EKONOMİ - 23 Ekim 2017 Pazartesi 15:57

DOKAP Bölgesi Uluslararası Turizm Sempozyumu

A
A
A
DOKAP Bölgesi Uluslararası Turizm Sempozyumu

Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) Başkanı Ekrem Yüce, yeni gelişmelere sahne olması beklenen turizm sektörünün önümüzdeki dönemde de en hızlı büyüyen sektörlerden biri olacağının aşikar olduğunu söyledi.

Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) Başkanı Ekrem Yüce, yeni gelişmelere sahne olması beklenen turizm sektörünün önümüzdeki dönemde de en hızlı büyüyen sektörlerden biri olacağının aşikar olduğunu söyledi.


DOKAP Bölgesi Üniversiteler Birliği tarafından düzenlenen “DOKAP Bölgesi Uluslararası Turizm Sempozyumu” Karadeniz Teknik Üniversitesi Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde başladı. 2 gün sürecek olan sempozyumun açılış törenine Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, TTSO Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal, DOKAP Başkanı Ekrem Yüce, bölgedeki üniversitelerin rektörleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


Sempozyumda bir konuşmada yapan DOKAP Başkanı Ekrem Yüce, turizm sektörünün dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinden birisi haline geldiğini hatırlattı. Yüce “Öyle ki dünya turizmine baktığımızda 1980-1990 döneminde yüzde 60, 1990-2000 döneminde yüzde 52 artış göstermiştir. 1980 yılında 280 milyon olan turist sayısı, 2000 yılında 698 milyona ulaşmıştır. Bu rakam 2008 yılında 922 milyona ulaşmış, 2009 yılında ise 880 milyona düşmüştür. Turizm sektörü genel itibariyle ciddi manada büyümektedir. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü 2020 yılında 1 milyar 600 milyon turistin turizm aktivitelerine katılacağını ve bunun ekonomik sonucunun 2 trilyon dolar olacağını tahmin etmektedir. Biz bu 2 trilyonluk faydan hem Trabzon hem Doğu Karadeniz hem de ülke olarak ne kadar pay almamız gerektiğinin çalışmalarını yapmalıyız. Yeni gelişmelere sahne olacak beklenen turizm sektörünün önümüzdeki dönemde de en hızlı büyüyen sektörlerden biri olacağı aşikardır. Birleşmiş Milletler 2017 yılını kalkınma için sürdürülebilir turizm yılı ilan etmiştir. Dünyada böylesine hızlı büyüyen turizm sektörünün Türkiye’deki durumu da dünyadaki eğilimleri uyum göstermektedir. İçinde bulunduğumuz Doğu Karadeniz Bölgesi turizm alanında son dönemlerde ülkemizin parlayan yıldızı konumundadır” dedi.



"Turizmin bölgesel kalkınmada öncü bir sektör haline getirilmesi için uğraş veriyoruz"


KTÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal ise yaptığı konuşmada, sempozyum ile amaçlarının turizmde nitelikli iş gücü, tesis ve hizmet kalitesiyle DOKAP bölgesinin uluslararası bir marka haline gelmesi, turizm ürün ve hizmetlerinin çeşitlendirilmesi, değer zincirinin her bileşeninde kalitenin artırılması ve turizmin bölgesel kalkınmada öncü bir sektör haline getirilmesi olduğunu söyledi.


KTÜ Rektör Prof. Dr. Süleyman Baykal ve DOKAP Başkanı Ekrem Yüce’nin yapılan çalışmaları anlattığı konuşmalarının ardından söz alan TTSO Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, turizmin sürdürülebilir olması adına bu tür çalışmaların faydasını vurgulayarak, şunları söyledi:


