EKONOMİ - 19 Ekim 2016 Çarşamba 15:52

İsveçli firmalardan Türkiye’ye güvenoyu

A
A
A
İsveçli firmalardan Türkiye’ye güvenoyu

İsveç Ticaret ve Yatırım Merkezi Business Sweden tarafından hazırlanan ’Türkiye İş Ortamı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. İsveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan İsveç Başkonsolosu Therese Hyden, araştırma sonuçlarına göre İsveçli firmaların Türkiye’ye güvenoyu verdiklerini açıkladı.
İsveç Ticaret ve Yatırım Merkezi Business Sweden tarafından hazırlanan ’Türkiye İş Ortamı Araştırması’nın sonuçları açıklandı. İsveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirilen basın toplantısında araştırma sonuçlarını paylaşan İsveç Başkonsolosu Therese Hyden, İsveçli firmaların Türkiye’ye güvenoyu verdiklerini belirtti. Türkiye’nin yüksek potansiyele sahip bir G20 ülkesi ve aynı zamanda bazı zorlukları da bünyesinde barındıran bir pazar olduğunu dile getiren Therese Hyden, “Türkiye yüksek potansiyele sahip bir G20 ülkesi, aynı zamanda bazı zorlukları da bünyesinde barındıran bir pazar. Zorlu bir yaz dönemi geçirdi ancak hem Türk halkı hem de yerli ve yabancı yatırımcılar güçlü bir kararlılık göstererek bu dönemin hızla atlatılmasını sağladı. 400’e yakın marka ile Türkiye’de hayli aktif olan İsveç sermayesinin bu araştırma vasıtasıyla ortaya koyduğu sonuçlar da, şirketlerin Türkiye’de faal olmaya devam edeceklerini ve pazara güven duyduklarını tasdik etmiş oluyor” dedi.
İsveç Türkiye Ticaret Baş Müşaviri Erik Friberg’in açıkladığı rapora göre İsveçli şirketler Türkiye’de sadece kalıcı olmayı değil, büyümeyi de hedefliyor. Friberg araştırma sonuçları ile ilgili şu bilgileri verdi: "Şirketlerin yüzde 95’i önümüzdeki üç sene içerisinde faaliyet gösterdikleri sektörün büyüyeceğine inanıyor. Yüzde 96’sı yine orta vadede Türkiye’deki faaliyetlerini artırmayı ya da aynı seviyede korumayı planlıyor. Orta vadede katılımcıların yüzde 92’si cirolarının artacağını, yüzde 87’si ise orta ile çok yüksek arasında değişen derecelerde karlılık beklentisi içinde olduklarını belirtiyor. Bu olumlu görüşler, 2016 beklentilerini de kapsıyor".
Nitelikli işgücünü fırsat olarak görüyorlar
Araştırmaya katılan İsveçli firmalar Türkiye’de 23 binden fazla kişi istihdam ediyor. Sektör büyümesi, ciro ve karlılık beklentisi, İsveçli şirketler için personel artışını da beraberinde getirecek. Gelecek üç yıllık orta vadeli dönemde, şirketlerin yüzde 67’si personel sayısını artıracak. Ek olarak, katılımcıların yüzde 64’ü Türkiye’deki nitelikli yönetici sayısının yüksek veya çok yüksek olduğuna inanıyor ve bu nitelikli işgücünün kendileri için bir fırsat olduğunu düşünüyor.
Türkiye, katılımcıların yüzde 38’i için bölge ofisi işlevi görüyor
85 katılımcıdan 32’si (katılımcıların yüzde 38’i), şirketinin Türkiye ofisinin en az bir ülkeden daha sorumlu olduğunu belirtiyor. Değişik boyutlardaki şirketler Türkiye ofislerini bölge ofisi olarak kullansa da, orta ve büyük çaplı şirketlerde bu eğilim daha fazla görülüyor. Azerbaycan ve Gürcistan, faaliyetlerin Türkiye ofisleri tarafından en çok yönetildiği ülkeler. Azerbaycan ve Gürcistan’ı Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri, Rusya, İsrail ve son zamanlarda İran izliyor. Diğer ülkelerdeki faaliyetleri Türkiye’den yöneten ofislerin yüzde 15’i, aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika’dan da sorumlu durumda bulunuyor.
