KÜLTÜR SANAT - 27 Nisan 2024 Cumartesi 11:19

Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor

A
A
A
Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde bulunan Urartu mağaraları resmi olarak bilinenlerin dışında, resmi olmayan bilgilerle sözlü tarih olarak halk hafızasında yaşatılıyor.


Resmi kayıtlarda Derviş Hücreleri, yöre halkı tarafından İn Delikleri olarak adlandırılan tarihi mağaralar, halk hafızasında dilden dile söylenen rivayetlerle ihtişamını arttırıyor. Çemişgezek ilçe merkezinin batısında Tağar Çayı Vadisi’nde kaya üzerine konut amaçlı oyulmuş 20 civarında oda bulunuyor. Urartular dönemine ait olduğu bilinen mağaralar, üç kat halinde sıralı odalar ve bu odaları aydınlatan büyük pencereler ile uzun koridorlardan oluşuyor.



"Tağar Çayı’nın İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılıyor"


Derviş Hücrelerini anlatan Araştırmacı Yazar Kağan Gökalp, tarihi mağaralar hakkındaki bilgi verdi. Kendisi de Çemişgezekli olan Gökalp, "İn Delikleri yani Derviş Hücreleri hakkında tarihi bilgiler var. Bunun yanı sıra bir de halk hafızasında olan sözlü kültür geleneğiyle günümüze ulaşan bilgiler var. Kaybolmaması adına bunlardan sizlere bahsetmek istiyorum. İn Delikleri resmi kayıtlarda bilindiği gibi Urartular döneminde yapılmış tarihi yapıdır. Fakat tarihin çok eski dönemlerinde İn Delikleri’nin önünden Tağar Çayı’nın daha yüksekte yani vadi yatağının İn Delikleri’nin önünden geçtiği anlatılmaktadır. Hatta İn Delikleri’ndeki yaşayan insanların o dönem itibarıyla oradan iplere bağlı kovalarla Tağar Çayı’ndan su aldıkları anlatılmaktadır. Tabi burası çöküntü bir alan olduğu için zamanla suyun aşındırması ve jeolojik olaylarla birlikte, şimdi Tağar Çayı’nın kotu İn Delikleri’nin seviyesinden aşağıya düşmüş durumdadır. Bu anlatılan halk hafızasında canlılığını koruyan bir anlatım şeklidir. Ayrıca ilçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarları var. Oranın da İn Delikleri ile ilişkili olduğu biliniyor" dedi.


Mağaraların kullanılış amacı ile ilgili bilgi veren Gökalp, konuşmasına şöyle devam etti:


"Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa Tunceli’yi ziyaretinde Çemişgezek ilçemizi de ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında tarihi kayıtlardan veya sözlü kültürden edindiği bilgiye, düşünceye istinaden, Kale Mahallesi’nden İn Delikleri’ne, Tağar Vadisi’nin altından bir geçit olduğu bilgisiyle orayı araştırıp bulmak istediği söylenmektedir. İlçemizin Kale Mahallesi’nde kaya mezarı olarak bilinen Nergizkaya olarak tanımlanan kayaların olduğu bölgede bu geçidi bulma çalışmalarına Fevzi Çakmak Paşa’nın bizzat katıldığı söylenmektedir. Bu da halk hafızasında yer alan, büyüklerimizden, dedelerimizden dinlediğimiz bir bilgi notu olarak zihinlerde kalsın istiyoruz. Hatta az ilerisinde Kara Mağara olarak bilinen yerin İn Delikleri’nin askeri anlamda ileriyi gözetleme güvenlik noktası olarak, askeri öncü grupların beklediği bir yer olduğu anlatılmaktadır. Yani orası da Derviş Hücreleri’nin bir parçasıdır. Asurlular savaşçı bir toplum olarak tarihte bilinir. Tarihi kayıtlarda bu şekilde geçer. Çemişgezek bölgesinin ele geçirilmesi sürecinde Urartular sağlam bir direniş göstermişler Asurlulara karşı ve İn Deliklerini bir türlü ele geçirememişlerdir. Nihayetinde Mırnahi diye tabir ettiğimiz İn Delikleri’nin bulunduğu kayanın üstündeki düz araziden sepetlerin içerisinde okçuları İn Deliklerine salmak suretiyle, İn Deliklerini ele geçirme faaliyetini gerçekleştirmişlerdir. Bunu da rahmetli Erhan Saraçoğlu hocamızdan dinlemiştim. O da daha büyüklerden, yaşlılardan bu şekilde dinlediğini bizlere nakletmişti."



