YEREL HABERLER - 05 Ocak 2012 Perşembe 17:00

MÜSİAD 2011 YILINI DEĞERLENDİRDİ

A
A
A
MÜSİAD 2011 YILINI DEĞERLENDİRDİ

MÜSİAD, 2011 değerlendirmesi ve 2012 beklentilerini Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan’ın katılımıyla açıkladı.
Ankara Rixos Hotel’de yapılan toplantıda yapılan değerlendirmede, "2011 değerlendirmemizde ilk olarak büyüme rakamlarına bakılacak olursa, ekonomik daralmadan sonra 2009’un son çeyreğiyle birlikte yeniden büyümeye başlayan ekonomimiz, 2011 yılının ilk 3 çeyreği itibariyle 8 çeyrektir aralıksız büyümektedir. Bu gelişme, iş dünyası olarak bizleri oldukça memnun etmektedir. Ve Türkiye bu başarıyı, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’in kabustan gözünü yeni yeni açmaya başladığı, Japonya’nın hala ekonomik daralmayla boğuştuğu ve AB ülkelerinin yeni bir düşüş riskiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, 2011 yılının son çeyreğine girildiği zaman diliminde ülkemizin, Çin ve Arjantin gibi en güçlü büyüyen ülkeleri bile geride bırakarak yüzde 9,6’lık bir oranla büyüme hızında liderliğini elde etmiş olması takdire şayandır" denildi.
"Hatırlanacağı üzere, krizin en ciddi etkilerini hissettiğimiz 2009 yılının ilk çeyreğinde Türkiye, yüzde 15’e yakın bir küçülme yaşamıştı. Bu dönemde, AB ülkeleri ve ABD ise yüzde 5 civarında bir daralma ile mücadele etmekteydi. Aradan geçen 10 çeyreklik dönemde ise, Türkiye, müthiş bir ivme yakalamış, bu ülkelere kıyasla son 8 çeyrekte açık ara öne geçmiştir. Öyle ki, şu an itibariyle büyüme hızımız, AB ülkeleri ve ABD’nin ortalamasının 5 katını geçmiş durumdadır" denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Öte yandan, büyüme performansımızı, BRIC kategorisindeki, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde yer alan ve gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımızda da, yine hepsinden daha kötü bir durumda olduğumuz 2009 yılından hızlı bir yükselişle sıyrılmış olduğumuzu ve sadece Brezilya ve Rusya’yı değil, krizden etkilenmemiş olan Hindistan’ı bile sollamış, hatta Çin’le başa baş yarışır hale gelmiş olduğumuzu görmekte ve gurur duymaktayız. Elbette altını çizmek gerekir ki, 2011 yılında piyasalarda süren bu canlılığın arkasında en önemli rolü, oluşan güven ve istikrar ortamı sağlamıştır. Nasıl ki 2000’li yıllar öncesinde hâkim olan istikrarsızlık ortamında ekonomimiz sürekli tahribatlara maruz kaldıysa, şimdi de tam tersi bir şekilde en güçlü şoklarda dahi kendi içimizdeki güven ortamı sayesinde dimdik ayakta durabilmekteyiz. Bu bağlamda, bu konjonktürün devam etmesinde ve ekonominin canlı kalmasında Haziran ayında yaşamış olduğumuz Genel Seçimler de önemli rol oynamıştır. Zira seçim sonuçlarının istikrarın devam edeceğini göstermiş olması piyasaları önemli ölçüde rahatlatmıştır."