“Sayın Cumhurbaşkanımız da bildiğiniz gibi Doğu Karadeniz Bölgesi’ni turizm bölgesi ilan etti. Bölgemizde bu yönde çalışmalar başladı. Şimdi de akademik bir sempozyum gerçekleşiyor. Bu sempozyumdaki sunumları geleceğe ışık tutma adına çok önemli buluyorum. Şehrimizde turizmin gelişmesi adına, Bakanımız Süleyman Soylu’nun başkanlığında Valiliğimiz ve tüm kurumlarımızla birlikte güzel çalışmalar yapıyoruz. Turizmin sürdürülebilir olması adına taraflara da önemli görevler düşüyor. Bir taraftan kamunun yapacağı altyapı yatırımları diğer taraftan özel sektör ve STK’ların yapacağı çalışmaların eş zamanlı olması gerekiyor. Noksanlarımızı tamamlayarak yola devam etmeliyiz. Bugüne kadar kamunun altyapı olarak başladığı önemli yatırımlar var. Özel sektör yatırımlara geç başlamasına rağmen hızlı bir çalışma dönemi sürdürerek aksaklıkları kısa zamanda ortadan kaldırdı. Bugün şehrimizde turizm altyapısı yönünden özel sektöre düşen kısımlar tamamlanmış durumda. Ama tabii ki bu bize göre yeterli değil.”



“Amacımız turizmi tüm yıla yaymak”


Trabzon olarak turizm adına önemli çalışmalar yaptıklarını vurgulayan TTSO Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu, “Özellikle şehirdeki turizmin tanıtılması adına 2010 yılından beri hep birlikte dünyanın her yerine gidildi. Her yerde hızlı tanıtımlar yaptık. Bunlara bağlı olarak şehrimizde turizmin nerede olduğunu görebiliyoruz. Yeterli değil tabii ki. Bizim hedefimiz 5 yılda 5 milyona ulaşmak. Bu doğrultuda altyapı çalışmalarımız devam ediyor. Bu rakamlara ulaşmak için sadece yazın 3 - 4 ay turizm yeterli değil. Amacımız turizmi tüm yıla yaymak. Bunun için de özellikle kışın da bazı turizm faaliyetlerini harekete geçirmeliyiz. Kongre turizmi odamızın yıllardır üzerinde durduğu bir konu. Kışın da tesislerin ayakta kalması için kongre turizmi çok önemli. Gerçekten şehrimizde yapılan kongre turizmi konusunda KTÜ’yü kutluyorum. Kongreleri sürekli devam ettiriyorlar. Şehrin kongre turizminde atılmış önemli bir adım. Çünkü gelecekte burada kongre düzenlenirken geçmişte yapılan kongrelere bakılacak. Bu bakımdan KTÜ’nün bugüne kadarki çalışmaları çok olumlu. Bu doğrultuda altyapı çalışmaları sürüyor. Büyükşehir belediye başkanımızın başkanlığını yürüttüğü Dünya Ticaret Merkezi’nin yerindeki kongre merkezi çalışmamız yaklaşık 2 yıl içinde tamamlanacak. Böylece şehrimiz büyük kongreleri de almış olacak” şeklinde konuştu.



“Diğer seçenek kruvaziyer turizmi”


Hacısalihoğlu, yazın 3-4 ay süren turizm hareketliliğini kışın da kongre ve Uzungöl başta olmak üzere bazı merkezlerdeki kış turizmi faaliyetleriyle sürdürmeye çalışacaklarını belirterek, “Turizm için bunlar yetmiyor. Turizm günümüzde o kadar çeşitlendi ki biz de bölge turizmini çeşitlendirmek zorundayız. Turistin bölgemizde dikkat ettiği konular, kültür, doğa ve tarih turizmi. Şehrimiz bu yönlerden çok zengin. Önemli olan buraları hazırlamak. Altyapı çalışmaları bizleri fazlasıyla memnun ediyor ve daha da hızlanmamız gerekli. Bir çeşitlendirme de kruvaziyer turizmidir. Odamızın kurduğu platformla bu turizm kolunda da çalışmalar devam etmektedir. Karadeniz havzasında ‘7 ülke 7 kültür’ projesiyle, Trabzon, Batum, Sochi, Yalta, Odessa, Köstence ve Varna’nın dahil olduğu bir platformda çalışmalarımız sürüyor” ifadelerini kullandı.