Tunceli’de Urartu mağaralarının bilinmeyenlerini halk hafızası yaşatıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beyoğlu Belediyesi’nden çölyak hastalarına glütensiz gıda desteği müjdesi Beyoğlu Belediyesi, 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü’nü nedeniyle ilçedeki çölyak hastalarına düzenli olarak yapılan glütensiz gıda yardımı paketinin içeriğinin zenginleştirildiği müjdesini verdi. Beyoğlu Belediyesi, glütensiz gıda tüketmek zorunda olan çölyak hastalarına düzenli yardım etmeye devam ediyor. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bünyesinde hayata geçirilen, Çölyak Yardım Paketi Projesi ile ilçedeki hastalara her ay glütensiz gıda paketi yardımı yapılıyor. Çölyak hastası vatandaşların, 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü’nü kutlayan Beyoğlu Belediyesi, gelen talepler doğrultusunda glütensiz gıda paketinin içeriğinin zenginleştirildiğinin müjdesini verdi. Yardım paketleri belediye ekiplerince adreslerine teslim ediliyor Yenilenen glütensiz paket içeriğinde, 2 glütensiz makarna, 2 glütensiz Un, 2 glütensiz Ekmek, 1 glütensiz tarhana, 1 glütensiz arpa şehriye, 1 glütensiz tuzlu kraker, 1 glütensiz puding ve 1 glütensiz gofret bulunduğunu açıkladı. Glütensiz gıda paketinden faydalanmak isteyen Beyoğlu’nda ikamet eden çölyak hastalığına sahip vatandaşların, çölyak raporuyla birlikte Beyoğlu Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyor. Sosyal inceleme sonrasında başvurusu onaylanan vatandaşların yardım paketleri, belediye ekipleri tarafından her ay düzenli olarak adreslerine teslim ediliyor.
Diyarbakır Diyarbakır’da trafik kazalarında yüzde 70 oranında azalma sağlandı Diyarbakır’da İl Emniyet Müdürü ve Trafik Şube Müdürünün katılımıyla Trafik Haftası kutlanarak öğrenci, sürücü ve aileleri bilgilendirildi. Kaya, “İlimizde bu kapsamda geçen yıldan bu yıla, ölümlü trafik kazalarında yüzde 70 oranında bir azalma sağladık” dedi. Merkez Kayapınar ilçesi Fırat Bulvarı’nda "Hayatla Yarışılmaz" sloganıyla Trafik Haftası kapsamında İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya, Trafik Şube Müdürü İlker Köksoy ve trafik polisi ekiplerinin katılımıyla denetim yapılıp öğrenci, sürücü ve aileleri bilgilendirildi. Burada gazetecilere açıklamada bulunan Fatih Kaya, herkesi Trafik Haftası’nı kutladı. Tüm dünyada mayıs aynın ilk haftası başlayan Trafik Haftası kutlamaları olduğunu belirten Kaya, bunun da, trafik konusunda bilinçlendirmeyi ve farkındalık düzeyini artırmaya yönelik olduğunu dile getirdi. “Bütün dünyada ölümlerin yüzde 2.1’i, trafik kazaları içerisinde meydana geliyor” diyen Kaya, “Bu da ölüm nedenleri arasında trafik kazalarını 11. Sıraya oturtuyor. Yine bütün dünyada her yıl trafikte 20-25 milyon kişi sakat kalmakta. Gelişmiş ülkelere baktığımızda trafik kazaları altyapı ile önlenebiliyor belli bir düzeye göre. Teknolojideki gelişmelerinde araçlarda, yollarda kullanılması sonucunda bunun da belli bir etkisi oluyor. Ama bana göre, en büyük etken denetimlerin artırılması” dedi. Diyarbakır’da da bu kapsamda geçen yıldan bu yıla, ölümlü trafik kazalarında yüzde 70 oranında bir azalma sağladıkları bilgisini paylaşan Kaya, “Bu da denetimlerimizi aynı oranda artırmamızla direkt ilişkili bir sonuç. Bu denetimler trafik polisleriyle olduğu gibi teknolojik denetimlere de önem vermekteyiz. Bu teknolojik denetimler kapsamında da, Diyarbakır’ımızla ilgili bir proje yürütmekteyiz. Mevcut kamera sistemlerinin iyileştirilmesi, yol işaret levhalarının biraz daha artırılması suretiyle yeni yazılımlar yükleyerek ilimize 8 tane elektronik denetleme sistemi kurmayı planlamaktayız. Çok kısa bir sürede 5’i şehirler arası yollarda, 3’ü de şehir içi yollarda olmak üzere Diyarbakır’ımıza 8 adet hız tüneli kazandırma çalışmalarımızın sonuna geldik. İnşallah en kısa sürede, belki de Kurban bayram öncesinde bu hız tünellerini hizmete açmış olacağız. Bu sayede de trafik daha çok disiplin altına alınacak” ifadelerini kullandı. Program, öğrencilerle fotoğraf çekimiyle son buldu.