Firmaların yüzde 89’u orta vadede yeni yatırım yapacak
Şirketlerin çizdiği pozitif resim yeni yatırımları da kapsıyor. İsveçli firmaların yüzde 89’u gelecek 3 yıl içerisinde Türkiye’ye yatırım yapmayı sürdürecek. Başlıca yatırım alanları ise, yüzde 67 ile personel, yüzde 45 ile ofis, yüzde 32 ile IT altyapısı ve yüzde 20 ile imalat ve imalat ekipmanları olacak. Bununla birlikte Türkiye’de üretim tesisi bulunan firmaların yüzde 50’si de mevcut tesislerine üç yıl içinde ek yatırım yapacak.
“Yatırım beklentisi Türk ekonomisine güvenin göstergesi”
İsveç Türkiye Ticaret Baş Müşaviri Erik Friberg, “İstatistiklere ve makro göstergelere dayalı öngörü ve raporları sık sık okuyoruz, ancak bu çalışma pazarda faaliyet gösteren şirketlerin ilk elden tanıklıklarını içermesi nedeniyle öncekilerden ayrışıyor. Türkiye’yi tanıyan ve Türkiye’de iş deneyimi olan İsveçli şirketler kısa, orta veya uzun vadede pazarın potansiyeline inanıyor. Pazardaki rekabet nedeniyle kimi zaman etkilenseler de, faaliyet gösterdikleri sektörlerin büyüyeceğine inanıyor, işlerini büyütmeyi ve yeni yatırımlar yapmayı planlıyor. Bu bağlamda rahatça söyleyebiliriz ki, bu raporun çıktıları Türk ekonomisine olan güvenin birer göstergesi” dedi.
Firmalar en çok pazardaki yoğun rekabetten etkileniyor
İsveçli firmaların faaliyetlerini Türkiye’de en çok etkileyen konuların başında sırasıyla pazardaki yoğun rekabet, siyasal gelişmeler, döviz kurlarındaki hareketlilik ve ödemelerdeki düzensizlik yer alıyor. Türkiye’nin dünyanın her yerine ulaşan geniş bir ticaret ağına sahip, uluslararası firmalara açık bir pazar olduğunu vurgulayan Friberg, “Bundan kaynaklanan yoğun rekabet, araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 66’sının faaliyetlerini oldukça etkiliyor. Yani Türk ekonomisinin küresel ekonomiye entegre oluşu hem avantaj hem dezavantaj olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Büyüyen pazar ve altyapı yatırımları Türkiye’yi cazip kılıyor
İsveçli şirketlerin yüzde 96’sı için, Dünya Bankası’nın Türkiye GSYH’sına yönelik üç yıl içinde yüzde 3,5 büyüme öngörüsü, Türkiye’de iş yapmak açısından önemli bir avantaj. Katılımcıların yüzde 95’i, Türkiye’nin dünyanın 18’inci büyük ekonomisi olmasına ve gelecek yıllarda ilk 10 arasına girme hedefinin önemine vurgu yapıyor. Orta gelirli kesimin büyümesi ve alım gücünün artması ile İstanbul 3. Havaalanı, 3. Boğaz Köprüsü, yeni hızlı tren hatları ve İstanbul-İzmir Otoyol Projesi gibi yatırımlar da İsveçli şirketler için önemli fırsatlar olarak değerlendiriliyor.
İsveçli şirketlerin Türkiye’de büyümesi personel artışını da beraberinde getirecek
Açıklanan araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların çoğu, personel sayısını kısa vadede sabit tutmayı veya artırmayı düşünüyor. Yüzde 41’i 2016’da yeni personel almayı yüzde 42’si ise personel sayısını sabit tutmayı düşünüyor. Dolayısıyla, yüzde 83’ü personel sayısını 2016’da sabit tutmayı veya artırmayı düşünüyor. Yüzde 16’sı 2016’da personel çıkarmayı düşünüyor. İsveçli şirketler, orta vadede Türkiye pazarında faaliyetlerini devam ettirmeye kararlılar. Gelecek 3 yıllık dönemde, yüzde 67’si personel sayısını artırmayı, yüzde 29’u ise muhafaza etmeyi düşünüyor. İsveçli şirketler, nitelikli işgücü istihdamı konusunda sıkıntı çekmiyorlar. Yüzde 64’ü Türkiye’deki nitelikli yönetici sayısının yüksek veya çok yüksek olduğuna inanıyor. Nitelikli personel konusunda da yüzde 62’lik kısım yer alıyor. Yüzde 5’i Türkiye’deki nitelikli yönetici sayısı konusunda kötümser. Nitelikli personel sayısını yetersiz bulanların oranı ise yüzde 11.