“Master planlar turizmde çok önemli”


Başkan Hacısalihoğlu, turizmde tüm çalışmaların planlı yapılmasının önemini de ifade ederek, “Master planlar önemli. Doğu Karadeniz Bölgesi master planı hazırlandı ve detaylarına iniliyor. İllerin ve ilçelerin master planlarının tamamlanarak, özellikle özel sektörün yapacağı yatırımların kamuyla birleşik olarak, planlı programlı ilerlemesi lazım. Master planı olmadan bir bölgeyi kalkındırmamız çok zor. Çünkü yatırımcılar master planlarına mutlaka bakıyor. Projelerde fizibilite raporu da çok önemli. Bu hazırlıklarımız şehirde hızla devam ediyor. Bazı ilçelerde henüz tamamlanmadı. Umuyoruz ki en kısa zamanda bunlar da tamamlanır” dedi.



“Şehircilik yapmayacağız”


Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, turizmde tüm bölgenin bir ve bütün hareket etmesinin önemine dikkat çekerek, bölgede turistlerin konaklama ve kalma süresini attırmak için herkesin el ele gayret göstermesini gerektiğin ifade etti. Başkan Gümrükçüoğlu, şöyle konuştu:


“Doğu Karadeniz Bölgesi Artvin’den Sinop’a, Tokat’a bir turizm ve kültür hazinesidir. Bütün illerimiz, bütün bölge, bütün Türkiye bizim olduğu gibi her bir ilin sahip çıkması gereken değerlerini beraber olarak tanıtacaklar, yaşayacaklar ve yaşatacaklar. Yani şehircilik, ilçecilik, kasabacılık yapmayacağız. Artvin’in Karagölü de bizim, Ordu’nun Perşembe Yaylası da bizim, Giresun’un Kümbet’i de bizim Rize’nin Ayder’i de, Uzungöl de hepimizin. Buradaki bütün katılımcılarda aynı görüştedir. Önemli olan bütün bölgeye hepimizin bir olarak sahip çıkmamız, konaklamayı ve bölgede kalma süresini arttırmak için omuz omuza gayret etmemizdir.”


