EKONOMİ - 22 Ocak 2018 Pazartesi 09:36

’Bahçeden Bardağa Çay Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri’

A
A
A
’Bahçeden Bardağa Çay Sektörünün Sorunları ve Çözüm Önerileri’

Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası tarafından ’Bahçeden Bardağa Çay Sektörü’nün Sorunları ve Çözüm Önerileri’ konulu bir rapor hazırlanarak çay sektörünün sorunları ve çözüm önerileri gündeme getirildi.

Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası tarafından ’Bahçeden Bardağa Çay Sektörü’nün Sorunları ve Çözüm Önerileri’ konulu bir rapor hazırlanarak çay sektörünün sorunları ve çözüm önerileri gündeme getirildi.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, Türk çay sektöründe çiftçiyi, özel sektörü ve ÇAYKUR’u denetleyecek şekilde bir çay kanunu çıkarılmasının ve Rize’de bir ürün borsası kurulmasının elzem olduğunu söyledi.


Dökme çay alım-satımının sadece borsada yapılması gerektiğine işaret eden Pehlevan “Kayıt dışı alım satımlar önlenmeli ve düzenli işleyen bir piyasa yapısı oluşturulmalıdır. Çay sektörünün işleyişi ile ilgili bütün paydaşların katılımı sağlanarak bu kanunun detayları hazırlanmalı. Bu kanunla birlikte bu işleri devlet adına yürütecek kurum belirlenip görev ve yetkilendirilmelidir. Çay için Rize’de ürün borsası kurulmalıdır. Bu iş için Resmi gazete Ticaret Borsaları’na tabi maddeler ve bu maddelerin alım ve satımlarının tescili hakkındaki yönetmelik gereği Rize Ticaret Borsası yetkili kılınmalı. Dökme çay alım-satımı sadece borsada yapılmalı, kayıt dışı alım satımlar önlenmeli ve düzenli işleyen bir piyasa yapısı oluşturulmalıdır. Borsada alım-satımları özendirmek için vergi teşvikleri gibi uygulamalar ile sistem desteklenmeli. Bu sistem aynı zamanda iç piyasada kaçak çay alım-satımı içinde tedbir niteliğinde olacaktır. Piyasada dolaşımdaki tüm çay miktarı da kayıt altına alınmış olacaktır” dedi.



"Çaylıkların yenilenmesi projesi hayata geçirilmelidir"


Çaylıkların yenilenmesi projesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Pehlevan, “Dünya çay ülkelerine bakıldığında bu süreç oralarda yaşandığı görülmektedir. 50-60 yaşını geçmiş ekonomik ömrünü tamamlamış olan çaylıkların 20 yılda sökülerek yenilenmesine başlanmalı. Daha genç olan çaylıklarda ise gençleştirme budamasına devam edilmelidir. Bu projede bütçe olarak gençleştirme budaması projesi bütçesinin bir kısmı kullanılmalı. Bu çaylık yenileme de kullanılacak çay çeşitleri yeniden gözden geçirilerek; sürgün kalitesi iyi, erken-geç hasat edilen ve dekara verimliliği yüksek çeşitler kullanılmalıdır. Bu sayede üretici daha fazla ürün ve daha geniş zamanda hasat yapma imkânına kavuşacaktır. Çay toplama kısa aralıklara sıkışmayacağı için de ürün daha değerli olacaktır. Alıcılar daha yüksek fiyat vermek ve erken ödeme yapmak zorunda kalacaktırlar. Ekonomik ömrünü tamamlamış verim ve ürün kalitesi düşmüş homojen olmayan ve sürgün verme kabiliyeti gittikçe azalan çay bahçelerinin yenilenerek klonal çay bahçelerine dönüştürülmesi gerekmektedir. Kaliteli, verimli ve sürdürülebilir bir çay tarımı için; uzun yıllar kimyasal gübreleme neticesinde toprak fiziksel, kimyasal ve biyolojik değerleri bozulmuş ve bunun sonucuna bağlı olarak toprak canlılığını kaybetmiş ve toprak ph’sı bazı alanlarda arzu edilmeyen değerlere inmiştir. ph 3,5 gibi, ayrıca bilinçsiz gübre kullanımı çevre kirliliğine önemli ölçüde zarar vermektedir. Çay bitkisi bölgenin en önemli ekonomik ürün niteliğini korumasına rağmen gittikçe bu ekonomik değeri düşmekte olup bölge üreticileri tarafından çay bahçeleri yarıcılara ve yabancı işçilere terk edilmiştir. Bu durum çay bahçelerine gerekli özen ve bakımının olmaması neticesini doğurarak çay bahçeleri sürdürülebilir olmasını önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir” şeklinde konuştu.