Zonguldak Çölyak hastalığı farkındalık haftası Zonguldak İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Ertuğrul Güner Çölyak hastalığı farkındalık haftası etkinlikleri kapsamında açıklamada bulundu. Dr. Güner, Çölyak hastalığının, genetik yatkınlığı olan bireylerde buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten isimli proteine maruz kalma sonucu gelişen, kronik, immün aracılı bir ince bağırsak enteropatisi olduğunu ifade etti. Dünya çapında gün ve haftalar ile farkındalık çalışmalarıyla konuya dikkat çekildiğini hatırlatan Güner, “Çölyak hastalığı temelde ince bağırsağı etkilese de, klinik özellik yelpazesi hem intestinal hem de ekstraintestinal semptomlar ile çok geniştir. Her yaş grubunda, her ırkta ve her iki cinste de görülebilir. Çölyak hastalığında etkin olduğu bilinen tek tedavi, glutenin ömür boyu diyetten çıkarılmasıdır. Glutensiz diyet uygulanmasındaki amaç, hastalığın var olan semptomlarını kontrol altına almak, hastaların yaşam kalitelerini arttırmak ve hastalıkları ile ilgili komplikasyonların oluşmasını önlemektir. Özellikle çölyak hastalığında erken tanı çocuklarda büyümenin yakalanmasında, uzun dönem komplikasyonlarının önlenmesinde önemlidir. Hastaların çoğunda, diyet tedavisine tam uyum sağlamalarının ardından klinik bulgularının tamamen düzeldiği, serolojinin normale döndüğü gözlenmektedir. Çölyak hastalığı toplumun yaklaşık yüzde 1- yüzde 0.03 etkilemektedir. Hastalığın çok geniş bir klinik yelpazeye sahip olması, atipik seyir gösterebilmesi veya hiç bulgu vermemesi nedeniyle gerçek bir prevalans vermek zorlaşmaktadır, bu nedenle hastaların ancak yüzde 10’nuna tanı konulduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde Çölyak hastalığı görülme sıklığı toplumun yaklaşık yüzde 1- 0.03 etkilediği düşünüldüğünde en çok 850 ve en az 250 bin hasta beklenmektedir. Bakanlığımız Sağlık Bilgi Sistemlerinden elde edilen verilere göre Türkiye’de tanı almış çölyak hasta sayısı 2023 Kasım ayı sonu itibari ile 166 bin 614 olarak belirtilmiştir. Çölyak hastalığı, bilindiği üzere hem çocuklar hem de erişkinlerde geniş bir klinik yelpazeye sahiptir. Organizmada etkilemediği sistem ya da organ yoktur. Tüm sistemlere yönelik semptomlara neden olması çok ciddi tanı karmaşasına yol açmaktadır. Bu durum tıbbın her disiplininden hekimleri ilgilendiren evrensel bir sorundur” ifadelerine yer verdi.
Zonguldak Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongresi ZBEÜ’de başladı Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongresi’nin ikincisi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) ev sahipliğinde başladı. ZBEÜ Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan kongrenin açılış konuşmasını yapan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Ferda Çakmak, 137 bildirinin sunulacağı kongreye 55’ten fazla üniversiteden katılım olduğunu söyledi. Çakmak, “Güncel akademik dünyada uluslararası platformda var olabilmenin en önemli kriterlerinden biri olan kolaborasyon felsefesiyle oluşturduğumuz ekip ruhlu vizyonumuzun en önemli katılımı olan Uluslararası Yönetim, İktisat ve İşletme Kongremizde iktisat, yönetim, pazarlama, finans, muhasebe, mali, çalışma ekonomisi, endüstriyel ilişkiler, siyaset bilimi ve kamu yönetimi bilim alanlarında mentor konumunda akademisyenlerin yer aldığı multidisipliner çok sayıda oturum gerçekleştirmeyi planladık. Kongremizde 32’si yüz yüze, 105’i çevrim içi olmak üzere 137 bildiri bulunmaktadır. Bu