2011 yılı değerlendirmesine ilişkin şu görüşler paylaşıldı:
"Büyümede gerçekleşen bu başarının istihdama yansımış olduğunu görmek de iş dünyasında ayrı bir memnuniyet oluşturmuştur. Zira, küresel kriz sırasında ekonomik daralmanın bir yansıması olarak ülkemizde işsizlik oranı yüzde 16 seviyesini aşmış ve gelişmiş ülke ekonomilerinin iki katı gibi bir orana ulaşmıştı. Fakat bugün, Eylül ayı itibariyle gerçekleşen yüzde 8,8’lik oran ile, ABD ile hemen hemen aynı, AB ülkelerinden ise daha düşük bir işsizlik oranına ulaşmış bulunmaktayız. Öte yandan, 2011 yılında mali disiplinin de beklenenden daha iyi bir şekilde performans göstermiş ve yılın ilk 11 aylık dönemini fazlayla kapatmış olmamız da ekonomideki başarımızın bir başka ispatı niteliğinde olmuştur. Nitekim, şu bilinen bir gerçektir ki, yüksek borç oranı olan ekonomilerin büyümesi imkansızdır. Zira 2011’de ABD ve AB ülkeleri yüzde 100’e yakın ve hatta bu seviyeyi geçen aşırı yüksek borç oranlarıyla küçük oranlarla büyümeyi başarırken, ayrıca Japonya ve Yunanistan gibi ülkeler yüksek borçlanmanın etkisiyle küçülmeye devam ederken, Türkiye yüzde 40 civarlarındaki borç oranıyla büyük bir büyüme sergilemiş ve diğer ülkelerden gözle görülür bir şekilde ayrışmıştır. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, para politikası kanadında da Merkez Bankası 2011 yılında çeşitli proaktif uygulamalara imza atmış, böylelikle dalgalanmalar gösteren döviz kurunun var olduğu bir ortamda, faiz oranlarını, enflasyonu ve cari açığı kontrol altında tutmak gibi zorlu bir görevi ifa etmeye çalışmıştır. Öte yandan, beklenenden daha yüksek bir seviyede gerçekleşen cari açığı da, büyümenin bir yan etkisi olarak yorumlamaktayız. Zira, yılın ilk 11 aylık döneminde, toplam ithalatta gerek yüzde 72’lik payı olan ara mallarının, gerekse yüzde 15’lik payı olan sermaye mallarının yüzde 35 oranında dikkat çekici bir artış göstermiş olması yatırım kaynaklı büyümenin getirmiş olduğu bir sonuçtur. Bununla birlikte, cari açığın, yılın son çeyreğine yavaşlayarak girmiş olması da önümüzdeki dönem açısından umut verici olmuştur."
2012 BEKLENTİLERİ
2011 yılı değerlendirmesinin ardından 2012 beklentilerine ilişkin ise şu ifadelere yer verildi:
"Elde ettiğimiz bu sonuçlar ve Ekonomi Danışma Kurulumuzun da değerlendirmeleri neticesinde, 2012 yılı için ülkemiz adına, büyümede keskin bir düşüş beklemediğimizi belirtmek isterim. Yine de, özellikle AB ülkelerinde yaşanan sorunlar gibi dış faktörler büyüme performansımızı muhakkak surette etkileyecektir. Bununla birlikte, son günlerde Avrupa Merkez Bankası’nın fon sağlama girişimi ve buna devam edeceğinin sinyallerini vermesi bizce bir umut ışığı olarak görülmektedir. Bu bağlamda, 2012 büyüme beklentimizi MÜSİAD olarak yüzde 4 civarında telaffuz etmekteyiz. Bu büyümeye paralel olarak işsizlik oranındaki düşüşün de devam edeceğini ve yüzde 9-9,5 aralığında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Bunun yanı sıra, enflasyonun bilhassa gıda fiyatlarının yukarı yönlü muhtemel etkisiyle yükselme trendine devam edeceğini, ancak yılın ikinci yarısından itibaren yumuşayarak 2012 yılını yüzde 7 civarında kapatacağını tahmin etmekteyiz. Cari açığın milli gelire oranını da yüzde 8,5-9 aralığında beklemekteyiz. Ayrıca, sıkı bir mali disiplinin 2012 yılında da devam edeceğini ve bu çerçevede bütçe dengesinin GSYH’ya oranının yüzde 1-1,5 bandında gerçekleşeceğini öngörmekteyiz. Dolar kurunda ise yıl boyunca 1,80-1,85 aralığında dalgalanmaların olacağını düşünmekteyiz."
