EKONOMİ - 30 Eylül 2018 Pazar 11:55

İthal gübreye rakip olan solucan gübresi çiftçinin gözdesi haline geldi

A
A
A
İthal gübreye rakip olan solucan gübresi çiftçinin gözdesi haline geldi

İthal gübreye rakip solucan gübresi, verimi ve maliyet açısından uygunluğu ile organik tarım yapan çiftçilerin gözdesi haline geldi.

İthal gübreye rakip solucan gübresi, verimi ve maliyet açısından uygunluğu ile organik tarım yapan çiftçilerin gözdesi haline geldi.


Herkesin kolaylıkla yapabileceği ve neredeyse her yerde üretilebilen solucan gübresi, daha çok organik tarım işi yapan çiftçiler tarafından kullanılıyor. Solucan gübresi verimliliği sayesinde organik tarım yapan çiftçilerin şimdiden gözdesi haline geldi. Yalova’nın Elmalık köyünde solucan gübresi üretimi yapan ve bin lira sermaye ile başladığı işte aylık on bin lira kazandığını belirten İsmet Şimşek, devletin desteği ile Türkiye’ye bu işin kısa sürede yayılabileceğini söyledi. Ürettiği kırmızı Kaliforniya solucanının 1 yılda 16 kat arttığını belirten Şimşek, onlarca kalbi ve böbreği bulunan ve çift cinsiyetli olan bu solucanların çok hızlı ürediğini söyledi. Solucan gübresinin kullanıldığı ekili arazilerde yüzde 5 su tutumunun daha iyi sağlandığını belirten Şimşek, solucan gübresi sayesinde ekili araziden 25 gün daha erken mahsul aldığını ve yüzde 30 ile 50 arasında üretimin arttığını söyledi. Tonu 2 bin lira ile 5 bin lira arasında değişen solucan gübresinin genellikle meyve ve sebze ile fındık, ceviz, çay üreticileri tarafından daha çok tercih edildiğini aktaran Şimşek, "Tercih edilmesinin sebebi yüzde yüz doğal olması, her şeyi doğal çıkarması, doğal ürün olması, yetiştirilen ürünün lezzetinin çok farklı olması ve bir meyve ağacında 20-25 gün erken ürün alabiliyorsunuz. Salatalıkta, domateste, biberde hem doğal hem de fazla ürün alabiliyorsunuz" diye konuştu.



"Deniz kumunu bile verimli araziye çevirir"


Solucan gübresinin çöp toprağına karıştırılsa bile bir süre sonra o topraktan da ürün alınmasını sağladığını iddia eden Şimşek, "Türkiye’nin kurtuluşu artık bu yönde, topraklarımız tamamen bitmiş durumda. Bunu deniz kumuna katın 1 sene sonra orasını yüzde yüz doğal ekilecek toprak haline getiriyor. Bunu köylümüzün öğrenmesi lazım, köylümüze iyi anlatmamız lazım. Her köylü bunu ahırının köşesinde, evinin yanında üretebilir ve kendi bahçesi için de kullanabilir. Bunu devletimiz desteklerse eğer çok iyi şeyler olacağından eminim. Bunu herkes yapabilir, balkonunda yapabilir ama ufak çaplı yapar. Daha sonra geliştikçe bahçesine, daha sonra köylüsüne satar, bütün köy birbirine yardımcı olur" dedi.



"Devlet desteği şart"


Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Devletimizin buna kesin el atması lazım, bir an önce desteklemesi lazım bizi. Bana göre köylümüzün ve topraklarımızın kurtuluşu solucan gübresinde. 2019 yılından sonra yurt dışından gelen gübre yasaklanacak ve sırf kendi gübremizi kullanacağız. Şuanda bizim gübremiz yetmiyor. Türkiye’de 400-450 tane firmayız ama yüzde 10’u bile karşılayamıyoruz. Biran önce desteklenirsek çok daha iyi olup, daha hızlı üretip bütün Türkiye’ye bu işi yayabiliriz. Dolara ve euroya bağlı kalmadan İsrail’den gelen gübreyi kullanana kadar kendi gübremizi kendimiz üretip, çok daha doğal, çok daha kaliteli, çok daha ucuz üretim yapmış oluruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.