"Moody’s notu endişe kaynağı değil"
Toplantının ardından İsveç Başkonsolosu Therese Hyden ve İsveç Türkiye Ticaret Baş Müşaviri Erik Friberg basın mensuplarının sorularını cevapladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye notu ile ilgili soruya Friberg,"Tüm gelişmeler şirketler tarafından elbette takip ediliyor fakat bu değerlendirme İsveçli yatırımcılar için büyük bir endişe kaynağı değil" cevabını verdi. Güvenliğin ve siyasi durumların da yatırımcıların en büyük sorunu olmadığını vurgulayan Friberg, "Araştırmaya dahil olan şirketlerin çoğu, uzun zamandır Türkiye’de iş yapıyor dolayısıyla Türkiye’yi tanıyorlar. Araştırmaya göre Şirketleri en çok etkileyen unsur bir çok ülkeden çok fazla şirketin faaliyetinin bulunduğu Türkiye’deki rekabet ortamı" dedi.
"15 Temmuz’u hükümet olarak kınadık"
İsveç Başkonsolosu Therese Hyden ise 15 Temmiz’da yaşananların yatırımcıları çok etkilemediğini belirterek, "İsveç 15 Temmuz darbe girimişini kınadı, Türk halkının darbe girişime karşı mücadelesini destekledik. Şirketler doğal olarak bunları takip ediyor ve olan bitenin farkında amam Türkiye’deki potansiyel bu tür endişelerin üzerinde" dedi.
Geçen hafta Başkent Stockholm’de yapılması planlanan ve Türk gazetecilerin konuşacağı 15 Temmuz ile ilgili konferansın iptalinin bu açıklama ile çelişip çelişmediği ve yaşananlar ile ilgili yorumu sorulan Hyden, konferansın izin süreciyle ilgili bir sıkıntı olduğunu bunun da aşıldığını belirterek, "Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu, yaşananlar ile ilgili tavrını sert bir şekilde iletti. Dışişleri Bakanımızla görüştüler ve sorun çözüldü" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli CHP lideri Özel’den Başkan Çavuşoğlu’na övgü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ziyarette, Başkan Çavuşoğlu’na başarılar dileyerek, “Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Denizli’ye geldi. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği kırmızı motorsiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Genel Başkanım şehrimize, Denizli’mize hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak bizim için büyük bir onur. Türkiye’de başlattığınız değişim yolculuğunun Denizli’de taçlanıyor olması bizim açımızdan bir keyif. Bu sürecin içinde gerek şahsıma, gerek Denizli örgütüne duymuş olduğunuz güvenden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizler de umarım sizleri mahcup etmemişizdir ki bu yolculuğumuzun sonunda sizleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde ağırlıyoruz” dedi. “Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, seçim sonrası 2018’de Çorlu’da yaşanan tren kazası davasını takip etmek için gittikleri Tekirdağ’dın ardından ilk ziyareti Denizli’ye yaptıklarını ve keyifli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirtti. CHP lideri Özel, “Dün gece Denizli’de kaldım bu sabah Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönettiği Denizli Büyükşehir ve Merkezefendi ilçesinde uyandım, birazdan hemen yanımızda olan Pamukkale’miz var. Denizli’de 4 küçük ilçe belediyesi hariç bütün belediyeleri CHP kazandı. Bunu tek başına partiye mal etmiyoruz, Denizli ittifakı, Türkiye ittifakı kazandı. Denizli’deki uzun yıllardır mücadele eden çok sevgili sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer Denizli ittifakını kurdular. Her görüşten insanlarla bu ülkenin vatanına, bayrağına saygılı olan herkesle el ele, omuz omuza kazandık. Denizli ittifakına, Türkiye ittifakına minnettarız” ifadelerini kullandı. “Başkanlık makamına Denizlililer kimi seçtiyse, O oturur” Genel Başkan Özel, Başkan Çavuşoğlu’nun makam koltuğuna oturmasını rica ettiğini ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti; "Başka siyasi partilerin liderleri geliyorlar ve belediye başkanın koltuğuna oturuyorlar. Bu koltuğa bir kişi oturabilir, Denizlililer kimi seçtiyse O oturur. Cumhuriyet Halk Partisi lideri olmak, siyasi parti lideri olmak kamu görevini yapan birisinin partisinden seçilmiş olduğu koltuğunu hak etmiş anlamına gelmez. Bu koltuğa 5 yıl boyunca Denizlililer Nuri Çavuşoğlu’na otur dedi. Bu koltuk onun koltuğudur. Nuri Başkan bu koltukta oturdukça tüm Denizli’ye karşı sorumluluğu vardır. Oy veren, vermeyen herkese karşı sorumludur " diye konuştu. Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun hiçbir ayrım etmeksizin kent geneline hizmet edeceğini vurgulayan Genel Başkan Özel konuşmasına şöyle sürdürdü; “Ben kendisini biliyorum. İl Başkanlığı yaptığı süreçte, parti meclisindeki görevinden, Denizli Büyükşehir Belediyesi adaylığı sürecinden biliyorum. Son derece enerjik ve çalışkan bir arkadaşımız. Denizli’nin de birikmiş sorunlarını çözecek. Kamuoyunda çokça konuşulan borçlarını ödeyecek, hizmeti aksatmadan sürdürecek” dedi. Konuşmaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediyesi Şeref Defterini imzaladı.
