruz" dedi.
Gaziantep Eşinden öğrendi, dökümü sanat eserine dönüştürüyor Gaziantep’te yaşayan Senem Sevdim, bir yıl önce eşine yardım etmek amacıyla başladığı bronz döküm mesleğinde usta oldu. Bronz dökümü el işçiliği ile sanat eserlerine dönüştüren Sevdim, Türkiye’nin birçok ilinden gelen siparişleri yetiştirmeye çalışıyor. 5 çocuk annesi 47 yaşındaki Senem Sevdim, 54 yaşındaki eşi Abdullah Sevdim’den bronz döküm işlemini öğrenerek kısa süre içerisinde kendini kısa sürede geliştirdi. Zamanla dökümden hayvan ve araç figürleri ile çeşitli figürler üreten Sevdim, kentte bu işi yapan sayılı ustalardan biri haline geldi. Siparişleri yetiştirmekte zorlandığını gördüğü eşine yardımcı olmak için gelmeye başladığı dükkanda eşiyle çalışmaya devam ettiği sırada kendisini geliştiren Sevdim, azim ve kararlığıyla kadınların istediği her işte başarılı olabileceğini ispatlıyor. Eşinin çalıştıracak eleman bulamadığı için başladığı döküm aksesuar işinde usta olan Sevdim, kalıplara dönüştürülen dökümden süs eşyası ve ev aksesuarları yapıyor. İşinde adeta usta olan, bin bir emek ve zahmetle yaptığı ürünleri göz kamaştıran Sevdim, bir yandan eşinin eleman sıkıntısını gidermenin bir yandan da evine birlikte ekmek götürmenin mutluluğunu yaşıyor. Eşiyle birlikte bronz dökümü sanat eserlerine dönüştüren ve yaptığı motiflerle adeta sanatını konuşturan Sevdim, kocasının sağ kolu oldu. Sevdim çiftinin yoğun emek vererek titizlikle işledikleri aksesuarlar, Türkiye’nin birçok ilinden talep görüyor. Çiftin elinden çıkan sanat eseri niteliğindeki aksesuarlar, koleksiyonerlerin ve sanatseverlerin de ilgisiyle karşılaşıyor. Bir yıldır eşiyle çalıştığını, eşine öncelikle basit işlerde yardımcı olmaya başladığını ve daha sonra işi iyice öğrenerek eşinin yükünü hafiflettiğini söyleyen Senem Sevdim, çalışmaktan keyif aldığını ifade etti. Kadın elinin sanata yatkın olduğunu belirten Senem Sevdim, "Eşim 5 yıldır bakır ve alüminyum döküm işi üzerine çalışıyordu. Daha sonra dükkan açtık. Eşim bu işi yapmaya başladı. Elemana ihtiyacı vardı. Ben de eşimle beraber bu işi yapmak istedim. Dikkatimi çektim, merak ettim. Geldim eşimle beraber çalışmaya başladım. Güzel, zevkli bir iş ve çok severek yapıyorum. Eşime yardımcı oluyorum. Birlikte çalışıyoruz. Telleme, taşlama ve zımparalamaları yapıyorum. Telleme, taşlama ve zımparalama gibi farklı aşamalardan sonra ürünlerimizi hazırlıyoruz ve satışa sunuyoruz. Eşimle birlikte çalışmak çok güzel. Ben dükkana öğleye doğru geliyorum. Eşim kaynak işine başlamış oluyor. Daha sonra o kaynak ettiği ürünleri ben alıyorum. Taşlama işinden geçiriyorum. Daha sonra telleme işini yapıyorum. Ondan sonra beraber çalışıyoruz" dedi. Eşine yardım ederken mesleğe ilgi duymaya başladığını belirten Sevdim, "İşi öğrendiğin zaman kolay oldu. Tabi her işin bir zorluğu var. Eşimin işi biraz daha zor oluyor. Çünkü kaynak işini daha çok eşim yapıyor. Kaynak yaparken eli yanıyor, zorluk çekiyor. Zımparalama ve taşlama işini ben yaptığımda ve eldiven kullanmadığım zaman elimde kesikler olabiliyor, yanıklar olabiliyor. Çok dikkatli olmak lazım. Eşimle birlikte çalışmaktan zevk alıyorum. Beraber mutlu bir şekilde çalışıyoruz. Kendi işimiz ve çok zevkli oluyor. Her kadına da eşiyle birlikte çalışmasını tavsiye ediyorum. Bir dükkan açtıkları zaman ve eğer yetenekleri varsa birlikte çalışmaları çok güzel olur. Ben işimi çok zevkle ve severek yapıyorum" şeklinde konuştu. Meslekte ilerlemesinde kocasının yardımının etkili olduğunu vurgulayan Sevdim, "Ben önceleri çok gelmek istemedim. Daha sonra kendim karar verdim ve geldim. İşimiz çok güzel, zevkli ve severek yapıyorum. Kaynak işini daha iyi öğrendiğim zaman inşallah daha da güzel olacak diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Eşiyle birlikte çalışmanın güzel bir duygu olduğunu belirten Abdullah Sevdim de, "Eşimden Allah razı olsun, yıllardır beraber çalışıyoruz. Ekmeğimizi beraber bölüşüyoruz. Eleman ihtiyacımız vardı. Eleman bulamadığımız için eşimle beraber çalışmaya karar verdik. Bu yolda bayağı yol kat ettik. İnşallah bundan sonra daha da iyi çalışarak ve hayvan figürleri, at arabası, Rus arabası ve bütün hayvan figürlerini üretmeye devam edeceğiz" diye konuştu.