POLİTİKA - 01 Mayıs 2024 Çarşamba 23:01

Turhal Belediyesi, su baskınlarına karşı gece gündüz çalışıyor

A
A
A
Turhal Belediyesi, su baskınlarına karşı gece gündüz çalışıyor

Turhal Belediyesi, akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağışlara karşı çalışma başlattı. İtfaiye ile su ve kanalizasyon ekipleri su baskınlarıyla mücadele ediyor.


Turhal’da akşam saatlerinde başlayan şiddetli yağışlar, bölge sakinlerini olumsuz etkiledi. Yağmur nedeniyle evlerine dolan sularla mücadele eden vatandaşlar için Turhal Belediyesi harekete geçti. İtfaiye ekipleri, ev girişlerinde biriken suları pompası ile tahliye ederken, su kanalizasyon ekipleri de yağmur suyu hatlarında oluşan sorunları gidermek için çalışmalarını sürdürdü.


Turhal Belediye Başkanı Erdem Ural, ekiplerle birlikte sahada yer alarak, vatandaşların yaşadığı sorunları yakından takip etti. Ural, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Yoğun yağışlar sonucunda oluşan su baskınlarıyla mücadele ediyoruz. İtfaiye ve Su Kanalizasyon ekiplerimiz gece gündüz demeden çalışarak, vatandaşlarımızın mağduriyetini en aza indirmek için çaba gösteriyor. Herkesin güvenliği ve konforu için elimizden geleni yapıyoruz" dedi.