Nevşehir ’Yaşanabilir yarınlar için tasarım atölyeleri proje sergisi’ açıldı Ahiler Kalkınma Ajansı ile Finlandiya temelli geliştirici eğitim kurumu Arkki işbirliğinde düzenlenen ’AHİKA Geleceğin Şehirlerine Çocukların Gözünden Bakıyor: Yaşanabilir Yarınlar İçin Tasarım Atölyeleri’ projesine katılan çocuklar tarafından üretilen tasarımlar, Kırşehir Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen Proje Lansmanı ile sergilenmeye başladı. Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinin ve Arkki Türkiye Koordinatörünün de katılım sağladığı programda, açılış konuşmalarının ardından Badem Pınarı Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Badem tarafından çocuklara atık yönetimi ve çevre bilinci konusunda bilgilendirme yapıldı ve projeye katılan çocukların röportajlarını da içeren proje belgeseli izlendi. Gün boyu sergiyi ziyaret eden çocuklar Arkki eğitmenlerinin düzenlediği atölyelere de katıldı. Sergi, 30 Nisan tarihine kadar Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezinde görülebilir. Proje çerçevesinde Aksaray, Kırıkkale, Kırşehir, Nevşehir ve Niğde’de yaşayan 7-12 yaş aralığındaki 152 çocuğun katıldığı tasarım atölyeleri 18-22 Mart tarihlerinde gerçekleştirildi. Gelecek yaşamı hayal ederek şehirlerin vizyonuna katkıda bulunan çocuklar; güzel, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir yaşam için çizim ve maket oluşturmaya vurgu yapan tasarım odaklı düşünme sürecine dâhil oldu. Atölyeler aracılığıyla çocuklar yeni teknolojiler, sürdürülebilirlik, doğa, entegrasyon, yenileme ve geri dönüşüm gibi konularda yenilikçi fikirler ve üç boyutlu çözümler ürettiler. Ahiler Kalkınma Ajansı’nın bölge illerinde kırsal kesimde yaşayan dezavantajlı çocuklara ulaştığı faaliyet çerçevesinde hayata geçirilen bu tasarım atölyelerinde, Badem Pınarı firmasının atık pet şişeleri ve her ilde yöreye özgü malzemeler kullanıldı.