"Organik çay tarımına destek artırılsın"


Organik çay tarımına desteğin mutlaka artırılması gerektiğine vurgu yapan Pehlevan, “Organik tarım ve organik gübre konuları değerlendirilmeli. Organik çay tarımına verilen desteklerin artırılması gerekmektedir. Organik çay tarımının yetersiz kaldığı bu şekliyle sürdürülebilir olmadığı ortadadır. Çünkü organik gübrelerdeki azot oranı çok düşük kaldığından çay bitkisinin dekara verimliliği ciddi anlamda düşmekte, sürgün periyotları uzamakta ve bazen konvansiyonel üretime göre yüksek rakımlı bölgelerde bir sürgün dahi eksik hasat yapmak durumunda kalınmaktadır. Buda organik tarımla uğraşan üreticinin memnuniyetsiz olmasına neden olmaktadır. Kimyasal gübre kullanımından dolayı artık toprağın ph dengesinin bozulduğu, organik gübre kullanımına geçilmesi ve çiftçinin bu konuda ciddi anlamda bilinçlendirilmesi gerekli. Ancak önümüzdeki en büyük sorun bizim çiftçimizin topraktan uzak yaşamasıdır. Çayını dahi kendisi toplamayan kısa vadeli hareket eden çay üreticisinin varlığı en büyük sorunumuzdur. Bu anlamda öncelikli olarak yapılması gereken; ’ üreticinin bilinçlendirilmesi, toprak ıslahı ve bitki ıslahıdır.’ Daha sonra Türk organik çayının uluslararası alanda tanıtımıdır. Çay bahçelerinin özel sektör tarafından kiralanarak işletilmesi konusu değerlendirilmeli. Çay bahçelerinin bakımı, gübrelenmesi ve çayın toplanması özel firmalar aracılığı ile yapılması ele alınmalı. Ancak çay arazileri çok fazla bölündüğü için (miras paylaşımından dolayı) hisse sahiplerinin çoğalması karşımıza sorun olarak çıkmaktadır. Buna çözüm olarak arazilerin toplulaştırılıp, toplu işletilmesi için devlet tarafından gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu konuda özel sektörün teşvik edilmesi gerekmektedir” diye konuştu.



"Yüksek rakımlı üst bölgelerde yeni çay bahçeleri oluşturulmalı"


Pehlevan, yüksek rakımlı bölgelere yeni çay bahçelerinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:


“2023 yılına kadar 50 bin tonluk ihracat hedefine ulaşabilmek için çiftçi ve sanayici (ÇAYKUR ve özel sektör) konu hakkında eğitilmeli ve sektörel hazırlıklar yapılması teşvik edilmeli. Ayrıca başlangıçta çay ihracatının özel olarak desteklenmesi gerekmektedir.Yüksek rakımlı üst bölgelerde yeni çay bahçeleri oluşturulmalı. Bu yüksek bölge çayları daha aromalı ve kalite değerleri yüksek oluyor. Bu yüksek bölgelerde özel çay bölgeleri oluşturulmalı. Bu bölgelerin kendine has ekolojik özelliklerine göre değişik çay çeşitleri yapılmalı. İlçe merkezleri gibi yerleşim alanları içinde kalmış çay bahçeleri kivi gibi alternatif tarım ürünlerine ayrılmalı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.