Turhal Belediyesi, su baskınlarına karşı gece gündüz çalışıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Kurum: "Yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adım İklim Kanunu’nun yapılmasıdır" AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum, son yıllarda karşı karşıya kalınan iklim krizine dikkat çekerek, dünya genelinde yaşanan ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi afetlerin insanlığı derinden etkilediğini vurguladı. Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız ve tüm insanlığı derinden etkileyen iklim krizi, ani ve aşırı hava olayları, orman yangınları, sel ve kuraklık gibi birçok afete neden olmuştur. Bu kriz ekolojik istikrarsızlık, biyolojik çeşitliliğin azalması ve çevre kirliliği gibi küresel sorunları beraberinde getirmiştir" dedi. Rusya ve Kazakistan’da nehir buzullarının ani erimesi sonucunda insanlık tarihinde görülmemiş su baskınlarının yaşanmasını hatırlatan Kurum, "Milyonlarca insanın yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalması, Dubai’de, Suudi Arabistan’da yaşanan aşırı hava olayları sonucu ortaya çıkan sel manzaraları iklim krizinin boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir" diye konuştu. Kurum, dünyanın kritik bir eşikten geçtiğini vurgulayarak, "Bu kritik eşikte küresel ısınmayı 1.5 derece sınırında tutmak zorundayız. Bu hedefe ulaşmak için küresel emisyonların 2030 yılında yüzde 45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaştırılması gerekiyor" ifadelerine yer verdi. "Türkiye’nin girişimleri ile 30 Mart tüm dünyada ’Uluslararası Sıfır Atık Günü”’olarak kutlanmaktadır" İklim krizinden çıkışın şartsız ve koşulsuz tek yolu ise tüm insanlığın ve devletlerin iş birliği içerisinde doğa ile uyumu yeniden yakalamasından geçtiğini söyleyen Kurum, "Bugün dünyamızın kirlenmesinde, yaşadığımız iklim krizinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla Türkiye’nin tarihi sorumluluğu yok denecek kadar azdır. Buna rağmen ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde tüm insani konularda olduğu gibi bu bağlamda da yeni sorumluluklar yüklenmeye devam etmekte, yaşanan sorunların çözümü için yeni enstrümanlar geliştirmektedir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde hayata geçirilen Sıfır Atık Hareketi’nin çok kıymetli bir çözüm mekanizması olduğunu vurgulayan Kurum, "Sıfır Atık Hareketi insaf ile israf arasındaki çizgiyi tüm insanlığa yeniden hatırlatmış küresel bir enstrüman olarak tüm insanlığa hizmet etmektedir. Bugün Türkiye’nin diplomatik girişimleri ile 30 Mart, tüm dünyada “Uluslararası Sıfır Atık Günü” olarak kutlanmaktadır" diye konuştu. Kurum, Sıfır Atık’ın Türkiye Yüzyılı ekonomi politikalarında ihtiyaç duyulan bir kalkınma ve büyüme mekanizması, yeşil ekonomi modeli çerçevesinde geliştirilen finansal politikalar için yenilikçi bir yaklaşım olduğunu ifade ederek, "Bu yaklaşım aynı zamanda yine üzerinde ısrarla durduğumuz Türkiye’nin ve şehirlerimizin iklim dostu yeşil dönüşümünün ne denli zaruri olduğunu göstermesi bakımından önemlidir" şeklinde konuştu. "Cumhurbaşkanımız öncülüğünde Türkiye Yüzyılı’nın İklim Politikalarını belirledik" Tüm alanlarda ve sektörlerde gerçekleştireceğimiz Yeşil Dönüşüm ile bir yandan iklim uyumlu yaklaşımlar sergileyecek diğer yandan da küresel iklim değişikliği ve iklim kriziyle mücadele etmiş olacağız diyen Kurum, sözlerine şöyle devam etti: "Afet ve kriz çağına yeşil çözümler getiren yaklaşımlar ile doğamızı restore edecek, Türkiye Yüzyılında çevre odaklı yatırımları yapmaya devam edeceğiz. Yine yürüttüğümüz iklim diplomasisinin bir sonucu olarak 2021 yılında taraf olduğumuz Paris İklim Anlaşması ile doğal ekosistemlerin bütüncül bir anlayışla korunması için yaptığımız çalışmalara uluslararası alanda yeni bir ivme kazandırdık. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye Yüzyılı’nın İklim Politikalarını belirledik. Şehirlerimiz ve ortak evimiz dünyamız için 2053 Net Sıfır Emisyon, Yeşil Kalkınma hedeflerini ortaya koyduk." "Çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacağız" Kurum, bütüncül bir yaklaşımla Türkiye’nin tamamını kapsayacak iklim dostu yeşil dönüşümü gerçekleştirmeleri gerektiğini vurguladı. Yeşil dönüşüm çalışmalarında en önemli adımın İklim Kanunu’nun yapılması olduğunu söyleyen Kurum, "İklim dirençli bir toplum ve ülke için tüm alanlarda ve sektörlerde çevre odaklı bir yaklaşım sergiliyor, milletimiz için Türkiye Yüzyılı’nda bir güvence kaynağı oluşturuyoruz. Bu güvencenin yasal dayanağı İklim Kanunu olacaktır" dedi. Türkiye’nin ve tüm dünyanın ortak sorunu olan iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çıkaracağımız İklim Kanunu ile tüm vatandaşların, gelecek nesillerimizin çevre ve iklim hakkını koruyacak, çevre ve iklim adaletini en güzel şekilde sağlayacaklarını vurgulayan Kurum, şöyle devam etti: "Dünyanın halen yaşanabilir bir yer olarak kalmasını sağlayacak son nesil olduğumuz bilinciyle 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nün tüm sorunların çözümüne vesile olmasını temenni ediyor, gelecek nesillerin yaşam hakkı için tüm insanlığı harekete geçmeye davet ediyorum."