Sempozyumda işlenecek konulara da değinen Gümrükçüoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Bu sempozyumda çok güzel seminerler var. Mesela ‘112’ye yabancı turistlerin müracaatların sunumu’ işlenecek. Mesela ‘turizm firmalarındaki çalışanların tükenmişlik sendromu’ konu edilecek, değerlendirilecek. Bunlar çok güzel konular. İşlendiğinde, değerlendirildiğinde, çözüm yolları bulunduğunda kaliteyi çok daha arttıracak konular. İşlenecek olan bu konuların ortaya çıkaracağı raporları hepimiz hayata tatbik etmeliyiz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yaşına uygun ve kurallı televizyon izlemeyen çocuklar, olaylar arasında ilişki kuramayabilir Yaşına uygun ve kurallı bir şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, öykü şeması geliştirmeyen çocuğun karmaşık şeyleri anlama şansını yitirdiğini, olaylar arasında ilişki kuramadığını söyledi. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, çizgi filmlerin çocukla izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini vurguladı. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, 22-28 Nisan TV İzlememe haftası vesilesiyle yaptığı açıklamada televizyonun çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Çocuklara koltuk patatesi deniliyordu Kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun günlük yaşama dahil olmasından itibaren özellikle çocuklar üzerindeki etkilerinin de incelendiğini belirten Prof. Dr. Çelen, kıta Avrupası’nda televizyonun yavaş yavaş evlere girmesinin İkinci Dünya Savaşı sonrası olduğunu söyledi. Savaş sonrası televizyonun evlere girmeye başladığı zaman bu konuda çalışma yapanlar olduğunu belirten Prof. Dr. Çelen, “O dönemde araştırma yapanlar ‘Çocukları televizyon karşısına oturttuklarında televizyondan gelen bütün mesajları çocuklar içselleştiriyor’ diye düşündüler. Hatta o dönemde televizyondan gelen tüm mesajları içselleştirdikleri için çocuklara coach potatoes yani koltuk patatesi ya da zombi adını vermişler” açıklaması yaptı. Çocuklar seçme gücüne sahip Bu alandaki çalışmaların 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Bu çalışmalarda ise çocukların zombi ya da coach potatoes yani koltuk patatesi olmadığı, çocukların bilişsel yapılarının yetişkinlerden belki farklı ama çocukların da neyi seyredebileceklerini seçebilecek güçte olduklarını söylüyorlar. Yani çocuk kendisine aşina olan şeyleri, animasyonları, cıngılları, reklamları ve kadın seslerini tercih ederek seyrediyor. Erkek seslerini tercih etmiyorlar” dedi. 1970’lerden itibaren farklı görüşlerin öne çıktığını, bu görüşlere göre çocukların seçici olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Çelen, “Çocukların anlamadığı, senaryosu oldukça karmaşık bir dizi ilgilerini çekmiyor. Çalışmalarda aslında çocuğun seçici olduğu vurgulanıyor” diye konuştu. Öykü şemaları gelişmezse ilişki kuramıyor Yaşına uygun şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Diyelim ki o evde televizyon seyredilmiyor. Bizim büyürken bazı vakaların nasıl örüntülendiğini görmemiz gerekiyor. Mesela hırsız-polis ne demek, şiddet ne demek, ne zaman şiddet ortaya çıkar? Şiddet çizgi filmlerde de var. Bu senaryoları çocuk izlemez ise gelecekte kavramlar arasında ilişki kuramıyor. Eve televizyonun geç geldiğini düşünelim: Çocuk 6-7 yaşından sonra televizyon izlediğinde bu öykü şemaları geçmişte geliştirmediği için karmaşık şeyleri anlama şansını yitiriyor yani bakıyor ama anlamıyor. İlişki kuramıyor” dedi. Çizgi filmlerde de şiddet var Çizgi filmlerin çocukla beraber izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, “Tom ve Jerry çok masum bir çizgi film gibi. Tweety de çok masum görünüyor ama orada da şiddet var. Tom’un kuyruğu kesiliyor, köpeğe balyozla vuruluyor. Çocukla yan yana oturmak lazım. Çocuk kahkahalar atıyor. ‘Peki senin kuyruğun olsaydı ve senin kuyruğun kesilseydi ya da senin parmağın kesilseydi ister miydin?’ şeklinde sorular sorulmalı. Çocuk ‘istemem’ diyecek. ‘Bize komik geliyor ama güzel bir şey değil’ denilmesi gerekiyor. Böylece algısal bakış açısını değiştiriyorsun” şeklinde konuştu. Yasak yerine açıklama yapılmalı Televizyonda uygun içeriklerin belirli sürelerde izletilebileceğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Evde saatlerce sabahtan akşama kadar televizyonun açık olduğu zamanlarda ebeveynlerin çocuğun seyredip seyredemeyeceği şeyleri kontrol etmesi mümkün değil. Yasak her zaman caziptir. Çocuk neden bunu yasakladılar diye kenardan bakıyor. Çocuğa her şeyi seyretmemesi gerektiğini açıklamamız gerekiyor” dedi. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda deneyim kazanması önemli Çocuğun mutlaka takip edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çelen, “Anne babaların örnek olması, kural koyması ve seçici olması gerekiyor. Çocuk ne oynuyor, hangi televizyon programını izliyor, takip ediyor, bunun bilinmesi lazım. Bazen geri bildirim vermek için çocukla beraber oturmaları gerekiyor. Anne ya da bakım veren tutumu önemli. Teknolojiden de uzak kalamayız. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı bilmesi gerekiyor. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda bir deneyimi olması da gerekiyor. Neyi ne kadar kullanması gerektiğini kurallarıyla öğrenmesi lazım” şeklinde konuştu.