Konya Sahte güneş gözlüğünde görme kaybı tehlikesi Sahte güneş gözlüklerinin gözde katarakt oluşmasına sebep olduğunu ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, katarakt oluşumun ise görme azlığına hatta görme kaybına kadar ilerleyebileceğini belirtti. Hangi tür malzemeden yapıldığı ve içinde ne tür kimyasal maddelerin bulunduğu bilinmeyen sahte güneş gözlüklerinin göz sağlığına kalıcı zararlar verdiğini belirten uzmanlar, bu tür güneş gözlüklerinin kullanılmamasını öneriyor. Yaz aylarının gelmesiyle beraber güneş ışınlarının etkisini daha da hissettirdiğini belirten Medicana Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Güneş gözlüğü alırken birtakım özelliklere dikkat edilmesi gerekiyor. Alacağımız güneş gözlüğü mutlaka optikçiden olmalı. Özellikle artık giyim mağazalarında, kıyafet mağazalarında satılan ya da işporta dediğimiz dış merkezde satılan sahte güneş gözlükleri de olabiliyor. Bu tarz durumlara düşmemek için öncelikle mutlaka bir optikçiden güneş gözlüğü almalıyız. Güneş gözlüğü alırken temel iki özelliğe dikkat etmeliyiz. Birinci özellik Ultraviyole 400 koruma olmalı bunu optikçiye belirtmeliyiz. İkincisi ise CE sertifikası olmalı. Bu sertifikanın önemi Avrupa standartlarında üretilmiş camlar demektir. Mutlaka optikçiye belirtip alacağımız güneş gözlüğünün sertifikasını sorup buna göre alışveriş yapabiliriz" dedi. "Güneş gözlüğü alırken koruyuculuk bakımından rengin bir önemi yok" Güneş gözlüğü alırken hangi renk alınması, nasıl bir tercih yapılması gerektiğinin sıkça sorulduğunu ifade eden Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Güneş gözlüğü alırken koruyuculuk bakımından rengin bir önemi yok. Kahverengisi, siyahı, grisi, yeşili UV 400 koruma olduktan sonra hepsi gözü korur. Sadece hastaların görüş kaliteleri, kontrast duyarlılıkları değişebilir. Ama göze gelen zararlı ışınları hepsi engelleyecektir. Polarize olan güneş gözlükleri güneş yansımalarını daha çok azaltır, görüş konforu sağlar ama polarize olmayan bir güneş gözlüğü de UV 400 korumayı içeriyorsa sizi yeterince güneşten koruyacaktır" şeklinde konuştu. "Katarakt, sarı nokta hastalığının ilerleyişini artırabilir" Sahte güneş gözlüklerinin güneş ışığından, UV ışınından koruyuculuğunun olmadığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hiç gözlük takmasak bile gözümüz doğal mekanizma olarak güneşe çıktığımızda göz bebeğimizi küçültür ve bizi zararlı ışınlardan korumaya çalışır. Ama sahte bir güneş gözlüğü taktığımız zaman etrafı karartacağı için göz bebeğimiz büyür gözümüzün içine daha çok güneş ışınları girer. Bu sefer koruyucu özelliği olmadığı için birtakım hasarlara neden olur. Katarakt, sarı nokta hastalığının ilerleyişini artırabilir. Kornea dediğimiz gözün yüzeyinde ışık reaksiyonları oluşturabilir, kızarıklıklara ve yaralara neden olabilir. O yüzden sahte bir güneş gözlüğü, uygun olmayan bir güneş gözlüğü alacağımıza hiç almamak veya hiç kullanmamak daha iyi bir seçenek olacaktır" diye konuştu. "Görme bulanıklığına ve görme azalmasına neden olabilir" Güneş gözlüğünün sahte olmasının katarakt gelişimine neden olabileceğini ifade eden Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Katarakt gelişimine ve görme azlığına sebep olur. Tam olarak körlük diye ifade etmesek de görme kaybına neden olabilir. Özellikle yaşlı hastalarda sarı nokta hastalığı dediğimiz görme kaybına neden olan hastalığın ilerleyişini hızlandırabilir ayrıca gözün yüzeyinden koruyuculuğu olmadığı için yüzeye gelen ışıklar gözün yüzeyinde yara yapıp yine görme bulanıklığına ve görme azalmasına neden olabilir. Bu yüzden mutlaka optikçiden alınmış kaliteli bir güneş gözlüğü kullanmalıyız. Sahte güneş gözlüğünü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Kalitesiz camlar gözü korumasız hale getiriyor" Uzun yıllardır gözlük sektöründe olan Optisyen İbrahim Acaz da güneş gözlüğü alırken camların kalitesinin çok önemli olduğunu, göz sağlığını koruması gerektiğini söyledi. Gözlüğün mutlaka optikçiden alınmasını gerektiğini ifade eden İbrahim Acaz, "Tüm optikçiler orijinal gözlük alır. Sertifikalı, garanti belgeli gözlükler alır. Dışarda satılan ürünler veya başka yerde satılan ürünler, kıyafet mağazaları gibi farklı yerlerdekiler genelde sertifikasız oluyor. Ürünlerin modelleri güzel ama camları kalitesiz oluyor. Kalitesiz camlar gözü korumasız hale getiriyor" şeklinde konuştu.