Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Biz gerektiğinde Suriyeli kardeşlerimizin hukukunu tek başına koruma konusunda azimliyiz. Ama önemli olan, uluslararası toplumun da üzerine düşeni yapması" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Fas Dışişleri ve İşbirliği Bakanı Bakanı Saadettin El Osmani, Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nda ( SETA) düzenlenen "Demokratik Dönüşüm ve Bölgesel Vizyon" konulu panele katıldılar.
SETA Dış Politika Koordinatörü Talip Küçükcan’ın moderatörlüğünü yaptığı panelin ana konusu, Fas’taki reformlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki dönüşüm süreci ile ikili ilişkiler oldu. Fas Dışişleri Bakanı El Osmani, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan gelişmeleri ’demokrasi tsunamisi’ olarak değerlendirdi. Bölge halklarının onurlu duruş sergileyerek, despotizme ve yolsuzluğa karşı mücadele verdiğini ve Batı ülkelerinin ’Araplar demokrasiye hazır değil’ görüşünü alt üst ettiğini savunan El Osmani, bölge
insanının artık kendi çıkarlarının farkında olduğunu ifade etti. Fas’ta diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi protesto ve şiddet olaylarının yaşanmadığına değinen El Osmani, bu durumun Fas Kralı VI. Muhammed ve Fas yönetiminin toplumla diyalog sağlaması ve halkın taleplerine cevap verecek anayasal düzenlemeyi gerçekleştirmesi sayesinde olduğunu söyledi. El Osmani, geniş toplumsal tabanlı yeni anayasa çalışmalarının ardından yaşanan reform süreci ile Fas’ın artık yeni bir Fas olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, Fas ve Türkiye’nin iki büyük medeniyet olduklarını belirtti. İki ülkenin köklü tarih geleneğine ve kültürel etkileşimine değinen Davutoğlu, hiçbir zaman düşman olmayan bu iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi noktasında kararlı olduklarını dile getirdi. Fas’ta barışçıl bir dönüşüm olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Keşke Mübarek ve Beşar Esad, halkına karşı silah doğrultmak yerine halkın iradesiyle bütünleşebilseydi. Binlerce insanın, o masum kanı
dökülmezdi" dedi. Yaşananların aktörünün "onur arayan bölge insanı" olduğunu kaydeden Davutoğlu, Türkiye olarak bu aktöre saygı duyduklarını ifade etti.
BM’YE ELEŞTİRİ
Suriye’de yaşananlara değinen Davutoğlu, "Biz gerektiğinde Suriyeli kardeşlerimizin hukukunu tek başına koruma konusunda azimliyiz. Ama önemli olan uluslararası toplumun da üzerine düşeni yapması. Bölgeye çok uzak olan ülkelerin kullandığı vetolarla, bir halkın kaderi ve halkın çevresindeki Türk ve Arap ülkelerinin, ki Arap Ligi ve Türkiye ortak tavır sergiliyor, kaderi etkileniyorsa, uluslararası düzeni de, Birleşmiş Milletler’in veto sistemini de bir sorgulamak lazım. Bu veto sistemi biliyorsunuz
Bosna’da 250 bin insanın ölümünü seyrettirdi bütün insanlığa 90’lı yıllarda. İnsani müdahale anlamında bu yola, yönteme devam ederseniz, bu insanların, suçlu insanların katledilmesine göz uyumayacağız diye net bir ses çıkamadığı için Saraybosna, Srebrenitsa trajedileri yaşandı. Şimdi de Hama, Humus trajedileri yaşanıyor" diye konuştu.
Davutoğlu, Arap Ligi ile birlikte uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için çalıştıklarını belirterek, "Her gün, yatmadan önce, sabah kalktığımızda, gece yarısı belli bir saatte ’Türkiye’ye ne kadar kardeşimiz daha sığındı’ diye takip eden biziz; veto kullanan ülkeler ya da buna kayıtsız kalan ülkeler değil. ’Acaba 10 bin kişi daha gelirse, bu sayı biraz daha artarsa, ne tür hazırlıklar yapıyoruz’ diye har an alarmda olan da biziz" dedi.








