ÇEVRE - 19 Ekim 2018 Cuma 14:13

Uşak’ta lavanta yetiştiriciliği için ilk adımlar atıldı

A
A
A
Uşak’ta lavanta yetiştiriciliği için ilk adımlar atıldı

Uşak’ta alternatif endüstiriyel tarım ürünleri kapsamında, tarımsal ürün getirisinin yanında kokusu ve görsel güzelliğiyle turizm destinasyonu alanları oluşturulması amacıyla uygulanmaya başlanılan ‘Lavanta Yetiştiriciliği Projesi’ kapsamında çiftçilere lavanta fidesi dağıtım töreni yapıldı.

Uşak’ta alternatif endüstiriyel tarım ürünleri kapsamında, tarımsal ürün getirisinin yanında kokusu ve görsel güzelliğiyle turizm destinasyonu alanları oluşturulması amacıyla uygulanmaya başlanılan ‘Lavanta Yetiştiriciliği Projesi’ kapsamında çiftçilere lavanta fidesi dağıtım töreni yapıldı.


Törene, Uşak Vali Salim Demir’in yanı sıra, Vali yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ömer Kalaylı, bazı protokol üyeleri ve çiftçi vatandaşlar katıldı.


Fidan dağıtımı öncesinde bir konuşma yapan Vali Salim Demir, “İlimiz için önümüzdeki süreçte çok farklı katma değerler olacağına inandığımız tıbbi ve ıtri bitkilerin bir çeşidi olan lavanta ekim projesi vatandaşlarımız için de ilimiz içinde hayırlı ve güzel sonuçlar doğuracaktır. İl Genel Meclisi üyelerimiz ve İl Özel İdare yetkilileri, çok uzun yıllar görev yaptığım ve o dönemde köylerimizde lavanta ekilmesini sağladığımız Isparta’nın Keçiborlu ilçesinde incelemelerde bulunmuştu. Bu incelemeler sonucunda İlimizde de lavanta yetiştiriciliğinin başlaması ve geliştirilmesi yönünde alınan karar neticesinde bu projeyi hayata geçiriyoruz. Lavanta yetiştiriciliğinin birkaç boyutu var. Lavanta yetiştiriciliği, tarımsal dönüşümün yanında tarımla turizmi birleştirdiğimiz bir hamle olarak gözüküyor. İlimizin tanıtımı ve turizmin geliştirilmesi için çok önemli hamleler gerçekleştirdiğimiz bu dönemde Uşak ilimizde gelecek olan turistler aynı Keçiborlu Kuyucak Köyünde olduğu gibi akın akın gelip lavanta bahçelerini ziyaret edeceklerdir. Lavanta bahçelerinin o mor güzelliği ve güzel kokusu ile bir turizm faktörü olmasının yanında çiftçilerin elde edeceği yüksek kazançla da ilimiz ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır. Turistlere çok orijinal bir destinasyon oluşturması açısından bu projenin uygulanma alanı olarak tarihi Blaundus Antik Kentinin yer aldığı Sülümenli köyü ve İnay köylerini seçtik. Dekar başına önceki ürünlere göre çok ciddi bir gelir artışı yaşanacağı için lavanta üretimi her geçen gün yaygınlaşacaktır. Çevre dostu olan bu tür tıbbi ve Itri bitkiler bunun yanında bir sulama istememesi, kuru yamaçlarda bile yetiştirilebilmesi açısından da ayrı bir avantaja sahiptir. Birçok avantajı olan lavanta yetiştiriciliğin bundan sonraki yıllarda yaygınlaşarak devam etmesi dileğiyle, projede emeği geçen İl Genel Meclisi başkan ve üyeleri ile İl Özel İdaresi ve ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkililerine teşekkür ediyor, çiftçilerimize hayırlı ve bereketli bir kazanç kapısı olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ediyorum.” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Motosikletine dağ keçisi boynuzu taktı, trafikte ilgi odağı oldu Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun motosikletine taktığı dağ keçisi boynuzu ile ilgi odağı oldu. Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, Chopper tipi alçak binişli motosiklet aldı. Daha sonrasında motosikletini çeşitli eklemelerle modifiye etmeye başlayan Altun, bir avcı kulübünde duvarda gördüğü dağ keçisine ait olan boynuzu motosikletine taktırdı. Trafikte ’boynuzlu motosikletli’ olarak anılmaya başlayan Altun, vatandaşların kendisini motosiklet üzerinde gördüğünde video ve fotoğraf çekerek ilgi gösterdiğini, kendisinin de bu ilgiden mutlu olduğunu söyledi. "Bu tarz Alman askerlerinin savaş dönüşü dizayn ettikleri bir tarz" Amerikan motosiklet kulüplerine tutkulu olduğunu belirten Altun, "Amerikan motosiklet kulübü hastasıyım. Kulüpteki motosikletlere yıllar öncesinden hevesim vardı. Sonra ben de bu Chopper’ı aldım. Motorum 350 cc ve çeşitli aksesuar modifiyeleri ile kendime göre bir tarz oluşturdum. Bu tarz aslında yıllar önce Alman askerlerinin motorlarını savaştan döndükten sonra motorlarına dizayn ettikleri bir tarz. Artı olarak ben sadece dağ keçisi boynuzunu ekledim" dedi. "Boynuz dağ keçisine ait" Motosikletine monte ettiği dağ keçisine ait olan boynuzu