Beklentilerin karşılanabilmesi adına 2012 yılında üzerinde durulmasını gerekli görülen hususlar ise şöyle sıralandı:
"Öncelikle, işsizlikle ilgili yapısal sorunların ortadan kaldırılması adına, mesleki eğitim reformunun hızlandırılarak uygulanması şarttır. Katsayı eşitsizliği de ortadan kaldırılmışken, mesleki ve teknik eğitimin özendirilmesi önem arz etmektedir. Cari açığın azaltılmasına ilişkin olarak, gerek kamu ve özel kuruluşlarda, gerekse toplum bünyesinde Türkiye’de üretilen malların kullanımına ilişkin bir anlayış değişikliğine gidilmesi elzemdir. Ayrıca, cari açığı oluşturan ara mallarının ülke içinde üretilmesine yönelik teşvikler verilmesi aciliyet taşımaktadır. Özellikle ihraç mallarında yüksek katma değerli üretim kaçınılmazdır. Aynı zamanda ithal kalemleri içinde yer alan yüksek teknolojili ürünlerin yurt içinde imal edilip, ihraç edilmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Ar-Ge ve İnovasyona yönelik verilen ve yeni geliştirilecek olan teşvik mekanizması oldukça önem arz etmektedir. Öte yandan, cari açığı bir yandan minimize etmeye çalışırken, bir yandan da finansman kaynaklarını güçlü ve risksiz hale getirmek gerekmektedir. Bu bağlamda, doğrudan dış yatırımlar büyük önem taşımaktadır. 2011’de az da olsa düzelme gösteren bu, en güvenli finansman kalemini, önümüzdeki yıl çok daha yüksek seviyelere çıkarmak için yatırım ortamını iyileştirecek düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi şarttır. Bu konuda Hindistan’ın sadece Haziran-Eylül dönemlerinde 22,5 milyar dolar DYY çekmiş olması bizim üzerinde düşünmemiz gereken bir konudur. Ekonomide aşırı ısınmayı mahal vermemek ve riskleri azaltmak için özel tüketim harcamalarını düşürmek ve böylelikle iç tasarrufu artırmak amacıyla yapılacak uygulamalar yerinde olacak olup, yine de tüketimde aşırı düşüşe sebebiyet verecek kemer sıkma politikalarından kaçınılmalıdır. Bu minvalde, kredi kartlarına getirilmesi düşünülen tek limit uygulamasında, sadece gelir düzeyinin değil, ödemelerini düzenli yapanlara esneklik verecek olan reyting sisteminin de limitleri belirlerken devreye sokulması ve sorun yaratmayacak bir altyapı sisteminin oluşturulması gerekmektedir."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yurtta hava durumu Yapılan son değerlendirmelere göre, yurt genelinin parçalı yer yer çok bulutlu, Marmara, İç Anadolu’nun doğusu, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ve Doğu Akdeniz’in Toroslar kesiminin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. İç Anadolu ile Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre; hava sıcaklıklarının Marmara ve Kuzey Ege’de mevsim normalleri civarında, diğer bölgelerde mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise önceleri güneyli, öğle saatlerinden itibaren batı bölgelerden başlamak üzere zamanla kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, İç Anadolu ile Doğu Akdeniz ve Orta Karadeniz’in iç kesimlerinde güney, güneybatı yönlerden kuvvetli (40-70 kilometre/saat) esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu 25 İstanbul: Parçalı, yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra kısa süreli, yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 19 İzmir: Parçalı bulutlu, kuzey çevreleri yer yer çok bulutlu 25 Adana: Parçalı bulutlu, öğle saatlerinden sonra kuzey çevreleri yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 33 Antalya: Parçalı ve az bulutlu 25 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 23 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 27 Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 24 Diyarbakır: Az bulutlu 30