Reyting soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Yapımcı Selçuk Çobanoğlu, "0,5 reyting bile alamayan bir kurumun hissedarı ve yapımcısı, reyting şikesi ile suçlanıyor. Reytingi evimize mi götürdük, cebimize mi koyduk, nerede bu reyting?" dedi.
Bazı televizyon kanallarının izlenme oranlarının belirlenmesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin geçtiğimiz günlerde reyting ölçüm ve yapım şirketlerine yönelik operasyon düzenlenmişti. Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra mahkemece serbest bırakılan Yapımcı Selçuk Çobanoğlu, avukatı Ömer Yeşilkurt ile birlikte The Plaza Otel’de basın toplantısı düzenledi. Çobanoğlu, basın toplantısında 2006 yılı Mayıs ayından itibaren medyadaki faaliyetlerini sonlandırdığını, özellikle 2008
yılından bu yana da herhangi bir medya kuruluşuyla bir temasının olmadığını söyledi. Ölçüm yapan kurumun iş başında olduğu sürece bir daha bu piyasada olmamak üzere uzaklaştığını belirten Çobanoğlu, şöyle devam etti:
’’2011 yılının Eylül ayında mailime bir liste geldi, ’Medya dostu’ adlı hiç tanımadığım bir kişiden ’AGB denek listesi’ adı altında. Maili açtığım zaman ticari faaliyetle uğraşan bir kişi olarak ’bu liste ile ne alakam var’ diye düşündüm ve avukatımı davet ettim. 10 Ekim’de de Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava dosyasına bu listeyi götürüp teslim ettim. Bu listeyi yargıya, polise, savcıya teslim eden ilk ve belki de tek kişiyim. Bu listenin kimlere gittiğini tam bilmiyorum ama toplu mail olarak gittiğini
düşünüyorum. Bu listeyi ben yargıya teslim ettim, bu listenin gönderildiği diğer kişilerin ne yaptığını merak ediyorum. Kullandılar diye asla suçlamıyorum. Bin 100 deneğin deşifresinde nerede bulunduğumu bilmiyorum.’’
Ölçüm yapan kuruluşla ilgili bugüne kadar birçok şeyin yazıldığını ifade eden Çobanoğlu, ’’Takip edin bu toplantıdan sonra ilk ve tek dava açılacak kişi ben olacağım’’ dedi.
TRT’nin bazı iddialar nedeniyle bir süre önce ölçüm yapan kuruluşu dava ettiğini dile getiren Çobanoğlu, şunları söyledi:
’’TRT’nin açtığı davada, yine TRT’nin isteği üzerine tanıklık yaptım. Reyting ölçümleriyle ilgili yapılan bir programda bazı beyanlarım oldu. Bin kişi konuştu, bir tek AGB şirketi tarafından bana dava açıldı. Bu dava devam ediyor. Bundan daha acısı, tazminat davasını açan kurumun yetkilileriyle yan yana yargılanıyorum. İlahi adalete ve Türk adaletine sonsuz güvenim var. Soruşturma dosyasıyla ilgili çok fazla beyanda bulunmak istemiyorum.’’
Çobanoğlu, kendisini nasıl savunabileceği ile ilgili çare aradığını ifade ederek, "0,5 reyting bile alamayan bir kurumun hissedarı ve yapımcısı, reyting şikesi ile suçlanıyor. Reytingi evimize mi götürdük, cebimize mi koyduk, nerede bu reyting?" dedi.
Türkiye’de kayıtlı yaklaşık 800 yapımcının olduğunu, ancak bunlardan 10’unun iş yaptığını söyleyen Çobanoğlu, 2008 yılında yapımını üstlendiği ’’Ayrılık’’ dizisi başladığında 13 yıl yanında çalışan şoförünün evine AGB şirketi tarafından cihaz takıldığını öğrenince şoförüne bunun bir tuzak olduğunu ve diziyi izlememesini ve cihazı iade etmesini söylediğini kaydetti.
Soruşturmanın gönderilen mailden sonra başladığını aktaran Çobanoğlu’nun avukatı Ömer Yeşilyurt ise, "Operasyonu biz başlatmadık. 30 yapımcıya bu mail bir anda gönderiliyor. Yargılama sırasında her şeyi tek tek açıklayacağım" dedi.
Yeşilyurt, dava dosyasında gizlilik kararı bulunduğunu, konunun ayrıntısına girmeyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu sulandırılmış, alelacele yapılmış ve ayakları yere basmayan bir operasyon. 3 aya sıkıştırılmış bir operasyon. Biz bunu hak etmedik, vatandaşlık görevini yaptık. Elimizdeki suç sayılabilecek belgeleri yargıya teslim ettik. Niçin gözaltına alındığının cevabı yok. Cumhuriyet savcılığının sulh ceza mahkemesinden aldığı arama kararı var. Burada ’nitelikli dolandırıcılık’ ve ’suç işlemek için örgüt kurmak’ var. Davalı olduğu kişi ile örgüt oluyor, komedi tabii. Cumhuriyet savcısı arama kararını ’suç
işlemek için örgüt kurmak’ ve ’dolandırıcılık’tan alıyor. Ancak mahkemeye de sadece ’dolandırıcılık’la sevk ediyor. Bu da ilginç. Bizle ilgili hiçbir şey yok. Kuvvetli suç şüphesi olsaydı mahkemenin bizi tutuklamaması için hiçbir neden yoktu."