GENEL - 05 Ocak 2012 Perşembe 17:12

BÖLGE BAROLARINDAN ULUDERE`DEKİ OLAYIN "KASIT VE GÖZDAĞI" OLDUĞU İDDİASI

A
A
A
BÖLGE BAROLARINDAN ULUDERE`DEKİ OLAYIN "KASIT VE GÖZDAĞI" OLDUĞU İDDİASI

Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı ve Ortasu köylerinde hayatını kaybeden 35 kişiyle ilgili 11 ilin barosu tarafından hazırlanan rapor açıklanırken, olayda "Kasıt ve Gözdağı" olduğu iddia edildi.
Şırnak’ın Uludere ilçesinin sınır köylerinden Gülyazı ve Ortasu köyleri arasında 28 Aralık 2011 günü savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 17’si çocuk 35 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili incelemesini tamamlayan Doğu ve Güneydoğu İlleri’nde bulunan barolar, hazırladıkları rapora ilişkin Diyarbakır Barosu’nda basın toplantısı düzenledi. Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Batman, Bitlis, Hakkari, Ağrı, Bingöl, Kars, Tunceli ve Van Baro Başkanları ile yönetim kurulu üyelerinden oluşan heyet tarafından
yapılan incelemenin ardından oluşturulan rapora ilişkin açıklamaya Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ile Baro Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Hazırlanan rapora ilişkin kısa bir değerlendirme yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, ölen vatandaşların pasaportsuz sınır ticareti ile geçinen aynı dili kullanan ve çoğu akraba olan insanlardan oluştuğunu söyledi. Sınır ticaretinin yapıldığı güzergahın yıllardır kaçakçılıkla uğraşan köylüler tarafından kullanıldığı ve 2000 yılından bu yana
söz konusu güzergahta hiçbir çatışma veya operasyonun yaşanmadığına dikkat çeken Aktar, yetkililer tarafından sarf edilen sözlere tepki gösterdi. Olay öncesi 6’şarlı gruplar halinde ilerleyen köylülerin sınıra sıfır noktada askerler tarafından durdurulduğunu ve tamamı toplandıktan sonra ise askerlerin ortadan kaybolduğunu öne süren Aktar, 3 saat bekletildikten sonra yeniden yola koyulan köylülerin herhangi bir ikaz yapılmadan uçaklar tarafından bombalandığını iddia etti. Aktar, yetkililer tarafından yapılan
açıklamayla hazırladıkları raporda yer alan bilgilerin birbiriyle çeliştiğine dikkat çekerek, olayın kasıtlı yapıldığına dair güçlü delillerin olduğunu ileri sürdü.
Aktar, hayatını kaybeden 35 kişiyle ilgili başlatılan soruşturmada kimsenin beyanının alınmadığı, diğer yandan ise Kaymakam ile ilgili yürütülen soruşturmanın hızlıca işlediğini savundu. Konuya ilişkin ölen vatandaşların kimi fotoğrafları ile sağ kurtulan ve görgü tanıklarının beyanlarının genişçe yer verildiği raporda açığa kavuşturulması gereken hususları ise Aktar şöyle açıkladı:
"Olaydan önce sivillerin sınırdan girmelerini askerler niçin ve kimin emri ile engellemiştir? Olaydan sonra askerler niçin olay yerini terk etmiş ve Türkiye’de tüm basında, televizyonlarda olay flaş haber iken olay yerine niçin intikal etmemişlerdir. Cenazelerin toplanmasına iştirak etmemişlerdir; bu emri kim vermiştir? Ağır yaralı bazı kişilerin tıbbi müdahalesizlikten öldükleri iddiası karşısında ilgililerin olay yerine gitmeyişinin nedeni nedir, sorumluları kimlerdir? Olay sonrası karakola haber
verilmesine rağmen neden olay yerine hiçbir görevli, yetkili gitmemiştir, hangi yetkili bunu engellemiştir? Olayda kullanılan bombaların türü, miktarı, etki gücü, amacı, bombalamanın süresi nedir? Aydınlatma fişeği ve karadan top atışı yapılmış mıdır? İHA’larda ilk görüntü 18.39’da alınmış, bombardıman 21.37’de yapılmıştır. Aradan geçen 3 saat zarfında, bu hususta Başbakan Yardımcısının en ince detayına kadar araştırılıp operasyona karar verildiği açıklaması karşısında, operasyona niçin, nasıl ve kimler
tarafından karar verilmiştir, karar verenler bu kararı vermeye yetkili midir? Gruptakiler örgüt üyesi olsa bile herhangi bir uyarı yapılmadan bu şekilde bombalanmaları, öldürülmeleri kimin emri ile hangi mevzuata göre yapılmaktadır, yasal dayanağı nedir? Niçin önce ’Teslim Ol’ çağrısı yapılmamakta ve insanlar yargısız infaz edilmektedir? Bazı cenazelerin yanmış ve kömürleşmiş olması karşısında bombardımanda kullanılan silahlar arasında kimyasal bileşik kullanılmış mıdır? Yetkililer olayı bilmelerine rağmen
ilk gün niçin kamuoyuna aydınlatıcı açıklamalar yapmamışlardır, Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı uçaklar tarafından bombalanma sonucu ölümlerin meydana geldiği kesin olmasına rağmen bu hususta niçin özür dilenmemektedir?"
Raporun sonuç ve kanaat kısmında ise Aktar, "Zarar görenlerin, ölenlerin yakınlarının maddi ve manevi zararlarının devlet tarafından tazmin edilmesi öncelikli olmak üzere; olayda kasıt, ihmal ve sorumluluğu olanların derhal soruşturularak, görevlerinden alınmaları ve yargılanarak eylemlerinin karşılığı olan cezayı almalarının sağlanmasının, ölümlerin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait uçaklar tarafından bombalaması sonucu meydana geldiği kesin olduğundan bu hususta vatandaşlardan özür dilenmesinin, ayrıca
TBMM’de bu hususta meclis soruşturması açılmasının ve bir araştırma komisyonu kurulmasının hukuk devleti olmanın, temel insan haklarına saygının, adaletin gereği olduğu kanaatine varılmıştır" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir