YEREL HABERLER - 21 Aralık 2011 Çarşamba 12:31

SAÜ VE AKUT ARASINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ

A
A
A
SAÜ VE AKUT ARASINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜ

Nasuh Mahruki, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) AKUT Kulübünün kuruluşu amacıyla SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde bir seminer verdi. Seminerin sonunda SAÜ ile AKUT arasında protokol imzalandı.
AKUT’un kuruluşuna giden süreci anlatan Mahruki, 1994 yılında üniversiteli iki dağcının başına gelen kaza ve arama çalışmalarının sonuçsuz kalması sonrası, bir grup dağcı olarak bu derneği kurmaya karar verdiklerini anlattı. “Bir dağcı bir dağda kaza geçirirse, o dağcıya ancak bir dağcı yardım edebilir” diyen Mahruki, bu nedenle, etkili ve verimli arama-kurtarma çalışmaları ve yöntemleri hakkında araştırma ve öğrenme çalışmaları başlattıklarını söyledi .
Mahruki, AKUT’un iş önceliklerini “Dağ ve doğa koşullarında meydana gelen, deprem ve sel gibi doğal afeteler ve büyük kazalarda; can kaybını en aza indirmek ve bu konular hakkında toplumu bilinçlendirmek.” olarak sıraladı. AKUT’un kuruluşundan beri, bu iki temel çerçeve üzerinde durduğunu söyleyen Mahruki, “birincisi insan hayatını kurtarmak, ikincisi de toplumu bu konularda bilinçlendirmek” dedi.
Bu çalışmaları yaparken 5 temel esas üzerinde hareket ettiklerini anlatan Mahruki, “Gönüllük ve karşılıksız yardımseverlik en önemlileri, insan hayatına değer vermek bütün her şeyin başında (Bu yaptıklarımızın temel felsefesi) diğerleri dürüstlük ve güvenirlilik” dedi.
Normalde operasyonel bir takım olduklarını anlatan Mahruki, ancak dürüstlük ve güvenirlik konusunda çok hassas olduklarını söyledi. Bu iki kavramın insanın ahlaki olup olmadığını gösterdiğini anlatan Mahruki, “Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, kuvvetli ahlaklı bir temel olmadan, hiçbir şey kalıcı ve sürdürebilir bir şekilde başarılamaz. O yüzden her ne yapıyorsanız, her ne yapmak istiyorsanız kuvvetli ve sağlıklı bir ahlaki temele ihtiyacımız var. Bu iki temelden kesinlikle taviz vermiyoruz” diye konuştu. 1995 yılında arama-kurtarma alanında organizasyon yetenekleri, eğitim, planlama ve kaynak yaratma gibi konularda kapasitelerini geliştirmek isterlerken, Türkiye’nin bir gerçeği olan; Deprem gerçeğiyle karşılaştıklarını anlatan Mahruki, ülkemizde her yıl birçok doğal afetin gerçekleştiğini öğrendikten sonra, bakış açılarının değiştiğini söyledi.
Türkiye’nin bu durumunu göz önüne bulundurarak, ülkemizin doğal afet riskini ve bunlara bağlı olan tehlikeleri ortadan kaldırmak istediklerini söyleyen Mahruki, şöyle konuştu: “Bir avuç genç gönüllü, hazırlandılar, odaklandılar ve büyük bir özgüvenle dünyanın en tehlikeli disiplinlerinden biri olan, herkes için ve her şart altında arama ve kurtarma çalışmalarını başlattılar. Bu dağcılar, Büyük Marmara Depremi’nde, doğal enkaz arama ve kurtarma çalışmalarında Türkiye’nin ilk derneği olarak AKUT çalışmalarına başladı.”
AKUT fikrinin, bu çalışmalarıyla Türkiye’nin sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’nin acil durum yönetimi konularında fark yarattığını anlatan Mahruki, bu nedenle AKUT’un gerçek bir inovasyon olduğunu söyledi.
AKUT olarak Türkiye’nin deprem gerçeğini önceden fark etmelerine rağmen, toplumun bu durumu daha geç ve acı tecrübelerle anladığını anlatan Mahruki, “Sivil savunma ekibinin haricinde, 19 Ağustos 1999 Depremine kadar arama ve kurtarma ekibi olarak, bir tek biz vardık” dedi. Mahruki, tüm Türkiye’nin hazırlıksız yakalandığı bu depremde AKUT Gönüllüleri’nin 220 insanı kurtardığını belirtti.
Kamu Yararına Çalışan Dernek
Ceyhan depremi de dahil, yaptıkları arama ve kurtarma faaliyetlerin sonunda hükümet tarafından kendilerine ‘kamu yararına çalışan’ dernek statüsü verildiğini belirten Mahruki, “Bugüne kadar ve halen, arama ve kurtarma faaliyetlerinde bu ünvana sahip tek derneğiz” dedi.
Türkiye’deki yaşanan büyük afet ve yıkımlara gösterdikleri çabalar nedeniyle, 1999 ve 2000 yıllarında yapılan ‘güvenirlilik’ anketlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden sonra, halkın en çok güvendiği kurum olduklarını söyleyen Mahruki, “Bu, çok gurur verici bir şey, ama aynı zamanda üzerimize büyük bir sorumluluk da bindirdi” dedi.
Türkiye’de 30 ekipleri ve toplamda 1400 gönüllüleri olduğunu söyleyen Mahruki, “Her kurduğumuz ekip, o bölgenin fiziksel ve coğrafi ihtiyaçlarına göre tasarlanıyor. Her ekip kendi bölgesinde ne eksik ise, ona odaklanmış bir şekilde eğitimini, lojistiğini ve bütün planlamasını yapıyor. Örneğin, Bingöl’de kış şartları çok ağır geçtiği için oradaki ekip kar şartlarına göre çalışmalarını yapıyorken, Antalya ekibi, daha farklı bir çalışma içine girebiliyor” dedi.
AKUT’un geldiği son durum hakkında bilgi veren Mahruki, 99 Depremi’nden sonra arama-kurtarma faaliyetlerinin yanında; afetler sonucunda meydana gelen zararları azaltmaya yönelik ve toplumu bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verdiklerini söyledi. Mahruki, bu çalışmaların yanında “2002’den bu yana da sektörel ve kurumsal eğitimlerle AKUT’a gelir elde etmeye, arama-kurtarma çalışmalarını finanse etmeye çalışıyoruz” dedi.
Bu yıl Temmuz ayında Birleşmiş Milletler’in (BM) belirlediği standartlarda bir ‘Seviye belirleme ve sınıflandırma’ tatbikatı yaptıklarını söyleyen Mahruki, çok önemli bir adım daha atarak “Bundan sonra Türk Bayrağı ve AKUT logosu altında, BM’in de bayrağını taşıyacağız. Türkiye’de bu tatbikatı tamamlayan il ve tek ekibiz ” dedi.
Üniversiteleri çok önemsediklerini belirten Mahruki, sosyal sorumluk projeleri, yardım kampanyaları ve benzeri çalışmalarla öğrencileri bilinçlendirmek istediklerini söyledi. Bu amaçla ilki 2006 kurulan AKUT Üniversite Topluluklarını kurduklarını anlattı.
Seminer sonunda Nasuh Mahruki ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Musa Eken, SAÜ AKUT Üniversiteliler Kulübü’nün kuruluşuna dair protokol imzaladılar. Eken, yaptığı kısa konuşmada “Tüm topluluklara destek veriyoruz ama AKUT’a daha fazla destek vereceğiz, çünkü bu bölgenin bunun gibi topluluklara ihtiyacı var” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.