İstanbul Taksici meslektaşını vurarak öldürmüştü, olay anına ilişkin kamera görüntüsü ortaya çıktı Bağcılar’da bir taksicinin alacak verecek meselesi yüzünden meslektaşını vurarak öldürdüğü olaya ilişkin güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Olay, 11 Mayıs tarihi saat 00.50 sıralarında Bağcılar ilçesi Merkez Mahallesinde meydana gelmişti. İddiaya göre, aralarında alacak verecek meselesi olan taksi şoförlüğü yapan Gökhan Göktaş ve Furkan G. telefonla tartışmış Furkan G. daha sonra alkollü olarak Göktaş’ın yanına gelip silahla vurmuştu. Başından ve göğsünden vurulan Göktaş yere yığılırken, Furkan G. de olay yerinden kaçmıştı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edilmiş ilk müdahalesini olay yerinde yapılan Gökhan Göktaş’ın hayatını kaybettiği belirlenmişti. Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri şüpheli şahsı olayda kullandığı silahla yakalayarak gözaltına almış şahsa yönelik yapılan sorgulamada, 7-8 ay öncesinde maktul şahıstan 450 bin TL karşılığında ticari taksi aldığı ve ticari taksi teslimatını sağlamadığını söylediği öğrenilmişti. Şüpheli şahıs, “kasten öldürme” suçundan adliyeye sevk edilen Furkan G. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan, olay anına ilişkin güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, şüphelinin meslektaşının yanına silah doğrultarak geldiği önce göğsüne ardından kafasına ateş ettiği görüldü.
İstanbul Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: "Filistinliler özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “O masum yavrular, o şehitler Gazze’nin, Filistin’in ne olduğunu, özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ikincisi düzenlenen “Filistin İstişare Toplantısı”, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla İstanbul’da yapıldı. 29 Mayıs Üniversitesi’nde yapılan toplantıda konuşan Erbaş, terör devleti İsrail’in 8 ayda Gazze’de 35 bin civarında yarısı çocuk ve kadınlardan oluşan pek çok masum insanı katlettiğini belirterek, “Dünyanın gözü önünde, bizim de hemen burnumuzun dibinde, kalbimizde soykırım yaşanıyor. Kudüs, Filistin bizim kalbimiz. İşgalci zalimler eliyle Kudüs, adeta soykırıma sahne olan bir diyar haline getirildi” dedi. "Gazzelilerin şehadeti, dünyanın gözünü merhamete, şefkate çevirdi” Erbaş, terör devleti İsrail’in arkasında Batılıların ve Amerika’nın olduğuna dikkati çekerek, "Dünya şu anda 7-8 ay öncesi gibi değil, dünya değişti. Özellikle toplumlar artık Filistin’e, Gazze’ye 8 ay öncesindeki bakışla bakmıyor. O masum yavrular, o şehitler Gazze’nin, Filistin’in ne olduğunu, özgürlüğün ne olduğunu bütün dünyaya canlarıyla tanıttı. Onların şehadeti, dünyanın gözünü merhamete, şefkate çevirdi” diye konuştu. "Gazzeliler mutlaka zafere ulaşacaktır" Bir insanın en mukaddes varlığının canı olduğunu dile getiren Erbaş, “Anneler kucağında şehit olmuş yavrusuyla dünyaya meydan okuyabiliyorsa ve o şehidiyle Cenab-ı Hakka şükrünü eda edebiliyorsa bu toplum asla mağlup olmaz. Bu toplum mutlaka zafere ulaşacaktır. Adım gibi bundan eminim ve bu zafer er ya da geç gerçekleşecek" ifadelerini kullandı. Erbaş, "Geçmişte bu katliam, bu işgal 88 sene sürmüştü. Ben inanıyorum ki bu sefer 88 sene sürmeyecek. Bundan adım gibi eminim. Çünkü bizler burada olduğumuz müddetçe, Filistin ve Gazze için daha fazla elimizden geleni elimizle, dilimizden geleni dilimizle yapmaya devam ettikçe Gazze’deki, Filistin’deki zafer yakınlaşacak inşallah. Sadece biz bile kalsak, dünyadan hiçbir ses çıkmasa yine de buna devam edeceğiz” şeklinde konuştu. “Filistin’deki savaşın durması bizim güçlenmemize bağlı” Bu zulmün durmasının, genelde İslam dünyasının özelde Türkiye’nin güçlenmesine bağlı olduğuna işaret eden Erbaş, sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomik güç, savunma sanayi gücü ve en çok da birliğimiz, beraberliğimiz, fitneye ve tefrikaya karşı olmamız bizim için en büyük güçtür. Silahsa silah, İHA’ysa İHA, SİHA’ysa SİHA o gücü de göstermemiz lazım. TUSAŞ’ıyla, ASELSAN’ıyla, HAVELSAN’ıyla, TEİ’siyle, TAI’siyle, Roketsan’ıyla bunlar bizim gurur tablolarımız. Demek ki Gazze’de, Filistin’de, bizim topraklarımızın içinde, dışında, ötelerinde terör faaliyetlerinin son bulması bizim daha da güçlenmemize bağlı. Hem manevi gücümüzü, birliğimizi, beraberliğimizi temin etmek, tefrikaya, fitneye fırsat vermemek hem de ekonomi, savunma sanayi açısından daha güçlü olmamız lazım.” “Üniversitelerdeki Filistin eylemleri umut verici” Erbaş, üniversitelerdeki Filistin eylemlerine de değinerek, “Dünya üniversitelerinin bu hareketliliği umut verici. İnşallah daha da artar, daha da bu farkındalığın oluşmasına vesile olan faaliyetler, etkinlikler bütün dünyada olur” değerlendirmesinde bulundu. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla, Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Mahmud Medhun, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen, Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İzani Turan ile İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş katıldı.