bildirilere yazar olarak katılan toplam kişi sayısı 183 olup, kongremize 55’ten fazla üniversiteden, Ticaret Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın teveccühü ile farklı kurumlardan katılım sağlanmıştır. Kabul edilen 137 bildirinin 36’sının üniversitemizden olması ayrıca kongremizin üniversitemiz bazlı ne denli sahiplenildiğinin kanıtıdır” dedi. ZBEÜ Rektör Vekili Hakan Kutoğlu da üniversitede son dönemde çok sayıda kongre düzenlendiğini, Zonguldak’ta adeta bir kongre turizmi yaşandığına dikkat çekti. Kutoğlu, “Üniversitemiz rektörümüz göreve geldikten bu yana sayısız kongre gerçekleştirdi. Bugün İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin düzenlemiş olduğu kongrede birlikteyiz. Zonguldak adeta bir kongre turizmi yaşıyor bu dönemde. Çok sayıda kongre gerçekleştirildi. Bu kongreleri gerçekleştiren dekanlarımıza, yüksekokul müdürlerimize, kongrelerde görev alan tüm arkadaşlarımız ve öğrencilerimize içten teşekkürlerimizi sunuyoruz” diye konuştu. Ekonomistlerin İkinci Dünya Savaşı sonrasında türev ürünleri çıkarttığını, bu sürecin aynı zamanda bir canavar oluşturduğunu ve canavarın sürekli büyümek istediğine vurgu yapan Kutoğlu, dünyayı aslında ekonomistlerin yönettiğini söyledi. Plastiklerin geri dönüşümü gibi döngüsel ekonomi yöntemlerinin konuşulduğuna vurgu yapan Kutoğlu, “Lütfen bu canavarı dizginleyin. Yoksa torunlarımıza bırakabileceğimiz bir dünya kalmayacak” dedi. Kutoğlu şöyle devam etti: “İnsanlıkta çeşitli dönemlerden bahsedilir. Çeşitli devrimlerden bahsedilir. Sanayi devrimi, teknoloji devrimi, internet devrimi gibi. Ama ben kendi okumalarımdan son dönemleri şu şekilde özetlemeyi tercih ediyorum. Sanayi ve ekonomi devrimi diye özetlemeyi düşünüyorum. Sanayi devrimini mühendisler, ekonomi devrimini de ekonomistler yaptı. Sanayi devrimi için çok fazla finansman gerekliydi ama finansman kısıtlıydı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomistler çok zekice bir şekilde türev ürünleri çıkarttılar. Para piyasalarını oluşturdular. Şu anda dünyada karşılığı olmayan bir sürü türev ürünü var. Bir ürün elli defa satılıyor. Tabii bu bir canavar oluşturdu. Hakikaten büyük ilerlemeler, yatırımlar sağladı. Ama aynı zamanda da bir canavar oluşturdu. Bu canavar sürekli büyümek istiyor. Ama dünyadaki kaynaklar kısıtlı. Eğer siz sürekli büyürseniz sonunuza çok daha hızlı erişirsiniz. İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl. Son yüzyılda doğal kaynaklar noktasında, iklim krizi gibi çevre krizleri yaşamaya başladık. Bunun farkındayız. Yeni birtakım öneriler ortaya atılıyor. Döngüsel ekonomi gibi öneriler ortaya atılıyor. Ama maalesef kanımıza girmiş bir şey var, alışkanlıklarımız var. Bunların hiçbiri bugüne kadar işe yaramış değil. Mesela döngüsel ekonomi diyoruz. Dünyada dönüştürmek amacıyla toplanan plastiklerin sadece yüzde 9’u dönüştürülebiliyormuş. Şimdi tıpçılar, mühendisler çok havalıdır. Dünyayı kendileri yönetiyor zannediyorlar ama aslında dünyayı ekonomistler yönetiyor, onlar idare ediyor. Çıkarttıkları finansal araçlarla dünya sizin parmaklarınızın ucunda. Bu canavarı siz ürettiniz, bu canavarı siz dizginlemek, yeni metotlar, yeni ekonomik modeller bulmak sizin göreviniz. Lütfen bu canavarı dizginleyin. Yoksa torunlarımıza bırakabileceğimiz bir dünya kalmayacak. İnşallah bu kongremizde yeni arayışlara, alışkanlıklarımızı değiştirecek dünyada sürdürülebilir bir ekonomi üretebilecek yeni yöntemler geliştirirsiniz. Çünkü dünyayı siz yönetiyorsunuz.” Kongrenin açılış töreni Prof. Dr. Kemal Yıldırım’ın “Tarihsel Gelişim Süreci İçerisinde Makro Ekonomik Modeller”, Prof. Dr. Mehmet Erçek’in “Türkiye’de İnovasyon ve Girişimcilik Ekosistemi: Durum Tespiti ve Öneriler” konulu sunumlarıyla devam etti.