Muğla Marmaris’te bir kadını bıçaklayarak öldüren şahıs tutuklandı Muğla’nın Marmaris ilçesinde 35 yaşındaki İlknur Çetin, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Ayağı kırık ve alçıdayken olayı gerçekleştiren ve polis ekipleri tarafından kaçtığı motor ile yakalanıp gözaltına alınan A.İ.K., sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, dün sabah saatlerinde bir otelde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.İ.K. (38), İlknur Çetin’in iş yerine gelerek Çetin’i konuşma bahanesi ile dışarı çağırdı. Çetin’in dışarı çıkması ile kadına saldıran A.İ.K., birden fazla yerinden ölümcül darbeler ile kadını bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde Çetin’in hayatını kaybettiğini tespit etti. Olayın ardından geldiği motora binerek kaçan A.İ.K. ise polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ayağı kırık şekilde saldırmış Saldırgan A.İ.K.’nin bir ayağının kırık olduğu ve platin takılı olduğu halde Çetin’in iş yerine gelerek olayı gerçekleştirdiği bilgisine ulaşılırken, ayağı alçıda olan şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Tutuklandı Polis ekiplerinin yardımıyla adliyeye getirilen A.İ.K., çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Gaziantep Sınırda karbon düzenleme mekanizması ve doğrulamanın önemi GSO’da konuşuldu Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ile TÜV SÜD iş birliğinde “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi” konulu bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi, ISO 14064 Sera Gazı Hesaplama ve Doğrulama Yönetim Sistemi ve AB Yeşil Mutabakatına Uyum Süreçleri gibi konularda bilgi paylaşımlarının yapıldığı toplantıya GSO Yönetim Kurulu Üyesi ve GSO Mesleki Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Koçak, TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci, TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru, GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, akademisyenler, kurum ve firmaların temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan GSO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak, “2026 yılında AB Yeşil Mutabakatı kriterleri çerçevesinde sınırda karbon düzenlemesi hayata geçecek. Bu sebeple yeşil dönüşüm konusu sanayimizin ve ihracatımızın sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için kritik önem taşıyor. Bizim de sanayimizin gelecekte de var olabilmesi için ileri teknoloji, sanayi 4.0, dijitalleşme ve AB yeşil mutabakatı kriterlerine entegrasyonu sağlamamız gerekiyor. Bu yönde GSO olarak öncü ve örnek çalışmalar yürütüyoruz’’ dedi. 2019 yılında başlattıkları sanayide dönüşüm hamlesi kapsamında dijital ve yeşil dönüşümü öne çıkararak proje bazlı çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Ali Can Koçak, “Somut adımlar çerçevesinde, GSO-MEM’de firmalarımızın öncelikli ihtiyacı olan karbon ayak izi ölçümlerini uluslararası standartlarda, en doğru şekilde hesaplıyor, raporlanıyor ve yol haritalarını belirliyoruz. Karbon ayak izini hesaplayarak yeşil yol haritası sunduğumuz firma sayısı bugün itibarıyla 55’e ulaşmıştır” şeklinde konuştu. GSO’nun yeşil dönüşüm mentörlüğü konusunda çözüm ortağı olarak seçildiğini belirten Koçak, “Bölgemizde tek, Türkiye genelinde 25 çözüm ortağından birisi olan merkezimizde firmalarımızın aldıkları yeşil dönüşüm hizmetlerine destek verilmektedir. İşletmelerimiz, GSO-MEM’den iki defaya mahsus yeşil dönüşüm mentörlük hizmeti alabiliyor ve almış oldukları hizmetlerin 190 bin liralık kısmını hibe olarak veriyor. Firmalarımızı da sunulan bu imkanlardan faydalanarak, dönüşüm süreçlerini gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Bu önemli toplantı ve iş birlikleri için de TÜV SÜD’e ve tüm konuklarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. TÜV SÜD’ün 1866 yılında Almanya Münih’te kurulduğunu, 158 yaşında olduğunu belirten TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci de yaptığı konuşmasında, “1987 yılından bu yana Türkiye’de TÜV SÜD faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz. Son iki yılda ise Türkiye’deki bölgeselleşme çalışmalarımıza da artık önem veriyoruz. Bu kapsamda Gaziantep’te de çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz. İnsanları, çevreyi ve varlıkları teknolojiyle ilgili risklerden koruma amacımıza sadık kalarak toplumda ve işletmelerde ilerleme sağladık. Daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir gelecek için fiziksel ve dijital bir dünyada güven uyandırmak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Gaziantep Sanayi Odası’na iş birlikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum” diye konuştu. TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru da toplantıda bir sunum gerçekleştirdi. Mehmet Kumru, Sera Gazı Hesaplama ve Raporlama Metotları başlığı altında ISO 14064-1 standardı, sera gazı salımlarının ve uzaklaştırmalarının kuruluş seviyesinde hesaplanmasına ve raporlanmasına dair kılavuz ve özelliklerle ilgili bilgiler verdi. Kumru ayrıca, sınırda karbon düzenleme mekanizmasının firmalardan neleri ve nasıl bir formatta istediği konusu hakkında paylaşımlarda bulundu. Toplantı, soru-cevap kısmının ardından sona erdi.