bir avcı kulübünün duvarında gördüğünü anlatan motosiklet tutkunu Altun, "Bu boynuzu bir avcı kulübünde duvarda gördüm, Boynuzu görür görmez motosikletimin önüne güzel olacağını düşünerek aldım, gerçekten de güzel oldu. Trafikte giderken ışıklarda durduğum zaman vatandaşlar video ve resim çekiyorlar. Ayrı bir havası, kendine has bir ilgisi oldu motosikletimin. Boynuzu takalı 1 yıl oldu, motosiklet de 3-4 yıldır bende. Sinyalimi, farımı, sürüşümü engelleyen herhangi bir sorun yok, sadece motosikletime bir makyaj, bir süs yaptım. Trafiğe ve kurallara uymayan bir engelim yok, eğer olsa boynuzu kendim takmam" şeklinde konuştu. Chopper sahibi motosiklet tutkunlarının, farklı tarzlarına karşın trafikte gayet dikkatli motosiklet kullandıklarının da altını çizen Altun, "Chopper sahibi insanlar trafikte en düzgün motosiklet kullanan, kurallara harfiyen uyan motosiklet sürücüleridir. Motosiklet özgürlüktür, motosikletin üzerinde kendimi uçuyor gibi hissediyorum" sözlerine yer verdi. "Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz" Motosikleti sıkça gördüklerini belirten esnaf Şehmus Tular ise, "Bu arkadaş motosiklet hastası. Değişik bir tarz yapmış, hoşumuza da gidiyor. Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz. Değişik bir motor, arkadaş da biraz böyle şeyleri seviyor sanırım. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Söylenene göre yabani dağ keçisinden alınan boynuzmuş, orijinal bir şey olduğunu bana söyledi kendisi. Böyle şeyleri seviyor demek ki, Allah kaza bela vermesin" ifadelerini kullandı. (MUB-FKE-
İstanbul “Dönerin anavatanı Türkiye’dir” Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretine döneriyle birlikte gelmesi dünyada geniş yankı bulmuştu. Son günlerde devam eden döner diplomasisine Türk dönerciden yorum ‘Türkiye’ye döner getirilmesine gerek yok biz zaten dünyanın her yerine döner gönderiyoruz.’ Türkiye’ye yanında 60 kilo döner ile birlikte gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkesinde de eleştirilerin odağı oldu. Dönerin ana vatanına yanında dönerle gelen Steinmeier, İstanbul’da Alman Büyükelçiliği’ne ait yazlık Tarabya rezidansında döner keserek davetlilere ikram etmişti. Görüntüler üzerine ülkesinde de çeşitli eleştirilere maruz kalan Steinmeier’a dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da akşam yemeği için döner ikramında bulundu. “Dünyanın her yerine döner gönderiyoruz” Döner diplomasisi ardından Türk döner ustası Harun Davut ‘Türkiye dönerin ana vatanıdır. Kimsenin Türkiye’ye gelirken yanında döner getirmesine gerek yok. Biz dünyanın her yerine döner gönderiyoruz. Dönerin buttan olması ve yaprak olarak kesilmesi önemlidir. Kuyruğuna, döşüne ve pişmesine dikkat edilmesi gerekir. Bu işin ustaları Türkiye’de yetişir. Döner Türkiye’de başladı Türkiye’de devam edecektir. “Dönerde etin kalitesi ve pişirilmesi çok önemli” Döner ustası Davut, “Bir döner ustası en alt tabakadan çırak olarak başlar. Bir ustanın yetiştirilmesi hiç kolay değil. Usta yetiştirmek yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında olur. Döneri her usta yaprak gibi kesemez. Bunu özenle yetiştirdiğimiz ustalar kesebilir. Döner yaklaşık 180 derece sıcaklıkta pişirilir. Dönerin kalitesinden çok pişimi çok önemlidir. Lezzetli bir döner için kaliteli et, etin soslaması ve bunları yapacak kaliteli bir usta gerekir. Bu saydığım şartlar birbirine zincirlidir. Bizim için önemli olan lezzet ve kesim tekniğidir” dedi. “Dönerin en güzeli ve en lezzetlisi Türkiye’de” Dönerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirten Döner Ustası Davut, “Yurtdışından gelenler yanlarına yemek almalarına gerek yok burada en güzel en lezzetli Türk dönerini yiyebilirler. Gelen misafirlerimize yurt dışına götürebilmeleri için paketleme yapıp gönderebiliyoruz. En iyi döner Türkiye’de yenir” şeklinde konuştu. Türk döneri tescilleniyor Öte yandan Türkiye tarafından Avrupa Birliği’ne (AB) dönerin geleneksel ürün adı olarak tescili için yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Dönerin 1800’lerin başından itibaren İstanbul’dan Osmanlı coğrafyasına yayıldığı kaydedilen ilanda, 1962’den 1979’a kadar devam eden Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçüyle yayıldığı anlatıldı. Dönerin 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edileceği ve Türkiye’den AB’de tescillenen ilk geleneksel ürün adı olacağı kaydedildi.